İkinci Bölüm: Beşinci Kısım

Ertesi günkü yolculuk sırasında geçtikleri bütün yerler Elizabeth için yeni ve ilginçti. Kendi de her şeyin tadına varacak ruhsal bir durum içindeydi. Çünkü ablası çok iyiydi, sağlığıyla ilgili her türlü tehlikeyi atlatmıştı. Yazın kuzey yönünde yapacağı yolculuğu düşünmek de Elizabeth için sonsuz bir sevinç kaynağı oluyordu.

Anayoldan ayrılıp da Hunsford'a giden köy yoluna sapınca, bütün gözler papaz lojmanını aramaya başladı. Her dönemecin ardında papaz evini göreceklerini umuyorlardı. Yolun bir yanını Rosings Park Malikânesi'nin parmaklığı sınırlıyordu. Bu mülkün sahipleri üstüne tüm duyup dinlediklerini düşündükçe Elizabeth gülümsemekten kendini alamıyordu.

En sonunda papaz evi uzaktan göründü. Evin bahçesi hafif bir bayırla yola doğru iniyordu ve ev bahçenin orta yerindeydi. Yeşil parmaklıklar ve taflan setleri, eve yaklaştıklarının ilk belirtileriydi. Araba küçük bir bahçe kapısının önünde durduğunda, Bay Collins'le Charlotte kapıda göründüler. Konuklar çakıl bir yoldan geçerek eve vardılar. Herkes gülüp söylüyordu. Bir anda arabadan inip birbirlerine sevinçle sarıldılar. Bay Collins, Elizabeth'i son derece büyük bir mutlulukla karşıladı ve böyle sevgiyle karşılandığını gören Elizabeth, geldiğine daha da sevindi. Kuzeni Bay Collins'in evlendikten sonra hiç değişmemiş olduğunu görebiliyordu. Genç adamın resmî ve aşırı kibarlığı gene eskisi gibiydi. Elizabeth'i kapı önünde dakikalarca tutarak ev halkının hal ve hatırını sordu. Ancak bundan sonra onun girişteki holün düzgünlüğünü övmesini dinlemek için oyalanarak eve girdiler. Bay Collins onlara "yoksul yuvasına" onur verdikleri için, gösterişli bir resmîlikle ikinci bir kez, "Hoş geldiniz," dedi. Sonra karısının bütün ikramlarını yankı gibi yinelemeye girişti. Elizabeth onun caka satmak için can attığını biliyordu. Bu nedenle genç kıza öyle geldi ki, genç papaz salonlarının genişliğini, manzara ve döşemesini överken daha çok ve özellikle onunla konuşuyordu; onun evlenme önerisini geri çevirmekle ne fırsat kaçırdığını başına kakmak istercesine. Gerçi ev gerçekten de rahat ve derli topluydu. Ama Elizabeth kuzenini hoşnut edecek herhangi bir pişmanlık belirtisi göstermedi. Tersine, böyle bir kocası olmasına karşın, böylesine neşeli durduğu için Charlotte'a şaşmaktan kendini alamıyordu. Bay Collins karısını küçük düşürecek herhangi bir şey söylediği zaman (ki bu, pek sık olmaktaydı), Elizabeth'in gözleri ister istemez arkadaşına kayıyordu. Bir iki kez onun belli belirsiz kızardığını gördü, ama genellikle Charlotte kocasının devirdiği çamları bilmezlikten geliyordu ki bu akıllıca bir tutumdu. Salonda, büfeden şömineye dek kaç eşya varsa hepsine karşı hayranlık gösterdikten sonra, yolcular, yolda ve Londra' da olup bitenleri anlattılar. Ve daha sonra Bay Collins onları bahçede gezinmeye çağırdı. Bahçe genişti, güzel düzenlenmişti ve bakımıyla genç papaz kendisi uğraşıyordu. Bahçesinde çalışmanın en büyük zevklerinden biri olduğunu söylüyordu. Charlotte da bunun sağlığa çok yararlı bir uğraş olduğunu ve kocasını bu yönde elinden geldiğince özendirdiğini, kocasının sözlerine ekliyordu. Onun bunları söylerken takındığı ciddi tavra Elizabeth bayıldı doğrusu.

Bay Collins, önlerine düşerek onlara bahçeyi karış karış gezdirdi ve konukların övgü sözlerini söylemesine bile fırsat vermeden her yanı öyle bir ayrıntılı olarak anlattı ki, kimsenin güzellik görecek gözü kalmadı. Adam dört bir yanda uzanan tarlaların ve en uzaktaki koruluktaki ağaçların sayısını ezbere biliyordu. Gelgelelim bahçesinden, hatta yöredeki değil tüm ülkedeki herhangi bir yerden görünen bütün manzaralar, Rosings Park Malikânesi'nin görünüşünün yanında solda sıfır kalırdı! Papaz evinini tam karşısına düşen ağaçların aralığından görünen Rosings Konağı gerçekten de bir yamaç üzerine kurulmuş güzel, çağdaş bir yapıydı.

Bahçeden sonra Bay Collins konuklarını evin arkasında, kendinin olan iki tarlayı gezdirmek düşüncesindeydi. Ama ayaklarındaki pabuçlar, sabahki kırağının ıslaklığına dayanacak cinsten olmadığından, hanımlar bu öneriyi geri çevirerek içeri girdiler. Sir William Lucas damadıyla gidedursun, Charlotte da kız kardeşiyle arkadaşını içeri götürdü. Onlara evini, kocasının yardımı olmaksızın gösterebileceğine çok seviniyor olsa gerekti.

Papaz lojmanı biraz küçükçe olmakla birlikte kullanışlı ve sağlam bir yapıydı. Rahat, derli toplu döşenmişti ki Elizabeth bunun Charlotte'un emeği olduğu sonucuna vardı. İnsan Bay Collins'i unutabilse, böyle bir yerde iyice rahat edebilirdi. Charlotte'un yaşamından hoşnut davranışlarına bakınca Elizabeth de onun Bay Collins'i sık sık unutabilmeyi başardığını kestirdi.

Bayan Catherine'in kente inmeyip, daha Rosings Park'ta olduğunu öğrenmiş bulunuyordu. Bu konu yemek sırasında gene açıldı. Bay Collins, "Evet, Bayan Elizabeth, önümüzdeki pazar sabahı kiliseye gelince, Bayan Catherine de Bourgh'u görmek şerefine ereceksiniz," diye söze karıştı. "Onu son derece beğeneceğinizi söylemeye gerek görmüyorum. Kendileri bir alçakgönüllülük timsali oldukları için, ayinden sonra size ilgileriyle onur vereceklerinden hiç kuşkum yok. Sonra burada kaldığınız sürece, bize gönderdiği her çağrıya sizi ve kız kardeşim Maria'yı katacağını da hiç çekinmeden söyleyebilirim. Sevgili Charlottecuğuma karşı gösterdiği yakınlık şahane bir şey. Haftada iki kez Rosings Park'ta yemek yiyoruz. Evimize yürüyerek dönmemizin sözü ettirilmiyor. Hanımefendi hazretlerinin faytonu hep hazır olarak bizi bekliyor. Daha doğrusu faytonlarından birisi demem gerekir, çünkü kendilerinin birkaç tane arabası var."

Charlotte da, "Bayan Catherine gerçekten de saygıdeğer, aklı başında bir hanım ve çok iyi bir komşu," diye ekledi.

"Çok doğru sevgilim, benim demek istediğim de bu. Bayan Catherine öyle bir kadın ki kendisine karşı ne denli saygı gösterilse azdır."

Akşam saatlerini daha çok Hertfordshire'da olup bitenleri konuşmak ve mektuplarında yazdıkları şeyleri yeni baştan anlatmakla geçirdiler. Sonradan Elizabeth kendi odasına çekildiği zaman, Charlotte'un ne dereceye kadar mutlu olabileceğini düşündü. Onun kocasının saçmalıkları karşısında gösterdiği serinkanlılık ve kocasına bir dereceye kadar yol göstermek için harcadığı çabaları düşününce, Charlotte'un bunları iyi başardığını kabul etti.

Buradaki kendi günlerinin nasıl geçeceği de şimdiden belli olmuş gibiydi: Günleri genellikle durgun geçecek ve Bay Collins ara sıra canlarını sıkıp rahatlarını kaçıracaktı. Genç kızın canlı hayal gücü çok geçmeden bütün bu sorunları çözümlemişti.

Ertesi gün kuşluk saatinde, Elizabeth yürüyüşe çıkmak üzere odasında hazırlanırken aşağıda birden bir gürültü kopmasıyla sanki bütün ev kargaşaya boğuldu. Genç kız birisinin paldır küldür merdivenden yukarı koşarak, telaşla kendini çağırdığını duydu. Kapıyı açınca sahanlıkta, heyecandan soluk soluğa kalmış olan Maria'yla karşılaştı. Maria, "Aman, Elizacığım, kuzum çabuk ol, yemek odasına gel, bak ne göreceksin!" diye bağırdı, "Ne olduğunu söylemeyeceğim ki hemen aşağıya inesin diye!"

Elizabeth sorular sordu, ama boşuna, Maria ona başkaca bir şey söylemedi ve iki kız aşağıdaki olağanüstü manzarayı görmek üzere, araba yoluna bakan yemek salonuna koştular. Bu heyecan verici manzara, bahçe kapısında durmuş olan açık bir faytonun içindeki iki hanımdan başka bir şey değildi.

Elizabeth, "Hepsi bu mu?" diye bağırdı. "Ben de en azından domuzlar bahçeye kaçtı filan sanmıştım. Ama Bayan Catherine'le kızından başka bir şey değilmiş."

Maria, "Aman, Eliza, ağzını topla. Bayan Catherine mi bu?" diye söylendi. Arkadaşının yaptığı yanlışlık onu dehşet içinde bırakmıştı sanki. "Bu onların yanında oturan ihtiyar Bayan Jenkinson. Öbürü de Bayan de Bourgh. Bak, kuzum. Minnacık bir şey. Onun bu derece zayıf, ufak tefek olacağını kim kestirebilirdi?"

"Charlotte'u bu rüzgârda kapı önünde tutması büyük saygısızlık. Neden içeri gelmiyor?"

"Charlotte'un dediğine göre hemen hemen hiç girmezmiş içeri. Bayan de Bourgh'un içeri girmesi demek şereflerin en büyüğü demekmiş."

Elizabeth, bambaşka düşüncelere dalarak, "Tipini pek beğendim," diye mırıldandı. "Hasta ve huysuz bir hali var. Evet, tam ona layık bir kız. Onun için pek uygun bir eş olacağı ortada."

Bay Collins'le Charlotte bahçe kapısında durmuşlar, arabadaki hanımlarla çene çalıyorlardı. Sir William da evin sokak kapısında durmuş, karşısındaki bu şahane tablonun seyrine kendini kaptırmıştı. Bayan de Bourgh ne zaman ondan yana baksa, Sir William yerlere kadar eğiliyor, bu da Elizabeth'i iyice keyiflendiriyordu.

Sonunda konuşulacak başka söz kalmamış olsa gerek ki hanımların arabası yoluna gitti ve ev sahipleri de içeri döndüler. Bay Collins, Maria'yla Elizabeth'i görür görmez çok şanslı oldukları için onları kutlamaya başladı. Charlotte da, kocasının bu sözlerini anlayabilsinler diye onlara, ertesi akşam için, evcek, Rosings'e yemeğe çağrılmış olduklarını açıkladı.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top