NE YAPTIM BEN

◇Arjun◇
Are yâr bu ses ne böyle. Savaş var sanki. Kalkıp yüzümü yıkadım ve koridora çıktım. Alt katta kimse yok gibi gözüküyor peki bu ses nerden geliyor.

Meera'nın dediği aklıma geldi.
"Sababları ev biraz gürültülü olur."
Peki neden? Sesin geldiği yöne doğru gitmeye başladım. Yukarı çıktım. Herkes Meera'nın odasında toplanmış.

"Are yâr biraz daha uyuyayım lütfen."
"Olmaz Meera kalk."
"Neden?"
"Sonra kahvaltı etmiyorsun hadi."
"Normal saatten önce kaldırıyorsunuz ama hemde çok önce bırakın yatıyım. Raj ben bu saatte kalkmam bu bi kural hadi savun beni."

Bu kız kesinlikle deli.
"Abla ailenin her ferdi bu saatte kalkar o yüzden sende kalkmak zorundasın."
"Raj ablanın sözünü dinlemiyor musun sen?"

"O kadar konuştun ve hâlâ uykun açılmadı mı Meera."
"Açılmadı abicim sen gitsene işine nişanlın özlemiştir seni."
"Kahvaltı Meera!"

"Bakın sesinize Arjun kalkmış."
Herkes bir ağızdan "Bizim sesimiz deģil Meera senin sesin." Dedi.

Meera yatağa yatıp yorganı kafasına çekti.

Herkes "Meera kalk." Desede başarılı olamadı.
"Teyze, amca bir dakika." Dedim.
Sessizce Meera'nın yatağının yanına gittim.

"Meera bu saatte uyanıp tekrar yatarsan kemiklerin sertleşir sen bir dansçısın bunu istemezsin."

Meera yorganı başından attı.
"Are! Gerçekten mi?"
"Evet uyanıp tekrar uyursan uyurken gevşeyen kaslar tekrar uykuya dalmak için kasılır buda kemiklerinin sertleşmesine ve elastikliğini kaybetmene neden olur."

Meera yerinden zıpladı.
"Tamam kalktım."dedi.
Herkes şaşkın şaşkın Meera'ya bakmaya başladı.
Meera elini yüzünü yıkamak için banyoya gidince herkes bana döndü.

"Arjun nasıl başardın bunu."
"Sadece mantıklı bir yalan uydurdum."
"Are vâh. Meera'yı kaldırmak herkesin harcı değildir."

♡Meera♡
"Meera hadi kalk kızım."
Akşam sevgili ailem beni rahat bırakırsa uyuyacağım demiştim değil mi. Bu ne mümkün. Yine başlıyoruz.

"Meera hadi ama."
"Anne bırak beni."

"Meera yine mi kalkmadın."
"Hıı"
"Hadi ama yâr."
"Anjali git lütfen."

"Ablana biraz saygılı ol lütfen Meera."
"Tamaaamm hadi gidinde uyuyayım."
"Hayır Meera kalk."
"Anne bırak beni."

(Abim)"Are yine mi aynı şey."
(Ablam)"Maallesef prenses yine kalkmıyor."

"Abla kapa çeneni."

(Raj)"Ne oluyor yine yâr."
"Ablan yine kalkmıyor ne olucak."
"Abla bıkmadın mı?"

"Raj!"
"Are ne oluyor burda?"
"Baba kurtar beni kalkmak istemiyorum."
"Rahat bırakın kızımı."
"Canım babam."

Babam gülerek üstümden yorganı çekti.
"Are baba sende mi? Are yâr bırakın da uyuyayım."

"Olmaz Meera kalk."
"Neden?"
"Sonra kahvaltı etmiyorsun hadi."
"Normal saatten önce kaldırıyorsunuz ama hemde çok önce bırakın yatıyım. Raj ben bu saatte kalkmam bu bi kural hadi savun beni."

"Abla ailenin her ferdi bu saatte kalkar o yüzden sende kalkmak zorundasın."
"Raj ablanın sözünü dinlemiyor musun sen?"

(Abim)"O kadar konuştun ve hâlâ uykun açılmadı mı Meera."
"Açılmadı abicim sen gitsene işine nişanlın özlemiştir seni."
"Kahvaltı Meera!"

Arjun'nun kapıda durduğunu görünce

"Bakın sesinize Arjun kalkmış." Dedim
Herkes bir ağızdan "Bizim sesimiz deģil Meera senin sesin."Dedi.

Yatağa yatıp yorganı kafama çektim.

(A)"Meera bu saatte uyanıp tekrar yatarsan kemiklerin sertleşir sen bir dansçısın bunu istemezsin."

Yorganı başımdan attım.
"Are! Gerçekten mi?"
"Evet uyanıp tekrar uyursan uyurken gevşeyen kaslar tekrar uykuya dalmak için kasılır buda kemiklerinin sertleşmesine ve elastikliğini kaybetmene neden olur."

Bu gerçek olabilir mi? Arjun gayet mantıklı bi açıklama yaptı.
"Tamam kalktım ." Dedim. Yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Kapıdan konuşulanları duyabildiğim için odamdakileri dinlemeye başladım.

"Arjun nasıl başardın bunu."
"Sadece mantıklı bir yalan uydurdum."
"Are vâh. Meera'yı kaldırmak herkesin harcı değildir."
Are yalan ha! Ben bunu sana ödeditirim! Sana sinir olmakta haklıymışım!

Herkes kahvaltı için aşağıya indi. Bende arkalarından indim.

"Bu saatte nasıl kalkıyorsunuz yâr."
(Raj)"Vücudumuzun biyolojik saat-"
"Tamam tamam yeter senin bilimsel söylemlerini dinleyemiyicem."

"Anne ben giyinip çıkıyorum."
"Are çok az yedin kızım biraz daha ye."
"Kahvaltı etmemeye alışkınım bu kadarı bana yeter."

"Are sen kahvaltı etmemeye alışkınsın ama okul senin erken gitmene alışık değil."
"Abi komik değilsin."
"Peki prenses seni okula bırakmamı ister misin?"
"Are ciddi misin?"
"Evet?"
"Abilerin en bi iyisi hemen giyinip geliyorum."
"Bekliyorum. Arjun sende gel nasıl olsa aynı yere gidiyorsunuz."

Arjun'a döndüm. Onun gelmesini istemiyorum..

"Teşekkürler abi ben arkadaşımla buluşup gidicem siz gidin lütfen."
"Peki nasıl istersen."

Neyseki tamam demedi yalancı. Odama çıktım.
Dolabımı açtım. Dar bir kot beyaz t-shirtümü ve kot ceketimi alıp giydim. Aynanın önüne oturunca yan tarafta duran fularlar dikkatimi çekti.

Varun'la gittiğimiz her yerden bana alırdı. Her neyse. Lacivert olanı boynuma doladım. Saçımı yapıp aşağıya inmek içik kapıya yönelmiştim ki telefonum çaldı.
"Pri? Bu saatte?"
"Alo Meera?"
"Pri ne oldu yâr."
"Yeni mi kalktın."
"Hayır baya oldu evden çıkıcam şimdi."
"Sen? bu saatte?"
"Okulda anlatırım yâr."
"Okulda beni görücek vaktin olursa."
"Ne geveliyorsun Priya."
"Sen hemen okula gelmeye bak."
"Abim bırakıcak zaten."
"Are bu çok iyi."
"Ne çeviriyorsun yine."
"Okulda görüşürüz meri dost. Khuda-hafiz."
"Khuda-hafiz."

Ne çeviriyor yine bu kız. Aşağı indim.
"Abi hazırım çıkabiliriz."
"Okulda abi demek yok."
"Arabadan inmiyiceksin sevgili abicim."
"Are neden?"
"Yengeme söylememi istiyorsun sanırım."
"Siz fazla iyi anlaşmaya başladınız. Sen beni şikayet mi ediyorsun."
"Her zaman."
"Sen çok kötü biri oldun."
"Abi geç kalıyoruz."

Ailemde en iyi anlaşabildiğim kişi abim sanırım. Çıkıp arabaya gittik. 15 dakika içinde okula geldik.

"Görüşürüz Prenses."

Birden kapım açıldı.
"Are Priya ne oluyor."
"Rahul abi merhaba prensesini senden almam gerek."

"Görüşürüz abi." Dedim ve abimi öpüp arabadan indim.

"Ne olduğunu söyliyicek misin Priya."
"Varun"
"Are dün akşamdan beri Varun Varun Varun yeter artık."
"Varun Londra'dan dönmüş yâr. Temelli."

Olduğum yerde kaldım.
"Ne demek dönmüş!"
"Evet yâr senin için."
"Benim için mi!?"
"Seni sevdiğini söylemiştim. Are vâh sende onun aldığı fuları takmışsın."

Boynuma baktım. Taka taka bu günümü buldum. Hemen çıkarıp çantama koydum.

"Elime o geldi onu taktım. Her neyse artık takmıyorum. Varun'lada konuşmak istemiyorum."
"Korkuyorsun."
"Ne!"
"Duygularını açık etmekten korkuyorsun."
"Saçmalama Priya ben çimlerde oturucam geliyorsan gel."
"Hayır ben eniştemin yanında durucam."
"Priya! Şuna enişte deme."
"Peki prenses sakin ol."

Bu dünyadaki herkes beni delirtmek mi istiyor? Varun neden döndü! Deliricem yakında! Koşar adımlarla okulun çim alanına doğru gittim.
En görünmez yerlerden birine oturdum.
Arkamdan bir ses geldi.

"Meera"
Arkamı döndüm. Varun!
"Varun?"

Varun yanıma geldi. Sarılmak için yeltendi ki geri çekildim.

"Meera?"
"Ne sanıyorsun? Bana sarılmana izin vereceğimi mi?"
"Meera neden abartıyorsun. Senin için döndüm Londra'dan sırf senin için ordaki tüm imkanları bırakıp geldim."
"Gelmeni istemedim Varun! Git defol! Seni yakınımda istemiyorum."
"Ben sana ne yaptım Meera?"
"Ne mi yaptın? Varun sen beni bırakıp gittin."
"Ama geri geldim.
"Senin için her şey ne kadar kolay gittim ve geldim."
"Meera geri dönmenin ne kadar zor olduğunu biliyor musun?"
"Bilmiyorum dönmeseydin o zaman."
"Senin için döndüm diyorum."
"Benim için hiç bir şey yapma Varun seni sevmiyorum!"
"Seviyorsun!"
"Sevmiyorum!"
"Kimi seviyorsun o zaman!"

Biz hararetli hararetli konuşurken tüm bahçenin bizi izlediğini farkettim.
"Ne bakıyorsunuz tiyatro mu var!" Diye bağırdım. Herkes önüne döndü.

"Sana dedim Meera kim!"
Etrafıma bakarken Arjun'u gördüm. Sorry yâr bunu yapmam gerek.
Arjun tam yanımdan geçerken kolundan çektim.

"Arjun!"
"Arjun?"
"Evet Arjun. Arjun benim erkek arkadaşım."

Arjun'a gözlerimle özür dilemeye çalıştım. Umarım anlamıştır. Tüm okul tekrar bize dönmüştü tabi.

Ne yaptım ben yâr..

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top