26•BB➺「 Umut 」

Multide güzel bir gif var

Bir günde 2 bölüm mü? Evet evet doğru gördünüz😂

Keyifli okumalar❣

Rüya'dan Devam;

Hızla açılan kapı ile yerimden sıçradım.

"Kalk Rüya. Gidiyoruz buradan!" Kolumdan tuttuğu gibi beni kaldırdığında kolumu çekmeye çalıştım.

Hayvan herif kolumu acıtıyordu!

"Bıraksana kolumu be! Nereye gidiyoruz hem?" Kolumdan çekeleyerek beni odadan çıkarttığında aşağı doğru sürüklemeye başladı.

Evin bile düzenini yeni fark ediyordum.

Hoş! Odadan çıktığım mı vardı?

"Bana yardım eden bir arkadaşımın arabasını mobeselerde görmüşlerdir büyük ihtimal. Acele etmemiz lazım yerimizi tespit etmişlerdir çoktan, buradan tüyüyoruz artık"

Yerimizi mi bulmuşlardı? Kurtulmaya bu kadar yaklaşmışken öylece bu fırsatı kaçıramazdım.

Bir merdivenin başına geldiğimizde sağ elimle merdivenlerin korkuluğunu sımsıkı tutup ayağımla Furkan'a çelme taktım.

Aşağı doğru yuvarlanmaya başlayınca sol elimde ki eli ile ben de az daha onunla birlikte düşecekken son anda korkuluğa iyice yapışıp koluna tırnaklarımı geçirdim.

Merdivenlerin sonuna doğru yuvarlanan Furkan ile bende hızlıca merdivenden inip, erkekliğine tekme attım.

Daha sonra hızla dış kapıya doğru koştuğumda kapının kilitli olduğunu anlayıp hemen pencerelere baktım.

Boydan boya cam kapı gördüğümde hızla kenardaki sandalyeyi cama doğru fırlattım.

Arkamı dönüp Furkan'ın ne halde olduğuna baktığımda erkekliğini ve başını tutup acı dolu inilti çıkarıyordu.

Merdivenlerden düşerken başını çarpmıştı sanırım. Beter olsun!

Kırılan cam ile küçük cam kırıkları yüzüme doğru sıçradığında hızla yüzümü kapatıp, çıplak ayaklarıma gelmeyecek şekilde pencereden atladım.

Allah'tan giriş kattaydık.

Hızla evden uzaklaşmaya başladığımda nereye gideceğimi bilmiyordum. Önümde kocaman ağaçlar ile kaplı bir orman vardı.

Dağ evi gibi bir yere getirmişti büyük olasılıkla beni.

Hızlıca ormana girdiğimde arkama bakmadan ilerliyordum.

Her ne kadar öğlen olsada kış mevsiminden ve ağaçlardan hava oldukça kararmış gözüküyordu.

Ayaklarıma batan taşları ve karları umursamadan koşuyordum.

Biraz daha ilerlediğimde artık oldukça yorulmuştum ve soğuktan buz gibi tutmuştu bedenim.

Nefes nefese bir ağacın arkasına yaslandığımda ormanda "Sevgilim hadi ama oyun oynamıyoruz çık ortaya!" Diye ses duyduğumda tekrar koşmaya başladım.

Furkan peşimdeydi!

Bir anda bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladığında kısa sürede üstüm sırılsıklam olmuştu.

"Rüya çık artık ortaya ben bulursam cidden hoş şeyler olmaz sevgilim"

Gözlerimden damlayan yaşlar yağmur ile karıştığında görüntüm oldukça bulanıktı.

Hava da aşırı şiddetli bir şekilde gök gürültüsü koptuğunda, çığlığımı elimle kapatıp koşmaya devam ettim.

Yarım saat kadar koştuğumda hâlâ peşimde olan Furkan'ın sesini duyabiliyordum.

Artık bir adım daha atacak halim bile kalmamıştı. Üzerimde kuru olan tek bir nokta dahi yoktu. Biraz daha ilerlediğimde karşımda ana yolu gördüğümde gülümsedim. Birinden yardım isteyebilirdim.

Tam ana yola gidecekken kolumdan çekilmem ve ağzımın kapatılması ile boğuk bir çığlık attım.

"Sana söylemiştim değil mi sevgilim? Benden kaçamazsın. Unut bunu!"

Çırpınmaya başladığımda beni daha sıkı tutmaya başlamıştı.

Hayır bu sefer olamazdı. Kurtulmaya bu kadar yakınken umutlarımı yitiremezdim.

Uzaklardan araba sesi geldiğinde iyice çırpınmaya başladım.

Çığlıklarım eli yüzünden boğuk çıkıyordu.

Araba sesi biraz daha yakından gelmeye başlayınca ayağımı kaldırıp, arkadan erkekliğine tekme atmaya çalıştım.

Hızlı refleksi sayesinde ayaklarımı kendi ayakları ile kıstırıp hareket etmemi engellemişti.

O sırada ise önümüzden araba son hız geçtiğinde iyice ağlamaya başlamıştım.

Tüm umut ışıklarım tek tek sönüyordu.

Son bir nefes kafamı geriye doğru hızla atıp, Furkan'ın şaşkınlığından faydalanıp ağzımda ki elini de ısırdım.

Acı ölü bir inilti ile ayaklarımı serbest bıraktığında arkamı dönüp sert bir tekme attım karnına doğru.

İniltileri ile yere düştüğünde hızla yola çıkıp aşağı doğru koşmaya başladım.

Yağmur hızını biraz daha arttırdığında, hızlı adımlarımı engellemeye başlamıştı.

Aşağıdan tekrar bir araba farı gördüğümde önüne doğru koşmaya başladım.

Kurtuluyordum.

Araba hızla üzerime doğru geldiğinde artık öylece yolun ortasında dikiliyordum. Ne yürüyecek halim ne de konuşacak halim kalmıştı.

Sonunda araba beni fark ettiğinde aramız da sadece birkaç metre vardı. İçinde ki adam hızla frene bassada, oldukça geç kalmış olmalıydı ki arabanın kaputunu karnımda hissetmiştim.

Acı dolu çığlığımla yere doğru düşerken son duyduğum şey ise kalın bir erkek sesinin "Böyle işi sikeyim" dediğiydi.

Aras'tan Devam;

Karakoldan hızla uzaklaşan Bilgin Amca ile bende çıkıp kendi arabama atladım.

Rüya şuan her neredeyse benim onu görmem gerekiyordu.

Önümdeki Bilgin Amcagilin arabasını takip etmeye başladım içimde bulunan hafif telaş ve mutlulukla.

Aradan geçen bir saat ile hâlâ yoldaydık.

Allah aşkına Rüya neredeydi! Resmen İstanbul'un çıkışına kadar gelmiştik.

Taşlı bir yola dönen Bilgin Amcagil ile tam bende dönecekken arabanın aniden durması ile büyük bir küfür savurdum.

Şuan olacak iş miydi?

Bu soğukta üstümde ki ince bir tişörtle arabadan inip arabanın önüne geldiğimde kaputu kaldırıp içine baktım.

Herhangi bir sorun gözükmüyordu. İçindeki bir kaç şeye iyice baktığımda kabloların birinin çıktığın gördüğüm de hızla onu takıp, kaputu kapattım.

Arabaya yerleştiğimde son hız sürmeye başladım. Bilgin Amcagil oldukça uzaklaşmıştı. Onları göremiyordum.

Bir anda yağmur başlayınca "Hay sikeym böyle işi" diye homurdandım.

Önüme çıkan kavşaktanda dönecekken yan tarafımda bulunan ormandan gelen çığlığa benzeyen bir ses ile arabayı yavaşlattım.

Tekrar sesi dinlemeye çalışsamda etrafın sessiz olduğunu anlayınca son sürat arabayı sürmeye devam ettim.

Rüya'yı bulmaya az kalmıştı.

10 dakika sonra bir dağ evinin önünde Bilgin Amcagilin arabalarını gördüğümde hızla arabayı durdurup, indim.

Evden çıkan Bilgin Amca ile ona boş boş baktım.

"Rüya nerede Bilgin Amca?" Bilgin Amca sıkıntıyla nefes aldığında kaşlarımı çattım.

Neyi bekliyorlardı Rüya'yı buradan çıkartmak için?

"Burada değiller kaçmış olmalılar. Arkadaki bahçe kapısı kırık. Mutfaktaki yemek ise daha sıcak buradan gideli uzun zaman olmamış"

"O zaman neyi bekliyoruz? Bir an önce dağılıp ta arasak ya!" Diye bağırdım bende. Oyun mu oynuyorduk dağılıp çevreyi arasaydık ya böyle boş boş dikileceğimize.

"Evlat biraz sakin ol. Polis arkadaşlarımı etrafı araması için gönderdim. Bizde şuan suçlu olay mahaline tekrar gelirse diye bekleyeceğiz" dediğinde sinirle saçlarımı çekiştirdim.

"Burayı öğrendiğimizi biliyor! Artık buraya adımını bile atmaz Bilgin Amca! Seni bilmiyorum ama ben onu aramaya gidiyorum" dediğim sırada arkamdan başka bir ses gelmişti.

"Komiserim ormanda bir yaralıya rastladık" dediğinde hızla arkamı dönüp polislerin, ellerini kelepçelediği adamı gördüm.

Bu da kim di?

Haydaaaaa neler oldu öyle ya?

Şimdi gelelim bölümeee.

Sizce nasıldı?

Sizce Rüya'yı kim kurtarmış olabilir? Veya da şuan nerede?

Aras'ın üzülmesine kıyamayanlar burada mi?😪

İthaf isteyenler bu satıra yorum bırakabilir ----->

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top