11•BB➺「 Kurabiye 」

Multi⤴️Aras😍

Keyifli Okumalar☺

"Ah; evet evet, tam orası. Biraz da sağ taraf, hah evet! Biraz aşağı tarafa kay, tamam tamam dur orası! Sağ tarafı yap şimdi de" Birazda sağ tarafını ovdum.

"Kızım omzumu deştin be! Nasıl bir el var sende. İnsan biraz zarif olur" Sinirden dişlerimi sıktım.

"Kes lan sesini! Ben mi dedim gel bana masaj yap diye. Madem beğenmiyorsun yapmıyorum." Ellerimi omuzlarından çekip, doğruldum. Birde masaj yap diye tutturmuştu beyefendi. Sanki kölesi vardı burada!

"İyi git şimdi mutfaktan bir leğen getir de ayaklarımı yıka" Sinirden yumruk yaptığım ellerimi şimdi kafasına geçirmek vardı. Ama dur ona da sıra gelecekti.

"Başka emriniz paşam? Oğlum kaç saattir odanı temizledim lan ben. Canım çıktı, evde bile bu kadar temizlik yapmamıştım ben. Sayende artık formam da çamaşır suyu kokuyor!" Arkasından kalkıp, ayağa dikildim. O ise sadece sözlerime gülüyordu.

"Oğlum deme lazım olur ayrıca düş peşime" göz devirip arkasından ilerledim. Giysi dolabını açıp içinden siyah tişört ve siyah bir eşofman altı fırlattı üzerime. "Bunları vermek daha yeni mi aklına geldi?"

"Hayır, sadece bacaklarını dikizlemek hoşuma gitmişti." Her zaman ki gülümsemesiyle göz kırptı.

"Sapık mısın be?! Defol çık odadan" işaret parmağımla kapıyı gösterdim.

"Hadi ama beni bu görüntüden mahrum mu bırakacaksın" sızlanmasıyla gözlerim şokla açıldı.

"Ulan mal" deyip göğsünü yumruklamaya başladım. "Ne ara bu kadar piç oldun sen!?"

"Bilmem yavrum." Ani bir hareketle yanağımı öpüp, odadan koşarak çıktı. Arkasından ise "Mutfakta bekliyorum seni!" diye bağırdı.

"Şerefsiz! Sen beni nasıl öpersin ya?" büyük bir hırsla formamı çıkartıp, Aras'ın verdiği kıyafetleri üzerime geçirdim. Yüzümde beliren aptal sırıtışı büyük bir ciddiyetle bozdum. Ne sırıtıyorsam sanki?

Eşofmanı belindeki iplerle daha sıkı sarıp, düşmesine engel oldum. Tişörtü zaten başlı başına bir elbise gibiydi, Diz kapaklarımda bitmişti. Son olarak eşofmanın paçalarını da birkaç kez kıvırıp odadan çıktım.

Merdivenlerden tekrar inip, tam karşımda duran mutfağa girdim. Aras pencerenin önüne dikilmiş, telefonla konuşuyordu.

"Evet Eymen dediğim gibi geçen seferki çocuk olsun yine"

Çıkardığım seslerle bakışları bana dönen Aras, sessiz bir kaç şey daha söyleyip telefonu kapattı. Acaba bu Eymen diye bahsettiği kişi kimdi?

"Yine ne arzu edersiniz Aras Bey?"

"Bana yemek yapmanı"

"Ahahaha Allah iyiliğini versin Aras. Ne güldürdün beni" Yemek yapmak ve ben? Güldürmeyin beni!

"Geçen ay size geldiğimde yaptığın o kurabiyelerden istiyorum hem de hemen! Zaten yapmazsan ne olacağını sen benden daha iyi biliyorsun ancak hatırlatmamı ister misin Rüyacığım?"

Umutsuzca başımla onaylayıp "Biliyorum" dedim mırıltı gibi çıkan sesimle.

"Hadi o zaman" dediğinde mutfaktaki yemek masasından bir sandalye çekip ters bir şekilde oturdu. Bende el mahkûm üzerimden düşen eşofmanı yukarı doğru çekip iplerini daha da sıklaştırdım.

Aras'ın bana sırıtmasını göz ardı edip dolaplardan kurabiyenin hamurunu koymak için bir kap buldum. Daha sonra hamurunu hazırlayıp her birine şekil vererek tepsiye koydum. İşlem bittiğinde tepsiyi fırına koyup doğruldum.

Bu sırada Aras'ta mutfaktan çıkmış okul formasını çıkartıp daha günlük bir şeyler giymişti üzerine. Klasik siyah kot pantolonu ve beyaz tişörtü ile tekrar oturdu daha demin kalktığı sandalyeye.

"Daha pişmedi mi ya?" çocuk gibi mızmızlanmasına karşı gözlerimi devirdim.

"15 dakika daha bekle" kurabiyelerin işleri bitince artık eve gidecektim bugün benim için gerçekten çok kötü bir gün olmuştu ayrıca çok fazla yorulmuştum. Bir an o şerefsizin nerede olduğunu merak ettim. Saatlerce aklımı kurcalayan soruyu en nihayetinde Aras'a sorabilmiştim.

"Aras.." diye mırıldandım ilk önce, yüzündeki gülümsemeyi hiç bozmadan bana baktı. "O şuan nerede?"

Yüzündeki gülümseme yerini soğuk bakışlara bıraktığında bir an içim ürperdi. Sorumu duymazdan gelerek "Hadi artık şu kurabiyeler pişmiştir" dediğinde başımla onaylayarak fırından kurabiyeleri çıkarttım. Kurabiyelerin üzerine süslemeler ekleyip, bir kaba soğuması için bıraktığım sırada bulaşıkları da bulaşık makinesine koyup, makinenin kapağını kapattım.

Bu sırada soğuyan kurabiyeleri küçük tatlı tabağına yerleştirip yemek masasında oturan Arasın önüne bıraktım.

"Başka bir emriniz var mıydı Aras Bey?"

"Yok şimdilik dinlenebilirsin köle!" Aras'ın sözlerini kulak ardı edip salondaki rahat koltuklardan birini yerleştim. Koltuğun rahatlığı beni iyice mayıştırdığından,uyanık kalmak için televizyonu açıp kanalları gezdim. Kim bilir kaç TL yatırmışlardır bu koltuğa. Cidden benim yatağımdan bile rahattı.

Aras salona elindeki kurabiye dolusu tabakla girdiğinde gözlerimi ona çevirdim. Tabağın içinden büyük bir kurabiye alıp hiç ısırmadan ağzına attığından homurdandım. "Öküz!"

Sözlerime hiç aldırmadan koltukta yanıma oturdu ve elimdeki kumandayı alıp bir tv de durdu.

"Yalnız salaksın falan ama elin hamarat" ağzındaki kurabiyeden ne dediği tam anlaşılmasada sanırım beni övmüştü.

"Hah! Ne sandın. Tabi kii öyleyim" Ani bir gülmeden dolayı kurabiye boğazına takıldığında sırtına vurmaya başladım.

"Öhö Öhö " Seri bir hareketle mutfaktan bir bardağa su doldurup Aras'a götürdüm. Suyu içip,bardağı masaya bıraktığında biraz daha iyiydi.

"Gel hadi evine götüreyim seni bugünlük bu kadar yeterli"

Sözlerine göz devirip bende arkasından ilerledim. Son anda aklıma gelen şeyle Aras'ı kolundan durdurup kendime çevirdim. "Ee benim kıyafetler ne olacak?"

Gözleri ile merdivenleri işaret ettiğinde, adımlarımı Aras'ın odasına yönlendirdim. Hızlı hareketlerle tekrar okul formamı giyip aşağı indim. Çaktırmadan bana giymem için verdiği tişörtü de çantama sıkıştırmıştım. Erkek tişörtü oğlum bu boru mu? Cebimdeki telefondan saate baktığımda ise okuldan çıkış saatine 20 dakika vardı.

Aras'ın yanına ilerledigimde bakışları etekten dolayi açık kalan bacaklarımdaydı. Yumruk yaptığım elimi omzuna geçirip kapıyı işaret ettim. Gülüp,birlikte dışarı çıkıp arabasına bindik.

Yaklaşık yarım saatin ardından bizim evin bulunduğu sokağa gelmiştik. Boğazımı temizleyip Aras'a döndüm. Bakışlarımız kesişince içimde bir şeylerin eridiğini hissettim. O mavi gözler neydi öyle ya?

"Her ne kadar senin için sıkıntılı geçsede bence gayet güzel bir gündü" deyip o tapılası gamzelerini gösterecek şekilde gülümsedi. "Benim içinde güzeldi" diye mırıldandım dudaklarımın arasından. Hey,benim sesim nereye gitmişti böyle?

Aras başını bana yaklaştırdığında nefesimi tuttum. Ne yapıyordu bu mal? Böbreğim ve kalbim horon teperken Aras'ın bana bu kadar yaklaşması iyi olmazdı.

Yanağıma masum bir öpücük bıraktığında heyecandan "Iyi akşamlar" diyerek kendimi arabadan aşağı attım. Seri adımlarla apartmana doğru yürüyüp eve girdim. Dışarıdan gelen motor sesi ile onunda gittiğini anladım.

Evin kapısını bir kaç kez çaldığımda açılmadığından dolayı çantamdaki anahtarlarımla açtım. Büyük ihtimal annem yine evde yoktu. Bende annemin evde olmadığını fırsat bilip ilk önce güzelce bir duş alıp daha sonrada yatağımın rahat kollarına kendimi bırakıp, Frank ile birlikte uykuya daldık.

***

"Ee sen hâlâ sap mısın?" diye sordum Periye, kahvemi yudumlarken. Havanın biraz ısınmasını fırsat bilerek okul bahçesindeki kamelyalardan birine geçip oturmuştuk.

"Sorma be kardeş" diye dertli dertli konuşunca gülümsedim. Genelde Peri 1 hafta sap kaldığında onunla dalga geçerdim. Hiç bir zaman düzenli bir ilişkisi olmamıştı.

"Hiç mi birisi yok?"

"Aslında birisi var" diye mırıldandı. Israrcı bakışlarıma yakalandığından gözleri ile arkamı işaret etti.

Arkamda basketbol sahasında bir kişi basket atmaya çalışıyordu. Bir yerden tanıyor gibiydim.

"Lan bu geçen sen beni kovalarken başına basketbol topunu geçiren çocuk değil mi?" diye şaşkınca konuştuğumda tüm okulun gözü üzerimize kaydı. Sanırım biraz yüksek sesli söylemiştim.

"Ay evet o ya! Ne bileyim sanki o top bizim aramızdaki çekimi başlattı" diye hülyalı hülyalı konuştuğunda göz devirdim.

Çalan zil ile ister istemez yerimizden kalkıp sınıfa doğru ilerlemeye başladık. Teneffüs araları neden bu kadar kısaydı ki? Bunu bir ara müdürle konuşmaya karar verdim.

***

Son ders zili çaldığında derin bir nefes verip çantamı aldığım gibi sınıftan çıktım. Artık gerçekten sıkılmıştım bu okuldan.

Yanıma gelen Peri ile birlikte okul çıkışına doğru ilerledik. Dün ki olayların hiç birini Periye anlatmamıştım ki anlatmayı da planlamıyordum. Endişelenmesini ve beni bir sürü bunaltıcı soruları ile meşgul etmesine gerek yoktu.

"Ay ben bir rujumu tazeleyip geliyorum sen beni çıkışta bekleyedur" deyip koşar adım tuvalete gitti. Başımla onaylamama bile zaman tanımadığından bende önüme dönüp okulun çıkışına doğru ilerledim. Yavaş yürüdüğümden okulda kimse kalmamıştı.

Çantamdan telefonu çıkartmak için eğildiğim sırada bir el ağzımı kapatıp beni arka tarafa doğru sürüklemeye başladı.

Çığlıklarım eli yüzünden boğuk çıkarken debelenmelerim de boşaydı. Gözümden akan yaşları umursamadan hâlâ çığlık atmaya devam ediyordum. Allah aşkına bu Peri neredeydi böyle?

"Sence de görüşmeyeli uzun zaman olmadı mı sevgilim?"

***
1359 kelime ✔

Sizce bu kişi kim olabilir?

Arasla-Rüya sahnelerini beğenenleri görelim bakalım?

Kısa zamanda 2,1 kadar benim için büyük bir aile yaptığınız için hepinize benden ❤💙💚💛🧡💜

Bu arada başka bir konuya değinmek istiyorum. Uzun zamandan beri bölüm atamıyorum çoğu kişi bölümü bekliyordunuz sabırsızlıklarınızı yorumlarda da görüyorum bunlar için ayrı teşekkür ederim. Ancak yeni bir okula başladım dersler gerçekten çok ağır olduğundan pek bölüm yazmaya zamanım olmadı ki diğer bölümde bunun gibi biraz daha geç gelebilir. Sizden isteğim biraz bana anlayış göstermeniz. Bu arada gizli okuyuculara sesleniyorum buradan yorum yapmazsanız bile lütfen bir yıldıza basmayı çok görmeyin burada emek veriliyor?

Emeğe saygısı olanlar ne yapması gerektiğini biliyor ⤵🌟🗒✒

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top