TOPRAK
Arkadaşlar ben yine çok uzuuuuu bir bölüm yazmıştım ancak SILINDI şu an bayaa bi sinir krizindeyim lütfen Reyna'nın bir şekilde göreve katılması gerektiğini düşünün...
Size söz veriyorum bir daha böyle şeylerin yaşanmaması için...
Hikâyemi beğenerek okuduğunuz için teşekkürler. Her okuyucu benim için değerlidir...
Görev mi? Daha kampa geleli birkaç gün olmuştu ve ben ölümcül bir şey ile karşı karşıyaydım. Yanımda bir sarışın Kanadalı, bir Japon, tuhaf bir İngiliz, geleceği gören tuhaf kör bir Kanadalı, Yeni Roma'nın kusursuz praetoru ve tabii ki de Nico- Nico di Angelo ile gidiyordum.
Nico dehşet yakışıklı ve karizmatikti. Biraz emo tarzı vardı ve bu benim hoşuma gidiyordu.
Evet, Nico di Angelo'ya sırılsıklam aşıktım.
Hadi ama, o bir İtalyan ve Hades çocuğu! Bundan daha havalı ne olabilirdi ki?
Lucas' ın elini gözümün dibinde sallaması ile gerçek hayata geri döndüm.
"Toprak, are you there?" Salak Kanadalılar. O tuhaf aksanları ile adımı Toprak değil, Taprek gibi telaffuz ediyorlardı.
İngiliz Cassandra ise Top(r)ak diye sesleniyordu. "R" harfini söyleyemez miydi bu kız?
Tüm İngilizcemi toparlayarak:" How are we going to go there? And where?" Diye sordum. Nico gözlerini her zaman yaptığı gibi ufka dikti. Çok. Havalı.
" Our friends are gonna bring Argo 2. It's a ship which can fly. I dunno where are we going." Rue'ya döndü. Rue kafasını kaldırdı:" Of course, to Greece. You could understand it from the prophecy." Dedi. Nico gözlerini devirdi. "To Greece." Dedi bana yan gözle bakarak. Kafamı salladım.
Reyna denen kız geldi. İmparatorluk altınından yapılmış uzun kılıcını ve gümüş hançerini her zamanki gibi heline asmıştı.
" Let's go if we're ready. I packed everything, except extra armors. You van fight without armors, right?" Herkes başıyla onayladı ve gemiye bindik.
Gemi kocamandı. Hatta kocaman kelimesi bu gemi yanında küçük kalırdı. Gemi ahşaptı ve altın işlemeliydi.
Geminin govdesinde bronz bir ejderha kafası vardı - Olimpos' un Kanı'nı okuyanlar için söylüyorum: o son sayfada olan şeyin olmadığını düşünün, okumayanlara spoiler vermemek için orayı kestim :) - .
Geminin içi de en az dışı kadar gösterişliydi. Bu gemiyi kim yapmıştı?
" Leo Valdez. Hephaistos oğlu. " dedi arkamdan bir ses. Rue.
Bu kız beni her zaman ürkütüyordu. Ay aman herkes hakkında herşeyi biliyormuş da...
Ellerimle yüzümü sertçe ovdum ve yere çöktüm.
" Are you alright?" Bunu soran Nico idi. Başımı evet anlamında salladım.
Birden tiz bir çığlık ile yerimden hopladım.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top