Aşk Cenneti | 3
-3-
Görkem kapıya doğru gitmeye yeltenirken Nefes Görkem'i dirseğinden yakalayarak engelledi.
Nefes ''açma kapıyı!''
Görkem ''ne?''
Nefes ''kapıyı açma Görkem.!''
Görkem ''olmaz öyle şey...''
Görkem genç kızın endişesine anlam verememişti. ama soğukkanlı bir şekilde Nefes'e baktı.
Görkem ''derdin ne senin? Bir problem mi var? Müstakbel kocanı mı bekliyorduk(!''
Nefes ''burayı bulabileceğini sanmıyorum ama ya bulduysa beni...?!''
Görkem ''korkma, eğer gitmek istemiyorsan seni onun eline verecek değilim. o kadar da görgüsüz bir ayı değilim(!görgüsüz ayıyım da, o kadar görgüsüz ayı değilim(!)''
Nefes ''şakanın sırası değil Görkem! Tabi ki de onunla gitmek istemiyorum ama yedi yabancı da olsan benim yüzümden başına bela almanı istemem.''
Görkem ''sen burda dur ve işime karışma, iyi bir dövüşçüyümdür.''
Görkem giderken Nefes engel olmaya çalışsa da başaramamıştı. Yüreği ağzında Görkem'in dediği gibi odada bekleşiyordu. Görkem kapıyı açtığında bu ıssız yerin nadir insanlarından olan bir kadın belirgin bir telaşla kapıda duruyordu. Görkem bu kadını çok iyi tanıyordu, adını bile biliyordu. Geliniyle çeşmede su doldururken genç adam yaşlı kadına da gelinine de güğümleri taşıma konusunda yardımcı olmuştu.
''evladım gece gece de rahatsız ediyorum ama...''
Görkem ''buyur Habibe Teyze, bir sorun mu var?''
''torunum rahatsızlandı bey oğlum. Annesi de evde hasta yatıyor, babası uzak yol işçisi zaten. Bizde ateş düşürücü kalmamış, yakında bir yerlerde eczane yok biliyorsun. Gerçi olsa da çoktan kapanmıştır. Sende var mı acaba çocuğum?''
Görkem ''ben bir ecza dolabıma bakayım teyze. Büyük ihtimalle ateş düşürücü olmalı...''
Nefes korkuyla yatak odasında beklerken gelen kadın sesiyle rahatladı. ama yine de kadının niye bu saatte buraya geldiği konusunda merakına yenilip kapının önüne geldi.
Nefes ''teyze kim?''
Görkem ''bizim buralardan Habibe Teyze. Torunu rahatsızlanmış ta, ateş düşürücüye ihtiyacı var.''
Yaşlı kadın Nefes'i baştan aşağı süzdü.
''karını buralarda daha önce görmemiştim. Sanırım pek evden çıkmıyor...''
Görkem başını ecza dolabından Nefes'e çevirdi. Nefes biraz utanmış gibiydi. Birbirilerine baktıktan sonra yaşlı kadının sözüne sessiz kaldılar.
Görkem ''evet Habibe Teyze, karım pek dışarı çıkmayı sevmez...''
Nefes te ister istemez onaylar bir biçimde ''E-Evet, öyle...''
Nefes gözlerini devirerek Görkem'e baktıktan sonra Görkem ecza dolabında ilacı buldu.
Görke ''hah.! İşte burda..buyur teyze...''
''Allah Senden Razı Olsun oğlum. Kaçtır bana yardım ediyorsun, ne senin adını biliyorum ne de karının...''
Görkem ''adım Görkem,teyzecim..karımın adı da Nefes...''
''Tü tü tü maşallah! Çok yakışıyorsunuz. Ne de güzel isimleriniz var. Allah sizi hep mesut etsin. Neyse çenem düştü gene, ben de gideyim artık. Gelinimle torunum evde yalnız. Size iyi akşamlar çocuklar...''
Görkem ve Nefes ''sana da teyze...''
Yaşlı kadın gittikten sonra Görkem de kapıyı kapattı.
Nefes ''ya niye gerçek adımı söyledin ki?!''
Görkem ''niye söylemeyeyim ki anlamadım?''
Nefes ''Tunç beni çabucak bulur...''
Görkem ''Nefes; sen kendini cinayet zanlısı, dallamayı da ajan sandın galiba. O zaman seni aydınlatayım, burası kuş uçmaz kervan geçmez bir yer ve burayı aramak değil o gerzeğin, kimsenin aklına gelmez...o yüzden, endişelenme boşuna 'KARICIM' (!)''
Nefes ''o konuda ayrıca tartışıcam seninle! Hemen 'KARIM' diye sahiplenmen niye? Bize ne yararı olucak?''
Görkem ''eğer sen uslu durup odada bekleseydin ben de böyle bir yalan söylemek zorunda kalmazdım küçük hanım(!)ama rahat durmadın ki!''
Görkem ''sen de 'fırsattan istifade edeyim' dedin öyle mi?''
Görkem ''hayır!''
Nefes ''evet!''
Görkem ''ya ne alâkası var be?!''
Nefes ''hadi ordan!''
♥♥♥
Günlerdir hastanede karnı burnunda güçsüzce yatıyordu genç kadın. Kocasından kopup boşanalı 4 ay olmuştu.ve tam 4 buçuk aylık hamileydi. o günden sonra bir daha Levent'in karşısına çıkmaya cesaret edememişti. o cesareti kendinde bulduğu zamanlardaysa hep bir engel sarmıştı onları. Yaşadıkları kulağında uğultu gibi peşini bırakmıyordu.
'' Ünal 'ona başkasını sevdiğini söyleyeceksin! Boşanmak isteyeceksin ve ortalardan kaybolacaksın! Çok uzadı her şey. Oğlumun yakasından bir düşmedin gitti!!anlamıyor musun?!Levent ortağımın kızı Beyza'yla nişanlanacak, onu sevecek! Boşan ondan!!!daha fazla mutsuz etme oğlumu...bir çocuk bile veremedin zaten ailemize.!'
♥
Bener gözlerini kaçırarak 'ben başkasını seviyorum Levent, boşanmak istiyorum.'
Levent 'nerden çıktı bu saçmalık?!yine babam sana çemkirip beynini sulandırdı değil mi?!sen onları kaile alma. Hiçbiri bilmiyor ama ben inanıyorum. Bizim bir çocuğumuz olucak.'
Bener gözlerini acıyla yumarak yalanına devam etti 'YETER! Olmayacak çocuğumuz falan!!başkasını seviyorum diyorum, duymuyor musun beni?!ayrılmak istiyorum ben, BOŞANALIM! sen yoluna, ben yoluma...'
♥
Nevbahar 'Levent'le Beyza nişanlı! Ne yapmaya çalışıyorsun sen?!bu hamilelik yalanı da senin ucuz bir oyunun değil mi?!!'
Bener 'neden inanmak bu kadar zor?!torununuzu taşıyorum karnımda. Levent'le konuşmama izin verin...'
Nevbahar 'HAYIR! Levent seni görmek dahi istemiyor. Siz BOŞANDINIZ! Düş oğlumun yakasından, bir daha da bu kapıya gelme! Levent Beyza'yla nişanlı, onu seviyor ve çok mutlular! Mutluluklarını ucuzluğunla ve sahteliğinle gölgeleme!!!'
♥
Tunç 'Levent çok mutlu Bener. Sen onun canını çok yaktın. Senin adını bile duymak istemiyor o evde...bence artık sen de onu rahat bırak...' ''
O günleri hatırlamıştı yine ve canı çok yanmıştı. O günler genç kadın için çok zordu. Bir daha Levent'i hiç görmemişti. Boşanma davasından donra hiç görmemişti, istese de görememişti. Ondan boşanmasının tek sebebi 4 yıllık mutlu evliliklerini çocukla taçlandıramamasıydı. Kocası Levent2i bir türlü mutlu edemediğini düşünüyordu hep ve sonunda boşandılar. Ünal Bey'e boyun eğmek zorunda kalmıştı sevdiceği mutlu olsun diye.. her ne kadar sevdiceğine söylediği yalanlar yüzünden onun nefretini kazansa da...
'' Bener 'hamile miyim?!!'
Doktor 'evet, bakın şurda... muhtemelen 5 haftalık.. yani 1 ayı gecik... gayet sağlıklı...'
Bener 'inanamıyorum Allah'ım! Yıllardır beklediğim en ufak bir ümit ışığı da doğdu... ama neden şimdi, niye böyle zamansız? zamanlama neden yanlış?!' ''
Mutlu haberi aldığında Levent'e haber vermek istedi ama ona bir türlü ulaşamamıştı. Aileden birileri sürekli yoluna taş koyup ayırıyordu onları. Hep bunu yaptılar. Durum böyle olunca yardım isteyeceği kişi belliydi. Nefes'e ulaşırsa her şey yoluna girecekti belki de... fakat ne yapıp etse de KARAHAN Ailesi gibi entrikacı olamadı ve Nefes'e ulaşamadı. Belli ki Nefes'in de beynini yıkamışlardı. Hep bir şeyler ters gitti.
'' Gazete Haberi 'ünlü iş adamı Ünal KARAHAN'ın oğlu Levent KARAHAN ; jet sosyeteden ünlü iş adamının kızı Beyza SOYSAL'la NİŞANLANDI.' ''
Nişan haberini duyduğunda yıkılsa da bebeği için kapıları zorlama çabasındaydı. Ayakta durmak zorundaydı. Ayağa kalktı ve dik durdu. Ama yine bir tekmeyle yere serildi. Nefes'e ulaşma çabasından Levent'in annesi Nevbahar Hanım alıkoydu genç kadını. Ve Levent'in mutlu olduğunu söylüyordu herkes hep bir ağızdan. Artık onu mutluluğuyla baş başa bırakmanın zamanı gelmişti ona göre. Her ne pahasına olursa olsun onu mutsuz etmemeliydi. Çünkü her ne yaptıysa, yaptığı bütün saçmalıkları sevdiğinin mutlu olması için yapmıştı.
'' Gazete Haberi 'Geçen ay görkemli bir törenle nişanlanan Levent KARAHAN & Beyza SOYSAL çifti nişanı bozarak yollarını ayırdı.' ''
Bu haberle yine içindeki umut tohumu filizlenmişti, yine aşkının peşine düşmeliydi genç kadın ama yapmadı. Daha fazla gücü yoktu savaşmaya. Aniden barışma kararı alacak olsalardı yine üzülecekti. Artık hiçbir şekilde çabalamayacaktı. Çünkü kader onlara hiç şans tanımamıştı.
Başucunda doktorla konuşan annesinin sesini aynı uğultularla duyuyordu genç kadın.
''neyi var doktor bey? Teşhis koyabildiniz mi?''
Doktor ''gebelik zehirlenmesi. Tehlikeli bir durum.. geç kalmışız... erken gelseydiniz tedavi edebilirdik. Ama artık şuan sadece anne tehlikede. Kürtajla rahmi temizleyebiliriz ama bunun için çocuğu almamız gerekiyor.''
Bener uykusunda güçlükle sıyrılarak ''bebeğimi vermem! alamazsınız onu benden!!çıkarın bunu aklınızdan!!!''
Doktor kısa bir süre Bener'e döndükten sonra annesine çaresizlikle baktı ''annenin rızası olmazsa yapamayız tabi ama, bu çok tehlikeli. bilmelisiniz...''
Bener duyduklarıyla çaresizliğin pençesine düşmüştü bir kez daha. Kader ağlarını örmeye koyulmuştu yine ama ne olursa olsun bebeğini kimselere vermeyecekti. Doğumdan sonra ölseydi kızı yetim mi kalacaktı? Bir de bunu düşünüyordu. Yo... biran önce ne pahasına olursa olsun Levent'e ulaşmalıydı.
...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top