24•BB➺「 Keşke 」

Multi: Rüya

Keyifli okumalar❣

Soğuk.

Vücudumun hissettiği tek şey bu soğuktu. Ağırlaşan gözlerimi açıp doğrulduğumda her yerim tutulmuştu.

Neredeydim ve ben buraya nasıl gelmiştim?

Etraf kapkaranlıktı. Ellerimle başımı ovalayıp en son ne yaşadığımı hatırlamaya çalışıyordum.

Bir süre bilinçsizce etrafı izlediğimde daha sonra her şey yerine oturmuştu.

Furkan beni kaçırmıştı!

Furkan diye mırıldandım içimden. Onu görmeden hayatıma devam edeli koskaca 3 yıl olmuştu

Furkan Mertoğlu.

Çocukluğumun korkulu kâbusu!

Henüz daha yeni bir lise öğrencisiyken bir anda karşıma çıkıp arkadaş olmak istediğini, dün gibi hatırlıyordum.

İsteğin de herhangi bir art niyet görmediğim için kabul etmiş onunla bir kaç ay konuşmuştum.

Arkadaşlığımızın arasından uzun zaman geçtikten sonra beni okulun en alt katındaki kalorifer dairesine götürüp orada bana açılmış hislerini söylemişti. O zamanlar her ne kadar küçük olsam da davranışlarından anlıyordum neyin ne olduğunu.

Fazla şaşırmamıştım.

Onu reddedince, oldukça sinirlenip beni orada tek başına bırakmıştı. 2 gün boyunca aç ve susuz şekilde kalmıştım.

Ne kadar ağladığım aklıma gelince bedenim titredi.

Daha sonra beni orada baygın bir şekilde okul hademesi bulmuş ailemin yanına ulaştırmıştı. Annem ve babamın gözlerinde ki korku ve endişe beni daha fazla tedirgin etmişti.

Bir kaç gün kendime gelememiş, psikolojik tedavi almıştım.

Ailem ve okul müdürü olayın aslını öğrendiğinde Furkan'a uzaklaştırma cezası verilmişti.

Aradan geçen zamanlardan sonra bir gün yine Furkan karşıma çıkmış, saçma sapan şeyler konuşmuştu.

Sevgili olmak istediğini söyleyince olumsuz bir tepki vermiştim. İlk önce tehditler de bulunmuş ondan korkmadığımı anlayınca cinsel istismarda bulunmuştu.

Böyle bir aşağılık hareketi de ondan beklerdim zaten.

Etrafta kimse olmadığı için bağırmalarımın boşa gittiğini anlayınca elime gelen ilk şey ile kafasına vurmuştum.

Taş onun kafasında büyük bir hasar bıraktığında hızla oradan uzaklaşmış, şikayette bulunmuştum.

Hastanede yapılan testler ile vücudunda oldukça zararlı madde bulunduğu söylenmişti.

Daha sonra ise hareketleri gün geçtikçe garip bir hâl alınca ailesi onu bir kliniğe yatırmıştı.

O günden sonra da bir haber almamıştım. Almak ta istememiştim. Küçücük yaşta böyle bir duruma uğramak bende ciddi bir travmalara sebep olmuştı.

Kendisi o klinikten nasıl çıkmış olduğunu veya da hâlâ benim peşimi neden bırakmadığını bilmiyordum.

Anılar bir bir gözümün önüne geldiğinde hızla yerimden kalktım. Karanlıkta hiçbir şeyi göremiyordum ve bu beni oldukça tedirgin ediyordu.

Duvarlara dokuna dokuna ışığı bulmaya çalıştım. Oda da benden başka kimsenin olmadığını anlamıştım.

Işığı bulamayınca vazgeçip, bir duvarın dibine yaslanıp titreyen vücuduma sarıldım.

"Neredeyim ben?" Dedim yine aynı sessizlikte.

Tam o anda ışıklar birden açılınca titreyen vücuduma sahip çıkıp her yere tek tek göz attım.

Önceden beyaz olduğuna emin olduğum duvarlar şuan kirden gri gibi duruyordu. Lekeli bir tavan. Oda da ise sadece daha demin üzerinde uyandığım yatak vardı.

Bir pencere bile yoktu!

Kapıdan gelen kilit açılma sesi ile korkup duvara iyice sindim.

Cızıltılı bir ses ile kapı açıldığında etrafa göz atıp elime alabileceğim bir şeye baktım.

Ama hiçbir şey yoktu ortalıkta!

Kapı en sonunda açıldığında görüş alanıma Furkan girmişti. Saçları ve sakalı uzamış kirli bir görüntüsü vardı.

Yüzümü buruşturdum.

"Sonunda güzelim, sonunda kavuştuk"

Aralanan ağzım ile ona baktım "Benden ne istiyorsun?"

Attığı büyük bir kahkaha odada yankı yaptı.

İğreniyordum!

"Nasıl çıktın o klinikten?" Diye sordum diğer sorumu boş vererek.

"Hadi ama sevgilim o aptal doktorların beni orada tutacaklarını mı sandın cidden?" Önüme kadar gelip benim gibi diz çökmüştü.

"İğreniyorum senden pislik herif!" Deyip yüzüne tükürdüm.

Alayla sırıtıp, bir elini yüzme doğru yaklaştırdı.

Yüzüme dokunmaması için sağa çevirip ondan olabildiğince uzaklaştım. Ama duvarla iç içe geçtiğim için bu pek de mümkün olmamıştı.

"Biliyor musun Rüya'm o kadar duru bir güzelliğin var ki bir insanın sana çekilmemesi imkansız. O kahverengi gözlerindeki ışıltılar insanı uçuruma sürükler şekilde."

"Edebiyat yapma orospu çocuğu!" Diye çemkirdim yüzüne doğru.

"Bana karşı bu soğuk tavırlarını bile özlemişim" dedi ayağa kalkarak.

"Ama biliyor musun Furkan? Ben senin bu şerefsiz hâlini hiç özlememişim" dedim bende ayağa kalkarak.

Güçlü durmalıydım. Peri kaçırıldığımı anlamış olmalıydı. Aileminde çoktan haberi olmuştur.

Ailem diye geçirdim içimden. Annem ne çok endişelenmiştir. Hele de babam.

Bir anda aklıma gelen boynumdaki mikrofona gitti elim. Eğer hâlâ buradaysa belki kurtulma imkanım olabilirdi.

Ellerimi boynumda gezdirdiğimde, boşlukla son kalan umut kırıntım da yok olmuştu.

"Ah güzelim! Boynuna takılan cihazı mı arıyorsun? Üzgünüm ama onu çoktan yola atıp arabamla üzerinden geçtim."

Sinirle ona bakıp kaşlarımı çattım.

"Şu odadan artık siktirip gider misin? Görüntü kirliliği yapıyorsun"

Bu gibi pisliklerin karşısında oturup, ağlayıp zırlamayacaktım.

"Şimdi gidiyorum güzelim ama bir kaç saate tekrar gelirim" deyip odadan çıktı.

Hüzünle yatağa oturup cenin pozisyonu aldım.

Neden her şey benim başıma geliyordu ki?

Aradan geçen 3 günle iyice umutlarımı yitiriyordum.

Bilgin Amcagil hâlâ mı yerimi bulamıyorlardı. Aptal bir zihinsel engelli birisi en fazla nereye kaçırmış olabilirdi ki!

Furkan odaya sadece 3 kere geliyordu ve onda da yemek getiriyordu. Yemeğimi yiyene kadar başımda bekleyip daha sonra tepsiyi aldığı gibi kapıyı arkamdan 2 kere kilitleyip gidiyordu.

Her gün 3 kere yemek getirdiğinden yola çıkarak 3 gündür burada olduğumu anlamıştım.

Ah! Kim bilir bizimkiler ne haldeydi.

Bir anda odanın kapısı açıldığında yerimden doğrulup ayağa kalktım kendimi koruma amaçlı.

Furkan elinde bir poşetle geldiğinde ona baktım boş bakışlarla.

"Sevgilim bunları sana getirdim. Duş almak istersin sanırım" her ne kadar teklifini kabul etmek istemesemde biraz daha bu halde kalırsam hastalanma ihtimalim vardı ve eğer kaçmak istiyorsam kendime bakmam lazımdı.

Elinden poşeti alıp tekrar yerime geçtim.

"Buyur güzelim önden geç" dediğinde kusuyormuş gibi yapıp önden ilerledim.

"Sağdan ilk kapı" dediğinde sağa dönüp kapıyı açtım. Tam o da girecekken kapıyı suratına kapatıp kapıdaki anahtarla kilitledim.

"Merak etme sevgilim birlikte duş alacağımız zamanlarda gelecek" dediğinde "Nah!" Diye bağırdım bende.

Kapıdan uzaklaşıp banyo ya göz attığımda oldukça geniş bir banyo olduğunu gördüm. Daha sonra etrafta pencere gibi bir yer var mı diye baksam da sadece küçük bir havalandırmadan başka bir şey yoktu.

Oflayıp Furkan'ın bana vermiş olduğu poşetin içindekilere baktım. Kalın bir mürdüm kazak, lacivert jean ve siyah iç çamaşırları.

İç çamaşırlarını gördüğüm gibi yüzüm kızardı. Gidip kendi almamıştı değil mi?

Hepsi etiketi ile duruyordu.

Önce üzerimdekileri çıkartıp daha sonra duşa kabine girdim. Yağlanmış saçlarımı bol köpükle yıkayıp vücudumuda kirden arındırdım. Kurulanıp onun getirdiği kıyafetleri üzerime geçirdim.

Dolaptan bulduğum saç kurutma makinesi ile az kalsın sevinçten çığlık atacaktım. Bir an ıslak saçlarıma o odaya gideceğimi ve hastalıktan öleceğimi sanmıştım.

Saçlarımı güzelce kurutup temiz olduğunu düşündüğüm tarakla saçlarımı taramıştım. Tabi taramadan önce musluğun altında en az yüz kere yıkamıştım.

Son olarak banyoya bakıp elime alabileceğim bir şeylere baktım. Rafta duran jileti gördüğümde hemen alıp, pantolonumum cebine sıkıştırdım. Başka hiç bir şey olamadığını görünce hüzünle omuzlarım çökmüş, kapının kilidini açmıştım.

Hemen kapının önünde bekleyen Furkan ile daha fazla sinirlenip odaya doğru yürüdüm.

Ah evet Rüyacığım Furkan orada beklemeyecekti ve sende buradan kaçıp kurtulacaktın değil mi?

Çünkü sen burada Furkan'ın misafirisin.

Salaksın.

Odaya girip kapıyı yine yüzüne kapatıp yatağa oturdum.

Bu sefer kapıyı kilitleyecek olan anahtar bende değil o pislikteydi!

Kapıdan kilit sesi geldiğinde omuzlarımı düşürüp uyumaya çalıştım. Büyük ihtimal gece olmuştu.

Bir pencere bile yoktu ki gece mi gündüz mü onu anlayalım!

Sabah güneş ışıkları ile değil tabi ki öküz Furkan'ın kapıyı sesli bir şekilde açması ile uyandım.

Furkan içeriye girip kapıyı kapatmıştı. Yanıma oturduğunda ondan uzaklaşmaya çalıştım. Pis bir şekilde güldüğünde sararan dişleri midemi bulandırmaya yetmişti ve ayrıca leş gibi içki kokuyordu.

"Seni özledim"

Belimden tuttuğu gibi beni kendine çektiğinde "Bırak beni pislik!" Diye bağırdım.

"Şşt! Sakin ol" dediğinde elleri saçımda gezmeye başlamıştı. Kafamı geriye atığ ellerini çekmeye çalışırken bu sefer eğilip boynumu öpmüştü.

Çırpınmaya başladığımda saçlarımdan çekip durmamı sağladı. "Mızmız insanları sevmem" deyip iğrenç nefesi boynuma değdiğinde ağlamaya başlamıştım.

"Bırak beni" dedim yalvaran sesimle.

"Korkma güzelim" deyip bir öpücük daha bırakmıştı boynuma.

"Yardım edin!" Diye çığlık attığımda yanaklarımı sıkıp siyah pörtlek gözlerini gözlerime dikti. "Sana uslu ol diyorum!" Dediğinde bir anda odayı telefon sesi doldurmuştu.

Küfür edip telefonunu cebinden çıkarttığı gibi odadan çıkmıştı.

Derin bir nefes alıp yüzümdeki göz yaşlarını sildim.

Cidden ağlamayacaktım değil mi ben?

Bir anda aklıma Aras'ın 'gerekirse her şeyin olurum' sözü geldi.

Keşke dedim içimden en başından tüm olan biteni ona anlatsaydım belki şimdi bunlar başıma gelmez de o bana yardım ederdi diye düşündüm.

Ayaklarımı kendime çekip başımı dizlerime gömdüm. Ellerimle de bacaklarımı sardığımda bir anda ağlamaya başlamıştım.

Keşke yanımda olsaydın Aras.


Selamm!

Ne zorluklarla yazdım bu bölümü beee :P

Bölüm nasıldı ama?

İyi fakeye geldiniz ha. Biriniz Oğuz diğeriniz Cenk falan diyordu çğnpödşvşdşd

Bu arada tam şuan Başa Bela kitabım 25 bölüm oldu ve ben 50. Bölümde falan final yapmayı düşünüyordum. Yolu yarıladık ha?

Neysee gelelim şimdi pamuk eller votelere ve yorumlaraa 😹

Hoşçakalın

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top