ARLADAŞLAR BİRAZ KISA KESEBİLİRİM BU HİKAYEYİ YAZARKEN TELEFON KAPANDI Y4AZDIKLARIM SİLİNDİ AJSGAKHSMSJSKSKKSMSKSNS ÖLÜCEM YHAAA

İda Dağı o kadar da gösterişli bir dağ değildi. Çıplak bir tepe işte, daha ne olsun?

Etraf turist kaynıyordu. Ellerinde dondurmalarla koşuşturan küçük çocuklar, fotoğraf çekmeye çalışan bir kalabalık...

" İnciler nerde? " diye sordu Toprak kollarını göğsünde birleştirerek. Ona döndüm. Sonra da cevabı verecek olan Nico'ya. Nico gözlerini yaklaşık yüz metre ilerideki bir mağaraya dikti ve çeneaiyle orayı işaret etti. "Orada. Zeus'un doğduğu mağara."

Beni takip etmelerini söyledim. Peşimden geldiler. Yerler turuncu ve gri kayalarla kaplı olduğundan, yürümek zorlaşıyordu.

En sonunda mağaranın girişinde duruyorduk. İçeri kafamı soktum, herkes bana uyum sağladı.

İçerisi küf ve güç kokuyordu. İlk bakışta sivri kayalardan oluşan alçak bir mağaradan farksızdı ancak Zeus, burada doğmuştu. Tanrıların kralı Zeus.

Ellerimi binlerce yıllık taş duvarda gezdirdim ve yüzümü gruba döndüm. " Toprak, yeri bükmen gerek. Güçlerini kullanmalısın. Hemen, şu noktayı sağ tarafa oynat." Dedim parmağımla tavandaki küçük bir noktaya dokunarak. Toprak gözlerini kapattı ve odaklandı.

Sağa kaçtım. Çünkü oraya bir kaya parçası düşeceğini biliyordum. Öyle oldu da. Toprak'ın yarattığı titreşimler sayesinde, kaya parçası düşmüştü. Şimdi de sıra incilerdeydi.

Lucas kaşlarını çattı. " İnciler nerede?" Kayaya tekme attım ve ikiye ayrılmasını izledim. İşte, orada, küçücük beş tane inci vardı. Mavi ışıltılar saçıyordu. O kadar büyük bir enerjiydi ki bu...

İncilere çıplak elle dokunmamaları için herkesi uyardım ve çantama koyduğum eldivenlerin yardımı ile aldım. Eldivenle bile canımı yakıyorlardı.

Nico kaşlarını çattı. " Bu kadar mı? Bütün görev sadece bir mağaraya girip incileri kapıp kaçmak mı? Bence her an bir tuzağa düşebiliriz." Küçük bir kahkaha attım. " Benimle asla bir tuzağa düşemezsiniz. İmkânsız. Beş Uğursuz'un görevi burada bitmiyor. Gelecekte... Çok kötü acılar bizi bekliyor. Bu görev sadece incileri geri götürmek değil." Nico " Peki..." dermişçesine bir bakış attı ve hafiföe öksürdü. " Öyletse gidelim."