dördüncü gün

İşten çıkmış ve parka gelmiştim. Güvercinlerin toplu bir şekilde yem yediği köşede, bir banka ben de oturdum. İç çekerek etrafa bakındım. Şuradaki bankta bana okuduğu kitabın tadını aklımda bir yerlere not etmiştim. Ona zorla kitap okutmam meyvesini orada vermişti. Öyle güzel okumuştu ki, hayran kalmıştım. Sesini düzene sokuşu, okuduklarını idrak etmeye çalışırken gülümseyişi...

Derin bir iç çektim.

Çocuğun biri güvercinlerin olduğu köşeye yaklaşıyordu, elinde bisküvi vardı. Yaklaşık üç yaşlarında bir şeydi, tıpır tıpır yürürken geldi ve elindeki bisküviyi güvercinlere fırlattı. Güvercinler hem arsızdı hem de aç. Bisküvinin düştüğü yerde etrafa kaçışan da oldu, bisküviye atlayan da.

Çocuk arkasını dönüp uzaklaşmak üzereyken annesi geldi yanına.

"Yediler mi anneciğim?" diye sordu, uzanıp oğlunu koklayarak öptü.

Gülümsedim onlara.

Çocuk güvercinleri gösterdi. "O beni yiyecek." dedi, güvercinlerin arasından birini işaret ediyor, ciddiyetle onun kendisini yiyeceğini sanıyordu.

Baktım onlara. Yani kuşlara. Aralarında bir tanesi haydut gibiydi, çocuğun bahsettiği o olmalıydı.

Gülüşüm genişledi.

Annesi de gülmüştü. "Oğlum onlar yiyemez seni. Sen onlara yiyeceğini verdin, sana neden kötülük yapsınlar?"

"O beni yiyemez ki!" dedi çocuk, yine güvercinlerden birini işaret etti.

"Tabii yiyemez oğlum.."

Onlar annesinin gülüşü eşliğinde uzaklaştı, ben de düşündüm. Birçok şeyi, düşündüm yine.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top