Aşk Cenneti | 13


-13-

Ünal ''nasıl oldu bu?? Birdenbire...''

Tunç ''orası mühim değil, biz anlaştık. 1 hafta içinde düğün hazırlıkları bitmiş olacak...!''

Ünal ''sen öyle diyorsan sorun yok Tunç, biliyorsun.''

♥♥♥

Yaşlı kadın geliniyle tarladan geliyordu. Yolun kenarında sere serpe uzanmış uzun boylu, yapılı adamı görünce hem şaşırdı hem de tanıdık gelmişti kadına. Habibe Hanım yaklaşırken gelini Sevdenur da merakla geliyordu.

Habibe ''ne olmuş bu adama böyle?!''

Habibe eğilip arkası dönük Görkem'in yüzünü görünce zor da olsa tanımıştı genç adamı.

Habibe ''Görkem bu!!''

Sevdenur ''bu bize yardım eden adam.. bu hali ne böyle?!''

Habibe ''hadi yardım et te eve taşıyalım garibi. Karısına da haber vermek lazım şimdi.! Merak eder kızcağız...''

♥♥♥

Levent Bener'i Türkiye'nin en iyi hastanesine nakil ettirmişti.

Levent ''oh, sonunda atlattık bu durumu da...''

Bener ''evet, iyiyim artık.. hastalığımdan kurtulamasam da her zamankinden daha iyiyim. Annem nerde?''

Levent ''eve gitti. Birkaç kıyafet, pijama, eşofman falan almaya gitti. Bir de sana sevdiğin yemekleri yapacakmış.''

Bener ''ama doktor izin vermez.''

Levent ''doktorla konuşur sorarız.''

Bener ''iyi.. ya Nefes'i arayalım mı? Ben onunla konuşmadan rahat edemiyorum.''

Levent ''tamam, arayalım. Ben de merak ettim Nefes'i.. ihtiyacı olan bir şey var mı bir bakalım... malûm, nerde olduğu belli değil.''

Bener ''nasıl yani?''

Levent ''Nefes düğünden kaçtı, Tunç'u bıraktı.''

Bener ''Ne?!''

Levent ''evet.. olay bu...''

Bener ''biliyor musun, en doğru kararı vermiş. Geç te olsa...''

♥♥♥

Tunç ve Nefes konuşuyorlardı. Tunç odayı elleri belinde kenetlemiş bir şekilde arşınlıyordu.

Tunç ''sana değer verdim, seni sevdim. Ama sen kıymetini bilmedin. Seni sevdiğime inanmak istemedin.''

Nefes ''Böyle Sevgi Olmaz.! Sevgi bu değildir. Belli ki sen sevgiden bihaber birisisin.''

Tunç ''istediğini düşünebilirsin. Ama ben seni seviyorum ve sen de beni seveceksin.''

Nefes ''zorla güzellik olmayacağını sen de biliyorsun. Zorla güzellik olmadığı gibi sevgi de olmaz!''

Tunç ''öyle mi dersin(!) olacak, bal gibi de olacak. Zorla nasıl sevginin olacağını göstereceğim sana...''

Nefes ''hastasın sen! Gözün dönmüş senin... seni sevmediğimi ve asla sevmeyeceğimi göremeyecek kadar kör olmuş gözlerin. Kendi yalanlarına kendin inanıyorsun.''

Tunç ''senin kafan karışmış bitanem(!) sen de zamanla bana alışacaksın ve beni seviceksin.''

Nefes ''se öyle san!''

♥♥♥

Bulanık gözlerle yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı genç adam. Karşısında onun için çabalayan iki kadın görüyordu sadece, bir de bir köşede durmuş şaşkınlık ve merakla kebdisini izleyen bir çocuk görüyordu.

Görkem'in kendine geldiğini fark eden Sevdenur kaynanasına döndü.

Sevdenur ''ana, uyanıyor galiba...''

Genç adamın her tarafı hırpalanmıştı ve canı çok yanıyordu. Başı sargılıydı, kaşı yarılmıştı ve üzerinde yara bandı vardı. Dudağı patlamış, burnunda da dayanılmaz bir ağrı hissediyordu. Biran burnunun kırıldığını düşünse de abarttığının farkındaydı.

Habibe ''geçmiş olsun Görkem oğlum. Yapanları tanıyor musun?''

Görkem ''neyi?''

Habibe ''seni bu hale getirenleri tabi...''

Görkem ''yok.. önemli bir durum değil. Burası neresi? Nerdeyim ben?''

Habibe ''burası bizim evimiz. Sen yolda bu haldeydin, korktuk sana bir şey oldu diye.. neyse ki iyileştin evladım.''

Görkem ''çok teşekkür ederim Habibe Teyze...''

Habibe ''kaşın yarılmıştı, gelinim de eski hemşire Allah'tan. Kaşını dikti, dikkat et olur mu?''

Görkem ''olur, çok saolun. Ben size daha da rahatsızlık vermeyeyim teyze, kalkayım.''

Habibe ''aaa olur mu öyle çocuğum, bu halde gidemezsin bir yere.. karın merak eder diye endişeleniyorsan benim torunu yollarım, haber salar Nefes kızıma... hep onu sayıkladın, ondan diyorum.''

Görkem ''yok, hiç gerek yok.. çünkü... çünkü karım ailesini ziyarete gitti. Şimdi onu da telaşlandırmanın bir anlamı yok. Bu arada (Sevdenur'a) saol bacım, hepinize teşekkür ederim yardımlarınız için...''

Habibe ''ne demek yavrum, sen bize az mı yardım ettin?''

Görkem ''onunla bu bir mi şimdi?''

Habibe ''valla darılırım, ben senin anan sayılırım.''

Görkem ''çok saolun... ben bir telefon görüşmesi yapabilir miyim?''

Habibe ''tabi evladım (torununa) Yusuf telefonu getir.''

Çocuk odadan çıktı ve bir süre sonra telefonla geri geldi.

Görkem ''teşekkür ederim.''

Habibe ''biz çıkalım, çocuk rahat rahat konuşsun...''

Görkem ''çok teşekkür ederim.''

Herkes çıktıktan sonra Görkem telefonla İlker'i aradı. Bu durumda ona ihtiyacı vardı.

İlker ''alo oğlum nerdesin sen yaa?!! Ektin beni. Hiç böyle yapmazdın, bana bak bir şey mi geldi başına yoksa?! Bir şey mi oldu Görkem?''

Görkem ''evet, bir belâ var başımda. Nefes'in eski nişanlısı Nefes'i kaçırdı. Biran önce benim onu kurtarmam lazım.''

Kapının arkasından onu duyan Sevdenur öğrendikleri karşısında şaşkına dönmüş bir şekilde kaynanasının yanına mutfağa koştu.

Sevdenur ''ana, ana.!''

Habibe ''dur, ne oldu? Kim bastı kuyruğuna?!''

Sevdenur ''sen dedin ya bu adamın karısı Nefes diye..''

Habibe ''eee?''

Sevdenur ''işte eski nişanlısı onu kaçırmış.''

Habibe ''ne?! Nasıl yani?!!''

♥♥♥

Görkem ''bırak şimdi beni. Ben iyiyim. Biraz hırpaladılar ama.. şuan Nefes'i bulmaktan başka hiçbir düşüncem yok benim. İlker, onu bulup o hayattan çekip kurtarmam lâzım.! O adamın ellerine bırakamam Nefes'i!''

İlker''dur, tamam sakin ol... planın var mı?''

Görkem ''var... bunun için de sana ihtiyacım var.''

İlker ''nasıl yani? Ben ne yapıcam ki? Her şeyi yaparım senin için ama, bu konuda ne yapabilirim?''

Görkem ''dedemi bulmamız gerek.. Bize yardım etse etse Süvari İLHANLI edebilir...!''

İlker ''NE?! NASIL?!!!''

♥♥♥

Gelene kadar kimseyle karşılaşmaması onun için en iyisi olmuştu. Kimseye açıklama yapacak durumda değildi. Bir sürü sorular ve kendisini yaptıklarını asla anlamayacak insanlara yapacağı açıklamalar... açıklamaları tabi ki de kimseyi tatmin etmeyecekti. Çünkü kimse onun ne istediğini bilmiyor, anlamıyordu. Odasına usulca girdi ve kapıyı kapatarak kilitledi. Uzun zamandır yatmadığı yatağına oturdu. İki elinin arasına aldığı başıyla düşünmeye başladı. Kafasını toparlamaya çalıştı, buna ihtiyacı vardı. Tamam, sakin olmalıydı. Şimdi güzel bir duş alıp üzerini değiştirecekti. Uyuyup dinlendikten sonra ne yapacağına karar verecekti. Bu sırada derin düşünceleri telefonunun çalmasıyla bölündü.

Nefes ''alo...''

Levent ''naber Nefes?''

Nefes ''iyiyim, sen?''

Levent ''iyiyim. Beni aramışsın, yeni gördüm şarjım bitmişti. Nerdesin?''

Nefes ''evde...''

Levent ''hangi evde?!''

Nefes ''bizim evde.. Ben eve döndüm, Tunç'la evleniyorum.''

...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top

Tags: