CASSANDRA

Gözlerimi kırpıştırdım ve sesin geldiği yöne baktım. Çığlığın sahibi Toprak olabilirdi.

Yavaş adımlarla ilerliyordum. Çalılar bilekkerimi kesiyordu ama yürümeye devam ediyordum.

" Toprak?" Diye seslendim. Cevap gelmedi. Ama başka birşey geldi.

İlk önce sağ ayak bileğimi kavrayan birşey hissettim. Bileğime baktığımda bunun bir sarmaşık olduğunu fark ettim. Beni aden arkaya doğru çekince, yere yapıştım. Sarmaşık beni çok hızlı çekiyordu ki çenemi çok fena çizdince acı ile inledim. En sonunda başka bir gölün dibinde durabildim. Karşımdaki tanrıçayı görünce de ne yapacağımı bilemedim.

Ayağa zorla kalktım ve yüzümü buruşturmamaya gayret ettim. " Tanrıça'm." Diyerek eğildim. Demeter ayağa kalkmam için eliyle bir işaret yaptı. Ayağa kalktım. " Hmm, organik besleniyorsun. Peki tarım ilacı kullanıyor musun?" Kaşlarımı çattım. " Ha- Ne?" Demeter iç çekti. " İnsanlar..." gibisinden birşeyler homurdandı ve bana geri döndü. " Sizi uyarmak için geldim. O Rue denen kız var ya, onun sözünden hiç çıkmayın. Ha, ve arkadaşınızın adı neydi, şu Japon olan?" Yumruklarımı sıktım. " Akiko." Demeter her neyse anlamında kolunu salladı. Bay D.'den ne farkı vardı şimdi?

" İşte o kızın durumu iyi. Ona birşeyler içirdim." Sonra da elinde bir şişe belirdi. "Ha, ve bu şişeyi al. İçine incileri koyabilirsin." Kaşlarımı çattım. " Neden bir şişeye inci koyayım ki?" Demeter'in etrafında organik patatesler bitince sustum. " Rue ne için okduğunu biliyor. Bence beni sorgulama!" Başımı eğdim. " Hediye için teşekkür ederim Tanrıça'm." Demeter memnuniyetle gülümsedi. " Kendine dikkat et çocuğum." Bunu söyledikten sonra bir pop sesi ile ortadan kayboldu. Ben de elimde şişe ile tek başıma kalmıştım.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top