10•BB➺「 Gitar 」
Multi⤴ Bölümden bir kesit❣
Keyifli okumalar 😊
Aras'tan Devam
Gözüm yemekhanede dolaşırken, aradığımı bulamamak sinirimi alt üst etmişti. Küçük sincapla kısa tartışmamızdan sonra sınıftan çekip gitmişti ve ondan sonrada bir daha konuşmamıştık. Bugün tüm derslerde ise neredeyse hepsinde uyumuştu. Uykuya düşkün olmalıydı. 'Aynı ben' diyerek geçirdim içimden.
Daha sonra kafamı düşüncelerden silkeleyerek bizim masaya döndüm. Hepsi de arkadaşım diyebileceğim bir kategorideydi benim için. Pek onlarla takılmasam da yine de güvendiğim kişilerdi.
"Aras, abi iyi misin? Yemeğine daha dokunmadın bile" Serhat'ın sözleriyle kendime gelip, yavaşça masadan kalktım. Bu küçük sincabı bulmam gerekiyordu. Bizimkilere aldırmayıp yemekhanenin çıkışına doğru adımladım. Tam çıkacakken sincabın yanında olan arkadaşını gördüm. Neydi abi bu kızın adı şimdi? Pelin miydi acaba? Yok yok başka bir şeydi.
Fazla uzatmadan yanına gidip önüne dikildim. "Sincap nerede?"
"Ne?" diye şaşkın nidası döküldü dudaklarından. Aras, oğlum sen iyice kafanı yedin. Rahat bir nefes al bakayım. Ooohh. Tamam. Kız sincabı nereden bilsin oğlum?
"Rüya nerede?"
"Ne yapacaksın?" diye atarlı atarlı diklendi bana. Bana? Kız kendi normal değildi ki arkadaşları normal olsun.
"Matematikçi onu sordu. Sanırım bir etkinlik mi ne yapacakmış hoca, en uygun olarak Rüya'yı görmüş" diye ufacık miniminnacık bir toz pembe (!) yalan attım ortaya. Kızda hemen inanmış, dökülmüştü.
"Haa sınıfa çıktı o, tefonunu unutmuşta sınıfta. Ge-" devamını dinlemeyip yemekhaneden çıktım. Merdivenleri üçerli beşerli çıkarken, nihayet bizim bulunduğumuz kata gelmiş ve ben nefessizlikten ölüm kıyısına gelmiştim. Tam bir adım daha atacakken kulaklarımı tiz bir ses doldurdu. Tanıdık çığlık sesi tüm hücrelerimi ayağa kaldırmış, çoktan tüm sınıflara bakmaya başlamıştım bile. En nihayetinde bir sınıfa girdiğimde görüntü hiç de içler açıcı değildi. Daha ben ne olduğunu anlamadan çoktan pezevenklikte mastır yapan Batu piçini yumruklamaya başlamıştım bile.
"Ne oluyor lan burada orosbu çocuğu!"
Bir kaç (!) yumruk ve tekmeden sonra kendime gelip, telefonumdan Serhat'ı aradım.
'Alo Aras?'
'Serhat çabuk bizim sınıfa gel. Postalanacak bir piç var elimizde'
'Tamam abi' dediğinde telefonu kapattım.
Şerefsizin yanından ayrıldım, göz hararelerim yerde baygın yatan sincabı bulduğunda içimde bir şeylerin titreştiğini sandım. Onun öylece yatması... İşaret parmağım ve orta parmağımı şah damarının üstüne koyduğumda, parmaklarımın altında atan kalp atışları sayesinde bilmeden büyük bir nefes verdim.
Gözlerim eteğinden dolayı açılan bacaklarına kaydığında, sesli bir şekilde yutkundum. Kendine gel Aras. Hadi sen yapabilirsin! Gözlerimi zar zor oradan çekip, yüzüne baktım.
Çevik bir hareketle kucağıma alıp sınıftan çıktım. Merdivenlerde Serhat'la karşılaştığım da küçük bir baş hareketiyle çıktığımız sınıfı gösterdim. Olayı anlayıp oraya doğru ilerlediğinde, bende kucağımda ki Rüya ile merdivenlerden inmeye başladım.
Batu piçi için aklımda çok güzel planlar vardı...
Nihayet okulun bahçesine çıktığımızda otoparkta ki arabamın arka koltuğuna Rüya'yı yerleştirip, sürücü koltuğuna geçtim. Çevik bir hareketle arabayı okuldan çıkartıp buraya en yakın hastaneye sürmeye başladım.
Rüya
Burnuma dolan hastane kokusu ile araladım gözlerimi. İlk başta görüş açıma giren ışık ile bulanık görsem de daha sonra gözlerim alışmış olacak ki görüntü biraz daha düzelmişti ancak daha tam göremiyordum. Elimin üstünde ki baskı ile gözlerim elimi buldu. Birisi elimi tutuyordu.
Aklıma son olanlar geldiğinde, bir ürperti geçti bedenimden. Boğazım düğüm düğüm olmuştu sanki.
"S-su" dedim sanki sesimi bir yerler de bulmuş gibi. Yakınımdan bir kaç tıkırtı sesi geldikten sonra dudaklarım su ile buluştu. Birkaç yudumdan sonra geri çekilip gözlerimi araladım. Görüş açıma giren Aras ile boğazıma büyük bir hıçkırık tırmandı. Gözlerim dolduğundan görüşümde artık bulanık olmuştu.
"A-aras" Göz yaşlarım sanki daha fazla çoğalmıştı. Teker teker yanaklarımdan aşağı düşerken, Aras'ta sanki incitmeye korkarmış gibi narince siliyordu.
"Şşt. Güzelim daha iyi misin?" Başımla onaylayıp yattığım yatakta doğruldum. Çenemden aşağı akan yaşı da elimin tersi ile sildim.
"Hadi kalk bakalım. Gidiyoruz." Dedi itiraz istemeyen bir tonda.
"Nereye?"
"Semiha Teyzeye bu olanları anlatmadım" çok şükür birde annemle uğraşamayacaktım.
"Ancak bu anlatmayacağım anlamına gelmez" Gözlerimi kıstım.
"Ne demek istiyorsun?" büyük bir sırıtış içinde "Dediklerimi yapmazsan bir bakmışsın ki Semiha Teyzeciğim burada olur." Dişlerimin arasından cık cıkladım.
"Ne istiyorsun benden?"
"Bugün ben ne dersem onu yapmanı" beynim olayı yavaş yavaş kavrarken, kaşlarım ise çatılıyordu.
"Şerefsiz" diye tısladım dişlerimin arasından. "Bunu söyleyen ilk kişi sen değilsin bebeğim" istifini bozmayarak cebinden çıkarttığı telefonu bana uzattı. Benim telefonumdu bu. Aklıma gelen Peri ile Aras'a döndüm.
"Peri beni merak etmiştir. Hatta bana ulaşamayınca polise gitmediyse şükür etmemiz lazım!"
"Merak etme. Konuştum ben onunla." Olanları Peri'ye anlattıysa, şuan Peri ne yapıp ne edip benim yanımda olması gerekiyordu. Peri'nin sahiplenici tavrı hoşuma gitse de, bazen çok sıkabiliyordu.
"Ne dedin Peri'ye?"
"Beni otel odasına attığını söyledim" dedi sakin bir tavırla. İçimde büyüyen bir öfke dalgası hissettim.
"Geri zekalı nasıl böyle bir şey söylersin? Allah'tan Peri sana inanmamıştır." Dedim kendimden emin bir tavırla.
"Yo gayet de inandı. Hatta müsait olduğunuz zaman bana geri dönsün dedi" Peri bu mala nasıl inanmıştı ki. Ya gidip anneme derse? Ölümümün nasıl olacağını düşünmek için gençtim ben bir kere.
Yüzüm artık nasıl bir hal aldıysa Aras kahkahalarla gülmeye başladı. "Şaka yaptım. Ama o yüzünün aldığı şekilde her şey değerdi." Arkamdaki yastığı alıp suratına doğru attım.
Çevik bir hareketle yüzüne gelen yastığı tutup, yere attı. "Hadi kalk gidiyoruz
"Nereye?" diye atıldım.
"Çok konuşma yürü" deyip odadan çıktı. Bende telefonumu alıp odadan çıktım. Üzerimde hâlâ okul kıyafetlerim vardı. Telefonumdan saate baktım. 14.28'di. Annem beni okulda biliyordu büyük ihtimal.
Koşar adım önümde yürüyen Aras'a yetişmeye çalıştım. Nihayet yetiştiğimde otoparka doğru ilerlemeye başladık. Zihnimden Aras'ın arabasını düşündüm. Acaba hangisiydi. Biraz uzakta kırmızı bir Mini Cooper dikkatimi çekti. Bu olabilir miydi. Aras onun yanından geçip gidince fikrimce buhar olup uçtu. Biraz daha bakındım çevreme ilerde gri bir Range Rover duruyordu. Aras onuda geçip yürümeye devam etti. Sonlarda siyah bir Audi r8 göz kırptı bana. Aras'ın arabasının bu olacağını sanmıyordum. Bir kaç adımdan sonra Aras o mükemmel varlığın yanında durduğunda, gözlerim şokla açıldı.
"Bu yakışıklı senin mi Aras? Bak doğruyu söyle bana çalıntı falan değil demi? Birde polislerle uğraşamam bugün."
Sadece "Atla" demekle yetindi.
Bu güzelliğe binerken Kraliyet soyundan gelen Elizabeth gibi sanmaktan kendimi alıkoyamamıştım.
"Artık nereye gittiğimizi söyleyecek misin?" neredeyse yarım saattir yoldaydık ve benim canım fazlasıyla sıkılmıştı. Elimi radyoya götürüp, bir müzik açtım. Çalan Clean Bandit& Anne Marie / Rockabye şarkısıyla sözlerini her ne kadar karıştırsam da mırıldanmaya başladım.
Aras'ın gözlerini üstümde hissedebiliyordum. Başımı cama yaslayıp akıp giden yola baktım.
Sonunda araba durduğunda ilk ben indim. Havasızlıktan ölecektim bu güzel varlığın içinde. Karşımda duran tanıdık villaya baktığımda, Aras çoktan hiçbir şey demeden evin kilidini açıp içeriye geçmişti bile.
"Aras bizim sizin evde ne işimiz var?!" Beni takmayıp yürümeye devam etti. Bende bu soğukta ölmek istemediğimden arkasından gittim. Acaba Aras'ın anne ve babası beni gördüğünde ne tepki verecekti?
Salona ilerlediğimde tek başına oturan Aras'ı görünce bende karşısındaki koltuğa geçtim. "Annenle baban nerede?"
"Çok mu merak ettin ya da onlar varken rahat edemeyiz dersen odama çıkabiliriz?" çatılan kaşlarımı görünce içinde tuttuğu kahkahayı salıvermişti. Yanağında ki gamzeleri müthiş bir tablo duruyordu sanki karşımda.
Ve bu tabloyu izleme şansı da bana düşmüştü.
"Merak etme güzelim. Annemle babam şirketteki bir proje için 3 aylığına yurt dışına çıktı. Yani evde sadece ikimiz varız. Bu yüzden beni odaya atacak gibi olan bakışlarını üzerimden çek. Daha uzun bir zamanımız var."
Gözlerimi devirdim. Tamam birazcık(!) farklı bakmış olabilirdim ancak öylede bakmıyordum!
"Buraya niye geldik?"
"Semiha Teyzeciğim den duydum ki ev işlerinde elin pek marifetliymiş." Yalan. Yatağımı toplamaktan acizdim ben. Bu konuşmanın nereye gideceğinden şüpheliydim.
"Sonra bir baktım odamda bir sürü toz taneciği var. E bende dedim senden daha iyisini mi bulacağım. Odam üst katta koridorun sonundaki kapı. Soldan ikinci kapı ise banyo orada gerekli malzemeleri bulabilirsin" Yüzünde ki büyük bir gülümsemeyle yerinden kalkıp bir yere gitti.
Olanlar yavaş yavaş beynime giriş yaptığında hışımla yerimden kalktım. Evet olacakları düşünme zamanı! Eğer bu Aras denilen salağın odasını temizlemesem başıma gelebilecek olaylar;
1: Bu salak, mal, öküz, manda, kısaca Aras dediğimiz varlık hiç şüphesiz bugün olanları anneme anlatmaktan çekinmezdi!
2: Annem eğer bunu duyduğunda bir ihtimal kalp krizi geçirmezse, elinden hiç bırakmadığı terliği ile ilk önce beni daha sonra o şerefsizi bir güzel pataklardı! Hoş bu durumun içinde ben olmazsam gayet de güzel olurdu.
3: E annem duyduysa, otomatikman babam da duymuş oluyordu. Ve bu durum karşısında benim başka okula alınmam, evden tek başıma çıkmama, okula her gün babamın beni alıp götürmesi gibi sonuçları da ortaya çıkarırdı.
Ve ben bunları istiyor muydum?
Tabi ki de hayır!
O yüzden el mecbur temizliğe başlamam gerekiyordu. Merdivenlerden çıkıp Aras'ın tarif ettiği banyoyu buldum.
Banyo banyo olalı böyle bir banyo görmemiştir! Siyah ve beyazın çoğunlukta olduğu fayanslara bakmayarak birkaç dolap açtım. Sonunda bulduğum gerekli malzemeleri alıp, Aras'ın odasına gittim.
Kapıyı açtığımda gökyüzü gibi bir odayla karşılaştım. Mavi çoğunlukla kullanılmıştı ve bunun yanında siyah ve beyaz renklerde vardı. Odanın büyüklüğü kesinlikle bizim evdeki salonla aynı boyuttaydı. Duvarlardaki birkaç tane tablo ve aksesuarlar dışında gayet sadeydi. Odanın ortasında bulunan çift kişilik bir yatak ve tam karşısında boydan boya kaplayan bir giysi dolabı vardı.
Elimdeki malzemeleri yere koyup doğruldum. Burayı temizleyene kadar canım çıkardı benim!
"Daha başlamadın mı sen?" diyerek büyük bir sitemle Aras girdi odaya.
"Dihi bişlimidin mi sin?"
"Hadi hadi çok konuşma. Bak dolabımı iyi sil. Tek bir toz taneciği bile görmek istemiyorum" gözlerimi devirdim. Daha başka?
"Başka emriniz paşam?" sırtını yatağının başlığına dayayıp, ayaklarını uzattı. "Şimdilik yok köle!"
Elimdeki sarı bezle dolabını silmeye başladım. Sarı bezin olmadığı bir ev yoktur herhalde. Resmen milli bezimiz gibi bir şey oldu.
Yan gözle Aras'a baktığımda pür dikkat beni izlediğini gördüm. "Sen gidip başka bir şeyle falan ilgilensene ya" maksat onun görmediği zaman kaytarmaktı.
"Başına yazma falan da takacak mısın? Eminim sana çok yakışacaktır."
"Sana takmamı ister misin?" diye tısladım dişlerimin arasından.
Tekrar dolaba dönüp, silmeye devam ettim.
Sonunda dolabı silme işini bitirdiğimde duvarda aslı bir şekilde duran gitar dikkatimi çekti. Ben bunu şimdiye kadar nasıl görmemiştim?
"Gitar çalmayı biliyor musun?" diye sordum.
"Bilmesem niye odamda bulunsun?" kaşlarımı çattım.
"Belki sırf aksesuar olduğu için duruyordur! Nereden bilebilirim?" diyerek cevabı yapıştırdım.
"Senin beynin gibi değil mi?" ağzım şokla açıldığında, elimdeki sarı bezi suratına fırlattım. "Geri zekalı!"
Duvarda ki gitarı elime alıp Aras'ın yanına oturdum. Biraz incelediğimde sol alt tarafında ki yazı dikkatimi çekmişti.
Aras Akmen yazıyordu ve altında ise imzası vardı.
Parmaklarımı tellerde gezdirdiğimde, odayı tiz bir ses doldurmuştu.
Mutlulukla gülümseyip şuan aklıma gelen şarkıyı söylemeye başladım.
"Aras'tır onun adı,
Hayvan gibi vardır inadı..
Sabah akşam salaklık yapar,
Kırar sınıftaki dolapları.
Bir yandan söyleyip, diğer yandan da parmaklarımı tellerde gezdirmeye devam ettim.
Piçlik yapmadan duramaz,
Kavgaları olmazsa olmaz.
Bir de öküz gibi bağırır,
Güzel kasları da vardır.."
"Kulağımı siktin be kızım!" Mükemmel şarkımı bozan Aras'a döndüm.
"Ay aman sen ne anlarsın müzikten, ince ruhtan?"
"İnce ruhtan kastın güzel kaslarım mı?" deyip bir kahkaha patlattı.
Kalbimin sağlığı açısından bakışlarımı üzerinden çektim. Güzel gülüyordu Allah'sız.
Benim bu geri zekalıyla daha çok işim vardı! Tabi birazcık(!) da tatlı, yakışıklı, kaslı olabilir. Ama dediğim gibi birazcık(!)
1761 Kelime ✔
Aras'çılar buraya!
Rüya'cılar buraya!
Batu'cular buraya!
Bölüm hakkında düşünceleriniz?
İthaf isteyenler?
Emeğe saygısı olanlar ne yapması gerektiğini biliyor ⤵🌟🗒✒
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top