❈ Aşka Soyunan Ruhlar | Prologdan Önce
Hayallerinden asılmış bir meleğin son çırpınışlarıydı bunlar. Asla dinmeyecek bir aşk yarasıydı, bitmek bilmeyen bir sevda kanaması. Ölüm gibi, ama değil. Belki daha acı. Bir zehri tadıp yavaş yavaş ölümü beklemek gibi. Öleceğini bile bile işkence çekiyorsun ve bunun adına aşk diyorlar. İnsanlar bu acıdan zevk bile alıyor, inanabiliyor musunuz?
Anlatmak için dudaklarını aralıyorsun, ama çektiğin acıyı tarif edecek kelime bulamıyorsun. Bu öyle bir şey ki, yaşıyorsun ama asla anlatamıyorsun. Anlatabileceğinin de ötesinde bu, farklı bir acı. Üstelik çaresi de yok. Öyle dermansız bir dert işte. Ben de bu yüzden vazgeçtim zaten.
Bileklerimi kestim. Oluk oluk aktı umutlarım. Canım acıdı. Ama bileğimdeki kesikten değil, en hassas yerinden kırılan umutlarımın kocaman bir yalana değmesindendi acım... Gözlerim kararıyor Allah'ım, ölüyorum galiba. Kendimi gökyüzüne doğru yavaşça havalanırken hayal ediyorum. Bu ten, bu beden, bu efkâr dolu yürek, ne acılar gördü. Şimdi de ölümün acısını hissedecek.
Ölümle kalım arasında bir mücadelem yok. Ben çoktan yok olmayı seçmişken, neyin itirazı olabilir ki? Sisli bir gecede, upuzun ağaçların etrafında koşuyorum, koşuyorum... Gökyüzü kapkaranlık, içim de o biçim... Ciğerlerim patlayacak gibi, soluk borum yanıyor. Kaçıyorum, kaçıyorum... Kurtulamıyorum. Kaçtığım şey ben miyim? Kendim... İnsan kendinden kaçabilir mi?
Ölebilirsiniz, ama asla kendinizden kaçamazsınız. Şunu unutmayın, çektiğiniz acı beraberinizde gelir, tüm vücudunuz dile gelip her şeyi anlatır o yüce İlah'a. Acılarınla ve günahlarınla saklambaç oynayamazsın, sen saklanmadan sobelerler seni.
...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top