Bang 6

Baya oldu be

Louis'nin her gün elleri titriyordu. Hafta normal başlamıştı. Haftanın sonunda yapması gerekeni biliyordu ama bunun hakkında düşünmemeye çalışıyordu. Uyuyamıyordu, elleri titriyordu, yemek zevki mahvolmuştu ama yinede dışarı çıkıp parkta oturuyordu.

Rüzgarın kendisine sürterek geçtiğini hissediyor, yaprakların hışırtısını duyuyor, vakit geçtikçe havanın sıcaklığı düşüyordu. Hoşuna gitti. Açıktı. Dışarıdayken düşünceleri tarafından sıkıştırıldığını hissetmiyordu. Sıcak tutacak şeyler giyiyordu çünkü bebeğinin buna ihtiyacı vardı.

Bebeği. Harry'e tetiği çekmek zorunda kalacağı zaman bebeği 9 haftalık olacaktı. Bunu yapmanın düşüncesi bile Louis'i tekrar bir atağın içine çekiyordu.

Harry'nin şu anda ne hissettiğini merak etti. Louis sadece tetiği çekerek mahvolacağını düşünüyordu, tetiğin diğer tarafında olmak çok daha berbattı, silahın kafana dayalı olması. Hayatın ipin ucundaydı.

Pazartesi günü Louis yemek yemeyi bıraktı. Yapması gerekeni yapmadan önce beş günü vardı. Louis bunun için babasından nefret ediyordu. Seks yapmışlardı, Louis Harry'i sevdiğinden emindi, ve şimdi birisi ölmek zorundaydı. Ve onun ve Harry'nin babası sikik gururlarını yenemedikleri için sikik bir oyun oynamak zorundalardı, Rus Ruleti.

"Louis?" Niall çocuğun yüzüne elini sallayarak seslendi. Çarşamba günüydü ve parkta otururlarken sırayla otu birbirlerine veriyorlardı. Louis kendisini şimdiye kadar o kadar tutmuştu ki. Kafası çınlıyordu ve rüzgar sanki birisi vücuduna yumuşak bir battaniye sürtüyormuş gibi hissettiriyordu.

"Evet?" derken otu tekrar ona uzatıp, çakmağını aradı.

"Neyin var?" Louis o sırada çakmağını buldu, kenarında 'Küçük şeylerin keyfini çıkar' yazıyordu.

"Bir şey yok" dediğinde en az Niall kadar iyi biliyordu ki bu bir yalandı. Arkalarından bir çıtırtı sesi geldiğinde Niall atlı karıncayı ayağıyla arkaya çevirdi. Harry elleri cebinde dikiliyordu.

"Yürüyordum ve sizi gördüm" diyerek neden orada olduğunu açıkladı. Louis ayağa kalkıp kendisini Harry'nin kollarına bırakırken hiçbir şey demedi, sıcaklığını ve kalbinin atışını hissedebiliyordu. "Nasılsın?" dedi Harry fısıldayarak, sanki Niall'ın sesindeki endişeyi hissetmesini istemiyor gibi.

"Yorgunum, Cumanın gelmesini istemiyorum."

"Yapabilirsin, bunu biliyorsun." Louis'nin duyduğu tek şey bu olmuştu.

Perşembe günü olduğunda Louis öğlen olmadan üç panik atak geçirmişti. Yemeyi tamamen bırakmıştı. Bebeği için yemesi gerektiğini biliyordu ama ertesi gün Louis Harry'i öldürürse onun bir daha hiçbir şey yiyemeyecek halde olacağı ağzına koyduğu her şeyi geri çıkartmasını sağlıyordu.

Battaniyenin altına kıvrıldı ve banyoya gitmek istediği zamana kadar çıkmadı. Gölgeler odasında hareket ediyor, her bir yüzeyde dans ediyordu. Louis atışı boşa çıkarsa kendisinin öleceğini düşünmedi.

Akşam yemeğinde babası bir kez daha sevdiğinden getirdi. Yemedi, konuşmadı, hareket etmedi. Uyuşmuştu.

Sevdiği insanı öldürmesi gerekiyordu ve buna rağmen nasıl normal olabilirdi.?

Ne kadar kalabileceği kadar uyanık kalmaya çalışsa da kendine engel olamayıp gece uyuyakaldı. Harry hala yaşarken ki dünyaya daha fazla şahit olmak istiyordu.

Kendisini nasıl buna bulaştırmıştı? Seks sadece seks olarak kalacaktı. Kendilerini duygulara bulaştırmamaları gerektiğini biliyorlardı, ama yine de bunu yapmışlardı. Seks seks olmayı bıraktı ve birbirlerine yakınlaştıklarında yakalandılar.

Ve yakalandıklarında sıyrılabilecekleri bir bahaneleri bile yoktu.

Kahvaltı geldi ve gitti.

Babası endişeleniyor ve Louis'yi odadan çıkartmaya çalışıyordu ama oğlan çıkmayacaktı. Babasının büyük elleri onu kaldırmak için kollarının altına dolandığında tekme atıp çığlıklar attı. Hiç kimsenin mesajlarına veya aramalarına bakmıyordu, özellikle Harry'nin.

Zayn, Louis'nin kendi başına yataktan çıkmayacağını bildiği için yanına geldi. Louis telefonundan hamilelik uygulamasına bakıyordu.

9 haftalık hamileydi. Bebeği bir zeytin kadardı.

"Neden 5 kerelik revolver kullanıyor biliyor musun?" diye sordu Zayn, Louis'nin telefonda ne yaptığına hiç dikkat etmeyerek.

"Neden" diye sordu sessizce, gözleri silahın durduğu çekmeceye kaymıştı.

"Çünkü o her zaman ilk ateş eder. Bu, o 3 atış yaparken diğer kişinin 2 atış yapabildiğini gösterir." diyerek Louis'nin yattığı yatağa döndü. Louis, Zayn çekmeceyi açarken onu izledi. "Sıra onun hayatına geldiğinde bir çok kere %50 şansı oldu, Louis" Zayn silahı çıkartıp küçük oğlanın yatağına koydu.

"Bunun beni daha iyi mi hissettirmesi gerekiyordu?" diye sorduğunda Zayn kafasını salladı.

"Hayır, öyle değil. Kıçını kaldır ve atışını yap" Zayn sesini sertleştirdiğinde Louis yanındaki silaha baktı.

"Yapamam," diye fısıldadığında siyah saçlı adam kafasını sallayarak bileklerinden tutup kaldırdı.

"Harry şu anda oturma odanda. Evde bizden başka kimse yok. Dışarı çıkmanı ve oyunu oynamanı istiyorum." Zayn silahı alıp Louis'nin avucuna yerleştirdi. "Yapman gerekeni yapacağın zaman geldi"

Louis oturma odasına yöneldiğinde uyuştuğunu hissediyordu, gözleri anında odadaki Harry'i buldu. Adam ona bakmıyor, pencereden dışarıdaki geçen arabaları ve yansıyan aya ışığıına bakıyordu.

"İstemiyorum," Louis burnunu çektiğinde Harry dönüp ona hafifçe gülümsedi.

"Biliyorum" Louis tam şu anda hamile olduğunu söylemek istiyordu. Bebeğinin babasını öldürme şansını denemeyi istemediğini söylemek istiyordu. Ama bu riski alamazdı. Bunu açıkladığında her şey iyi olacakmış gibi davranamazdı.

Babası ne derdi? Harry'nin babası ne derdi?

"Ne düşünüyorsun?" diye sorduğunda Harry, Louis gözlerini kırpıştırarak dönüp, dikkatini ona verdi. Silah tonlarca ağrırlık ediyormuş gibiydi, teni metale değiyor, iki tarafta kazılı baş harflerini hissedebiliyordu.

Louis silahı kaldırdı ve tetik Harry'nin başına yaslandığında nefesi tıkandı. Louis derin bir nefes alıp verdi. "Hamileyim" dediği anda tetiği çekti. Ses sağır edecek kadar yüksekti.

Boş.

Silah yere çarptı ve Louis Harry'nin kollarına düştü,nefes alış verişini boynunda hissedebiliyordu. Louis donup kalmıştı.

Son tetik içinde kurşunu bulunduran eldi.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top