Prolog | Aşkın Kirli Sırları
TANITIM
Usul usul sıcak kumsalın üzerinde yürüyordum. Ne ciğerleri yırtarcasına kaynayan sıcağı hissediyordum, ne de ilerledikçe dalgaların vurup soğuttuğu kıyının ıslaklığını... Hiçbir fikrim yok, neden hissedemiyorum artık? Neden?
İç sesimin ''Belki de ihanete uğradığın içindir. Ya da ihanete uğrayan bir kadının sebebi olduğun içindir, ne dersin Derin?'' diyerek beni acımasızca yargılayışları beni ayrı bir üzüyordu.
Gittikçe mahvoluyordum. Ayak bileklerimi aşan suda ilerledikçe bedenimdeki kirleri dalgalar alıp götürüyordu sanki. Suyun serinliğinin ne önemi vardı ki? Ben yanıyordum, hem de cayır cayır! Halim içler acısıydı. İç sesim tam bir aptal olduğumu haykırıp duruyordu bana. Geri döndüm. Cesaretim kırılmıştı. Belki de ölmek istemiyordum. Aslında ne istediğimi inanın ben de bilmiyorum. Bana sorarsanız, başıma gelen bu olaydan sonra yaşamak ta istemiyordum ama ölmeye de cesaretim yoktu. Evet, iskeleye çıkıp oradan atlamalıydım belki. Daha kesin bir ölüm olurdu.
Bütün iç organlarım adeta kendi içlerinde titreşiyorlardı. Ve kalbim sürekli ''Taylan bunu bana nasıl yaptı?'' diye üflüyordu içime. Bir cevap bulamadıkça daha da yanıyordu ciğerlerim. Haykırmak istiyordum bir uçurumun eşiğinde ''Neden?!'' diye. Hakikaten, neden? Neden bunu bana yaptı? Neden duygularımla oynayıp beni kullandı? Amacı neydi ki? İstediğini alıp neden gitmedi? Belki o zaman bu kadar acı çekmezdim.
Bir yanım ''Taylan bunu bana yapmış olamaz.'' diyerek masum bir çocuk gibi dudak bükse de acımasız yanım ''Aptallık etme! Her şeyi kendi kulaklarınla duydun! O seni kullandı!'' diye bağırıyordu yüzüme çekinmeden. Acımasız yanımın bana acıdığı falan yoktu. Üzüldüğüm umurunda falan da değildi. Hatta belki de acı çekmem için şeytanla anlaşma yapmıştı.
Peki, ama gözlerime kıyamadan bakıp ''Senden çocuklarım olsun istiyorum. Seni hep yanımda, hayatımda, kalbimde istiyorum.'' diyen o adam beni nasıl kandırmış olabilirdi ki? Bu hayatta kimseye güvenemeyecek miydim ben?
Üzerimde başka bir canın sorumluluğunu bırakıp giden bu adama ben halâ nasıl arsızca, yüzsüzce âşıktım? Bu kadar yüzsüz olmamın sırrı neydi? Dudaklarımı örten dudakları yalan söylemişti! Bize ihanet etmişti! Halâ neyi düşünüyordum ki?
İskeleye doğru ciğerlerim yırtılırcasına koşarak denize atlamayı planlasam da adımlarım son derece yavaştı. En sonunda iskelenin ucunda durduğumda beni arkadan bir gücün ittiğini hissettim ve refleks olarak engellemeye çalıştım. Fakat çoktan denizin dibini boylamıştım. Ben yüzme bilmiyordum. Artık her şey için çok geçti. İstesem de kurtulamayacaktım artık. İstediğim de bu değil miydi yaklaşık bir dakika öncesine kadar? Şimdi ne değişmişti? Tuzlu suyun acı tadı burnumu ve ağzım etkisiz hale getirmişti. Sanki beynimde bir toplardamar vardı ve hızla atıyordu. Ben boğuldukça nabız gibi daha hızlı atmaya başladı. Ciğerlerimin tuzlu suyla dolduğunu hissediyordum. Bilincimi kaybederken düşündüğüm tek şey, beni denize kimin attığıydı. Kim intiharıma yardım etmişti?
...
YAZAR NOTU : Hikayemizin Kapağı için BynWinchesterWithSam 'e TEŞEKKÜRLER :)))
Kapak Disegner : http://www.wattpad.com/user/BynWinchesterWithSam
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top