19.BÖLÜM : KALPLERİN YOLU

19.BÖLÜM : KALPLERİN YOLU

Bavulu çeke çeke merdivenlerden aşağıya indim. Ali yaklaşık bir yarım saattir bizi kapının önünde bekliyordu. Sinirle kollarını birbirine bağlamıştı yanında da bir küçük bavul vardı. Ali'nin üzerinde beyaz, küçük yazı baskısı olan bir tişört altında ise hemen diz üstü olan bir pantolon vardı.

Hızla yanına indim. "Canım kardeşim erken hazırlanmışsın." Ali ciddiyetle bana baktı. "Hayır abla, tam senin dediğiniz saatte hazırlandım." Tam bu sırada Arya da elinde bir bavulla merdivenlerden indi."Hıh avukat hanım da geldi! Hadi çıkalım." İki elimle kaldırarak Ali'yi durdurdum. "Dur!" Ali durdu. "Ne oldu?"

Gülümseyerek bir adım geri gittim ve yavaşça kendi etrafımda döndüm. "Nasıl olmuşum?" dediğimde Ali gözlerini devirip cevap vermeden dışarı çıktı. Üstümde beyaz, balon kısa kollu, eteğinde üç kat fırfırı olan mini sayılacak, sırtı ip dekolteli bir elbise giymiştim. Kısa saçlarımı dalgalandırmış, ayakkabı olarak sade beyaz sporlarımı giymiştim.

Arya ise beyaz bir crop, üzerinde yosun yeşili bir blazer ceket, altında kot bir pantolon vardı. O blazer ceket avukat hanımın olmazsa olmazıydı zaten.

Hızla bavulumu da alıp çıktım. Arya da peşimden geliyordu. Ali arabanın önüne oturmuş telefonundaki araba oyunuyla ilgileniyordu.

Arya arabayı açtı. Sürücü koltuğuna doğru ilerlerken Ali'nin dizine vurdu. "Kalk arabadan!" Ali başını telefonundan kaldırmadan arabanın önünden kalkıp öteye ilerledi. Bavulları Ali'ye kilitleyerek hemen kapıyı açıp ön yolcu koltuğuna oturdum.

Ali telefonu cebine atarken, bavullara baktı. Ardından hemen bize döndü. "E hani bavulları koymamışsınız?" Arya sürücü koltuğundan yolcu koltuğunun camına doğru yaklaşıp konuştu. "Onu da sen koyarsın diye düşündük."

Ali bezmiş gibi baktı. "Umarım bavulları koyarken yanlışlıkla geri gelirsin de altında ezilirim, sen de vicdan azabının altında kalmaktan ezilirsin!" diye söylene söylene bagaja ilerledi. İkimizde ona sessizce gülerken, bavulları yerleştirmesini bekledik.

Ali bagajdan kafasını kaldırıp bağırarak konuştu. "İki tane sığabilir sadece!" Arya camından kafasının bir kısmını çıkarıp Ali'ye sesini duyurmak için bağırdı. "Tamam, sen artık kendi bavulunla yan yana yolculuk yaparsın." Ali tekrar isyan eder gibi bağırdı. "Niye ben ya!"

Arya sıkıntılı bir nefes vererek gözlerini devirdi. "Çünkü en küçük bavul senin ve arkada sen oturuyorsun geri zekalı!" Ali sinirle bagajı kapatıp elinde bavuluyla arka koltuğun kapısını açıp bavulu arka koltuğa koydu kendisi de hemen yanına geçti.

Arya onun da yerleşmesiyle arabasını ilerletmeye başladı. Hafifçe gülümseyerek yanımda getirdiğim güneş gözlüklerimi gözüme taktım.

🍰

Çok geçmeden Aşk kafeye yetişmiştik. Kafenin önüne gelince durduk. Hızla arabadan indik. Gözüme ilk takılan Batu olmuştu. Batu'nun üzerinde benim gibi beyaz renkte olan kıyafetler vardı. Beyaz bir keten gömlek ve beyaz bir pantolon. Hemen altında da benim ayakkabılarımın aynısı olan beyaz sporlar. Beyaz BMW'sine yaslanmış telefonuyla uğraşıyordu.

Orkun, Batu'nun arabasının arkasında bavulları yerleştiriyordu. Onların yanına ilerlediğimiz de Batu beni hemen fark etti. Gözündeki güneş gözlüğünü çıkardığında bende gözlüğümü gözlerimden kaldırıp başıma sabitlemiştim. Koyu elaları benim çikolata gözlerimi bulunca hafifçe kısıldı. Yüzünde varla yok arası bir tebessüm oluştu.

Orkun arabanın arkasından çıkarken ellerini birbirine çırparak Batu'nun yanına yaklaştı. "Bavullar tamam!" Batu yavaşça başını sallarken ona döndü. "Tamam..."

Bakışlarım etrafta gezindi. Pelin de bir tarafta durmuş tek tek hepimize bakıyordu. Ellerini beline koyup konuştu. "Ay hadi gidelim hemen şu otele!" Pelin, oldukça renkli, askılı, çiçekli bir bluz giymişti. Altına ise kot şort giymişti. Çok küçük, hem flap hem postacı mini bir çanta takmıştı. Sarı saçlarını dümdüz bırakmıştı.

Batu yaslandığı arabasından ayrılıp bana yaklaştı. Onun bana yaklaşmasıyla bende öteye doğru birkaç adım attım. Yanıma kadar gelince yavaşça ona döndüm. "Benim arabayla geliyorsun dimi?" Sözüyle kaşlarımı kaldırdım. "Senin arabayla nasıl gelebilirim Batu?" dedim fısıldayarak.

"Hayır! Ben anlamam! Benim arabayla geleceksin. Seni yanımda istiyorum!" İtirazıyla gözlerimi büyüterek fısıldadım. "Gelemem Batu! İki üç gün önce beni yanında istemiyordun, şimdi de sabret!" Batu kaşlarını derince çattı. "Şu an böyle! Seni yanımdan ayırmak istemiyorum. Her anımda ol istiyorum. Çok mu şey istiyorum?"

Batu'ya cevap veremeden dudaklarımı birbirine bastırdım. Batu bana git gide daha çok yaklaşarak yavaşça başını salladı. "Tamam. O halde bende herkese sevgilim olduğunu söylerim. Sen de benimle gelebilirsin o zaman." dedi net bir sesle. Bu ne ya? Bir Batu tarafından tehdit edilmediğim kalmıştı. Oda oldu!

Batu tam konuşmak için ağzını açtı ki elimle ağzını kapattım. "Sakın! Tamam seninle geleceğim! Ama bir şey bulman lazım gelmem için." Sinsi bir şekilde gülümseyerek yüzüme eğildi. Elimi yavaşça ağzından çektiğim sırada fısıldadı. "O iş bende."

Anında Nil ablaya döndü. "Abla! Gelir misin?" Nil abla önce duraksadı. Ardından yönünü buraya çevirip tek kaşını kaldırıp yanımıza yaklaştı. "Hayırdır Batu?" Batu, Nil ablaya dönerken ellerini cebine sokuşturdu "Ne yapıyorsun, ne ediyorsun bilmem ama Şirin'i benim arabaya alıyorsun. Biz seni kabul ettik, şimdi sıra sende."

Nil abla derince kaşlarını çattı. "Emredersin paşam!" dedi sinirle. Batu omzunu indirip kaldırdı. "Eğer yapmazsan seni götürmem. Sevgili olduğumuzu da kendim söyleyeceğim zaten reddedersen." Nil abla kaşlarını kaldırdı. Bakışları bana kayınca yüzüme kondurduğum çaresiz ifadeyle öyle yapacak dercesine başımı salladım.

Nil abla bakışlarını tekrar Batu'ya çevirdi. "İyi tamam ya! Hallederim de bana emir vermeyeceksen!" Nil ablanın elini yalvarır gibi tuttum. "Nil abla, ne olur yap lütfen! Bu manyak beni de herkese söylerim diye tehdit ediyor! Ben bıktım tehditten!"

Batu anında bana dönüp kaşlarını sahte bir sinirle çattı. "Çikolatam, manyak falan ayıp olmuyor mu? Karşılığını getiririm ama sonra. Bilirsin ben katıyla karşılık vermeyi severim." Ne ima ettiğini anlamadım fakat şu an bundan daha önemli bir konu vardı.

Nil abla gözlerini devirip bana yaklaştı. "Kızım sen salak mısın? Desene "O zaman senden ayrılırım sevgililik falan kalmaz" diye!" diye sessizce fısıldadı. Kaşlarımı kaldırdım. Gerçekten mantıklıydı. Fakat ben Batu'dan bu sebeple ayrılacak olsam zaten başta bunları göze alarak sevgili olmazdım. Ben zaten Batu'nun yanındaydım. Benim çabam Ali içindi.

Nil abla geri çekilip Arya'ya döndü. Hemen yüzüne sahte fakat gerçekçi bir ifade kondurdu. Elini beline yerleştirerek sıkıntılı bir sesle Arya'ya doğru söylendi. "Ya benim Batu'nun arabasında midem bulanıyor! Sizin arabaya gelelim Pelin'le? Şirin de benim yerime Batu'nun arabaya gelir?" Arya fark etmez dercesine omuz silkti. "Olur ama Şirin'e sor yine de." Arya'nın da bakışları bana kaydı. Sözünün ardından kısık gözleriyle beni inceledi. Ve durumu anlayarak hemen önüne döndü.

Nil abla hızlıca başını salladı. "Sordum sordum, kabul etti!" diye cevap vermişti. Ali gözlerini kısarak bizi incelerken Batu eliyle ona önüne dön dercesine bir işaret yaptı. Ali çatılan kaşlarıyla ona yan gözle bir bakış attı.

Arya, Pelin, Nil abla, Ali arabalarına geçtiler. Batu da kendi aracının sürücü koltuğuna geçti. Bende onun ardından yolcu koltuğuna oturdum. Batu hızla arabayı çalıştırıp beklemeden ilerletmeye başladı. Arya'nın arabası önümüzde ilerliyordu.

Çatık kaşlarımla emniyet kemerini çekip takmaya çalışıyordum. "Kemerini takayım mı?" diye sordu bana bakmadan. "Bu nasıl takılıyor ya? Hala bozuk mu bu?" diye söylendim. "Biraz asıl gücünü ve sonra diğer yöne hafif çevir daha güçlü çek." Dediğini yaptım biraz uğraş sonucu emniyet kemerini başarıyla takabilmiştim.

"Sen beni bu kıyafetleri giymem için tutturursan. Beni, "Gelmem bak!" diyerek tehdit edersen bende seni işte böyle tehdit ederim." dedi muzip bir ifadeyle. Evet renk açısından uyumlu görünebilmek için onun kıyafetlerini de biraz yönetmeye çalışştım.

"Ama benimki güzel bir şeydi!" dedim sitem eder gibi. Batu kaşlarını çatarak bana bir bakış attı.. "Arabamda olmak kötü bir şey mi? Beraber yolculuk yapmak?" Bende kaşlarımı çatarak Batu'ya döndüm. "Hayır ama tehlikeli!" Batu muzip bir sesle, "Bana bu kıyafetleri zorla giydirmekte çok tehlikeliydi ama." diye mırıldandı.

Batu yola bakarken bana doğru yaklaştı. Anında uzanıp yanağımdan öptü. Hafifçe gülümserken, "Batu önüne bak." diye uyardım onu sakince. Batu geri çekilirken önüne döndü.

"Şu kapılarını tam olarak ne zaman düzelteceksin?" diye sordum ona bakmadan. Batu'nun da bana bakmadan konuştuğunu hissettim. "Düzeltmek derken? Modeli böyle." Sessizce ofladım. "Çok kötü." O da derin bir nefes aldı. "Çok güzel." 

Başımı ona çevirdim. "Kanatlı Kapın mı ben mi? Sen seç!" Batu çatılan kaşlarıyla bana bir bakış attı. "O nasıl soru kızım?" Omuz silkerek sorumu tekrarladım. "Ya kapın ya ben! Seçin senin!" Batu direksiyondaki bir elini çekerek "La havle" dercesine hareket ettirdi. 

Bir anda arka koltukta Orkun belirdi. Anlık korkuyla Batu'yla aynı anında irkildik. İkimizde birkaç saniye boyunca o afallayan ifademizle şaşkın şaşkın Orkun'a baktık.

Batu sinirle dikiz aynasından Orkun'a bakarak konuştu. "Lan senin orda ne işin var?" Orkun rahat tavırlarla konuştu. "Ben koltuğun altında küpemi arıyordum. Bir baktım siz bindiniz beni de fark etmediniz bende sustum."

Dudaklarım aralanırken çekine çekine, "Sen anladın o zaman?" diye mırıldandım. Orkun gülerek başını salladı. "Ben zaten çoktandır anlamıştım." Şaşkınlıkla Orkun'a döndüm. "Nasıl yani?" Orkun gülmeye başlayınca Batu sabırsızca, "Bir soru sordu cevap versene!" dedi

Orkun gülüşünü dindirerek konuştu. "Dün sahilde sizi çağıracağım sırada gördüm. Dudak dudağaydınız." dedi eğlenerek. Batu çatık kaşlarıyla dikiz aynasından Orkun'a baktı. "Peki neden görmemiş gibi yaptın?" diye sordu. Orkun sinsi bir şekilde gülümsedi. "Çünkü sizden bir iyilik isteyeceğim..." Biri daha mı...

Oflayarak elimi alnıma koydum. "Ne istiyorsun?" Orkun sinsi bir şekilde gülümseyerek başını salladı. Sırtını yasladığı koltuktan sırtını çekip bize yaklaştı."Arya'yı." Kaşlarımı çatıp şaşkınlıkla bağırdım. "Ne!" Orkun gözlerini devirdi. "Doğru. Böyle çok sapıkça oldu. Tatlı bir çift olmaktan bahsediyordum. Aramızı yapmamızdan. Ben ona gerçekten yanığım."

Nefesimi vererek yavaça ona döndüm. "Ama Arya kabul etmez. Çok farklısınız. Bu çok zor." Orkun hemen kaşlarını çattı. "Sizde çok farklısınız! Ama birbirinize aşıksınız. Ve şu anda sevgilisiniz." Batu katılırcasına başını salladı. "Doğru"

Ona bir bakış atıp tekrar Orkun'a döndüm. "Bu çok zor." diye mırıldandım. Batu bir yandan arabayı kullanıp bir yandan bana baktı. "Ben uğraşmam sen uğraşırsın. Bana göre zaten hava hoş herkese söyleyelim gitsin." dedi rahat bir sesle. Artık salıvermiş gibi görünüyordu.

En masum halime bürünmeye çalışarak Batu'ya yaklaştım. "Batu ne olur sende yardım et!" Batu'nun yüzüne doğru yaklaştım. "Lütfen Batu Bunu tek yapamam." dedim yalvarır gibi. Batu'nun yüzüne fazlasıyla yaklaşştım. Batu göz ucuyla bana bakış attı. Ardından duruşunu düzeltmeye çalıştı. Ona daha çok yaklaşarak dibine kadar geldim. Yüzlerimiz yakındı. Batu nefesini vererek bana tekrar bir bakış attı. Ardından muzip bir şekilde güldü. "Şirin...yapma araba kullanıyorum."

O pozisyonda hemen gözlerim açıldı. Fark ettiğim an hemen uzaklaştım. "Yok gerçekten ben... o amaçla yaklaşmamıştım." diye kendimi açıklamaya çalıştım. Batu başını bana çevirmeden bakışlarını bana çekti. "O amaçla da yaklaşabilirsin. Her amaçla yaklaşabilirsin." diye fısıldamıştı sadece benim duyacağım bir sesle.

Bu anın utancından kurtaran şey Orkun'un arkadan gelen söylenmesi olmuştu. "Sus be! Beni burada aşk acısıyla bırakıp sevgilisiyle aşna fişne yapıyor!" dedi yüksek bir sesle. Gözlerimi açıp Orkun'a döndüm. "Sus artık!"

Önüme dönüp kollarımı birbirine bağladım. Bakışlarım ön camdaki yolda geziniyordu. Orkun bir anda yaklaşıp çenesini koltuğuma dayayıp bana baktı. "Şirine yenge? Aramızı yapacaksın dimi? Bak yazık bana burada sap kaldım Arya'sız kaldım. Valla bu aşk beni zehirliyor. Onsuz oldukça nefes alamıyor gibiyim."

Oflayarak başımı salladım. "Deneyeceğim Orkun!" Orkun sevinçle konuşmaya başladı. "Allah be! Canım Şirine yengem!" Orkun yanağımdan öpüp geri arka koltuğa yaslandı. Orkun yüzündeki sırıtışla Batu'ya dönüp, "Kanka şimdi, daha demin sen yengemin yanağından öptün ya, biz seninle dolaylı yoldan öpüşş mü oluyoruz?" diye sordu.

Gülerek elimi alnıma koyup başımı iki yana salladım. Batu anında gözlerini devirip, "Orkun sen mal olabilir misin?" diye söylendi.

🍰

Karşıya baktığımda yetişmiş olduğumuzu gördüm. "AA yetişmişiz." diye mırıldandım. Batu hızla arabasını Arya'nın arabasının yanına park etti. Aryalar bizden önce yetişmişlerdi. Bavulları indiriyorlardı. Hızla bende arabadan indim. Orkun, arabanın arkasından bavulları indirmeye başladı.

Batu'da indi ikimiz Aryaların yanına ilerledik. Mor bavulumu çekip yanıma aldım. Diğerleri de bavullarını ve hep beraber otele ilerlemeye başladık. Kocaman, lüks bir oteldi. Çoğunluk beş yıldızlı oteller gibiydi. Bizim için güzel bir tatil olacağını düşündüm.

Dönen kapıdan geçip resepsiyona ilerledik. Yetişmemizle Batu kolunu resepsiyon bankosuna dayayıp resepsiyondaki kadına döndü. "Merhaba..." Kadın nezaketle gülümseyerek başını salladı ve sorarcasına Batu'ya baktı. "Şirin ve Batu. Soy ad Karaman."

Ali hemen konuşmaya atladı. "Karaman ve Demir." diye düzeltti. Pelin sinirle dirseğiyle Ali'nin koluna vurdu. Ali ona hayırdır bakışı atarken Pelin gözlerini devirerek önüne döndü.

Orkun öne çıkıp konuştu. "Bizde rezervasyon yapmıştık önceden beş kişilik, Orkun Kaymaz." Resepsiyon kadın hüzünle başını iki yana sallayarak konuştu. "Bir hata sonucu bütün rezerveler karışş. Bu yüzden çoğu odaları da vermişiz fark etmeden. Size paranızı geri iade edeceğiz. Çok üzgünüz. Kusura bakmayın. Bunu telafi etmek için konuşabiliriz." Şaşkın mırıltılar çıkmaya başladı.

Resepsiyon kadının telefonu çaldı. Kadın bize müsaade ister gibi bir bakış attı ve telefonu açıp kulağına yerleştirdi. Sadece başını sallayıp, "Tamam." dedikten sonra telefonu kapatıp bize döndü. "Sadece iki odamız kalmış isterseniz bu hatamız yüzünden özür olarak ücretsiz bir şekilde otelimizde kalabilirsiniz." Orkun tekrar öne çıktı. "Hanım hanım! Bizim derdimiz ücret değil! Benim Avukat kraliçem yanımda! Ben ona da bir tatil ısmarlamışken senin ücreti değil, hizmeti ve memnuniyeti arttırman lazım!" dedi kınar gibi.

Arya dehşetli ifadesiyle ona bakarken Batu sinirle ona bir bakış attı. "Rezil etmesene bizi! Bi' sus ya!" Orkun, Bana ne bana ne der gibi omuzlarını indirip kaldırdı.

Kadın hala bize sorar gibi bakıyordu. "O kadar yol gelmişsiniz, rica ediyoruz bizi kırmayın." dedi nezaketle. Pelin diğerlerine oflayıp hızlıca kadına döndü. "Kartları alalım." Kadın gülümsedi ve bir kartı alıp Pelin'e ve Batu'ya uzattı.

Batu çaktırmadan resepsiyon kadına dönüp fısıldamaya başladı. "Bizim dairede mi verildi ya?" Kadın pek samimi olmayan bir üzgünlükle başını iki salladı. "Maalesef. Çift kişilik dairemizi de vermişiz." Çift kişilik daire derken?

Koca kulaklarıyla bunu duyan Ali anında gözlerini büyüttü. "Ne? Çift kişilik daire mi?" Batu'ya bir bakış attığım sırada Batu masum bir şekilde, "Ben, o daha pahalı diye seçmiştim." diye mırıldandı.

Batu'nun yanında duran Orkun, Batu'ya tükürür gibi bir hareket yaptı. "Bana yardım etme! Git çift dairesi tut!" Ali de bana döndü. "Abla bak, ben bu herife hiç inanmıyorum sen pek bunun yanında dolanma bence..."

Batu anında sinirlenen ifadesiyle Ali'ye dönüp konuştu. "Sende kardeşimin yanında dolanma, yakışıklı!" Ali bu cümleyle anında kaşlarını kaldırdı. "Ne diyorsun be?" Batu sinirle Ali'nin taklidini yaptı. "No doyoson bo?"

Pelin ortamı sakinleştirmek adına yüksek sesle konuştu. "Tamam tamam! Herkesin dikkatini çektik zaten! Şimdi odalara nasıl yerleşeceğiz onu konuşalım." Arya da, Pelin'e katıldı. "Bence de."

"Bakın... Bence ben ve Şirin pastacı aynı odada kalmalıyız. Tek başımıza. Yataklar zaten ayrı." Ali elini çenesine koyarak alaylı bir ifadeyle Batu'ya döndü. "Ya? Nedenmiş?" Batu ikna edici bir ifadeyle ona dönüp anlatmaya başladı. "Ben fedakar bir insanım. Kavga falan ederiz sizi rahatsız etmeyelim. Sizin için Şirin Pastacı'yla tek başıma aynı odada kalabilirim." Gülesim gelse de gülememiştim.

Ali anında elini çenesinden çekip kaşlarını çattı. "E yuh artık! Birde iyilik yapacakmış gibi anlatıyor!" Pelin, Ali'yi sakinleştirmek ister gibi kolundan tutuyordu.

Arya sıkıntılı bir nefes verdi. "Bakın bence kızlar bir odada, erkekler bir odada kalsın ve konu burada bitsin!" Ona ilk katılan kişi tabi ki Orkun Kaymaz olmuştu. "İşte ya! İşte gerçek düşünce! Bunu düşündüğü için onu sonsuz tebrik ediyorum! Tam bir Einstien!"

Arya onunla dalga geçtiğini düşündüğü için ona ciddi bakışlarla baksa da Orkun oldukça ciddiydi. "Sen onu da düşünemedin!" diye söylendi ve en önden asansörlere ilerlemeye başladı. Orkun şaşkınlıkla aralanan dudaklarının ardından koşarak Arya'nın peşinen gitmeye başladı.

Onların ardından biz de hallerine gülerek peşlerinden ilerledik. Görevliler bavullarımızı alırken biz de asansörlere ilerliyorduk. Bakışlarım yanımda ilerleyen Batu'ya kaydı. Kaşlarım eğlenir bir biçimde çatıldı. "Çift odası aldığına inanmak istemiyorum. Gerçi sevgili olur olmaz otel rezervasyonunu yapan adamdan ne bekliyorsam... Gerçek bir sapıksın."

Batu bana hafif sırıtışıyla bir bakış attı. "Sapık falan değilim. Yanıyorum sadece..." Ona gözlerimi irileştirerek bir bakış attım. "Çok daha sapık bir cümle kurdun." Hafifçe güldü. "Öyle mi oldu?" Başımı evet dercesine salladım.

Önüme dönüp diğerlerini kontrol ederken yüzüme bir gülümseme kondurdum. "Tek gelseydik beni o odaya nasıl ikna edecektin acaba? Sevgili olalı iki gün olan adamla çift odasında kalır mıydım sence?" Bana eğlenir gibi bir bakış attı. "Adam değil, pastacın. O farklı bu farklı." Bu sefer ona hadi ya? der gibi bir bakış attım.

Benim gibi önüne dönerken fısıldadı. "Ayrıca, bal gibi kalırdın. "Otelde tek bu oda kalmış sevgilim." derdim. "Tüh! Çift odalarında bir tane yatak varmış!" derdik ve "Mecbur" aynı yatakta yatardık." Ona gülerek bir bakış attım. Batu anında beni belimden kendine yaklaştırdı ve kulağıma taraf eğildi. Nefesinin enseme değmesiyle gıdıklanarak kıkırdadım. "Belki de yatmazdık."

Biri görür endişesiyle anında yanından kaçtım ve ensemi ovuşturarak ona bir bakış attım. "Gıdıklandı mı benim çileğim?" dedi "Çileğim" kısmını bastırarak. Başımı hafifçe salladım. "Ensemden gıdıklanıyorum."

Batu anında beni kolumdan önüne çekip enseme bir öpücük bırakınca istemsizce tekrar kıkırdadım. "Batu!" Batu'nun elleri benim kollarımdayken, "Hey! Siz ne yapıyorsunuz öyle?" Gelen sesle ikimizde başımızı çevirip sesin yönüne baktık. Önümüzdeki Aşk Kafesi üyeleri hepsi bize anlamsızca bakıyordu.

Batu bir anda enseme hafif bir şaplak attı. Bu hareketin beni tekrar kıkırdatmasına izin vermeden dudaklarımı bastırdım. "Ensesi açık kalan pastacıya şaplak atarlar." Bu sözü daha güldürücü olmuştu. Dudaklarımı daha güçlü bastırmaya çalıştım. Fakat bunu yaparken dudaklarım durmadan oynuyordu.

Ali, Yılmaz amca rolünü üslenip tövbe çekerken Pelin, Nil abla ve Ali gülüyorlardı. Nil abla ve Orkun çok farklı gülüyordu çünkü onlar bizi biliyordu.

Hepsi önüne dönerken asansöre binip odaların olduğu kata çıktık. Çok geçmeden asansör çıkmıştı. Asansörden inip odalarımıza doğru yöneldik. İki kapı karşı karşıyaydı. Erkekler ve kadınlar olarak hepimiz kendi odalarımıza geçtik.

Çalışan görevliler bavulumuzu içeri bırakırken bakışlarımı odada gezdirdim. Sadece iki yatak vardı. Görevli çıktığı sırada ilk konuşan Pelin oldu. "Ee? Nasıl yatacağız iki yatak var?" Yataklardan birinin üstüne yerleşerek oturdum. "Ben Arya'yla yatarım. Senle de Nil abla yatar, sığarız."

Pelin oturduğum yatağın yanındaki yatağa oturup, "Aynen hallederiz öyle." diyerek bana katıldı. Bakışlarım Pelin'e kaydı. Dertli dertli yere bakıyordu. Uzanıp çaktırmadan onu dürtmemle bakışları anında beni buldu. Ne oldu? dercesine baktığımda omuz silkti. "Yok bir şey."

Bakışlarım Arya'ya kaydı. Pelin'e bir bakış attıktan sonra sanki bildiği veya hissettiği bir şey varmış gibi bakışlarıyla bana ima yaptı. "Pelin hava mı alsak biraz?" diye sormamla tekrar omuz silkti. "Bilmem."

Buraya tatil yapmaya gelmiştik. Bir anda böyle olan Pelin'i görmek hoş olmuyordu. Eğleneceksek hep beraber eğlenecektik. Onun böyle bakmasını istemiyordum.

Yavaşça oturduğum yerden kalktığımda aynasından güzelliğine bakan Nil abla mırıldanmaya başladı. "Hayırdır kızlar? Daha yeni girdik." Bakışlarım Pelin'deyken konuştum. "Öylesine ya. Canım sıkıldı hemen." Nil abla bakışlarını aynasından çekmeden güldü. "E bir biz gelmeseydik kim bilir ne kadar sıkılırdın..." Bakışları aynasından beni bulduğunda sinsice sırıttı. "Gerçi... Batu yanındayken sıkılır mıydınız bilmem..."

Bu ima beni kızarmadan burayı terk etmem gerekiyordu. Pelin yataktan kalkmış yanıma gelirken, "Tabi sıkılırlardı. Abim hep söylenip dururdu. Canından bezdirirdi onu." dedi alayla söylenir gibi. Ona hak veriyor gibi başımı salladım.

Beraber odadan çıkıp asansöre doğru ilerlemeye başladık. Tam bu sırada karşı kapı da açılmıştı. Bakışlarım kapıdan çıkana kaydı. Ali odadan çıkmış ve çatık kaşlarıyla bizim gibi asansöre ilerliyordu. Beni, ardından Pelin'i fark edince ifadesi yavaşça soldu.

Asansöre girdiğimiz sırada Pelin, Ali'yi fark etmişti. Ali kapının arasından sıvışıp yanımıza gelince bakışlarımı ona çevirdim. "Ne oldu?" Ali ilk kata basarken sessizce ofladı. "O Batu denen herifle aynı odada bile kalınmaz!" diye söylendi sadece. Anlaşılan yine kavga etmişlerdi.

Ali tam Pelin'in yanında dururken Pelin'in bakışları çekingence onda gezindi. Ali başını hafifçe ona çevirince anında bakışlarını kaçırmıştı. "Pelin? Nasılsın?" diye sordu sakince. Pelin omuz silkti. "İyiyim. Sen?" Ali de başını sallayarak önüne döndü. "Bende aynı."

Birbirinden hoşlandıkları apaçık ortadaydı. Onlara biraz yardımcı olmak lazımdı. Asansör inince hep beraber indik. Asansörden inerken Pelin tekrar Ali'ye döndü. "Sen nereye?" Ali omuz silkti. "Biraz hava almak istemiştim. Abinden uzak olmanın bir yolu. Zaten sadece iki yatak var. Ya Orkun'la yatacağım, Ya Batu'yla. Batu Bey tek yatacağım diyor ama..."

Hafifçe güldüm. Ali bana kınar gibi bir bakış attı. "Gülme abla! Bir yatağı kapayım dedim fark ettirmeden tekmesiyle yere fırlattı o herif!" Nasıl ya? Gerçekten ben yokken kardeşime böyle mi davranıyordu?

Hava almak için düşünmeden dolanmaya başladığımızda bakışlarımı etrafta gezdirdim. "Telefonumu unutmuş olmalıyım! Ben gideyim en iyisi." Ali anlamsızca bana baktı. "Ne olacak sanki? Birazdan döneriz zaten." Başımı iki yana salladım. "Ben önden gideyim işte!" Pelin bana gitme der gibi kaşlarını indirip kaldırırken gülüp el salladım. "Yukarıda görüşürüz!"

Hemen koşarak içeri girdim ve camın arkasına geçtiğim gibi onları izlemeye başladım. Burası onlar fazla yakındı. Seslerini duyacak kadar yakındım onlara. Ben gittikten sonra yürümeyi bırakmışlardı.

Ali, Pelin'e dönünce Pelin'de ona dönmüştü. "Ee?" dedi Ali boş bir sesle. Pelin derin bir nefes verdi. "Ee..." diyebilmişti sadece.

Ali ellerini yavaşça beline yasladı. "Daha nasılsın? Abinle başa çıkabiliyor musun?" Pelin bakışlarını hızla ona çevirip kaşlarını çattı. İfadesinde bir bıkkınlık vardı. "Sürekli abimden bahsediyorsun. Yani hiç başka şeyler konuşmuyoruz." Ali de böyleydi maalesef. Hoşlandığı kişilerle konuşurken genellikle ortak noktalardan, ortaklardan bahsederdi. Ali bir lise de bir kızdan hoşlanmıştı. Bir de şu sıralar Pelin'den. Hatta kız da sırf bu ortaklardan konuşuyor diye ondan uzaklaşştı.

Ali bakışlarını eline indirdi. "Başka konuşacak bir şeyimiz var mı ki?" Pelin'in kaşları daha çok çatıldı. "Haklısın sende. Biz arkadaşız ya hani. Ben ondan şey yapmıştım." Sesinde hayal kırıklığı vardı.

Ali bakışlarını elinden çekmeden başını salladı. Pelin yavaşça yutkunarak inatla onun gözlerine bakmaya devam etti. "Gözlerin çok güzel. Bundan bahsedebiliriz mesela."

Ali anında yeşil-mavi karışımı olan gözlerini kaldırıp Pelin'in maviliklerine dikti. "Beğendin mi?" Pelin hafifçe gülerek başın salladı. "Ne o? Beğendiysen senin olsun falan mı diyeceksin?" Bunu sırf sohbet olsun diye demişti.

Ali hafifçe gülümsedi. "Sen kendi gözlerini görmüyorsun galiba? Boncuk gibi gözlerin var." Pelin kaşlarını yavaşça kaldırdı. "Sırf gözlerine iltifat ettim diye demene gerek yok. Benimkiler normal, basit bir mavi. Senin öyle değil. Çok güzel gözlerin var. Asla ne olduğu çözülmeyen duygular gibi, kendini saklayan hisler gibi, hangi renge büründüğünü göstermeyen bir renk."

Ali yavaşça başını iki yana salladı. "Gözlerine haksızlık etmemelisin. Çünkü ben onlara bakmaya doyamıyorum." Pelin'i bu itiraf şaşırtırken dudakları yavaşça aralandı. "Nasıl yani?" Ali doğrular gibi başını salladı.

Pelin'in kaşları kalktı. "Neden böyle bir şey dedin ki?" Ali, demin bakışlarını ayırmadığı elini çekingence uzatıp Pelin'in elini kavradı. Pelin şoka girmiş gibi dururken Ali konuştu. "Yeterince açık değil mi sence de? Güneşte parlayan sarı saçlarına, kafenizin önündeki denize benzeyen gözlerine, buğday tenine hayran olmuş olabilirim. O ilk arabamızın önüne atlayan kıza aşık oluyor olabilirim..."

Pelin dudaklarını yavaşça birbirine bastırdı. Şok ifadesi hala yüzündeydi. Onları izlerken gülümsüyordum. "Ciddi misin Ali?" Ali tek kaşını kaldırdı. "Şaka yapar gibi bir halim mi var?" Pelin kocaman gülümsedi. "O halde duyguların karşılıklı olabilir."

Ali, Pelin'i tutmuş olduğu elinden çektiği gibi ona sarıldı. Pelin şaşkınlıkla gülümserken ona karşılık vererek kollarını beline sardı. Ali kollarını sıkıca Pelin'e sarmışken gözlerini kapatmıştı. Pelin'in sesi kısık bir şekilde buraya geldi. "Bak demek ki başka konular hakkında da konuşabiliyormuşuz."

Onların haline şapşal bir şekilde sırıtırken hemen geri çekilip onları kendi hallerine bırakarak asansöre ilerlemeye başladım. Bir kişinin bulunduğu asansöre binerek kat tuşuna bastım. Kapılar kapanırken bakışlarım yanımda beni izleyen adama kaydı. Genç ve yakışıklı biriydi. Siyah gür saçları vardı. Saçları kadar kara gözleri ve buğday bir teni.

"Selam." Hafifçe başımı sallayarak önüme döndüm. "Selam." Adamın bana döndüğünü hissettim. "Tanışıyor muyuz? Tanıdık geldiniz de. Adınızı öğrenebilir miyim?" diye sordu merakla. Başımı yavaşça ona çevirdim. "Tanıştığımızı pek sanmıyorum. Çünkü siz bana hiç de tanıdık gelmediniz."

"Yine de adınızı öğrenmek isterim." Tekrar adama dönüp pek samimi olmayacak şekilde hafifçe gülümsedim. "Maalesef bu hayatta her zaman istediğimiz olmuyor." Adam hafifçe güldü. "Tek mi geldiniz?" Adama bir bakış atıp önüme döndüm. "Bunların hiçbirinin sizi ilgilendirdiğini düşünmüyorum beyefendi." dedim kibar olmaya çalışarak.

Adamın omuz silktiğini hissettim. "Peki çilli hanımefendi. Açıkçası tanışmak için bir şansım olsun isterdim." dedi çapkın bir sesle. Aynı gülümsememi sundum. "Bunun için pek vaktim yok, vaktim olsa bile şansınız olacağını pek sanmıyorum. İyi günler." Asansör açıldığı an çıkıp ilerlemeye başladım.

Çok geçmeden kapının önüne yetişmiştim. Odaya girdiğimde bakışlarım Nil abla ve Arya'da gezindi. İkisi de özenle hazırlanıyordu. Arya dudak kalemini aynadan bakarak dudağına sürerken Nil abla saçlarını düzeltiyordu. Bana bakmadan, "Pelin nerede?" diye sordu. Sadece, "Şimdi gelir." dedim.

Arya ayna önündeki işini halledince bana döndü. "Kahvaltıya ineceğiz." Üzerimi değiştirme gereği duymadan başımı salladım. Tam kapıya yöneleceğim sırada kapı çaldı. Kapıyı açtığımda Pelin içeri girdi. Keyfi yerine gelmişti. Oldukça mutlu görünüyordu.

Bunu fark eden Nil abla ona döndü. "Ne olduk kız?" Pelin omuz silkti. "Hiç... ben çok açım ya!" Arya kollarını göğsünde bağlarken ona döndü. "Şimdi kahvaltıya iniyoruz zaten." Gülümseyen Pelin'e bir bakış attığımda bana döndü. İfadesini bozmadan ne oldu? dercesine başını salladı. Bir şey demeden sadece gülümsedim.

"Tamamdır kızlar hadi inelim." Arya kapıdan çıkarken bizde tek tek peşinden çıktık. Hep beraber asansöre doğru ilerledik. Yetişmemizle asansörün kapıları açıldı. Asansörün içinde bizim dışımızda iki kız daha vardı. Bunu takmadan tek tek içine girdik. Pelin asansörün düğmesine bastı. Asansörün kapıları kapandı.

Kızların konuştuklarını duyabiliyorduk. Sarışın olan kız, "Hava kararsın buranın gece kulübüne gideriz." diyordu. Pelin'le aynı anda birbirimize döndük. Kadınlar bizden önce olan bir katta asansörden indiler. Ardından kapılar tekrar kapandı.

Nil abla onlar çıkar çıkmaz bize döndü. "Biz de gitsek akşam?" Arya onlara alaylı bir bakış attı. "Size kız kıza gidelim derdim ama siz o erkeklerinizi alıp gideceksiniz bunu bildiğim için ben yokum."

Kimse bir şey demeden asansörün kapısı açıldı. Hepimiz inip hızla restorana ilerledik. Boş olan cama yakın masalardan birine oturduk. Masalara rasgele yerleştik. Erkeklerden bir iz yoktu hala.

Pelin kolunu masaya koyup bize yaklaştı. "Ee gidiyor muyuz peki?" Kaşlarım çatılırken ona döndüm. "Nereye?" Nil abla bana bakmadan cevap verdi. "Gece kulübünden bahsediyor." Geri çekilerek omuz silktim. "Bilmem ki."

"Gidelim ya! Zaten doğru düzgün bir yere çıkamıyorum. Bir kafe bir ev sıkıldım!" diye söylendi Nil abla. Pelin ona döndü. "Emin misin? Yani Gürkan enişte de yok yanında." Nil abla hafif bir gülümsemeyle ona döndü. "Canım ben Gürkan'dan izin almıyorum veya onun yanımda olmasına gerek yok."

Pelin kaşlarını kaldırdı. "O anlamda demedim. Evlisin sonuçta. Bir haberi olsun bari adamı." Nil abla yavaşça arkasına yaslandı. "Kulübe gideceğimizin haberini vermeye ne gerek var? Kardeşlerim, arkadaşım yanımda, hep beraberiz." dedi Nil abla. Pelin uzatmadan önüne döndü.

Pelin sabırsız bir şekilde tekrar sordu. "Gidecek miyiz peki?" Arya omuz silkti. "Bana uyar. Ama kız kıza gitmeyi tercih ederim." Onlara katılarak bende başımı salladım. "Bana da uyar her türlü."

Pelin ellerini birbirine çarptı. "Tamam o zaman." dedi sevinçle. Arya sırtını sandalyesine yaslayarak gözlerini kıstı. "Ama diğerlerini ne yapacağız." Rahatça onlara döndüm. "Kendi aralarında ne yapıyorlarsa yapsınlar biz bu akşam yokuz diyeceğiz sadece." diğerleri de başını sallamaya başlayınca akşam yapacak bir planımız var olmuştu artık.

🍰

Erkekler gelmişti. Serpme kahvaltı hazırlatmış ve çoktan aç karınlarımızla yemeğimize başlamıştık. Batu hemen yanımda bir şekil yer almıştı, çünkü Ali'nin de asıl amacı Pelin'in yanında yer alabilmekti. Pek bir şey çaktırmamaya çalışsalar da arada durup birbirlerine gülümsüyorlardı. Bunu bir ben fark ediyordum ve sanırsam Nil abla da fark ediyordu.

Orkun ve Arya işini halletmeliydim. Her ne kadar Arya'yı istemediği bir ilişkiye sürüklemek istemesem de bir denemek olacağı olmayacağı tamamen görmek istiyordum. Artı olarak onun bir arkadaşı olduğum için hayatını sırf onu aldatan eski sevgilisi yüzünden erkeklerden uzak duran, kendini tamamen kariyerine bağlamış biri olarak görmek istemiyordum.

Farklı duyguları tatsın, tekrar aşık olsun istiyordum. Sırf biri yüzünden aşka küs kalmasın istiyordum. Tabi sırf bu isteklerim için onu hiçbir şeye zorlamazdım. Bu isteklerde onun iyiliği için olan istekler. Çünkü o mutluysa bende mutluydum.

Olmayacak olsa bile bunu Orkun'a kanıtlamak için de bir an olabilirdi. Onun da olmayacak bir umuda bağlanmasını istemezdim. Bir an önce ilk planımı da şimdi yapacaktım. Masanın altından telefonumu çıkarıp Orkun'a mesaj yazmaya başladım. Batu bir şeyler yaptığımı fark edince o da eğilip merakla telefonuma baktı.

Siz: Orkun!

Bakışlarım masadaki Orkun'a kaydı. Mesajın bildirimiyle titreyen telefonunu aldığı sırada bana çaktırmadan bir bakış attı. Ona bakışlarımla telefonunu işaret ettim.

Siz: Şu an ilk planı uygulayabiliriz!

Orkun: uygulayalım Şirine! Mükemmel hazırım onu kazanmak için!

Orkun'u da anlıyordum. O da benim gibi hayatı boyunca doğru insanın kendiliğinden karşısına çıkmasını beklemişti. Daha doğrusu o doğru insanı değil kaderi olacak kişinin karşısına çıkmasını istemişti. Aşık olacağı kişinin.

Bu yüzden bu konularda biraz beceriksizdi. Yani tam olarak onu nasıl kazanabilir bilmiyordu. Kendince taktikler uygulamaya çalışıyordu.

Onun duyguları da beni soru işaretlerine yönlendiriyordu. Aşık olup olmadığını sorguluyordum. Belki sadece basit bir hoşlantıydı? Ama öyle olsaydı olmayacağını anlayınca bırakırdı. Ve Orkun öyle bir karakter değil.

Siz: Şimdi sen operaları çok seviyorsun tamam mı?

Orkun: Öyle mi yapıyorum?

Siz: Evet!

Orkun: O ne öyle ya mıy mıy!

Orkun: Sevmem öyle şeyleri.

Orkun: Bir ara ayıp olmasın diye Nil ablaya eşlik ettim az daha uyuyormuşum. Ayrıca Nil abla da pek bir şey anlamamıştı. Havalı görünmek için orada fotoğraf falan çekinmekmiş amacı!

Buna çaktırmadan güldüğümde Batu'nun sadece çatık kaşlarıyla ekrana baktığını gördüm. Açıkçası bende Arya'ya bir ara eşlik etmiştim ve sırf onun keyfi bozulmasın diye, matematik dersinde konuyu anlıyormuş gibi ifadelerle başımı sallaya sallaya operayı dinliyordum. Bunu asla unutmamıştım.

Siz: Diyelim ki seviyorsun tamam mı?

Siz: Çünkü Arya da çok sever. Bale izlemeyi de sever Arya.

Orkun: O seviyorsa bende seviyorum artık!

Çaktırmamak adına hemen telefonu kapattım. Çatalımı alıp ağzıma bir salatalık attım. "Ary biz şu aldığın biletlerle haftaya operaya gidiyor muyuz? Ben gelmesem ya? Sıkılıyorum orada."

Arya sakince ağzındaki lokmasını bitirip konuştu. "Tamam ben tek de gide-" Orkun'a yaptığım işaretle hemen lafa atladı. "Ben çok severim!" dedi fazla bir tepkiyle. Bütün bakışlar ona kaymıştı.

Arya şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırarak Orkun'a baktı. "Sen mi?" Orkun havalanmış gibi başını salladı. "Ben tabi. Ne sandın?" Arya hafifçe gülümsedi. "Ben senin opera seveceğini hiç düşünmemiştim. Önyargı işte. Kötü bir şey ama insanın içinde ister istemez oluşuyor." Orkun ona hak verir gibi başını salladı. "Ben bale izlemeyi de çok severim. Tam bir sanat adamıyım. Resim bile yaparım."

Arya'nın dudakları aralanırken kaşlarını kaldırdı. "Gerçekten mi? Buradan bakınca hiç sevecek gibi görünmüyorsun da. Yani sıkıcı falan gelirmiş gibi." Orkun buna hafifçe güldü. Arya'ysa hala ona bakmaya devam ediyordu. Oysa bilmiyordu ki tam düşündüğü gibi olduğunu.

Batu gülmeye başlayınca dirseğimle belli etmemesi için koluna vurdum. Arya hayran bir ses tonuyla konuştu. "Açıkçası beklemezdim. Ama bu tür insanlar beni çok etkiler. Ayrıca beni şaşırtmanda ekstra ilgimi çekti." Orkun zafer gülümsemesiyle kalbi duracak gibi elini kalbine bastırdı. Muhtemelen şu an Arya'ya karşı büyük bir adım attığını düşünüyordu. "Etkilendin yani benden?"

Arya bu cümleyle anlamsız bakışlar attı. Orkun bakışı fark eder etmez hemen lafını düzeltmeye çalıştı. "Yani eğer seni etkilediysen ne mutlu bana. Ve sizin bu sanat anlayışınız beni de çok etkiledi." Arya hafifçe güldü. "Şu an seninle tekrar tanışıyor gibi hissettim."

"Beraber gidelim mi?" Arya rahat bir ifadeyle omuz silkti. "Olur. Şirin de gelmiyor zaten." Orkun şu an bu ortamda olmasa kesinlikle bağıra bağıra sevinirdi fakat şu anda sadece gülümseyebilmişti. Çaktırmadan elini kalbine bastırıp duruyor ve içli nefesler alıp veriyordu. Arya'nın adımı onun kalp atışını gerçekten uçuracak derecede yükseltiyordu. Sanırım içinde Arya'ya karşı olan hisler gerçekti veya git gide daha da büyüyordu.

Batu kulağıma doğru eğildi. "Hallettin. Aferin Şirin Pastacıma." Zafer edasıyla bakışlarımı Batu'ya çevirdim. "Hallettim ama umarım bu adım onu susturmaya yeter. Çünkü şu an olan şey büyük bir fırsat. Orkun bir çok şeyi bu buluşma sayesine düzeltebilir." Batu bana katılır gibi başını salladı.

Orkun konuyu değiştirmek için masadakilere dönüp konuştu. "Akşam bir şeyler mi yapsak?" Arya direkt, "Bizim akşam planımız var." dedi. Batu'nun hemen bana döndüğünü hissedince bende ona döndüm. Bana sorar gibi bakıyordu.

Pelin benim yerime herkese cevap verdi. "Kız kıza eğlenmeye karar verdik." Bakışları sürekli Ali'ye gidiyordu. Ali kaşlarını kaldırarak Pelin'e bakıyordu. "Kız kıza?" diye fısıldadı Pelin'e sorar gibi. Sanki daha çok onunla baş başa takılmayı planlıyor gibi bir ifadesi ve hayal kırıklığı vardı.

Nil abla araya girdi. "Evet! Kız kıza eğlenmeye çıkacağız." Batu hâlâ bana bakıyordu. Bakışlarımı ona çevirdim. "Ne bakıyorsun?" Bakışlarını dikkatle üzerimde gezdirdi. "Akşama bir şeyler ayarlarız diye düşünüyordum... Baş başa." diye bastıra bastıra fısıldadı.

Hafifçe gülümseyerek çaktırmadan ona yaklaştım. "Daha bol zamanımız olur. Şimdi tatildeyken kız kıza eğleneceğiz." Batu elini sandalyeme çıkarıp parmağını sırtımda ufak hareketle gezdirip enseme doğru yol almaya başladı. "Yanımda olmak istemez misin? Bu gavur kardeşin zaten bizi yalnız bırakmıyor. Bir şekil yolunu bulurdum." dedi ikna edici bir sesle.

Parmağını ufak hareketi beni huylandırırken kahkaha atmamak adına parmağının hareketleri enseme gelmeden parmağını tutup geri çektim. O bana koyu elalarıyla derin derin bakarken onu reddetmek zor olsa da, "Hayır." dedim net bir sesle. Ardından gülümseyerek diğerlerine döndüm.

Orkun çenesini kaldırmış konuşuyordu. "Niye kız kıza ki? Niye ayrımcılık yaptınız ki? Bende gelseydim? Kankamda gelseydi, Aliş de gelseydi. Hepimiz insanız neden ayrımcılık yapıyoruz ki. Üzülürüz ama biz..."

Ali bizi tanıdığı için aklıma koyduğumuzu yapacağımızı biliyordu. Bu yüzden boş dil dökmek yerine sırtını sandalyesine yaslayıp, "İyi eğlenceler." demişti. Onun ardından Orkun acıyalım diye dudağını büzerken, "İyi eğlenceler..." diye mırıldandı.

Bakışlarım bir cevap bekler gibi Batu'ya kaydı. Huysuz ifadesiyle bana bakarken, "Kötü eğlenceler, umarım günün sonunda keşke sevgilimin yanında kalsaymışım, hiç de eğlenmedim falan dersin." Kaşlarımı çatarak ona baktım fakat ne sözünü, ne bakışını değiştirdi. "Batu!" Batu bakışını değiştirmedi. "İyi eğlenceler demen gerekiyordu!" diye söylenerek önüme döndüm.

Orkun, Ali ve Batu'ya döndü. "Bizde erkek erkeğe bir şeyler yaparız artık." Batu ve Ali de onu onaylamışlardı.

Nil abla sandalyesinden kalktı. "Yarım saattir yemek yiyorsunuz kalkın da yürüyüş falan yapalım." İlk onaylayan Ali olmuştu. Onunla beraber Pelin de kalkmıştı. Arya da yemeğini yediği için onlara uymak adına kalkarken Orkun da tabi ki onunla kalktı.

Ben kalkacağım sırada Batu bileğinden tuttu. Kıpırdamadan dönüp ona baktım. "Onlar gitsin biz baş başa kalalım." diye sessizce fısıldadı. Dudaklarım aralanırken ona cevap verecektim ki Pelin konuştu. "E hadisenize!" Nefesimi verip onun kolundan tutup kaldırmaya çalıştım. "Hadi gel Batu."

"Bıktım sizin yürüyüşlerinizden ya!" diye söylendi. O isteksizce yanımda yürürken hep beraber hızla restoranın çıkışına ilerledik. Dışarı çıktığımızda bakışlarım sahilde ve denizde gezindi. Bir Aşk Kafe sahili olmasa da güzeldi.

Sahilde yürümeye başladık. En önde Batu ilerliyordu, arkasında ise ben vardım. Nil abla arkamızdan konuştu. "Bu Batu niye en önde ilerliyor? Zorla mı gelmiş, isteğiyle mi belli değil." Pelin'in gülme seslerini duyabiliyordum.

Daha hızlanıp Batu'nun yanına yetiştim. "Batu! Yavaşla biraz ya!" Orkun'un arkadan, "Aa Ferhat!" demesiyle Batu anında durdu. Önce etrafa baktı ardından hızlıca "Hani Ferhat?" diye sordu.

Diğerleri de yanımıza yetişmişti. Batu Orkun'a dönüp, "Hani nerede?" diye sordu hızlıca. Orkun ona gülerken konuştu. "Ferhat falan yok lan! Dur desem durmayacaktın. Bende yasaklı kelimeyi kullandım." Batu'nun kaşları derince çatıldı. "O altı harfli yasaklı kelimeyi kullandıysan bunu bir cezasının da olacağını biliyorsun." Orkun kaçacağı sırada Batu peşinden gitmeden onu sıkı sıkı tuttum. "Boş ver ya!"

Batu ağzında bir şeyler gevelerken Orkun'a pek iyi olmayan bir şekilde başını sallayıp önüne döndü.

Herkes moduna dönmüştü bile. Başımı çevirdiğimde sahilin ortasına bir futbol sahası gördüm. Bakışlarım boş sahada dolanıyordu. Kaşlarım çatılırken bir anda aklıma gelen fikirle diğerlerine döndüm. "Futbol oynayalım mı?"

Pelin de hemen heyecanlandı. "Evet güzel olur!" Batu'nun bakışlarını üzerimde hissettim. "Sen oynayabiliyor musun?" Ona dönerek alay eder gibi güldüm. "Ne sandın? Tabi ki!"

Arya da bize katılarak sevinçle ellerini çırptı. "Ben oynayacağım! Benimle beraber oynayacaklar gelsin." dedi ve sahaya doğru koşmaya başladı. Pelin gülerken hemen peşinden koştu. Onun ardından ben ve bizim gibi koşmadan havalı bir şekilde yürümeyi tercih eden Nil abla. Ali de bizimle gelmişti. Onun canına minnetti zaten.

Çok büyük olmayan sahaya girince hemen aynı yerinde duran kalanlara döndüm. Bir tek Orkun ve Batu kalmıştı. Orkun yanındaki Batu'ya döndü. "Kanka, Arya da gitti. Bende gidiyorum." dedi ve konuşur konuşmaz koşmaya başladı. Herkesin sahaya geldiğini gören Batu bir huysuzluk yapmadan hızlı adımlarla sahaya yürümeye başladı.

Sahanın ortasında toplanmıştık. Pelin sinsice sırıttı. "Nasıl takımlara ayrılacağız? Bu kadar az kişiyle mi oynayacağız?" Batu direkt cevap verdi. "Ben, Şirin ve Pelin oluruz. Sizde Orkun, Arya, Ali olursununuz. Nil abla da hakem olur." Ali huysuzluk çıkaracağının işareti olan bakışlarını ona dikerek bastıra bastıra bir cevap da kendisi ekledi. "Ben, ablam ve Arya. Biz Trabzonlular olarak, aynı takımda Trabzonspor oluruz. Siz üçünüzde aynı takımda. Nil abla da hakem olur."

Nil abla kaşlarını çatarak tek tek ikisine baktı. "Ben niye hakemim?" diye söylendi. "Çünkü öyle eşit olmuyoruz abla." diye anında cevap verdi Batu.

Bakışlarım sahaya giren tanımadığımız insanlara kaydı. Dört kişiydiler. Hemen aklıma gelen fikirle onlara döndüm. "Siz de mi oynamak için geldiniz?" Hepimiz onlara döndüğümüzde başlarını salladılar. iki kız, iki erkeklerdi. "E hep beraber oynayalım? Ne dersiniz?" Önce birbirlerine baktılar ardından ifadeleriyle kısaca konuştuktan sonra bize dönüp başlarını tekrar salladılar.

Orkun gülerek bana döndü. "İyi akıl ettin kız Şirine!" Ellerimi çırparak kızlara döndüm. Arya ellerini beline yerleştirdi. "Bence kızlar ve erkekler olarak ayrılalım." Pelin hemen Arya'ya katılarak başını salladı. Bende katıldığım sırada Batu'nun beni dürtmesiyle ona döndüm.

Çaktırmadan yüzüme doğru eğildi. "Seninle rakip olmak istemiyorum." diye fısıldadı beni tuttuğu kolumdan yavaşça yanına doğru çekerken. Kaşlarımı alay eder gibi kaldırdım. "Niye ki? Yenilmekten mi korkuyorsun yoksa?" Batu gözlerini devirdi. "Hayır. Sadece yenilmeni istemem." dedi emin bir sesle.

Bedenimi tamamen Batu'ya çevirdim. Yüzümde hafif bir sırıtış ifadesi oluşuyordu. "Yeneceğini nereden biliyorsun?" Batu muzip bir şekilde güldü. "Sen futboldan ne anlarsın Şirin? Eminim hayatında hiç pes bile oynamamışsındır."

Kaşlarım çatılırken Batu'ya doğru yaklaştığımda o da hemen karşılık vererek bana doğru yaklaştı. Aramızda mesafe kalmamış sayılırdı. "Bunu takımınızı yenince de söyle tamam mı? Unutma sakın." Batu dediğimi umursamadan yakınlığımızdan etkilenmiş gibi iç çekerek fısıldadı. "Sen beni yenmişsin bu sana yetmez mi?"

Dudaklarım aralanırken diyecek bir şey aradım çünkü konuyu anında 360 derece döndürmüştü. "Tamam. Bunun için sana sonra bir öpücük vereceğim..." diye fısıldadım. Hafifçe sırıttı. "Şimdi alsam ben onu?" Başımı olumsuzca iki yana salladım.

"Hadi başlayalım!" Pelin'in sesiyle bakışlarımı Batu'dan çekip ona çevirdim. Parmağıyla bizi işaret etti. "Tamam. Biz kızlar takımız, Nil abla da hakem." Başımı sallayıp kızların yanına ilerlediğimde Ali de erkekler takımının yanına ilerledi.

Tanımadığımız kızlarla tanıştık. Biri İrem, diğeri ise Sude'ydi. Yanımdaki kızlara döndüm. "Kim kaleci olacak?" Pelin hemen cevap verdi. "Ben olurum!" dedi hevesle. Bakışlarımı Arya'ya çevirdim. "En uzunumuz olsa daha mantıklı olurdu sanki?" Pelin omuz silkti. Pelin'le boylarımız yakın sayılırdı. O benden sadece biraz daha uzundu. Aramızdaki en uzun Arya oluyordu. 1.72 boyu vardı.

Pelin omuz silkti. "Bakmayın boyuma, zıpladım mı kaparım topu!" Ona gülerek başımı salladım. "Tamam o zaman, sen ol."

Nil abla tek tek bize baktı. "O zaman tamamız." Pelin elini yumruk yapıp kaldırdı. "Onlara kimin kazanacağını gösterelim!" Pelin'e gülerken Nil abla da konuştu. "Hakemde sizi tutuyor bebekler!"

Gülerken bakışlarım erkeklerin takımına kaydı. Orkun, eliyle Ali'yi gösteriyordu. "Sen kaleci ol. Batu olursa, kaleye falan top gelir, bizi suçlar topu bir tarafımıza sokar." Batu anında kaşlarını çattı. "Kaleci benim! Bu boylarınızla kaleyi tutabileceğinizi mi sanıyorsunuz?" Orkun, Batu'ya yan gözle bir bakış attı. "1.92 boyundasın diye bizi küçümseyemezsin! Ben de 1.89. Ne olmuş birkaç santimden?" Ali de ona hak verir gibi hiddetle başını salladı. Diğer iki erkek sadece izliyordu. Bu kadar az kişiyle nasıl oynanırsa öyle oynayacaktık artık.

Batu onları umursamadan kaleye geçti. "Geçin yerinize hadi!" Nil abla ellerini birbirine çarptı. "Evet başlıyoruz!" Diye bağırdı. Nereden bulduğunu bilmediğimiz düdüğü çaldı. Sahaya yerleşirken bakışlarım kalede hazırda bekleyen koyu elalarla karşılaştı. Ve artık maç başlamıştı.

Hızla Arya'yla beraber topa koştuk. Top Ali'deydi. Bizde onu alabilmek adına koşuyorduk. Ali hızla bizim kaleye ilerledi. Hızla topu kaleye yolladı Pelin topun tam tersi yönüne gidince topu tutamadı ve top kaleye girdi. Maalesef bu küçük sahada bu kadar az oyuncuyla bu kadar kolay gol atılabiliyordu.

Pelin ayağını yere vurarak sitemle Ali'ye bakarken, golü kalesine atmış olan Ali ona özür diler gibi bir şekilde sırıtıp ellerini iki yana açtı. "Ya bana gelseydi!" dedi saçını geriye atarak. "Amaç o ya zaten..." diye mırıldandı Orkun sessizce. Pelin ona ölümcül bakışlar atarken Ali ve Orkun ellerini birbirine çarptı.

Nil abla bağırdı. "1-0 Erkekler takımı önde!" Düdüğü çalmasıyla tekrar başladık. Hızla topun peşinden koşmaya başladık. Top Orkun'daydı bu sefer. Arya hızla topu Orkun'dan aldı. Daha doğrusu Orkun da vermiş olabilirdi. Emini o anı hiç kimse anlayamamıştı. Değişik bir şeydi.

Arya yönü onların kalesine çevirdi ve hızla kaleye koştu. Onların kalesine yakın olduğum için bana pas attı. Erkekler takımından Burak denen adamı atlatmak adına Topu İrem denen kıza pas attı. İrem anında topu kaleye savurdu fakat Batu hemen topu yakalamıştı.

Kaşlarım çatılırken kaleden, kolunun altındaki topla beraber bana alayla bakan adama bir bakış attım. Hemen saçlarımı bir araya toplayıp dağılmayacak şekilde at kuyruğu yaptım.

Ali nefes vererek konuştu. "Hadi devam edelim!" Nil abla köşeye geçti. Batu topu ortaya fırlatınca maç tekrar başladı.

Top bendeydi. Hızla kalelerine ilerledim. Orkun'a bir çalım atıp orayı döndürmüştüm. Tempomu arttırarak son gücümle topu kaleye attım fakat Batu sanki yıllardır kaleciymiş gibi hemen bunu da tutmuştu. Bu iş sinir bozucu bir hal alıyordu artık.

Elinde tutmuş olduğu topu işaret ederken bana doğru hafifçe güldü. "Şirin şirin sinirlenmiş yine pastacım. İyi attın ama yalan yok. Orkun'a attığın çalım da iyiydi." diye bana doğru fısıldamıştı.

Batu uzunluğu kulağına ulaşan saçlarını karıştırdı. Nefesimi vererek geri adımlar attım. Unutmayalım ki bu basit bir maçtı. Ama yine de onu yenmem lazımı.

🍰

Orkun ve tanımadığımız adamlar omuz omuza zıplarken sinirle onlara bakıyordum. Sorun tamamen Batu'ydu. Sorun tamamen onun kalede durmasıydı! Hiçbir topu da atmamıza izin vermemişti. Bir süre sonra kendi kalemizde de kaleci değişikliği yapmıştık. Pelin ve Arya yer değiştirmişti.

Skor ise, 6-0'dı.

Son bir hakkım var gibi görünüyordu. Koştuğum gibi Batu'nun yanında yerimi aldım. Ara vermiştik ama bizim ısrarımızla devam edecektik. Bir gol olsun atmadan vazgeçmeyecektim.

Herkes sahanın ortasında birbirleriyle konuşurken bende sırtını kale direğine yaslayarak dümdüz buran Batu'ya yöneldim. Beni anında fark etmişti. Koyu elaları bende gezinirken tam karşısına geldim. Parmak uçlarıma yükselerek elimi uzatıp saçlarını yavaşça düzelttim.

Batu bizim kaleye doğru ilerlerken ona yaklaştım. Hatta baya yaklaşıp ne yapacağımı bilemeyip yanağına minik bir öpücük kondurdum. Batu bunu beklemediği için şaşkınlıkla durdu. "Bu öpücük sözüm." dedim.

Hemen geri çekildiğim sırada Nil ablaya dönüp aceleyle maçı başlattırdım. Batu yanağındaki eliyle beraber çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Dudakları aralıklıydı. Bakışları bende gezinirken yavaşça yutkundu.

Yeni tanıştığımız adamlardan Doruk olanından topu alıp kaleye yöneldim. Batu elini yanağından çekerken odaklanmaya çalıştı fakat aklı hala yanağına kondurduğum masum öpücükteydi.

O daha kendine gelemeden topu kalenin köşesinden kaleye yolladım. Ve sonunda bir gol atmış olduk. Batu bir topu attığım yere, bir bana bakarken kaşları git gide çatıldı. Herkes şaşkınlıkla bir Batu'ya bir bana bakarken, Batu sinirle "Bu sayılmaz beni öptü!" dedi yüksek bir sesle.

Başımı iki yana salladım. "Bal gibi de sayılır!" Şu an tamamen onunla tartışmaya odaklanmıştım. Batu karşıma kadar gelip çatık kaşlarıyla bana baktı. "Şike bu! Saymıyorum!" Umursamazca omuz silktiğimde kaşları daha da çatıldı. "Şirin!"

Kaşlarımı çattığımda bakışlarım tekrar onu buldu. "Sayılır! Mızıkçılık yapma! Dalmasaydın bana ne!" Batu bana yaklaşınca bende inatla ona yaklaştım. "O gol sayılmayacak! 6-0!" Bastıra bastıra konuştum. "O gol sayılacak! 6-1!"

Batu bir anda sinirle ağır ağır başını salladı. Saçımı geri atarak çenemi kaldırdığımda beni kendine çektiği gibi etraftaki insanları umursamadan dudaklarını sertçe dudaklarıma bastırdı. Etraftaki şaşkın nidalar kulağıma ilişirken Batu güçlü bir öpücüğü dudaklarıma bırakıp yavaşça geri çekildi. Şaşkın bakışların ona kilitliyken, "Al sana gol." fısıldadı dudaklarıma doğru.

Şaşkınlıktan diğerlerinin sesini bile duyamıyordum. Batu yaklaştığında kulağıma fısıldadı. "Ben sana her şeyin karşılığını veririm demiş miydim? Katıyla veririm hatta. Bilirsin sen... Beni öylece öpüp kaçamazdın, Şirin Pastacı."

Gözlerimi sıkıca yumdum. Şu anı atlamak istiyordum.

Bölüm sonuna geldik!

Bölüm nasıldı? Beğendiniz mi? Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler?

Bana deste olmak için bölümü oylayıp yorumlar mısınız? Şimdiden teşekkürler 🤍🍰

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere🤍

Ig: dilek.wt

Kitap Ig: Askpastasiofficial

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top