Kokoreç
Ohh mis gibi bütün kemiklerim dinlendi. Yaşlı insanların ne demek istediğini şimdi anladım. Havuzdu, saunaydı derken kaç gündür yaşadığım stres ve kaosun etkilerini vücudumdan atmıştım.
Düğünmüş, ailemmiş, Alaz'mış cinlerimi tepeme çıkaran o şırfıntı... Düşünme düşünme sakinleş Hazal. Seni parçalayacağım Alaz. Madem hazırda seninle evlenmek için yanıp tutuşanlar vardı neden evlenmedin? Uyuz şey, bu bir sene boyunca benden çekeceğin var...
Saunadan çıkınca tam hamama giriyordum ki kızlar kafama minik bir duvak taktılar. Siz ne yapıyorsunuz demeye kalmadan dört kız ellerinde zil ve deflerle bizi hamama soktular... Ay bu çatlaklar bana gelin hamamı yapıyor. Ben gerçekten evlenmiyorum diyecektim ki tuttum kendimi. Amannn boşver formalite mormalite gelin oluyorum ya ben içimde kalan sinirleri de oynarken aklıma hamamda yiyeceklerin, çalgı çalanların, oynayanların olduğu o eski türk filmleri geldi. Tosun paşadaki hamam sahnesi mesela en sevdiğim. Yüzüme bir gülümseme yayıldı.
Eda'yla gerdan kıra kıra oynuyorduk. Yanıma yaklaştı.
"Hazal'ım nasılsın iyi misin? Emin misin?"
"Şu anda harikayım, iyiyim ve eminim."
Hayatımda yaşadığım en harika gündü. Hamam sonrası gelin masajı yaptılar. Ah anlatamam nasıl güzeldi. Resmen bütün vücudum pelte gibi oldu. Uykum geldi. O kadar rahatladım ki 23 yıllık yorgunluğum yok oldu.
Havuz kenarındaki şezlonglara sıralanıp kokteylerimizi yudumluyoruz. Filmlerde arkadaşlarıyla birlikte bekarlığa veda partisi yapanlar gibiyiz. Ben başrol Bride (gelin) kızlarla gırgır şamata yaparken bilin bakalım kim yanımıza teşrif etti.
Ela dün yediği dayağın tadı damağında kalmış sanırım. Üstelik bu sefer mahalle bebeleri gibi yanına yancı toplayıp gelmiş.
"Siz dün beni yanlız görüp efelendiniz. Şimdi de efelenenin de görelim."
"Eda spaya sivrisinek girmiş sanırım. Acayip rahatsız edici bir vızıltı var."
"Sen kimsin de bana sivrisinek diyorsun. Sen daha sevdiğine sahip çıkamıyorsun. Bir kişinin lafıyla onu suçluyorsun."
"Ben onu suçlamadım sen merak etme ben sevgime de sevdiğimede her şekilde sahip çıkarım."
"Heee belli oluyor Alaz gibi yakışıklı..."
"İkide bir yakışıklı diye belirtiyorsun, kuzeninden çok sen beğenmişsin ama avucunu yalamışsın büyük ihtimalle. Kusura bakma Alaz'ı bin kişi ister sadece Hazal alır. Şimdi ekürülerinide alıp gider misin?"
"Alaz senin gibi basit bir kızla mutlu olamaz hiç bir özelliğin yok."
Kızlar tam üstüne atlıyordu elimle durun işareti yaptım.
"Haklısın basit sade ve yalın olduğum kesin. Vücudumdaki her şey de orjinal. Senin gibi yan sanayi ürünü değilim. Maşallah yedek parçasısız bir yerin yok. Bunların garantisi var mı?" parmaklarımla ikizlerini işaret ettim
"Çarpma patlama gibi durumlarda ne yapıyorsun?"
"Terbiyesiz! Benim her yerim doğal" yanındakilere döndü ve "Hadi gidiyoruz" dedi.
"Ay bu arada sana bir uyarıda bulunayım. Yanıcı ve delici maddelerin yanından geçerken dikkatli ol. Kaportayı çizdirme. O kadar para boşuna gitmesin canım." dememle bana döndü tam saçıma yapışırken kolundan tuttuğum gibi arkasına kıvırdım.
Yanındakiler de bizim kızlara saldırdı. Bir anda ortalık karıştı. En son botokslunun saçları elimdeyken polis memuru "yeter kesin" diye bağırıyordu.
Bu kadar dinlenme, hamam, masaj kurtlarımızı döktürmek şöyle bir dursun bu kavga her şeye bedeldi. İçimde uhte kalmıştı. Bir daha görür müyüm onu dövme şerefine nail olur muyum diye düşünüyordum. Oh canıma değsin yapay şıllık hak ettin.
Hepimiz polis karakoluna götürüldüğümüz için tam bir curcunaydı. Tekmelerle birbirimize müdahale ediyorduk ki Polis memuru "rahat durun yoksa hepinizi nezarethaneye tıkarım. Önceden erkeklerle uğraşıyorduk şimdi hanım kızlarla."
"Bizim hiçbir suçumuz yok efendim bu İstanbul'dan gelenler bize sataştı yoksa bizim kimseyle işimiz olmaz."
"Senin ağzını yırtarım pis yalancı. Bizim yanımıza gelip kışkırtan sen değil misin" dedi Eda.
Bense bu şıllığı dövmüş olmanın rahatlığıyla sakince kenarı çekilip olayları izliyordum artık beni tutuklaya bilirsiniz.
Ay keşke hamamın içinde gelselerdi tam cümbüş olurdu. Peştamellerle bunlara daldığımızı düşününce birden kahkayı koyuverdim. Haliyle hepsi bana dönüp garip garip bakıyordu.
"Ne bakıyorsunuz hiç mi kahkahayla gülen görmediniz."
"Çok hoşunuza gitti galiba karakollara düşmek Hazal hanım."
Amanın Alaz efendi teşrif etti. Hanginiz ispikledi kız bizi ben arka taraflarda iyice gözden kaybolmaya çalışırken.
"Daha fazla saklanamazsın çıkar o kafanı dışarıya"
Bu sırada bir iki adımda yanıma gelmişti.
"Sen tam bir baş belasısın duydun mu, rahat duramıyor musun yaa! Sağ ol bir Muğla kalmıştı senin namını duymayan şimdi onlarda öğrendi."
"Benim hiçbir suçum yok. Kendi ayağıyla gelip sataştı. Ben de ayağıma gelen misafire izzeti ikramda bulundum."
-Alaz-
Evde düğün için yapılan düzenlemelere yardım ediyorduk. Mert'in telefonu çaldı ve yüzü renkten renge girdi. Telefonu hemen kapatıp "Abi Muğla'ya gitmemiz gerekiyor" dedi.
Yolda Eda'nın ona anlattığı kadarıyla olanları bana anlattı. Meneviş gözlümün ve diğer kızların karakolda olduklarını söyledi. Allah'ım ben bu kızla ne yapacağın! Mert anlattıkça ben gaza basıyordum. Biraz daha zorlarsam gaz pedalını diğer taraftan çıkartırdım.
Nihayet karakola gelmiştik. Tam bir kaos ortamıydı. Yanlarına yaklaştım ve bir kahkaha koptu. Ben bu gidişle çok çabuk çökerim, evlenmeden ömrümü yedi, evlenince neler yaşacağız bakalım? Benim sesimi duyunca devekuşu gibi kafasını saklıyordu tatlı belam.
Bir de masummuş! Cadıya bak sen izzeti ikram yapmış bir de.. Aslında iyi olmuş insanların mutluluğuna çomak sokmak isteyen biri fazlasıyla bu muameleyi hak etmiştir. Ama sana haklı olduğunu kesinlikle söylemeyeceğim Hazal hanım. Hep sen mi benim canıma okuyacaksın sıra bende..
-Hazal-
Ela şikayetçi olduğunu söyledi. Özellikle benden...
Zeynep müdahale etti
"Biz hiçbir şey yapmadık onlar gelip bize sataştı. Bir sürü şahit var onlara sorun."
Ve bir uğultu yükseldi. Komiser o kadar yüksek sesle bağırdı ki karakol sanki yukarı hoplayıp indi. Alaz yanımda olduğu için gülemiyordum. En sonunda memur hepsini nezarete götürün diyince herkes süt dökmüş kediye döndü. Alaz ve çocuklar komisere izahta bulunuyordu. Yarın akşam nikahımız olduğunu konuşup anlaşıp olayı tatlıya bağlamamız gerektiğiniz anlatırken Ela
"Benden özür dilesin. Ben de şikayetimi geri alayım" dedi.
Bense o sırada tırnaklarımı inceliyordum.
Memur beye bana dönerek bir şey söyleyecekti ki?
"Tabii özür dileyebilir benden hiç mahsuru yok. Özür dilemek bir erdemdir sayemde erdem kazanır."
"Ya sen nasıl bir insansın!"
"Dediğin gibi basit doğal ve sade bir insanım. Senin gibi modifiyeli değilim."
Sanırım artık limiti doldurmuştum. Üzerime yürüdü. Tam bana tokat atıyordu ki araya giren Alaz'a yapıştırdı.
Uppsss çok fena... Komiser hepsini nezarethaneye alın üstelik bu hanıma da karakolda nizamı bozmaktanda ayrıyeten dava açılsın
Alaz'a döndü "Şikayetçi misiniz efendim."
Tam o sırada bir memur geldi.
"Efendim spa merkezindeki şahitler ve kamera görüntüleri geldi. Dedikleri gibi onlar değil diğer grup onlara sataşmış."
Bu sırada hemen Mert müdahale etti. Komiserle özel olarak bir süre konuştu.
"Tamam o zaman alın onları nezarethaneye siz şikayetçi misiniz?"
"Hayır değiliz. Bizimle işiniz yoksa biz çıkabilirmiyiz artık?"
"Tabii buyrun bir şey olursa biz sizi ararız."
Evet, nihayet karakoldan çıkmıştık. Alaz'ın yanına kıyısına dahi yaklaşmıyordum. Yanağı çok mu acıdı acaba? Ben bunları düşünürken birden yanıma geldi ve elimi tuttu yüzüne bakınca
"Seni bensiz bırakınca başın beladan kurtulmuyor. Bundan sonra seni kendime yapıştıracağım."
Hani ben ondan kaçmaya çalıştıkça bir şekilde birbirimize bağlanıyorduk... Karakolda bir ara gülüp eğlensemde onu nahoş bir duruma düşürmüştüm. Şu anda bana gösterdiği iyiniyet beni biraz mahçup ediyordu ama birazzzz...
Alaz beni arabaya bindirdi Mert ve Yiğit'e
"Siz kızları götürün bizim biraz işimiz var halledip geliyoruz" dedi.
"Tamam abi siz gidin ben seni ararım sonra" dedi Mert göz kırptı.
Çok şüpheli... Sanırım Alaz beni öldürüp kaza süsü verecek en sonunda canını sıkmayı başardım.
Arabaya yerleşti, ben o sırada
"Benim işim yoktu kızlarla gidebilirim, sen işlerine bak be..."
"Hazal'ım lütfen sus senin karnın acıkmadı mı?"
O soruyla karnım guruldadı. Acıkmıştım tabii. O hengamede açlığım aklıma gelmemişti. Şu anda kurt gibi açtım.
"Acıkmaz olur muyum hem de kurt gibi açıktım."
Gülerek yüzüne baktım. Bana bakışı gülüşü çok güzeldi. Benim acıkmış olmam onu mutlu etmişti. Gülüşünde her şey vardı. Bazen ona çok haksızlık ettiğimi düşünüyorum. Çoğu şey onun hatası değil hatta bana en büyük desteği veren hiç ummadığım zamanlarda yanımda varlığını hissettiren bana destek veren kişiydi. Ben hala yüzümdeki gülümsemeyle ona bakarken yanağımda o sıcacık ellerini hissettim.
"Sen benim hayatımda gördüğüm en büyük tatlı belasın. Sen benim şimdiye kadar hayatıma dahil olan en muhteşem varlıksın" dedi.
Ve usulca yaklaşıp dudağıma küçük bir buse kondurdu.
"Bu kiraz dudakların ise benim en büyük zaafım."
Ben ise dilimi yutmuştum sadece bakıyordum kalbim yerinden fırlamak üzereydi içimde bir alev topu vardı. Kısacık bir busesi bile beni kendimden geçirmeye yetiyordu...
"Hadi şimdi gidip kurt gibi aç olan nişanlımın karnını doyuralım."
"Tamam olur gidelim doyuralım."
Ay tam bir şapşik oldum. İşte bu sebepten ben uzak durmak istiyorum çünkü Alaz'ın yanında aklım bana totosunu dönüp uyuyor ve ben Alaz'ın yörüngesinden çıkamıyorum.
"Napıyorsun sen" dedim tüm irademi toplayarak.
"Güzeller güzeli, cadı mı cadı, aksi mi aksi, tam bir baş belası olan nişanlımı yani yarın akşam eşim olacak kişiyi sakinleştiriyorum. Ha bu arada ben bu yöntemi çok sevdim."
"Nasıl sevdin, hangi yöntemi?"
"Seni sakinleştirmek için öpme olayını. Üstelik sakin olursan seni karakollardan toplamak içinde uğraşmam" dedi ve o kehribarlardan bana göz kırptı.
Salaş ve şirin bir kokoreççiye geldik.
"Damağın bayram edecek sana hayatında yemediğin en güzel kokoreçi tatdıracağım. Slm Salih abi bize yarım porsiyon çok pişmiş iki tane bol acılı olsun ama."
"ooo hoşgeldiniz Alaz'ım siz oturun hemen geliyor siparişler."
"Bana da bir fikrimi sorsaydın. Nasıl yiyeceğime ben karar verseydim. Karşısındakinin fikrini sormadan sipariş verenlere sinir olurum. Belki damak tadımız farklı"
Aslında tam da onun sipariş ettiği şekilde seviyordum kokoreçi ama yine de bana sorması gerekiyor.
"Kusura bakma ben senin fikirlerine her zaman saygı duyarım. Asla sana saygısızlık yapmak ya da seni yok saymak için yapmadım. Sadece senin de bu güzel lezzeti tatman için bu şekilde sipariş verdim."
Of ya bu adam her şekilde vicdanıma dokunuyor. Aslında çok duyarlı olduğunun farkındayım.
Kokoreçlerimiz geldi. Yok böyle bir lezzet bayıldım. Artık nasıl gömüldüysem... Ama çok acıkmıştım gömüldüğüm ekmek arasından Salih abinin sesiyle kendime geldim.
"Hay maşallah gelin kızımıza. Alaz durdun durdun turnayı gözünden vurdun pek güzel. Gelinim buyur sana bir yarım daha hazırladım."
Aferin bana Muğla ve Akyaka'da namım çok çabuk yayılacağı kesin obur ve kavgacı olarak...
Alaz'a baktım gülüyordu. Çok hoşuna gitti beyfendinin.
"Çok iştahlı yediğin için Salih abi seni çok sevdi. Öyle mıymıy nazlı yemek yiyenlerden hoşlanmaz. Merak etme şu an artı puan topladın." Kahkayı kopardı gıcık sinir şey ama bir süre sonra ben de tutamadım kendimi.
Gülmeye bir ara verip
"Salih abi bir ayran daha ver o zaman."
İkinci ekmek arasını yedikten sonra semaverde demlenmiş mis gibi çaylarımız geldi. Hava çok sıcaktı ama çay için annem yaz kış içilecek en güzel içecek, kışın içini ısıtır yazın hararetini keser derdi.
Alaz lavaboya gitti. Ben de çayımı yudumlarken etrafı inceliyordum. Küçük bir yerdi ama müşterisi azımsanmayacak derecede çoktu. Elinin lezzeti yanı sıra güler yüzlü samimi oluşuda büyük etkendi.
Salih abi yanıma gelip oturdu.
"Hayırlı olsun kızım Alaz'ı çocukluğundan beri tanırım çok mutlu oldum evleneceğini duyunca. Kendi oğlum gibi severim. Hoş buradaki herkes onu ve ailesini sever sayar. Çok mütevazi efendi insanlardır. Ama Alaz çok başkadır. Kimseyi kırmaz, yardımseverdir, dürüsttür. Gerçekten çok şanslısın."
"Ooo Salih abi benim reklamımı yapıyor"
Alaz geldi ve yanımdaki sandalyeye oturdu.
"Hazal kadar ben de çok şanslıyım abi gönlümün sultanını buldum. Az biraz cadı ama onu da idare edeceğiz artık."
"Cadı değil benim kızım çok hanım. Hazal bundan sonra ne olursa olsun yanındayım unutma bizim hanımla ve kızlarla tanışırsın onlarda çok sevinir."
Tam o sırada Alaz'ın telefonu çaldı. Gizemli bir şekilde konuşarak hı hı tamam gibi cevaplar verdi. Tam yeni çayım gelmişti ki?
"Hadi Hazal geç oluyor, gidelim. Seni eve bırakayım merak etmesinler."
"Çayımı içmeden şuradan şuraya gitmem. Buyur sen de iç."
"Alaz, her dakika daha çok seviyorum ben gelinimi otur çayını iç sen de" diye koca bir kahkaha patlattı Salih abi.
Çay faslını bitirip yola çıktık. Alaz'a İstanbul'a gitmem gerektiğini söyledim. Oradaki eşyalarımı ve evi bir hale yola sokmam gerektiğini anlattım. Oda merak etmememi haftaya ikimizin birlikte gidip hepsini halledeceğimizi söyledi. Zaten bir seneliğine değil miydi? Önemli eşyalarımı alıp ödemelerimi yapıcaktım. Kurulu düzenimi bozmadan geri döndüğümde evim hazır olmalıydı.....
Alaz birden yolu değiştirdi ve Muğla ya döndü.
"Hayırdır neden yolu değiştirdin?"
"Muğla'ya gidiyoruz çok önemli bir şeyi unuttuk. Onu halletmemiz gerekiyor."
"Her şey tamam bana göre. Gelinlik yarın gelecek başka da bir şey yok."
"Var hanımefendi, çok önemli bir ayrıntı daha var" dedi ve sustu.
Muğla'da bir mobilya mağazasının önünde durduk.Alaz indi ve benim tarafıma geçip kapıyı açtı, elimden tutup indirdi. Ben hala şaşkınlıkla etrafa bakıyordum. Beni mağazaya yönlendirdi. Mağaza kapısında bizi bekleyenlere selam verip içeri girdik.
"Hoşgeldiniz efendim buyurun en yeni modellerimiz bu tarafta."
Biz de onu takip etmeye başladık ve en sonunda yatak odası takımlarının olduğu bölüme geldik. Benim jeton bayağı köşeliymiş. Bunu da anlamış oldum. Biz kendimize yatak odası beğenecektik. Alaz'ın yüzüne baktım usulca kulağının dibine yaklaşıp "Bir sene için ne gerek var boşuna masraf etme" dedim.
Bana bakan kehribarların koyulaştığını kulağıma eğilirken daha da karardığına şahit oldum.
"Senin rahat etmen için elimden geleni yaparım. Uykusuz olunca çok daha cadı oluyorsun aşkım. Ömür boyu kullanacakmışsın gibi içine en sineni beğen. Sakın çekinme tamam mı? Üstelik yeni evleniyoruz. İnsanlar demez mi hiç yeni eşya almadan düğün yapıyorlar diye. Ortalık dedikoducu kaynıyor biliyorsun"
Hain şey kulağıma niye üflüyorsun. Mağazada düşüp bayılmamı mı istiyorsun yoksa anladık insanların laf etmemesi için yeni mobilya almamız gerekiyor demen yeterliydi. Dibime kadar girip kulağımla niye aşk yaşayıp beni savunmasız bırakıyorsun.
"Tamam alalım madem" dedim gönülsüz gibi davranarak.
En sonunda futbol sahası büyüklüğünde bir yatağı olan bir takım beğendim. Alaz yarın sabah erkenden gelip kurmalarını istedi. Orada işimiz bitince bana
"Hazır burdayken senin eksiğin ihtiyacın olan bir şeyler varsa alalım istersen" dedi.
"Yok şu anda her şeyim var gerekirse sonra çıkar alırım ben."
Alaz anlamadığım bir sebepten bana doğa turu attırdı. Eve gitmememiz için sabırsızlanıyordu.
"Hayırdır, az önce acelemiz vardı şimdi geze geze gidiyoruz."
"Güzel manzarayı izlerken yediklerini eritirsin diye düşündüm."
"O mis gibi çayları içerken erittim. Merak etme senin benim yediğimde içtiğimde gözün mü var iki de bir imada bulunuyorsun?"
"Hayır yok canım yediğinde içtiğinde ne gözüm olacak? Afiyet bal şeker olsun. Benim sadece sende gözüm var."
Ay ne diyor bu yine ya gelmedik mi? Daha ne bitmez yolmuş, oyy ter bastı..
En sonunda Selma teyzelere geldik. Alaz arabayı durdurdu. Emniyet kemerimi çözüp tam iniyordum ki Alaz
"Hazal bekle sana bir şey söyleyeceğim."
"Evet dinliyorum."
"Biz seninle bir seneliğinede olsa yarın akşamdan itibaren karı koca olacağız. Bundan sonra bana güvenip ne olursa olsun bana söylemeni istiyorum. Ben de aynı şekilde seninle paylaşacağım. Şu ana kadar seninle düzgünce oturup sohbet bile edemedik. Birbirimizin neyi sevip sevmediğini ya da nelerden hoşlandığını bilmiyoruz. Birbirimize şans verip tanımak için elimizden geleni yapalım."
"Haklısın ben de bundan sonra öyle fevrileşip başımı belaya sokmayacağım hiç merak etme."
Konuştuktan sonra arabadan indim artık hava yavaş yavaş kararıyordu. Bahçe kapısını açıp içeriye girdim ve gördüğüm manzarayla ağzım açık kaldı...
Evet geçte olsa yeni bölümü yazabildim. İnşallah bundan sonra daha sık yazabilirim.
Beğeni ve Yorumlarınız benim için önemli ben yazarken çok eğleniyorum umarım sizlerde eğleniyorsunuzdur? 😉😊
Beğeni ve Yorumlarınızı eksik etmeyiniz? 🌸
Lütfen Beğenileriniz için ⭐ işaretlermisiniz? 🤗🌸
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top