5•BB➺「 Misafir 」
Multi⤴Frank
Bölüm Okuyucuwampir3'e ithaf edilmiştir
Keyifli okumalar😊
"Anneeee! Anne kapıyı aç! Anneee!" Ellerim kapıya vurmaktan kızarırken ben hâlâ kapıyı çalmaya devam ediyordum. "Anne çabuk uyan! Kapıyı açsana anne! Lan anne dışarıda ekimin soğuğunda götüm dondu. Anneee!"Hangi akıl ve mantıkla evden çıkarken anahtarımı almadığımı bir kez daha sorguladım. Bu yaşta kafayı yiyordum sanırım. Oysa ki gencecik bir fidandım ben daha!
"Ay ne oluyor be sabah sabah?" diye sabahlığıyla kapıyı açan annemi ittirip içeri girdim. Salondaki kanepelerden birine kendimi bırakırken annemde başımda dikilmeye başladı. "Neredesin kız sen?" bileğinden hiç çıkarmadığı saate göz atıp tekrar sözlerine devam etti. "Sabahın yedisinde!" derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Oysa ki ben ne güzel dün aksam kendime verdiğim sözü tutup akşama kadar uyuyacaktım.
"Derya Abla aradı. İstediğim dergilerin geldiğini söyledi. Kimse almasın diye erkenden gittim. Hatta Derya Abla'yla birlikte açtık kırtasiyeyi!" Gözleri vücudumda dolaştığını hissedebiliyordum ancak gözümü açmaya mecâlim yoktu. "Polar pijamaların la dışarıya çıktığını söyleme bana!?"
"Sen istemezsen söylemem anne" deyip yanağına sulu öpücüklerimden birini kondurup odama ilerledim. Bu saatten sonra uyuyamayacağımı bildiğimden dolabımın karşısına geçip duş için kıyafetlerime baktım. İç çamaşırlarımı alıp şöyle bir kazalara göz attım. Ekim ayının ortalarındaydık ve havalar soğumaya başlamıştı bile. Siyah diz kapağımın biraz altında biten sade taytımı çıkarıp üstüne de örgü krem kazağımı aldım. Koridordaki banyoya ilerlediğimde sabahın erken saatlerinde babamın uyanmayacağını bildiğimden uzun bir duş aldım. Tekrar kendimi odama attığımda Derya Abla'dan aldığım dergileri yatağımın üzerine bırakıp çalışma masamdan bir makas alıp bende yatağımın üstüne oturdum. Yatağımın neredeyse hepsini kaplayan kocaman ayım olan Frank'e döndüm.
"Sence de çok yakışıklı değiller mi Frank?" deyip bu sezonun Teen Wolf dergisinin üstündeki Dylan'ım ve Derek'ime bakarken. Derginin kapaklarını açarken her sayfada ki Derek'imin ve diğer oyuncuların resmini makasla özenle kesiyordum.
"Şu takım elbiseyi niye giydin ki Derek'im. Evimin direği. Azcık gözlerimiz bayram etseydi ne olur du ki sanki?" Kesme işlemim bittiğinde resimlerini alıp dolabımın kapakalarını açtım. Çekmecemde bulduğum bir bant yardımıyla resimleri dolaba yapıştırdığım da bir kez daha kahverengi gözlerim Derek'in orman gibi gözlerinin içinde kayboldu.
"Bana böyle bakmayı kesmelisin artık bebeğim. Yoksa sana her geçen gün daha fazla bağlanıyorum." Kapıyı bir hışımla açan anneme baktım. Az daha kapıyı kırıyordu manyak karı!
"Nerede o!?" Şaşkın bakışlarım yüzünde geziyordu. "Kim nerede anne?" Gözleri odamı x ışınları gibi tarayıp bir sıkıntı olmadığını anlayınca havada tuttuğu oklavayı yere bıraktı. Oklava? "Nerede o gözlerine her geçen bağlandığın çocuk? Sen eve erkek mi atıyon kız? Vallahi bacaklarını kırarım." Anneme bir kez daha şaşırdım. Allasen bu kadın kafasında neler kuruyordu öyle. "Anne ne saçmalıyorsun sen? Merak etme geçen yediğim terliğin acısını hâlâ unutmuş değilim. Anlayacağın eve erkek falan atmadım." Gözleri gözlerimin içine bakıyordu inanmak için. "Sen çekil bakayım şuradan o dolapta neye bakıyorsun öyle?"
"Ann- Anne bekl-" Sözlerime aldırmayıp beni yerimden ittiğin de daha demin çemkirdiğim şeye şuan dua ediyordum. Allah'tan Derek'im cıbıldak falan değildi. Bir de onu açıklayamazdım. Gerçi dolabımda farklı farklı yakışıklı erkeklerin olduğu resimleri nasıl açıklayacağım muammaydı. Tabiki de Derek'im baş köşedeydi. "Kız bunlar ne?" düşüncelerimi silip atan annemin sözleriyle kendime geldim. Tam açıklama yapacakken tekrar konuşmaya başladı.
"Daha ben geçen almadım mı onların resimlerini senin dolabından? " Sağ gözüm sinirden seyirirken sakin ol komutları yağdırıyordum kendime. "Ne dedin anne sen? Ne dedin? O resimleri sen mi aldın?" Gözlerinden bir anlık korku geçse de hemen bir elini beline koyup bana çemkirmeye başladı. "Ben aldım kız ne diyecektin?"
"Yok anne ne deyim? İyi yapmışsın. Ama yani... şey... yani onları bana geri versen hiç fena olmaz" Gözlerinde tehlikeli parıltılar dolaşıyordu ve ben bunu hiç sevmemiştim.
"Bugün bir arkadaşım gelecek ve bende senden şu her zaman yaptığın kurabiye ve kekinden istiyorum. Yani anlayacağın resimleri istiyorsan canım kızım mutfak alt katta." Oflayıp odamdan çıktığımda annemde arkamdan "Her aileye bir kız çocuğu şart " diyerek sevinç nidaları atarken ben 'Fakir ama gururlu bir küçük emrahım' bakışarıyla ilerliyordum. Gerçi o sözün konumuzla ne ilgisi var bilmiyorum ama çaktırmayın.
Geçen 2 saatin ardından kekide kurabiyeleri de yapmıştım. Yorgunluktan kendimi salondaki kanepe attığımda annem elinde iki kupada kahveyle yanıma geldi. Elindeki bir bardağı bana uzatıp gülümsedi.
"Al kızım sana kahve yaptım. İçersin. Çok yorulmuşsundur sen şimdi." Kafamla onaylayıp kahvemden bir yudum aldım. "Sen hâlâ o resimleri istiyorsun değil mi kızım?" hemen başımla onayladım. Çok şükür Derek'im sana artık kavuşabilecektim. " Eğer hâlâ istiyorsan bugün benimle ve arkadaşımın yanında kalıp bize eşlik edeceksin" Ya da kavuşamayacaktım.
"Anne ben sizin yanınız da ne yapayım ya? Ne olursun beni azaad et ve odama gideyim. Nolur nolur noluuur?" İşte şimdi bakışlarımı küçük emrah bakışı yapma zamanıydı zira öylede yaptım. "Hiç öyle bakma Rüya. Eğer o resimleri istiyorsan sana doğum gününde aldığım o elbiseyi giyeceksin ve 1 saatin var. Süren başladı kızım. " Sert ve itiraz istemeyen sesi ile kanepeden kalkıp odama çıktım. Bak Derek'im senin için nelere katlanıyorum öyle. Bence evlenmeliyiz, hem de bu sene!
Hadise Ablacığıma buradan selamlar!
Dolabımın karşısına geçip annemin aldığı elbiseyi dolabımdaki o dipsiz kuyudan çıkardım. Şöyle bir göz attığımda benim bunu giymem imkansızdı!
Ya da değildi. Yani aynanın karşısın da bu kıyafetle dikilen ben değilsem imkansızdır. Ellerim toz pembe elbisemin tül tül olan eteğine gitti. Üstü kalın askılı iken altı ise tülden yapılmış etekti ve dizlerimin biraz üstünde bitiyordu. Bu elbiseyi tasarlayan moda tasarımcısı bulun bana! Hangi akıl ve mantıkla bunu yaptığını söylesin. Neyse biraz da bardağın dolu tarafından bakalım. Elbise çok rahattı! Saçlarımı maşa yardımı ile kalın dalgalar haline getirip omuzlarımdan düşmesini sağladım. Çok hafif bir makyaj da yaptığımda resmen 7 yaşında bayramda büyüklerinin elini öpmeye giden kız çocuklara dönmüştüm. Son olarak da ayaklarıma siyah düz babetlerimi geçirip odamdan çıktım. Merdivenlerden inecekken karşıma çıkan babamla duraksadın.
"Günaydın baba. Hayırdır nereye gidiyorsun?" deyip yanağına öpücük kondurdum. "Günaydın kızım. Annen yine beni evden kovdu. Arkadaşımı ne gelecekmiş. " Umutsuzca başımı salladım. "Üzerime bak"deyip etrafımda bir tur döndüm. "Annen gerçekten manyak olma durumunda ilerliyor"
"Ne dedin Adem?" diye annemin sesi kulaklarımı doldurduğun da vahimce babama bakıp annemin yanına gittim. "Yok hayatım ne deyim? Zevkini çok beğendim Rüya'nın üzerinde ki elbise bir harika!" Babam yavaştan yavaştan kapıya doğru ilerlediğinde annem göz devirip beni süzdü. " Ay Rüya kızım sen ne kadar tatlı bir şey olmuşsun böyle. " tam konuşacakken çalan zille söylerim yarım kaldı.
"Bak geldi arkadaşım. Hadi gel kapıyı açalım. "deyip beni de peşinden sürüyerek kapıya doğru çekiştirdi. Annem kapıyı büyük bir hevesle açtığında görüş alanımı oldukça genç bir bayan doldurdu. Annemle sarılmaları bitince bana döndü. "Sen de Semiha'nın kızı olmalısın. Ne kadar da büyümüşsün " deyip bana sarıldı. Böyle bir şey beklemediğimden ilk birkaç dakika dursam da daha sonra bende kollarımı ona sardım. "Bu kadın da benim çok yakın arkadaşım kızım. Hatta sen küçükken biz hep birlikte olurduk ancak işler güçler deyince pek zamanımız olmamıştı. Bu da kızım Rüya" dediğinde annem bizi tanıştırmıştı.
***
Geçen iki saatin ardından Leyla Teyze ile gerçekten çok iyi anlaşmıştık. Oldukça sevecen ve tatlı bir kadındı. "Bu kek ve kurabiyenin tarifini kesinlikle bana vermelisin Semihacığım." Annem gururla gülümseyip "Rüya yaptı onları"dedi. Leyla Teyze beni beğeniyle tekrar ve rekar süzdü. Artık ben makarna değilim diye bağırmak istiyordum ancak böyle bir espiriye dayanacaklarını sanmıyordum. "Biliyor musun Rüya benim de senin yaşlarında bir oğlum var. Küçükken birlikte çok oynardınız" dediğinde oldukça şaşırdım. Vay be! Oğlu bile varmış. Düşüncelerimi dağıtan kapı zili ile ayağa kalktım. Kapıya doğru ilerlediğimde elbisemin eteklerini düzeltiyordum. En sonunda kapıyı açtığımda beklediğim en son kişi bile olmayan biriyle karşılaştım.
"Selam bebeğim" deyip beni baştan aşağı süzdüğünde sırıtıp içeri doğru geçti. "Senin burada ne işin var? Ve evime neden izinsiz giriyorsun?" Göz kırpıp ve yanağımdan makas alıp salona doğru yürümeye başladı. Lütfen biri bana şokta yada rüyada olduğumu söylesin. Lütfen!
1245 Kelime ✔
Eğer bölümü beğendiyseniz vote vermeyi ve düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın!
Diğer bölümde görüşmek üzere 🖐🏻
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top