Üçüncü Bölüm: Onuncu Kısım
Neyse ki mektubunun yanıtını umabileceği en yakın zamanda aldı. Alır almaz da fidanlığa koşup en uçtaki kanepeye oturarak mutlu olmaya hazırlandı. Çünkü mektubun uzunluğu yanıtın olumsuz olmadığını gösteriyordu.
Gracechurch Sokağı, 6 Eylül
Sevgili Yeğenim,
Mektubunu şimdi aldım. Bu sabahımı sana yanıt yazmaya adayacağım. Çünkü sana söyleyeceğim şeyler kısaca anlatılacak gibi değil. İtiraf edeyim ki, benden bilgi istemen beni şaşırttı. Senden böyle bir şey beklemiyordum. Sakın beni kızgın sanma. Yalnızca senin bu bilgilere ihtiyacın olmadığını düşünüyordum. Ama dediğimi anlamamayı seçiyorsan, çok ileri gitmiş olduğum için beni bağışla. Dayın da benim gibi şaştı duruma. Çünkü biz Bay Darcy'nin işi sana danıştığını ve senin her şeyden haberin olduğunu sanıyorduk. Yoksa dayın bu türlü bir çözüm yolu seçmezdi.
Ama mademki habersiz ve bilgisizsin, sana her şeyi anlatayım: Daha benim Longbourn'dan döneceğim gün dayına hiç beklenmedik bir ziyaretçi gelmiş: Bay Darcy! Dayınla birkaç saat kapanıp konuşmuşlar. Neyse ki eve vardığımda Bay Darcy gitmişti de ben senin gibi uzun zaman merak içinde beklemedim. Bay Darcy, dayına Lydia'yla Bay Wickham'ı bulduğunu ve kendileriyle konuşmuş olduğunu haber vermeye gelmiş. Benim anladığıma göre Bay Darcy, Derbyshire'dan hemen bizim arkamız sıra ayrılmış ve kaçak âşıkları bulmak amacıyla Londra'ya gelmiş. Bu davranışının nedeni, Wickham'ın yaptıklarından kendini sorumlu tutmasıymış. Onun ciğeri beş para etmez biri olduğunu ben açıklasaydım, masum bir aile kızı ona kapılmazdı, diye düşünüyormuş. Wickham'la uğraşmayı onuruna yediremediği için, suçu kendinde bulacak kadar cömert ruhlu bir erkek! Her neyse, bu kez ortaya çıkmayı ve kendi ilgisizliğinin yol açtığı bir felaketi hafifletmek için elinden geleni yapmayı boynuna borç bilmiş. Gene de bu işe karışmasının başka bir nedeni daha varsa, bunun da onurlu bir erkeğe yaraşacak nitelikte olduğuna inanıyorum. Bay Darcy, bizimkilerin yerini kente gelişinden günler sonra bulabilmiş. Ona yol gösteren hiç olmazsa bir ipucu varmış. Biz ise hiçbir şey bilmiyorduk. Zaten Bay Darcy'nin bizim peşimizden Londra'ya gelişinin nedenlerinden biri de buymuş. Yani bizim elimizde olmayan ipucunun kendi elinde olduğunu bilişi. Meğer Londra'da Bayan Georgiana Darcy'nin eski mürebbiyelerinden biri oturuyormuş. Bilmediğim bir nedenle Pemberley'den kovulan bu Bayan Younge adındaki kadın, Edward Sokağı'nda büyük bir ev tutmuş ve pansiyon işleterek geçimini sağlamaya başlamış. Bay Darcy, bu Bayan Younge'ın Wickham'la iyice içli dışlı olduğunu bildiğinden, hemen onun kapısını çalmış, ama istediğini öğrenmesi iki üç gün sürmüş. Benim düşünceme göre kadın rüşvet koparmadan bilgi vermemiş olsa gerek. Gerçekten de Wickham kente gelir gelmez Bayan Younge'a başvurmuş. Eğer boş odası olsa onda kalacakmış! Her neyse, sonunda iyi yürekli dostumuz istediği adresi öğrenmiş. Gidip Wickham'ı görmüş ve sonra Lydia'yla da konuşmak için diretmiş. Bundaki başlıca amacı ona yardım sözü vermek ve Wickham'ın yanından ayrılıp bizim eve sığınmasını sağlamakmış. Ama bakmış ki Lydia'nın yerinden kımıldamaya zerrece gönlü yok! Bu genç hanım, ona akrabalarının kendine vız geldiğini, onun yardımına gerek olmadığını, Wickhamcığından dünyada ayrılmayacağını, günün birinde elbet evleneceklerini, bu dünyada hiç acelesi olmadığını bildirmiş. Kızımızın tutumu bu olduğuna göre, Bay Darcy tek çıkar yolun Wickham'a hemen nikâh kıydırmak olduğunu düşünmüş. Ne var ki daha ilk görüştükleri zaman adamın evlenmeye hiç niyeti olmadığını öğrenmiş. Wickham ağır kumar borçlarından ötürü kaçmak zorunda kaldığını itiraf etmiş ve Lydia'nın kaçışına da, kendi aptallığı, demekten hiç çekinmemiş. Bir yerlere gitmek gerek, diyormuş; ama nereye gideceğini bilmiyormuş ve neyle geçineceği konusunda da hiçbir fikri yokmuş. Bay Darcy, ona Lydia'yla neden evlenmediğini sormuş. Bay Bennet'in zengin olmamakla birlikte elbet kızına bir şeyler verebileceğini ve bunun da Wickham için hiç yoktan iyi olduğunu söylemiş. Ama Wickham hâlâ çok varlıklı bir kız alarak turnayı gözünden vurmak düşleri kurmaktaymış. Geleceği hiç düşünmüyormuş. Bununla birlikte, bu sıkışık durumunda biraz peşin parayı görünce yumuşayabilirmiş. Bay Darcy onunla birçok kere buluşup konuşmuş. Wickham aşırı isteklerde bulunuyormuş, ama en sonunda yola gelmiş. Böylece, Wickham'la anlaşmaya vardıktan sonra, Bay Darcy bu kez de dayınıza durumu haber vermeye gelmiş. Bu, benim eve dönüşümden bir gün önceymiş, ama Bay Darcy dayını bulamamış. Zaten babanın da henüz Londra'da olduğunu öğrenince, bu durumu onunla konuşmasının yakışık almayacağını düşünerek, o gittikten sonra gene gelmeyi kararlaştırmış. Adını da bırakmadığı için dönüşünde dayına yalnızca, "İş için bir beyefendi aradı," demişler. Cumartesi sabahı Bay Darcy gene gelmiş. Baban gitmiş, dayınsa evdeymiş. Dediğim gibi, uzun uzun konuşmuşlar. Pazar günü Bay Darcy gene geldi ve bu kez onunla ben de görüştüm. Sonuç ancak pazartesi günü alınabildi. Ve alınır alınmaz da size ulakla mektup gönderildi. Gelgelelim Bay Darcy'nin inadı inattı. Lizzyciğim, bir zamanlar bu adama birçok kusur konduruldu. Ama bana öyle geliyor ki onun gerçek kusuru inatçılığı. Her işi ille kendisi yapacakmış. Diretti. Yoksa dayını bilirsin, bu sorunu çözümlemeyi kendi görevi biliyordu. Bir zaman, "Sen ben!" diye çekiştiler. Sanki ne Lydia ne de Wickham için bu özveriler değermiş gibi! Her neyse, sonunda Bay Darcy ağır bastı ve dayın onun isteğine boyun eğdi. Gene de onu asıl üzen nokta, Bay Darcy'nin bu işteki rolünü gizli tutmak isteği yüzünden, kendisinin pek bir şey yapmadığı halde yapmış gibi görünmek zorunda kalmasıydı. Bu nedenle, bu sabah senin mektubun onu çok sevindirdi. Çünkü böylece işin içyüzünü açıklamak olanağını buldu ve hak etmemiş olduğu teşekkürleri duyup okumak acısından hiç değilse birazcık kurtuldu. Hiç değilse birazcık, diyorum çünkü işin doğrusunu şimdilik senden ve belki de Jane'den başka hiç kimsenin duymaması gerekiyor. Genç evlilerimiz için yapılan özverilerin çapını biliyorsundur. Wickham'ın bin sterlini bulan borçları ve ayrıca milislerden ayrılması için gerekli kefillik parası ödendiği gibi, Lydia'nın adına da bin sterlin yatırılıyor.
Dediğim gibi, bunu Bay Darcy tümüyle kendi üzerine aldı; çünkü ailemizin uğradığı felaketin suçunu kendi ilgisizliğinde buldu. Ama Lizzyciğim, bana inan: Bütün bu sorumluluk ve şeref laflarına, lakırdılarına karşın, dayın onun bu soruna karışmasına gene de izin vermezdi. Ne var ki ikimiz de onun ilgilenişini bambaşka bir nedene yorduk ve senin her şeyden haberin var sandık. Her iş kararlaştırıldıktan sonra Bay Darcy, Pemberley'de bırakmış olduğu dostlarının yanına döndü, ama nikâh günü gene Londra'ya geleceğine ve para sorunlarını bir sonuca bağlayacağına söz verdi. Sanırım sana artık her şeyi anlatmış bulunuyorum. Hiçbir şeyden haberin olmadığına göre, bu yazdıklarım seni çok şaşırtacak, ama umarım, hiç olmazsa üzmez. Bildiğin gibi Lydia gelip bizde kaldı. Wickham da onu sık sık gelip gördü. Wickham her zamanki gibiydi. Lydia'ya gelince; Jane'in geçen çarşamba yazdığı mektuptan anladığıma göre, baba evine döndüğü zaman da öyle davranmış. Onun için, bizim çatımızın altındayken tutumlarını hiç beğenmediğimi yazarsam, sizi yeni baştan üzmüş olmam. Kaç kere kendisiyle ciddi olarak konuşmaya ve yaptığı şeyin kötülüğünü, ailesine verdiği acının büyüklüğünü anlatmaya çalıştım. Eğer dediklerimi duyduysa çok şaşarım, çünkü kulak bile asmadı. Bazen sabrımın taştığı olmadı değil. Ama her keresinde sevgili Janeimle Elizabethimi aklıma getirdim ve onların hatırı için dilimi tuttum. Bay Darcy sözünde durdu ve dediği günde geri dönerek Lydia'nın sana söylediği gibi, düğünde hazır bulundu. Ertesi gün öğle yemeğinde bizdeydi. Çarşamba ya da perşembe günü Londra'dan ayrılacaktı.
Biricik Lizzym, bu olanaktan yararlansam da sana şimdiye dek söylemeye cesaret edemediğim bir şeyi, yani onu ne kadar beğendiğimi söylesem, bana kızar mısın? Bize karşı her yönden tıpkı Derbyshire'daki gibi nazik ve yakın davrandı. Düşünüşlerini, kibarlık ve olgunluğunu, her şeyini beğendim. Bence kusuru biraz ağır ve donuk oluşudur ki, eğer akıllıca bir evlilik yapıp yaşam dolu bir kız alırsa, bu kusurunu da karısı giderebilir. Çok ileri gittimse gene özür dilerim. Bana kızsan bile Pemberley'ye gelmemi yasaklamak gibi ağır bir ceza vermezsin umarım. Çünkü o parkın her köşesini, bucağını iyice gezmezsem gözlerim açık gidecek. İki küçük kısrağın koşulduğu alçak, açık bir fayton bu iş için biçilmiş kaftandır.
Ama artık burada keseyim. Çocuklar yarım saattir beni çağırıyor.
Candan sevgilerle,
M. Gardiner
Bu mektup Elizabeth'in duygularını öylesine altüst etti ki, genç kız sevincin mi, yoksa üzüntünün mü ağır bastığını kestiremedi. Demek Darcy, onların peşinden Londra'ya koşmuş ve böyle bir arayıp sormanın yükünü, sıkıntısını kendi üzerine almış. Nefret edip tiksiniyor olması gereken bir kadının kapısını çalıp ricada bulunmuş. Ve asla görmek istemediği, adını bile anmayı kendine ceza saydığı bir adamla birçok kereler görüşmüş. Onu yola getirmeye çalışmış ve sonunda rüşvetle satın almak zorunda kalmış. Ve bütün bunları Lydia için, hiçbir zaman sayıp beğenemeyeceği bir kız için yapmış. Gerçi Elizabeth'in içinden bir ses, "Senin için yaptı," diye fısıldıyordu. Ama bu umudun yaşamasına engel olan birçok nokta vardı. Kendisi Darcy'nin evlenme isteğini bir kez geri çevirmişti. Sonra Darcy onu ne kadar sevse, Wickham'la akraba olmak düşüncesinin uyandıracağı nefret ve dehşeti unutturacak kadar sevemezdi. "Kayınbiraderim Wickham!" Daha az gururlu bir erkeğin bile böyle bir yakınlığa başkaldırması doğaldı. Evet, gerçi Darcy büyük özverilerde bulunmuştu, Elizabeth'i utanç içinde bırakacak derecede büyük. Ama aşk, bu davranışlar için yeterli bir neden olamazdı. Wickham'ın alçaklığından ötürü Darcy'nin sorumluluk duyması akla yakın geliyordu. Para durumu bir çözüm yolu sağlamaya elveriyordu. Bu işi doğrudan doğruya Elizabeth'in hatırı için yapması uzak bir olasılık olmakla birlikte, Elizabeth'i rahata kavuşturmak dileği de davranışlarında rol oynamış olabilirdi. Darcy'ye karşı büyük bir gönül borcu altında olduklarını ve bunu dünyada ödeyemeyeceklerini bilmek acı, son derece acıydı. Lydia'nın adının ve namusunun kurtulmasını, her şeyi, her şeyi ona borçluydular. Ah, şimdi Elizabeth onun için beslediği bütün kötü düşünceleri, ona karşı yaptığı bütün hırçınlıkları düşündükçe öyle pişman oluyordu ki! Ne tuhaf durum. Kendi onurunun kırılmış olduğu şu anda Darcy ile gurur duyuyordu. Ondaki insanlık ve büyüklük duygularının, gururu alt etmiş olmasından sonsuz bir sevinç duyuyordu. Yengesinin onun için yazdığı övgü sözlerini birkaç kez üst üste kıvançla okudu. Dayısıyla yengesi, Darcy ile onun arasında bir anlaşma olduğuna inanmışlardı ve hâlâ da inanmaktaydılar. Bunu bilmek bile genç kıza acıyla karışık bir sevinç veriyordu. Bir ayak sesi duyunca düşüncelerinden sıyrılarak yerinden kalktı. Ama başka bir yola sapmaya zaman bulamadan Wickham ona yetişmiş bulunuyordu.
"Galiba sizi rahatsız ediyorum," dedi.
Genç kız gülümseyerek, "Ne demek," diye yanıtladı.
"Sizi rahatsız edersem üzülürüm. Biz sizinle eskiden beri iki iyi dosttuk. Şimdi kardeş olduk."
"Çok doğru. Ötekiler nerede?"
"Bilmem. Lydia'yla annemiz arabayla Meryton'a gidiyorlar. Sevgili kız kardeşim, yengemizle dayımızdan öğrendiğime göre Pemberley'yi gezip görmüşsünüz."
"Evet."
"Bu mutluluğa erdiğiniz için sizi kıskanacağım geliyor. Ama ben o yerleri gene görmeye dayanabileceğimi sanmıyorum. Yoksa Newcastle'a giderken yolda uğrardım. Emektar kâhyayı da gördünüz mü? Zavallı Bayan Reynolds, oldum olası pek severdi beni. Ama yanılmıyorsam size benim sözümü açmamıştır."
"Açtı."
"Öyle mi? Ne dedi, peki?"
"Subay olduğunuzu, ama yazık ki biraz hayırsız çıktığınızı söyledi. Kimi olaylar uzaktan yanlış yansıtılıyor, sanırım."
Genç adam dudağını ısırarak, "Öyle," dedi.
Elizabeth onu böylelikle susturabileceğini ummuştu. Ama çok geçmeden genç adam, "Birkaç hafta önce Darcy'yi Londra'da görünce şaşırdım," dedi. "Birkaç kez sokakta karşılaştık. Bu mevsimde, orada ne işi var, acaba?"
Elizabeth, "Belki Bayan Catherine'in kızıyla evlenebilmek için hazırlıklarını yapıyordur," dedi. "Bu mevsimde Londra'ya gitmesi için olağanüstü bir neden olsa gerek."
"Öyle olmalı. Lambton'dayken onu gördünüz mü? Gardinerların dediğine göre, görmüşsünüz galiba."
"Evet. Bizi kız kardeşiyle tanıştırdı."
"Nasıl, beğendiniz mi onu?"
"Hem de çok beğendim."
"Ben de onun şu son birkaç yıl içinde inanılmayacak derecede değişip gelişmiş olduğunu duydum. Benim tanıdığımda gelecek için pek umut uyandırmayan bir kızdı. Onu beğendiğinize sevindim. Zamanla büsbütün düzelerek gelişeceğini umarım."
"Benimse bundan hiç kuşkum yok. Ne de olsa en güç çağı atlatmış bulunuyor."
"Kympton köyüne yolunuz hiç düştü mü?"
"Hiç sanmıyorum."
"Söyleyişimin sebebi şu: Ben o köyün papazı olacaktım da. Çok güzel bir yer. Papaz lojmanı da çok güzeldir. Her bakımdan çok iyi olacaktı benim için."
"Yaa, vaaz yazmak da hoşunuza gidecek miydi?"
"Hem de nasıl. Görevimin bir parçası olduğu için sanırım buna az zamanda alışacaktım. Boş yere dövünmek doğru değil ama ne yapayım, benim için öyle eşsiz bir şey olacaktı ki bir köy papazının sessiz, dingin yaşantısı, beni, hayallerimde canlandırdığım mutluluğa kavuşturabilecekti. Ne yapalım, kısmet değilmiş. Darcy size bu konuyu açtı mı?"
"Bay Darcy'den değil, ama onun kadar inanılır bir kaynaktan bu konuyla ilgili kimi şeyler duydum. Bu köy papazlığı size ancak bazı koşullarla bırakılmış galiba."
"Demek böyle duydunuz?"
"Evet. Gene duyduğuma göre vaaz yazma işi o zamanlar pek şimdiki gibi hoşunuza gitmezmiş. Üstelik diyorlar ki papaz olmaktan siz kendiniz caymışsınız. Vaftiz babanızın vasiyeti de ona göre ayarlanmış."
"Demek öyle diyorlar? Bu söylenenler baştan sona yanlış da sayılmaz. İlk konuştuğumuzda bu noktanın üzerinde durmuştum, belki aklınızdadır."
Bu sırada evin kapısına varmış bulunuyorlardı. Çünkü Elizabeth ondan bir an önce kurtulabilmek için çok hızlı yürümüştü. Lydia'nın hatırı için onunla kavgaya tutuşmak istemiyordu. Yalnızca neşeli bir gülümseyişle, "Haydi haydi, Bay Wickham, artık kardeş olduk," dedi. "Olmuş bitmiş şeyler için tartışmayalım. Gelecekte her konuda anlaşacağımızı umuyorum."
Elini uzattı ve genç adam, onun yüzüne bakacak durumda olmadığı halde, bu eli sevecen bir nezaketle öptü. Sonra içeri girdiler.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top