Üçüncü Bölüm: On Beşinci Kısım
Bu şaşırtıcı ziyaret Elizabeth'i allak bullak etmişti. Bunun etkisinden uzun zaman kurtulamadı ve artık saatler saati yalnızca bunu düşündü. Bayan Catherine demek salt onunla Bay Darcy'nin arasını bozmak için Rosings'ten kalkıp ta buralara gelmek zahmetine girişmişti. Akla yakın bir iş doğrusu! Ama bu sözleşme söylentisinin nereden çıkmış olabileceğini Elizabeth kestiremiyordu. Sonunda şöyle düşündü: Darcy, Bingley'nin en yakın arkadaşı, kendisi de Jane'in kız kardeşi olduğuna ve Bingley'yle birlikte buraya geldiğine göre, çevredekiler hemen bir kulp takmış olsalar gerekti. Nasıl ki kendisi bile çok zaman, Jane'le Bingley evlendikleri zaman Darcy'yi daha sık görmek olanağını bulabileceğim, diye düşünmüyor muydu? Kendisinin gelecek için düşündüğü bir şeyi, demek ki eş dost hemen pişirip kotarmışlardı. Elizabeth bu söylentinin Lucas Lodge'daki komşularınca çıkarıldığını ve Collinsler yoluyla Bayan Catherine' in kulağına gittiğini sanıyordu.
Bayan Catherine'in söylediklerini kafasında evirip çevirdikçe genç kız, o bu işe karışmakta direnirse doğabilecek sonuçlar için kaygı duyuyordu. Çünkü kadının, ille bu evlenmeyi önleyeceğim, diye dayatmasından, şimdi de yeğenine başvuracağı anlaşılıyordu. Böyle bir evlenmenin sakıncaları konusunda vereceği bir demeç Darcy'nin üzerinde ne gibi bir etki bırakırdı, artık orasını Elizabeth düşünmek bile istemiyordu. Darcy'nin Bayan Catherine'i ne derece sevdiğini ve düşüncelerine ne derece önem verdiğini genç kız bilemezdi. Darcy'nin yaşlı teyzesine Elizabeth'in verdiğinden daha üstün değer vermesi pek doğaldı. Hem sonra Bayan Catherine, böyle bir aileden kız almanın sakıncalarını sayıp dökmekle Darcy'nin en zayıf noktasına parmak basmış olacaktı. Gururuna pek düşkün olan genç adam, Elizabeth'e gülünç gelmiş olan görüş ve sakıncaları pek yerinde, pek oturaklı birer öğüt olarak dinleyip önemseyebilirdi.
Son görüşmelerinde Darcy kararsızlık içinde bocalar gibiydi. Eğer böyleyse, bir aile büyüğünün öğüt ve ricaları ona kesin kararını verdirtebilirdi. O zaman da genç adam artık buralara bir daha dönmezdi. Bayan Catherine Londra'ya gidince Darcy'yi bulup konuşursa, Darcy'nin yakında Netherfield'e dönmek üzere verdiği söz de suya düşerdi.
Elizabeth kendi kendine söz verdi: Eğer şu birkaç gün içinde Darcy, Bingley'ye mektup yazar da gelemeyeceğini bildirirse, ben bunu kendimce yorumlarım. Artık bütün umudumu keser, onun beni hâlâ sevdiğini düşünmekten vazgeçerim. Bana sahip olabilecekken salt gururu yüzünden bu işten vazgeçerse, ben de onu az zamanda kafamdan ve gönlümden siler atarım.
Gelen ziyaretçinin kimliğini öğrenince bütün aile şaşaladı, ama hepsi de Bayan Bennet'in merakını yatıştırmış gibi görünen tahminlerle yetinmek zorunda oldukları için, Elizabeth bir sürü şakaya, iğneli sözlere konu olmaktan kurtuldu.
Ertesi sabah aşağıya inerken babası elinde bir mektupla kitaplıktan çıktı.
"Ben de seni aramaya geliyordum, Lizzy," dedi. "Gel biraz."
Genç kız babasının peşinden yürüdü. Onun ne söyleyeceğini merak ediyor, bunun elindeki mektupla ilgili bir şey olabileceğini düşünmek, merakını daha da depreştiriyordu. Birden bu mektubun Bayan Catherine'den olabileceği aklına geldi. Babasına uzun uzadıya açıklamalarda bulunmak zorunda kalacağını düşününce içi karardı.
Baba kız şömine başına geçip oturdular. O zaman Bay Bennet, "Bu sabah aldığım bir mektup beni pek şaşırttı," diye söze başladı. "Seni ilgilendirdiği için, neler dediğini senin de bilmen gerekir. Dünya evine girmeye hazırlanan iki tane kızım olduğunu şimdiye dek bilmiyordum. Son derece önemli bir erkeğin gönlünü fethettiğin için seni kutlarım."
Elizabeth o saat mektubun hanımefendi hazretlerinden değil de hanımefendinin yeğeninden geldiği kanısına vardı ve yanaklarına al bastı. Ama onun herhangi bir açıklamada bulunmayı gerekli görmüş olmasından hoşnut mu kalsın, yoksa mektubu kendine değil de babasına yazdığı için kızsın mı, bilemedi. Bu arada babası konuşmasını sürdürüyordu:
"Bu işten haberli gibisin. Zaten genç hanımlar bu gibi işleri hemen sezerler. Ama mektubun kimden geldiğini senin zekânın bile bulup çıkaramayacağına bahse girerim. Eski hayranın Bay Collins'ten!"
"Bay Collins mi? Onun ne söyleyeceği varmış ki?"
"Son derece önemli ve ilginç şeyler, kuşkusuz. Önce en büyük kızımın yaklaşan evliliğinden ötürü beni kutluyor. Bunu iyi yürekli, dedikoducu komşularımız Lucaslardan duymuş. Bu konuda yazdıklarını okuyup da senin sabrını tüketmeye hiç niyetim yok. Seninle ilgili bölümde Bay Collins şöyle buyuruyor:
Bu mutlu konuda eşimle ben sizi candan kutladıktan sonra, izin verirseniz başka bir konuya da kısaca değinmek istiyorum. Bu konuda da aynı kaynaktan haber almış bulunuyoruz. İkinci kızınız Elizabeth'in de çok geçmeden, ablasının ardından, Bennet soyadına veda edeceği sanılıyormuş. Kendisine seçeceği söylenen eş, ülkenin en seçkin kişilerinden biridir.
"Lizzy, Bay Collins kimi demek istiyor acaba? Bak ne demiş:
"Bu genç centilmen bir insanın arzulayabileceği her türlü erdeme bol bol sahiptir: şahane mülkler, soylu bir aile, büyük bir varlık, büyük bir saygınlık. Böyle bir beyefendinin evlenme önerisini kaçırmak istemeyeceğiniz doğaldır. Ama birdenbire karar vermenin tehlikelerine karşı, kardeşim Elizabeth'i ve sizi uyarmak isterim.
"Lizzyciğim, bu söylediği beyefendinin kim olabileceği konusunda hiç bildiğin var mı? Ama bekle, şimdi öğreneceksin.
"Sizi uyarmak istememin nedeni şudur: Bu beyin en yakın akrabası olan Bayan Catherine de Bourgh'un böyle bir evlenmeyi onaylamadığına inanıyoruz.
"Görüyorsun ya, Lizzy – Bay Darcy'yi demek istiyormuş meğer. Açık söyle, sürpriz oldu bu senin için, değil mi? Yalnızca bu adamın adını söylemek, Lucasların çıkardığı söylentiye yalan damgasını vurmaya yeter. O Bay Darcy ki, bir kadına ancak kusur bulmak amacıyla bakar. Belki ömründe sen onun gözüne bile ilişmemişsindir. Harika doğrusu!"
Elizabeth de babası gibi işi şakaya vurmaya çalıştı, ama zoraki bir gülüşten ötesini beceremedi. Babasının şakaları ona ömründe böylesine batmamıştı.
"Gülünç bulmuyor musun bu işi?"
"Hem de pek gülünç. Kuzum, gerisini de okur musunuz, baba?"
"Dün gece hanımefendi hazretlerine böyle bir evlilik olasılığından söz etmiştim. Kendisi hemen her zamanki büyük gönüllülüğüyle bu konudaki düşüncelerini açıklamak iyiliğini gösterdiler. Böylece onun aile durumu yüzünden, kendi deyimiyle, böyle onur kırıcı bir evlenmeye dünyada rıza göstermeyeceği ortaya çıktı. Ben de sıcağı sıcağına kaleme sarılarak bu haberi sizlere ulaştırmayı boynuma borç bildim ki, sevgili kardeşimle soylu hayranı, ailece onaylanmayan bir evliliğe kalkışmasınlar!"
Bay Collins daha sonra şunları sözlerine ekliyor:
"Kardeşim Lydia'nın acıklı serüveninin böyle örtbas edilebildiğine gerçekten sevindim. Ne var ki onların nikâhtan önce birlikte yaşamış olmalarının herkesçe bilinmesi beni sıkıyor. Aynı zamanda, ancak meslek ve mevkiimin gerektirdiği bir görev olarak, yeni evlileri nikâhtan hemen sonra evinize almış olduğunuzu duyunca ne denli şaştığımı da söylemekten kendimi alamıyorum. Böylelikle günahı onaylamış oldunuz. Eğer ben Longbourn papazı olsaydım, bu davranışınıza şiddetle karşı çıkardım. Gerçi dini bütün bir Hıristiyan olarak onları bağışlamanız şart, gene de onların bir daha yüzüne bakmamanız ve adlarını bile andırmamanız gerekirdi...
"İşte Bay Collins'in din ve insanlık anlayışı da bu kadarmış, Elizabeth! Mektubunun geri kalan bölümünde, sevgili Charlotte'un durumundan ve bebek beklemenin sevincinden söz ediyor.
"Ama hiç de gülmedin ya Lizzyciğim? Umarım hanım kızlık yapmaya kalkıp da bu boş dedikodulara kızmak gibi numaralar çevirmezsin. Komşularımızı alaya alıp eğlenemedikten ve gülemedikten sonra yaşamın ne anlamı kalır?"
Elizabeth, "Yok, çok hoşuma gitti, doğrusu," dedi. "Ama öyle tuhaf ki!"
"Zaten gülünç yanı da tuhaf oluşu ya! Dedikodu çıkaracak bir başka adam seçselerdi, üzerinde durulmazdı. Ama Darcy denilen adamın ilgisizliği, sonra senin ondan hiç hoşlanmayışın durumu pek gülünçleştiriyor, doğrusu. Gerçi mektup yazmaktan nefret ederim, ama Bay Collins'le mektuplaşmaktan, dünyaları verseler vazgeçemem. Yok, yok, mektuplarını okudukça onu Wickham'a bile yeğ tutacağım geliyor ki, damadımın küstahlığıyla ikiyüzlülüğü bence pek değerlidir. Kızım Lizzy, ya Bayan Catherine ne buyurdu bu işe? Buraya hoşnutsuzluğunu bildirmek üzere mi gelmiş?"
Bay Bennet'in bu sorusuna kızı gülerek karşılık verdi. Babasının bunu, hiçbir şeyden kuşkulanmadan laf olsun diye sorduğunu bildiği için, üstelemesinden hiç korkusu yoktu. Elizabeth duygularını maskelemekte şimdiye dek hiç bu denli güçlük çekmemişti. İçinden ağlamak geliyordu, oysa gülmesi şarttı. Babası Bay Darcy'nin ilgisizliğinin üzerinde durmakla onun içini dağlamıştı. Genç kız bir yandan babasının bu derece çevresinden habersiz yaşayışına, çevresinde olup bitenleri görmeyişine şaşıyor, sonra da, belki babamın görüşünde kusur yok, belki ben olmayan şeyleri görüp uyduruyorum, diye korkuya kapılıyordu.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top