LUCAS
Arkadaşlar evet diğer bölümler hep aynıydı ve sıkıcıydı bu benim kötü yazarlığımdan...
Tamam, beş kişi ile Vancouver'dan Melez Kampı denen bir yere gidiyorduk. Daha tuhaf ne olabilirdi ki? Odamda belirip bana bir görüntü gösterip beni kaçırmak kolay tabii...
"Yunan tanrıları mı?" Yaklaşık bir saattir konuşuyorduk. Akiko ve Toprak- ne tuhaf isimler- ise İngilizceyi pek anlamadıklarından ya saçlarıyla oynuyor ya da boş boş oturuyorlardı.
"Ve Romalılar da." Diye ekledi Rue. Tek kaşımı kaldırdım. "Biz de Titanların mı?" Cassandra:" ve Olimposlulara karşı Tanrıçaların." Diye ekledi. Onun İngiliz aksanı beni öldürüyordu...
R harfini yuvarlayarak geçiyordu. T harfini bastırarak söylüyordu. A harflerini ise yayarak değil, daha toplu söylüyordu. Aynı zamanda bazı sözcüklerin yüklemlerinin yeri farklıydı.
Ben onun aksanıyla dalga geçerken koluma serçe vurdu. Çok acımıştı gerçekten.
***
Kehanet hakkında konuşuyorduk. Beş kişinin kim olduğu belliydi. Deniz'in İncisi'ni bulacaktık. Gece ile gök birbirine girecek...
Rue kampa geldiğimizde benim Uranüs'ün, Cassandra'nın Nyx'in, Toprak'ın Gaia'nın ve Akiko'nun da Atlas' ın babası olduğunu söylemişti. Gece ve gök dediğine göre... Uranüs ve Nyx birbirine mi girecekti?
Ebeveynler affedilmeyecek. Bu kolaydı zaten. -bu kolaysa o da fanta! Ahahahah (!) - Ebeyevnlerimiz pek... İyi olmadığına göre, onları affetmeyecektik. Ama Uranüs kötü müydü?
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top