18.BÖLÜM : AŞKIN LEZZETİ
18.BÖLÜM : AŞKIN LEZZETİ
Dün Ali ve Arya'ya ortadan kaybolduğumuzun açıklamasını yapmak istemediğim için onlar gelmeden hemen odama geçip uyumuştum. İçim gerçekten kıpır kıpırdı ve bu çok garip histi. Asla olmaz dediğim şeyler olmuştu. Bizden olmaz dedim ama oldu.
Aslında hala şüphelerim vardı. Fakat bir denemekte gerekirdi. Onun yanında anlamsızca reddedememiştim onu. Gerçekten istemiştim onunla olabilmeyi. Bir an belki bizden olabilir diye düşünmüştüm. Ve hala bu tarz düşüncelerim de vardı.
Şu anlık gizli olacaktık. Eğer Ali öğrenirse onun tepkilerini, söylenmelerini hiç çekemezdim. Birde o inatçıydı zaten. Batu desen Ali'yi umursamazdı. Kavga bile edebilirlerdi. Sonuçta Ali benden hoşlanan insanlarla amaçsızca kavga etmiş bir insan. Bu sefer bende Batu'nun yanında olacağım için Ali ne gibi bir tepki verirdi kestiremiyordum. Çok fevri ve bilip bilmeden hareket eden biriydi.
Bu yüzden kardeşimi de düşünmek zorundaydım. Bu dünyadaki ailemden kalan tek şey oydu. Annemle babamın emanetiydi. Ablası olarak onu düşünmeliydim.
Erkenden kalkıp duş alıp üzerimi giymiştim. Üzerime nar çiçeği renginde, ince askılı, altında fırfırı olan, çiçekli mini bir elbise giymiştim. Saçlarımı da düzleştirmiştim. Yüzümdeki çilleri kapatmadan abartısız bir makyaj yapmıştım. Çilekli parfümümü de üzerime sıktıktan sonra artık hazırdım.
Çantamı omzuma yerleştirip aşağıya indim. Ali uyku sersemi bir şekilde masada oturmuş salatalık yiyordu. Arya ise bardaklara çay dolduruyordu. Bunlar niye, ne kadar erken kalkarsam kalkayım benden önce şu masaya kuruluyorlar gerçekten anlamıyordum.
Güler yüzle neşeli bir şekilde yanlarına ilerleyip kendi sandalyeme oturdum. Ali'nin bakışları bana kaydı. Ciddi bir şekilde bana bakıyordu. Arya çaydanlığı masanın üzerine bırakıp sandalyesine oturdu.
Ali'nin, "Ablacığım bakıyorum baya bir neşelisin bugün?" demesiyle gülüşüm yüzümde soldu. Bakışlarım yavaşça bana şüpheyle bakan Ali'ye çevrildi. "Neden acaba? Bahsetsene biraz." Bahsedemezdim. Arya bir şeyler olduğunu anlamıştı ama Ali'nin yanında konuşmayacağımı bildiği için sadece susup bizi izliyordu. Eminim Ali yokken beni fazlasıyla sıkıştıracaktı.
"Bir sebebi yok Ali'şim. Her zaman ki halim." dedim anlamsız bir sesle. Ali te kaşını havaya kaldırdı. "Her zaman ki halin mi?" Gülümseyerek başımı salladım. "Abla, normalde sen sabahları uykundan uyandırıldığın için hep huysuz olursun. Bir ara sırf ekmek almayı unuttuğum için bana oklavayla saldırmadın mı?"
Öyle bir anımız olduğunu hatırlayıp suçlulukla gülümsedim. Konuşmaya devam etti. "Hatta bir sabah uyandığında dişlerini fırçalarken macunu yanlış taraftan sıkmışız diye manyak gibi banyo terliğiyle üzerimize saldırıp "Hanginiz bunu yanlış taraftan sıktı?" diye kızmamış mıydın?"
Arya'da, Ali'yi onaylayıp başını sallıyordu. "Ya da bir ara sabah sabah beni çağırmak için kapıyı çalan Sinan'a da "Sabah sabah ne istiyorsunuz at kafalılar!" diye bağırıp mahalleyi inletmemiş miydin?"
Suçlu bir şekilde gülümseyerek başımı salladım. "Ama kardeşim yani sinirlendirmiştiniz beni o zamanlar..."
Arya çayından iki yudum aldıktan sonra konuştu. "Bir ara da, geceden yapıp bıraktığın pastayı Ali sabah, pastanın kremasından parmağına sürüp tadına baktı diye pastayı yüzüne atmamış mıydın?"
Ali kaşlarını çatarak gözlerini büyüttü. "Evet! Doğru!" dedi Arya'ya katılarak. Arya'nın ise tek kaşı havaya kalktı. "Hayırdır Şirine?" diye sordu imayla.
Ali bize kötü kötü bakıyordu. Konuyu değiştirmek için gözlerimi büyütüp imayla konuştum. "Bakıyorum sende iyice Orkun gibi hitap etmeye başladın!" Arya anında somurtup omuz silkti. Arya "Öylesine dedim. Sende hemen..." dedi oflayarak.
Ali kalkıp kapıya doğru ilerledi. Omzum üstünden Ali'ye baktım. "Nereye Ali?" Ali sinirle, benim gibi omuzu üzerinden bakıp konuştu. "Sinanlarla kapıdayım! Gelirsiniz sizde!" Arya'yla aynı anda başımızı salladık. Ali çıkmadan önce, "Çok bekletmeyin ha!" diye bağırdı.
Arya, Ali kapıyı kapatır kapatmaz bana döndü. "Sende bir şeyler var! Anlat çabuk ne oldu dün?" diye sordu aceleyle. Yüzümde çok hafif bir gülümseme oluştu. "Ben bir şey yaptım...daha doğrusu biz. biz mi? Ay! Biz olduk değil mi?" kendi kendime sevinçli bir şekilde bir şeyler geveliyordum.
Arya anlamsızca bana baktı. "Batu dün sana resmen ilanı aşk etti. Gerçekten hepimiz çok şaşırdık. Kumsalda yürürken nereye kayboldunuz?" Omuz silkince, Arya Tabi tabi anlamında başını salladı. "Bir anda kayboldunuz ortalıktan bir şey oldu kesin. Çabuk anlat!" deyip merakla beni dinlemek için hazırlandı.
"Konuştuk işte. Pamuk şeker yedik. Sonra benden cevap istedi. Bende cevap verdim ki hemen öptü." dedim kızarmaya başlayan ifademle. Arya istemsizce sırıtıyordu beni dinlerken. "Çok güzel. Adına çok sevindim. Bak demek ki ilk öpücüğün boşu boşuna Batu'ya gitmemiş." diyerek üst üste düştüğümüz ana vurgu yaptı.
"Kızarmaya başlamış bile benim Şirin'im." dedi Arya gülerek yüzümü izlerken. "Deme öyle!" Arya daha çok güldü. "Büyük adrenalin dolu bir ilişki seni bekliyor gibi. Batu Karaman'la nasıl baş edeceksin acaba?"
"İlaçlarını kullanmaya başlayacak benim için." Bu cümlemle kaşları kalktı. "Gerçekten mi? Bu baya aşık olmuş görünüşe göre!" dedi imalı bir sesle. Gülerek sandalyemde geriye yaslandım. "Bir yandan içim kıpır kıpır, bir yandan bizim gibi iki insan sevgili olarak ne yapabilir diye düşünüyorum..."
Arya imayla gülümsedi. "Onu da artık Batu'yla konuşur musunuz, ne yaparsınız bilemem..." Kaşlarımı çatarak kızaran yüzümle ona döndüm. "Deme şöyle! Zaten kafeye gidince ne olacak onu bile bilmiyorum!" Arya halime güldü. "İnatla bu zamana kadar hiç kimseyle sırf aşık değilsin diye sevgili olmadın, şimdi böyle kalırsın işte."
Hemen, "Onun da sevgilisi olmamış ama!" Omuz silkerek yavaşça geri çekildi. "Ama senden daha bilgili görünüyor. Bir sorgula istersen." Bende onun gibi omuz silktim. "Tamam tamam. Abartılacak bir şey değil ya hallederim." dedim umursamazca.
"Demek bugün bundan bu kadar özenlisin." dedi beni süzerek. Daha fazla dayanamayıp oturduğum yerden kalkıp Arya'ya döndüm. "Ali'nin yanına gidelim yoksa o yine söylenmeye başlayacak." Başını sallayarak benim gibi kalktı. "Ali, dün gidene kadar yarım saat "Bunlar nasıl kayboldu ki? Bunlar ne yapıyorlar? Bunlar neredeler?" diye başımızın etini yedi..." diye söylendi.
Arya masadaki çaydanlığı aldı. "Ali'yi bekletmeyelim huysuzlanır şimdi. Ama önce masayı toplayalım." dedi Amerikan mutfağımıza ilerken. Bende masadan bir şeyler alıp onun gibi toplamaya başladım.
🍰
Hızlı adımlarla kafeye ilerledik. Arya bizi kafenin önüne bırakıp kendi işine gitmişti. Ali ile beraber kafeden içeriye girdik. Pelin bizi görünce hemen gülümsedi. "Hoş geldiniz!" Bende karşılık olarak gülümsedim. "Hoş bulduk."
Pelin, Ali'ye bir bakış attı. Ali onun bakışına güldü. Pelin başını arkasına çevirirken Ali'nin bakışları da bana döndü. Ona "Hayırdır?" dercesine bir bakış atınca gülüşünü soldurup önüne döndü.
"Ben mutfağa gidiyim." dememle Pelin bir şey demeden başını salladı. Mutfağa girmeden önce son gördüğüm Ali ile Pelin'in karşılıklı gülüşerek konuşmalarıydı.
Hızla mutfağa girdim. Batu pastasının süslemesini yapıyordu. İçeri girmemle bakışları bana döndü. Yüzünde bir gülümseme oluştu. Pasta yapmaya ara verip dikleşti. "Gelmiş mi benim Şirin Pastacım?"
Ona hafifçe gülerek dönüp askıya ilerledim. Ben askıya ilerlerken onun da bana yaklaşan adımlarını hissettim. Çantamı asıp pastacı gömleğimi aldığımda kollarını bana sardı. Gözlerim irileşirken bakışlarım etrafta gezindi. Kapı her an açılabilir ve birileri gelebilirdi. Kollarının arasından çıkmaya çalıştım ama Batu izin vermedi.
Batu'nun kollarının arasından çıkmak için cebelleşirken, "Batu biri görecek bak şimdi." diye fısıldadım. "Görürlerse görsünler." dedi Batu umursamazca. "Ama Ali..." diye mırıldandığımda. Görmesem de Batu'nun gözlerini devirdiğini hissetmiştim. "Bıktım şu Ali'den! Tenhaya çeker, döve döve kabullendiririm bak!"
Başımı kaldırıp çatık kaşlarımla ona baktım. "Ne kadar da kötü bir enişte." Batu kaşlarını çattı. "Ben o meymenetsizin eniştesi mi oluyorum şimdi?" Başımı iki yana salladım. "Şaka yapmıştım." Batu'nun kaşları daha da çatıldı. "Eniştesi olmuyor muyum kızım? Ben değilsem kim olacak?" Hafifçe güldüm. "Enişte lafı için çok çok erken de, ondan dedim."
Kaşlarını çatmasıyla ona güldüğüm sırada Yılmaz amca içeri elinde koliler ile daldı. Çok kısa afalladıktan sonra hemen Batu'yla ayrıldık. Yılmaz amcanın kaşları havaya kalkmıştı. Yılmaz amcaya dönerek, "Biz şey..." diye mırıldandım geveler gibi.
Durumu kurtarmak adına bir yalan uydurmaya çalıştım. "Biz şey...Saçım Batu'nun..." Hayır bu olduğumuz duruma uygun bir yalan değil. Başka bir şey bulmalıydım. Batu hiç uğraşmıyordu durumu kurtarmak için. Gerçi o zaten saklamama tarafıydı da.
Yılmaz amca bir bana bir Batu'ya anlamsızca bakıyordu. "Yılmaz amca..." Yılmaz amca dinlemek istemez gibi elini kaldırıp beni durdurdu. "Tamam kızım tamam. Artık size şaşırmıyorum her şekilde kavga ediyorsunuz. Her gün farklı bir pozisyonda." dedi sitem eder gibi.
Batu'nun güldüğünü fark ettim. Dirseğimle Batu'nun koluna vurmamla eliyle ağzını kapattı. Yılmaz amca kolileri göstererek konuştu. "Bunlar meyveler ezmeden dizersiniz veya annen ablan falan dizer." Batu başını salladı. Yılmaz amca hemen dönüp mutfaktan çıktı.
Yılmaz amcanın gidişini izlerken Batu ellerini cebine sokarak kendi tezgahına ilerledi. Bu adamı bazen anlayamadığımı düşünerek elimdeki gömleği giyip hızlı hızlı düğmelerini kapatmaya başladım. Tezgaha doğru ilerledim. "Lütfen Batu özel hayatımızla işimizi karıştırmayalım." dedim.
Batu kaşlarını çattı. "Maalesef Şirin Pastacı. Benim işim de özel hayatımdır." dedi muzip bir sesle. "Ama Batu böyle herkes öğrenir. Ali'yi biliyorsun öğrenirse pek hoş şeyler yaşanmaz. Bu yüzden alıştırarak söylememiz lazım." Batu tezgahın karşından yüzüme doğru eğildi. "Bir daha böyle diyecek olursan, gider kardeşini şu denizde boğar ve sorunumuzu ortadan kaldırırım."
"Of! tamam neyse!" Tam bu sırada içeriye Afra girdi. İkimizin bakışları Afra'ya çevrildi. Batu hemen gülümseyerek Afra'nın yanına ilerledi. Eğilip Afra'yı kucağına aldı. Batu, Afra'nın yanağına bir öpücük bırakırken Afra gülerek konuştu. "Dayıcığım beni özledin mi? Çok olmadı ama."
Batu gülerek cevap verdi. "Özlemez miyim dayısının pastası!" Batu, Afra'yı tezgahına oturttu. Afra omzu üstünden bana döndü. "Şirin abla nasılsın?" Ona gülümseyerek cevap verdim. "İyiyim fıstık, sen nasılsın bakalım?"
"Mükemmelim!" dedi neşeyle. Batu ona gülerek kızın sarı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Bu mükemmelliğin neye borçluyuz peki?" Afra kıkırdayarak konuştu."Orkun abi beni lunaparka götürecek!"
Batu düşünür gibi başını salladı. "O sahtekar seni kim bilir ne zaman götürür?" Batu'nun yanına ilerleyip ona cocuğun hevesini kırabileceği için, bir bakış attım. "Niye öyle diyorsun çocuğa?" diye fısıldadım. Batu "Ne? Yalan mı söyleyeyim?" dedi umursamazca. "Hiçbir şey deme mesela.
Afra'nın bizi gülerek izlediğini fark etmemle Afra'ya döndüm. "Ee Afra ne yapmak istersin?" Afra bir süre düşünüp heyecanla cevap verdi. "Pasta!" Ellerimi birbirine çarptım. "Olur yapalım."
Batu'nun eli belime gitti ve beni tutup hafifçe kendisine doğru çekti. Gözlerim irileşirke n şaşkınca Batu'ya baktım. Fakat o Afra'ya bakıyordu. Hiçbir şey yokmuş gibi gülümseyip, "Aynen yapalım." demişti.
Bana baktığı zaman ona Afra'nın hemen karşımızda olduğunu hatırlatmaya çalışan bakışlar attım ki Batu bunu takmadı bile. Afra, "E hadi başlayalım." dedi heyecanla. Kekleri alma bahanesiyle ondan uzaklaştım. Hızla kekleri alıp tezgaha koydum. Üçümüz beraber pastayı yapmaya başlamıştık. Gerçi Afra sadece küçük şeyleri yapıyordu. Ona sadece kolay şeyleri yaptırıyorduk.
🍰
Çok geçmeden hep beraber pastayı bitirmiştik. Meyveli bir pasta olmuştu. Afra gülümseyerek bize döndü. "Güzel pasta oldu!" Gülümseyerek başımı salladım. "E o zaman pastayı dilimlesene dayıcım." dedi Batu pastayı işaret ederek. Gülerek Batu'ya baktım. "Dilimleyebilir mi ki? Minicik çocuk."
Afra küçük bıçağı eline alıp kesmeye başladı. Bende yardım olarak elimi bıçağın üstüne koyarak yardım ettim. Pastayı sekiz dilime bölmüştük. Fakat Afra biraz garip dilimlerini kesmişti. Afra pasta tepsisini eline aldı. "Bunları bizimkilere dağıtalım. Karaman ailesinin en küçük yeteneğinin ileride ne güzel bir pastacı olacağını görsünler." dedi tatlı sesiyle, büyümüş de küçülmüş gibi.
Hızla iki dilimi bir tabağa koyup bize uzattı. "Bunlar sizin." Gülümseyerek tabakları ondan aldım. Afra mutfaktan çıktığı sırada Batu tekrar yanıma yaklaştı. Kalçamı tezgaha yasladığım sırada bana çok daha yaklaşarak tam dibimde durdu.
Bakışları yüzümde gezinirken, Pastasından çatalla biraz koparıp benim dudaklarıma yaklaştırdı. Uzattığı parçayı ağzıma alıp çiğnemeye başladım. Bir yandan pastayı çiğnerken bir yandan konuştum. "Güzel olmuş bak."
Batu yavaşça başını salladı. Beklemediğim bir anda Batu ellerini tezgaha dayayarak beni tezgahla arasında bıraktı. Yüzünde çok hafif bir sırıtış oluşurken bakışları krema bulaşmış dudağım gezindi. Baş parmağını uzatıp dudağımdaki kremayı ağır çekimle sildi. Ardından koyu elalarını çikolata kahvesi gözlerimden çekmeden kremayı kendi dudakları arasından aldı. Utancımı hissederken yavaşça gülüp bakışlarımı aşağı indirdim. "Allah aşkına söyle hareketler yapma ya..."
Batu'nun daha çok güldüğünü hissettim. "Aynısını ben sana söylüyorum şu an. Yoksa bir sonraki yiyeceğim şey sen olacaksın." Açık ve net.
Bakışlarımı kaldırıp tekrar onda gezdirirken hafifçe güldüm. Batu elleri tezgaha yaslıyken bir elini uzatıp benim tarafımdaki kaseden bir çilek aldı. Bakışlarım onun hareketlerinde geziniyordu. Çileği kendi tarafındaki eritilmiş çikolataya batırıp dudaklarıma yaklaştırdı. "Al bakalım." Dudaklarım arasına alıp çileğin yarısını ısırdığımda kalan çileğe bir bakış attı. "Hepsini yesene!"
Asla romantik olamayan ona bir bakış attıktan sonra kalan çileği de ağzıma attım. Batu hafifçe sırıtırken elini çeneme yerleştirip dudağımın kenarındaki çikolatayı aldı. "Yarasın pastacıma..."
Başka bir taraftan gelen kıkırdama sesiyle hemen o tarafa döndük. Afra bizi izliyordu. Gözlerimi büyüterek Afra'ya baktım. Batu ellerini dayadığı tezgahtan çekti. "Canım...Sen bizi mi izliyordun?" diye mırıldandım şaşkınlıkla. Afra kıkırdayarak başını salladı.
Hiç beklemediğim bir anda Afra, "Siz sevgili misiniz? Sevgilisiniz sevgilisiniz!" dedi. Gözlerimi büyütüp konuştum. "Aa! Yok öyle bir şey!" Afra tabi tabi anlamında başını salladı.
"Eğer bana gerçeği söylemezseniz herkese sizin sevgili olduğunuzu söylerim!" dedi tehditkar bir sesle. Şaşkınlıkla dönüp Batu'ya baktım. O şaşırmamış bir şekilde Afra'ya bakıyordu. Bakışlarını yavaşça bana çevirdi. "İşte Nil ablamın kızı."
Şaşkınlıkla Afra'ya döndüm. "Bunu gerçekten yapar mısın?" Afra sinsi bir şekilde gülerek başını salladı. "Yok öyle bir şey ama biz sevgili değiliz." Afra başını salladı. Beklemediğim bir şekilde bağırmaya başladı. "ANNE! DEDE! ANNEANNE! PELİN TEYZ-"
devam ettirecekti ki parmağımla sus işareti yaparak onu susturdum. "Tamam tamam söylüyorum!" Afra zafer kazanmış edasıyla gülümsedi. "Evet, biz dayınla sevgili olduk." Olduğu yerde zıpladı. "Sizi çok yakıştırıyordum zaten! Çok sevindim!" Batu gülerek Afra'nın saçlarını karıştırdı. "Çocuk kimi yakıştıracağını iyi biliyor." Önceden deseydi eminim ki çocuğu ağlatana kadar gıdıklardı ceza diye.
Afra bana dönüp gülümseyerek konuştu. "Kimseye demem merak etmeyin. Ali'ciğimin sorun çıkarmasını bende istemem." Gülerek göz kırptı. "Aramızda." diye ekledi. Onun bu tavırlarına gülerek başımı salladım. "Aramızda olsun lütfen." Afra başını sallayıp mutfaktan çıkmak için ilerlerken bize seslendi. "Bu arada dedem sizi çağırıyordu!"
Önce Batu'yla birbirimize bakıp Ne oldu? diye sorarcasına bakıştıktan sonra hızla mutfaktan çıkıp Yılmaz amcanın yanına gittik.
"Çocuklar geldiniz mi?" diye sordu Yılmaz amca. "Yok Yılmaz amca daha gelmedik." Bu muzip sesin sahibi Orkun'du. Yılmaz amcanın Orkun'un kafasına vurmasıyla Orkun kafasını eğdi.
"Ne oldu baba?" diye sordu Batu. Yılmaz amca derin bir nefes aldı. "Öyle önemli bir şey değil ya, şu pasta yarışmadan iki kişilik beş yıldızlı otel tatili kazandık ya onu diyecektim." Bakışlarını bize çevirdi. "Siz gideceksiniz zaten pastacılarımız olarak." dedi. Batu yüzünde hafif bir sırıtma ifadesiyle başını salladı. "Ben onu hallettim baba. İkimiz yarın gidiyoruz tatile." Batu'yla baş başa tatile mi gidecektik şimdi?
Orkun, "Bende o otele 4 kişilik rezervasyon yaptım." dedi sırıtarak. Bakışlar ona dönerken Pelin ona sordu. "Ne rezervasyonu?" Batu anında kaşlarını çattı. "Sizde mi geleceksiniz?" Orkun yüzünde kocaman sırıtışla başını salladı. Batu'nun bakışları ona karşı ölümcül bir hale geliyordu.
Ali de Orkun'a katılarak başını salladı. "Evet ya bizde geliriz! İyi yapmışsın Orkun." Ardından Ali'nin bir anda gözleri açıldı. Hızlıca bize döndü. "Sizi tek mi gönderecektik yoksa?" Ali'nin demesiyle Batu'ya baktım oda bana baktı. O kastettiğimi anlamış gibi önüne döndü. Sevgili olduğumuzu saklama sebebimiz işte.
Nil abla konuştu. "Ay aynen ya! Güzel bir tatil yaparız." Orkun yüzünde gülüşü yavaş yavaş solarak Nil ablaya döndü. "Yalnız abla sen gelmiyorsun." Nil abla kaşlarını çattı. "Nasıl ya? Niye ki? Dört kişilik demedin mi işte?" Orkun başını salladı. "İşte, ben, Arya, Pelin, Ali."
Kaşlarımı kalkarken, "Arya da mı?" diye sordum. Orkun tekrar başını salladı. "Arya'sız şuradan şuraya gitmem hem o bizden zaten." Zaten dedi sahiplenici bir sesle. Omuz silktim. "İyi peki söylerim ona da kabul ederse gelir."
Nil abla gözlerini sinirle büyütüp herkese tek tek baktı. "Ben niye gelmiyormuşum ya?" Orkun çekingen bir şekilde Nil ablaya döndü. "Afra var şimd-" Nil abla sözünü tamamlatmayıp kendisi konuştu. "Sakın kızımı bahane etmeyin! Yeter ya AA! Ha bire Afra'yı bahane edip beni almıyorsunuz."
Batu sinirle ellerini göğsünde birleştirmiş somurtkan bir şekilde duruyordu. Orkun korka korka konuştu. "Abla ne bileyim ya...minicik çocuk şimdi sorun falan olur dedim." Nil abla omuz silkip somurtarak konuştu. "Bunun bedelini ağır ödeyeceksiniz!"
Batu sessizliğini bozarak konuştu. "Ya biz niye böyle cümbür cemaat gidiyoruz? Oldu olacak bir de annem ve babamda gelsin. Ne dersiniz?" Yeşim teyze iki elini kaldırarak konuştu. "Aman oğlum bizi bulaştırmayın biz kafemizde mutluyuz." dedi.
Ali gözlerini kısarak Batu'ya döndü. "Ne oldu Batu? Ablamla baş başa mı yapmak isterdin tatilini?" dedi imalı bir sesle. Batu'nun ciddi ciddi evet diyeceğini anladığım için ondan önce ben konuştum. "Yok ya! Hep beraber gideriz. Hem daha da eğlenceli olur."
Ali pek ikna olmasa da gözlerini kısarak başını salladı. Kaşlarım çatılırken aklıma gelen düşünceyle bakışlarımı Orkun'a çevirdim. "Sen nasıl rezervasyonu yaptın? Hem de dört kişilik? Pahalı değil midir beş yıldızlı otel için?"
Orkun havalanır gibi sırıttı. Elini saçlarının arasından geçirip saçlarını düzeltti. "Ben zenginim Şirine'ciğim." Kaşlarımı kalkarken, Batu açıklamak ister gibi bana döndü. "Orkun'un ailesinin yurt dışında şirketi var."
Dudağımı bükerek vay der gibi başımı salladım. "Bilmiyordum. Vay be! Demek çok zenginsin." Orkun sırıtarak başını salladı. "Zaten o arabandan falan da anlaşılıyor ama..." Orkun lacivert renk, Jaguar F-Type kullanıyordu.
Orkun olamayan yakasını düzeltir gibi bir hareket yaptı. "Peki neden garsonluk yapıyorsun?" Boş bir ifadeyle omuz silkti. "Çünkü sevdiğim insanlar burada. Hem altını çiziyorum. Ben garson değil, personel müdürüyüm."
Gülerken kafamı sallayarak konuştum. "Tamam, personel müdürü Orkun Kaymaz." Orkun kaşlarını çattı. "Öyle dalga geçer gibi gülme! Ben sizin de müdürünüzüm bütün çalışanların asla kaytarmasına izin vermem!"
Yılmaz amca ellerini iki yana salladı. "Hadi! Bakın çok kaytardınız. İşinize dönün." Herkes dağılırken bende mutfağa ilerledim. Batu'nun da peşimden geldiğini hissediyorum. Mutfağa girip yerime yerleştim.
Batu bir anda arkadan kollarını bana sarıp yanağımdan öptü. Bakışlarımla kapıyı kontrol ediyorken Batu'nun boynuma bir öpücük kondurmasıyla gıdıklanır gibi güldüm. Batu gülmemle tekrar öptü. "Batu!"
Batu'dan ayrılıp hızla elinden tutup onu mutfağın arka kapısından çıkarıp sahilin önüne doğru çekiştirerek götürdüm. Denizin yakınlarında bir yere gelince durdum. Hızla Batu'ya döndüm. Bura kafeden kolay kolay görünmüyordu. "Sen hiç de saklamaya çalışmıyorsun anlaşılan. "Rahat bir ifadeyle omuz silkti. "Ben dedim sana saklamam diye. Dua et insanların içinde öpmüyorum."
Oflayarak yavaşça başımı iki yana salladım. "Sen böyle yaparsan anlaşılırız. Zaten şuan bir çocuk öğrendi bile." dedim yalvarır gibi. Batu'nun bakışları yüzümde gezindi. "Afra çoktan Nil ablama yetiştirmiştir. Nil ablamın kızı o. Çocuğu da kendine benzetti iyice." dedi. Tekrar oflayarak konuştum. "Yetiştirmiş midir?" Batu başını aynen dercesine salladı.
Batu'nun kaşları derince çatıldı. Bakışları denize kayarken mırıldandı. "Şuna bak ya! Sevgili olduk Ali yüzünden doğru düzgün aşkımızı bile yaşayamıyoruz!" Bakışlarım ona kayarken yüzümde bir tebessüm oluştu. Yavaşça ona yanaşıp kollarımı Batu'nun omzuna sardım. "Aşkımız demek ha? Senden bu kelimeyi duymak da garip."
Batu hafifçe gülümserken elini belime sardı. Beni yavaşça kendine çekerken mırıldandı. "Daha çok duyacaksın gibi...sana olan aşkımı." Yüzümdeki tebessüm büyüdü. "Bir anda aşka inanman da garip." Beni aşka inandır demişti ve bende istemeden inandırmıştım.
Başını başıma eğerek gözlerime baktı. "Ben sadece anladım. Ben sana karşı içimde ki hislere hiçbir zaman bir ad koyamadım. Ben aşka inanmadım. Ben sana inandım. Ben sadece sana olan hislerime klişe bir ad koydum."
"Aslında seninle uzun uzun konuşmak istiyorum. Çok aceleye geldik biz. Doğru dürüst bir şey bilmiyoruz." Alınlarımız birbirine yaslanmışken Batu fısıldadı. "Sor. Sor da cevaplayayım."
Bakışlarımı onun gözlerine kaldırdım. "Şu an olmaz gibi..." Büyülü bakışları gözlerimde gezinmeye devam etti. "Neden?" diye fısıldadı. Omuz silktim. "Sevgili olarak düzgünce baş başa kaldığımızda bir ara konuşuruz."
Batu hafifçe güldü. "Kalacaktık. Hem de sadece bir gün değil..." Gözlerimi kısarak Batu'ya baktım. "Ne zaman tatili ayarladın?" Eli belimde daha sıkılaştı. "Dün akşam." Gözlerimi irileştirerek ayıplar gibi ona baktım. "Sapık mısın Batu? Oradan eve döner dönmez otel tatilini mi ayarladın?"
Batu tekrar güldü. "Döner dönmez ayarladığımı kim söyledi? Eve dönerken, yolda ayarladım." Ona şaşkın bir bakış attım. "Çift kişilik de oda tutmuşsundur şimdi." Tek kaşını kaldırdı. "Tek kişilik mi tutacaktım? Koynumda yatardın işte."
Başımı kaldırıp muzip ifademle suratına baktım. "Çok hızlı ilerliyorsun Batu Karaman." Batu yavaşça daha çok yüzüme eğildi. "Sana her konuda çok hızlı olduğumu söylediğimi hala hatırlıyorum."
Kaşlarımı çatmamla gülümsemesini arttırdı. "Neyse..." Bakışlarımı denize çevirdiğim sırada Batu hızla yüzüme yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ardından kızmam için hemen geri çekildi. Kaşlarım çatılırken aralıklı dudaklarımla ona baktım. "Tek kelime edersen tekrar öperim, kollarım arasına alırım, ayrılmam da." dedi tehditkarca.
"Batu ve Şirine!"
Kafenin oradan gelen ses afalladık. Hemen sesin sahibine döndüğümde Orkun'un kafenin önünde durmuş elleri belinde bir şekilde bize baktığını gördüm.
Görmüş müydü bizi?
Kalbim kulağımda atarken beni rahatlatan sesi de geldi. "Ne duruyorsunuz orada kaytarmayın hadi işe!" deyip kafeye girdi. Görmediğini umuyordum. Görseydi orada durup bundan bahsederdi. Orkun öyle biriydi çünkü.
Batu'yla birbirimize baktık. Rahat bir nefes verdiğim sırada Batu başıyla kafeyi işaret etti. "Hadi içeri girelim." dedi. Başımı sallamamla beraber kafeye ilerledik.
İçeri girdiğimizde Nil abla bardakları kurularken bize sinirli bakışlar attı. Batu hiç takmayarak direkt mutfağa gitti. Bende tripli olan Nil ablaya bir bakış atıp hızlı adımlarla peşinden ilerledim.
Batu bana göz kırparak hızlı bir şekilde tezgahının karşında durdu. Bende karşında olan kendi tarafıma geçtim.
Hızla pastalarımıza başladık. Batu her zaman ki gibi çikolatalı ben de çilekli yapmıştım. Konuşmadan veya dikkatimizi birbirimize bakarak dağıtamamak zor olmuş olsa da bunu başarabilmiştik gibi.
Çok geçmeden içeriye Nil abla girdi. Hemen tezgahımızın yanında durup ellerini beline koyarak bizi izleye başladı. Bakışlarımız Nil ablaya kaydı.
Nil abla bir süre öyle durup bizi izledikten sonra konuşmaya başladı. "Beni de tatile götüreceksiniz..." Batu konuşmak için ağzını araladığı sırada Nil abla eliyle onu durdurdu. "Sözümü bitirmedim." Batu aralıklı ağzını kapatıp Nil ablayı dinlemeye hazırlandı.
"Eğer götürmezseniz sevgili olduğunuzu Ali öğrenir." Şaşkın bir ifadeyle Nil ablaya baktım. "Ne?" Alayla gülümseyerek yavaşça başını salladı. "Afra dedi değil mi?" diye sordum asılan ifademle. Nil abla sinsi bir şekilde gülümseyerek başını iki yana salladı. "Ben zaten aranızda bir şeyler olduğunu anlamıştım. Afra ile de onaylamış oldum."
İçeri hızla Afra girdi ve annesinin yanında durdu. Gülerek suratlarımıza baktı. Ona dönüp kaşlarımı çattım. "Hani aramızda kalacaktı hanımefendi?" Afra gülerek annesinin elini tuttu. "Üçümüzün arasında demedim ki. Aramızda dedim." Nil abla eğilip kızını kucağına aldı.
Batu ellerini beline koymuş sadece onları izliyordu. Bakışlarım ona kaydığında yüzünde gördüğüm ifade pek şaşırmamış gibiydi. Zaten bana Afra'nın Nil ablaya yetiştireceğini söylemişti ama yine de aramızda kalır diye düşünmüştüm.
"E o zaman bizde geliyor muyuz?" diye sordu Nil abla sevinçle. Batu önce benim cevabım için bana dönünce ona somurtarak başımı salladım. "Boş verelim herkeste öğrensin." dedi beni ikna etmek ister gibi. Nil abla ise bana tam tersi bakışlar atıyordu.
Nil ablaya dönüp başımı hafifçe eğdim. "Ben bilemem ki. Benim elimde değil. Rezervasyonu bile Orkun yapmış." Nil abla ofladı. "Siz kabul edin ben kendi ben kendi rezervasyonumu yaparım!" Bakışlarım Batu'ya kaydı. Nefesini verip omuz silkti. "Ne yapıyorsan yap abla. Zaten gelen gelmiş, daha ne yapayım..." diye mırıldandı sıkıntılı bir sesle..
Hemen kocaman sırıttı. "Tamam! Canım kardeşim!" Ardından bakışlarınız bana çevirip göz kırptı. "Canım gelinimiz!" Gözlerim irileşirken Nil ablaya bir bakış attım. O ise bundan eğlenerek mutfaktan çıktı.
Nil abla mutfaktan çıkar çıkmaz Batu'ya döndüm. "Gördün mü bak? Hareketlerine dikkat et demiştim." Batu kaşlarını çatarak bana dönüp konuştu. "Böyle dersen daha çok hareketlerime dikkat etmem herkes öğrenir, bak Şirin! Bu son sözüm. Yemin ederim umursamam kimseyi."
Yüzüme masum bir ifade yerleştirerek geri çekildim. "Ya hayatım, sende hiç tahammül etmiyorsun ki..." Batu'nun dudağının kenarı kıvrıldı. Ne olduğunu anlamayınca kaşlarımı çattım. Batu gözlerini kısıp hafifçe güldü. "Sen bana ne dedin?" Bu sözüyle aklıma ilk gün, "öküz" dediğimde de aynı cümleyi kurmuş olduğu gelmişti.
İfademi değiştirmeden omuz silkip konuştum. "Dedim işte. Sevgilim değil misin zaten?" diye mırıldandım kısık bir sesle. Tezgahın karşısından bana yaklaşıp iki elimi tuttu. Yüzünde muzip bir ifade oluşmuştu. "Öyleyim hayatım."
Beklemediğimiz bir anda içeriye Pelin daldı. Elinde yarısı boşalmış olan bir baklava tepsisi vardı. Hızla bakışları bize kaydı. Onun bir anda içeri dalmasıyla bizde beklemeden ellerimizi ayırmıştık.
Bugün nasıl bir gündü? Önce Yılmaz amcaya, sonra Afra'ya, o da yetmedi Orkun'a, Nil ablaya, şimdide Pelin'e. Umarım bir sonraki kişi Ali değildir.
Pelin tek kaşını kaldırarak iki adımda bize yaklaştı. Pelin tam konuşacakken ondan önce davranıp ben konuştum. "Biz kavga ediyorduk!" Pelin'in kaşlarını şüpheyle kaldırdı. Ardından parmağıyla ikimizi işaret etti. "Bu şekilde mi?" Diyecek bir şey düşünmeye başladım hemen.
Batu bir anda öne çıkıp konuştu. "El kızartmaca yaparak kavga ediyorduk." Müthiş yalan gerçekten. Pelin ve ben de dahil ona garip bakışlar atarken Pelin bir anda kahkaha atmaya başladı. Gülmelerinin arasından konuştu. "Yalnız babam haklıymış. Sizi her pozisyonda kavga ederken görmeye alışıyoruz."
Batu'nun güldüğünü fark etmemle ona dönüp sinirle fısıldayarak konuştum. "Birde gülüyorsun! El kızartmaca ne ya?" diye fısıldadım. Batu bana döndü. "Ne bileyim ben ya? Daha iyisini bulsaydın da söyleseydin! Bak gider şimdi gerçeğini söylerim görürsün!" dedi tehditkar bir sesle.
Batu, Pelin'e döndü. "Babam size sabah ki kavgamızdan bahsetti mi hemen?" diye sordu. Pelin gülmelerini kesmeden başını salladı. Batu elini uzatarak kapıyı işaret etti. "Hadi Pelo işin bittiyse çık. Müşteriler beklemesin." Pelin gülmesini keserken, konuşmadan mutfaktan çıktı.
🍰
Pastalarımı vitrine bıraktıktan sonra yavaşça geri çekilip kafenin içine bir bakış attım. Müşteriler oldukça memnun görünüyordu. Hepsinin keyfi oldukça yerindeydi. Pelin, Ali ve Can bu katta durmaksızın sipariş alıp, götürüp, masaları temizlerken, Nil abla bardak yıkayan Banu'nun yıkadığı bardakları kurulayıp güzelce diziyordu. Murat muhtemelen üst kata bakıyordu. İkizlerde sipariş götürüyordu.
Sisteme kısa bir bakış attıktan sonra zaten temiz olan camları silen Yeşim teyzeye hafifçe gülümseyip karşılığını aldıktan sonra dönüp mutfağa girdim. Bakışlarım kalçasını tezgahına yaslayarak bomboş oturan Batu da gezindi. Yavaş adımlarla yanına ilerlediğim sırada bana döndü.
"Ferhat iyi ki senin adında kötü bir şey yazmamış. Yoksa hep bir şeyler konuşulacak, kafe kötülenecekti." Bakışlarını yavaşça üzerimde gezdirdi. "Ferhat'ı pek samimi söyledin bakıyorum..." Tam yanına vardığımda ona gözlerimi devirdim. "Şu Ferhat olayını abartmasan mı? Alt üst Ferhat ve Şirin masalı."
Kaşları derince çatılırken hemen bana döndü. "Şirin...bak senin ağzından çıkınca çok daha fena hissediyorum. Lütfen deme şunu." dedi ve önüne döndü. Yüzümde gülecek gibi bir ifade olmuştu çünkü normalde öfkeli belki de bağırarak söyleyeceği sözü ona uymayacak bir şekilde söylemişti. "Lütfen mi dedin sen?"
Göz ucuyla bana bir bakış attı. "Evet." Hafifçe güldüğümde bakışları gülüşüme kaydı. "Sinirli olma diyorsun, sinirli olmuyorum işte." Bu demek oluyordu ki beni gerçekten umursuyordu.
Başımı yavaşça ona çevirdiğimde o da başını yavaşça bana çevirdi. Hafifçe gülümsedim. "Teşekkür ederim." İfadesiz bakışları gülümsememde gezinirken kaşlarını çattı. "Teşekkür etme." Daha fazla gülümsedim. "Teşekkür ederim çünkü bizim için çabalıyorsun. Ben "bizden olmaz" derken sen "bizden oldururum" diyorsun. İlk günümüz ama şu an iyi hissediyorum."
Vücudunu yavaşça bana çevirdi. "Hep hissedeceksin. Benim hislerim sana zarar vermez Şirin Pastacı." Hala "aşk" kelimesini tam olarak kullanamıyordu. Hala buna alışık değil gibiydi.
Bende yavaşça ona döndüm. "Bizden olduğuna hala inanamıyorum." diye mırıldandım hafifçe gülerek. Elini kaldırıp yavaşça yanağımı, çillerimi, yüzümü okşamaya başladı. "Sen de geliyorsun bana "Uzak dur, yaklaşma, hareketlerine dikkat et." diyorsun...ben, sen karşımda duruyorken sana nasıl dokunmam onu bile düşünemiyorum." diye fısıldadı.
Kaşlarım yavaşça kalktı. "Niye? Bunca zaman nasıl dokunmuyordun?" diye sorduğumda kaşlarını daha çok çattı. "O farklı. Şu an hislerini kabul eden bir adam var. Seni gördükçe daha çok hissi artan, kalbi atan, içi giden bir adam var."
Baş parmağı özenle, ilgiyle, onun bana sevdirdiği çillerimde geziniyordu. Parmağının hareketleri bile büyülenmiş gibiydi. Tekrar fısıldadı. "Seninle tanışmadan önce hissetmediğim duyguları, seninle olduğumda hissetmeye başladım. Dalgasını geçtiğim bütün duyguları..."
Yüzümde çok minik bir tebessüm vardı. Kalın dudakları tekrar aralanmıştı. "Şimdi, o farklı hisleri tamamen yaşamak istiyorum," dedim gözlerini kilitledim. "Seninle her anın tadını çıkarmak istiyorum. Yeni duyguları keşfetmek değil, seninle olan duyguları en derinden keşfetmek istiyorum."
Birlikte olduğumuz bu anın değerini daha da derinden hissettim. "Seni seviyorum," dedim yumuşak bir sesle. "Bunu hissetmekten korkmuyorum. Şu an cesaret ediyorum ve korkmuyorum. Her şeye rağmen bende bizi denemek istiyorum." Gözlerinde bir ışıltı belirdi ve dudaklarında hafif bir tebessüm oluştu. "Ben de seni seviyorum, Şirin Pastacım." dedi sessizce.
Şu anda, böyle konuşan iki insan biz miydik? Bu anı aklımdan bile geçirmezdim ben. Peki ya bu an gerçek miydi? İçim kıpır kıpırdı ve çok hoş hissediyordum. Hayat beni Batu'nun aşkı konusunda bir yanılgıya uğratmıştı. Onunla gerçekten olabilir gibiydik. En azından denenmekten zarar gelmezdi.
"Çıkış saati gelmiş. Gideyim artık." dedim cilveli bir sesle. Batu bakışlarını üzerimde gezdirirken, "Cilvene ölürüm senin." diye mırıldandı.
Yüzümde bir sırıtış oluşurken garip bir şekilde sallanmaya başladım. Batu bakışlarını üzerimde gezdirdikçe daha da kızarıyordum. "Ben gideyim mi?" Bu soruyu yine ona sorduğum için kendime kızdım. "Bana mı soruyorsun? O halde kal ve sabaha kadar benimle mesaide ol."
Başımı kaldırıp Batu'ya sitem edercesine baktım. Hafifçe güldükten sonra burnuma fiske atıp, "Eve bırakayım mı seni?" diye sordu. Kaşlarımı kaldırıp gülerek cevapladım. "Olur. Arka koltuğa da Ali'yi oturturuz dimi?"
Batu iğrenircesine yüzünü buruşturdu. "Maalesef o koca bebek için bir bebek koltuğum yok." Sitem eder gibi gülerek omzuna vurdum. "Neyse gidiyorum artık." Etrafı kontrol ettikten sonra bir iki adımdan yanına geçip zıplayarak yanağına bir öpücük bıraktım.
Tam dönüp gidecektim ki Batu tarafından bir anda kolumdan çekildiğim gibi yine onun tarafından dudağıma güçlü bir öpücük konuldu. Suratım zaten kızarık bir haldeyken daha da kızarmıştı. Kaşlarımı çatarak etrafı kontrol ettim.
Tekrar Batu'ya döndüğümde bakışlarıyla dudağımı işaret etti. "Bir alt dudak daha alsam domatese döner misin?" Gözlerimi irileştirdim. "Batu! Ya! Sus! Sus!" Ne diyeceğimi bile seçememiştim. Halime gülerken bana göz kırptı. "Sana dedim. Sana dayanamıyorum dedim. Alt üstü masum bir öpücük, kimse de görmedi. Abartıp tantana yaparsan dahasını yaparım, hemen, şu an, tam burada..."
Kaşlarım çatıldı. "Ha ben çok tantana yapıyorum? Çekme o zaman Batu? Kim sana çek diyo-" Batu kaşlarını çatarak kapıyı işaret etti. "Ali mi o?" Saliseler içinde dehşete dönen ifademle başımı çevirip gösterdiği yere baktım.
Orda kimse yoktu. Kaşlarım anlamsızca çatılırken, geri önüme döndüğüm sırada Batu'nun en son olduğu yerde olmadığını gördüm. Demek kafenin arka kapısından kaçmıştı.
"Abla." Bir anda arkamdan gelen Ali'nin sesiyle omzum üstünden arkama baktım. "Gitmiyor muyuz?" diye sordu. Çıkışa doğru ilerleyerek cevap verdim. "Gidiyoruz."
🌺
Evde oturuyorduk. Arya'nın patlattığı mısırları atıştırırken bir yandan dizi izliyorduk. Arya elinde ki çay tepsisini ortadaki masaya koyup yanımıza oturdu. Avcuna biraz mısır alıp ağzına götürdü.
"Diğer sezona geçtik mi?" diye sordu Arya. Ali diziye odaklanmış bir şekilde mısır yerken bir yandan Arya'ya cevap olarak başını salladı.
Mısırımı yerken aklıma gelen şeyle Arya'ya döndüm. "Beş yıldızlı otel tatili kazanmıştık ya." Arya başını salladı. "İşte Orkun onun için sana, kendine, Ali'ye ve Pelin'e de rezervasyon yapmış. Gelirsin değil mi?"
Arya kaşlarını kaldırarak anlamsız bir ifadeyle bana döndü.. "Ben ne alaka?" diye sordu. Ali alayla gülüp Arya'ya döndü. "Aşık çünkü sana. Bu Aşk kafenin erkekleri de neden benim ablalarıma aşık oluyor?" Şimdi ağzımı açıp, "Sende Aşk kafenin kızına aşıksın." derdim de neyse.
Bakışlarımı Arya'ya çevirdim. "Senin de çok emeğin geçti, ondan." Arya bana sadece baktıktan sonra televizyona döndü. Bende döneceğim sırada telefonuma bildirim düştü. Hatta üçümüzün de telefonuna bildirim düştü aynı anda.
Bakışlarımız telefonlarımıza ve birbirimize kayarken hemen merakla telefonlarımıza sarıldık.
ORKUN "BÜTÜN ÇİFTLER TOPLANDIK" GRUBUNU OLUŞTURDU.
ORKUN SİZİ EKLEDİ
ORKUN "BATU ÖKÜZÜ" KİŞİSİNİ EKLEDİ
ORKUN "ALi" KİŞİSİNİ EKLEDİ
ORKUN "PELİN" KİŞİNİ EKLEDİ
ORKUN "ARYA" KİŞİSİNİ EKLEDİ
Batu Öküzü: Bu grup ne? Bu isim ne?
Batu Öküzü: Ne gereği vardı?
Batu'yu 'Batu Öküzü' diye kaydetmiştim. Bunu düzeltip farklı kaydettim.
Orkun: bizim tayfanın bir grubu olmadığını fark ettim
Orkun: ve gerekeni yapıp hemen açtım
Arya: Bizim tayfa?
Orkun: he
Orkun: Bizim tayfa
Arya: Bütün çiftler toplandık?
Orkun: evt
Ali: bu ne?
Batu öküzüm: Aynı tepkiyi verdim biliyor musun...
Ali: Sana dediğimi hatırlamıyorum.
Orkun: iğrenç küçük bulanık!
Orkun: Gülsenize...
Orkun: Şaka yaptım.
Batu öküzüm: bir daha olmasın.
Orkun :((
Pelin: Merhabalar
Ali: Merhaba
Orkun: Mrb
Boş boş mesajları okurken bir anda ekranıma düşen bildirime baktım. Batu bana özelden mesaj atmıştı. Tıklayıp onun mesajına girdim.
Batu öküzüm: Öldürürüm bu koca bebeği!
Batu öküzüm: Kardeşime gelir gelmez hemen cevap veriyor,
Batu öküzüm: ben yazınca...
Batu öküzüm: Sono dodoğomo hotorlomoyorom
Siz: :D
Batu öküzüm: Ciddiyim
Gruptan gelen mesajlarla Batu'ya bir cevap vermeden özelden çıkıp geri gruba döndüm.
Orkun: kankacıklarım? (Arya dışındakiler)
Orkun: Grup ismini geleceğe göre yaptım.
Bakışlarım telefondan ayrılıp bizimkilere kaydı. Hepsi ciddi bir ifadeyle telefonlarına bakıyor, tamamen telefonlarına odaklanmışlardı.
Arya: Geleceği göremiyorsun?
Orkun: :)
Orkun: Siz öyle sanın.
Batu öküzüm: tantana yapmayın.
Orkun: Nil abla grubu nasıl öğrendi lan?
Orkun: Oğlum özelden sövüyor kadın beni!
Orkun: Hangi arkadan bıçaklayan söyledi ??
Pelin: ablamlardayım.
Pelin: benden gördü sanırım, ama nasıl gördü bilmiyorum.
Orkun: Sinsirella! Bilerek yaptın değil mi yelloz! Personel müdürün olduğum için beni kıskandığını söyle hadi!
Ali: Orkun tamam bir şey olmaz.
Orkun: size olmuyor tabi! Bana sövüyor! Onu da almadığım için demediğini bırakmadı.
Batu'nun tekrar özel kısmından mesaj atmasıyla gruptan çıkıp özele girdim.
Batu öküzüm: Ne yapıyorsun güzelim?
Mesajına hafifçe güldükten sonra saçımı geri atıp parmaklarımı ekranda oynatarak yazmaya başladım.
Siz: Konuşuyorum.
Batu öküzüm: Grup sarmıyor. Senle konuşalım, sadece ikimiz.
Yüzümde bir gülüş oluşurken tekrar parmaklarımı ekranda oynattım.
Siz: Vay be! En son beni susturmaya çalışıyordun grupta
Batu öküzüm: Yine susturmuyor muyuz sanki kızım...
Neden bahsettiğini anlamamla yine kızardığımı hissettim. Neyse ki şu an burada değildi buna sebep olan kişi. Hızla başımı kaldırıp Arya ve Ali'ye baktım. İkisi de telefonlarına odaklanmıştı.
Tekrar telefonuma döndüğümde onun mesajıyla karşılaştım.
Batu Öküzüm: Boşuna rahatlama, o çilli ve kızarmakta olan yüzünle ekrana baktığını biliyorum.
Siz: Yo!
Anında bir cevap ekranıma geldi.
Batu Öküzüm: Fotoğraf at da görelim. Bekliyorum...
Alayla gülerek bir iç çekip yavaşça başımı iki yana salladım.
Siz: Daha çok beklersin o halde.
Batu Öküzüm: Tüh!
Ona sessizce gülerken konuyu değiştirecek başka bir mesaj yazdım.
Siz: Ne yapıyorsun?
Batu öküzüm: Yataktayım. Uzanıyorum.
Batu öküzüm: Orkun da camdan düşmek üzere... Öyle yani.
Batu Öküzüm: Sen ne yapıyorsun?
Siz: Ne?
Siz: şaka dimi?
Batu öküzüm: Arya'ya fotoğraf atmak için manzara tam görünsün diye balkondan yukarı tırmanıp çekmeye çalıştı. Salak işte.
Batu öküzüm: Şimdide bağırıyor yardım etmem için. Ama ders çıkarması gerektiği için biraz bekliyorum. Çünkü onu bir kere uyardım.
Anında çatılan kaşlarımla hızlı hızlı mesaj yazdım.
Siz: Batu yardım etsene!
Batu Öküzüm: Hallettim.
Siz: İyi o zaman.
Siz: <3
Özelden çıkıp geri gruba döndüm. Baya konuşmuşlardı. Ne konuştuklarını okuyacağım sırada Batu'dan gelen grup mesajıyla gözlerim irileşti.
Batu öküzüm: Seni seviyorum <3
Ali: ?
Orkun: Bende seni <3
Siz: ???
Hemen gruptan çıkıp Batu'yla olan özele tekrar girerek aceleyle Batu'ya yazdım. Görünüşe göre nereye yazdığından haberi yoktu.
Siz: Yanlış yere yazdın!
Batu öküzüm: NE?
Ona haberini verir vermez Ali'ye çaktırmadan sessizce gülüp geri gruba döndüm.
'Bu mesaj silindi.'
Batu mesajını hemen silmişti ve bu daha şüphe uyandırıcı olmuştu.
Orkun: Lan sen onu bana demedin mi? Niye sildin?
Batu öküzüm: Arkadaşlar telefonu Orkun almış ben lavabodayken o yazmış.
Orkun: NE!
Orkun: Kuru iftira!
Orkun: Bekle lan bekle! O uzandığın yatağın içine gömeceğim seni!
Batu Öküzüm: Gelmezsen o mesaj yazdığın elini bir tarafına sokacağım! Gel lan!
Etraf iyice kızışıyorken kaşlarımı çatarak anlamsızca mesajlara baktım.
Arya: ??
Siz: Sakin olun ya!
Pelin: Yan odadan sesler gelmeye başladı.
Arya: E ayırsana?
Pelin: Onlar hep böyle ya. Çok üşendim şu an. Abim durur birazdan.
Orkun: Bir şey diyeceğim bel kırıklığını falan nasıl düzeltiyoruz?
Arya: Kırık? Düzeltmek?
Gözlerim irileşirken aceleyle parmaklarımı ekranda oynattım.
Siz: Batu'nun belini mi kırdın!?
Orkun: Yok bebeğim.
Orkun: Yani yok Şirin Pastacı.
Orkun: Ben Batu'yum.
Orkun: Galiba Orkun'un belini kırdım...
Orkun: Bağırıyor, ağlıyor gibi garip sesler çıkarıyor.
Arya: İyi mi?
Arya: Hastaneye gidin.
Orkun: geldim Arya'cığım
Orkun: Sen meraklanma yeter ki <3
Sessizce gülmeye başladım çünkü şu an aklımda canlanmıştı. Kesinlikle numara yapıyordu ve Arya'nın adı geçtiği an düzelip telefonunu almıştı.
Ali: Batu yukarıda ablama bebeğin demişsin?
Ali: Cevap versene?
Ali onu nasıl gözünden kaçırmamıştı bilmiyorum. Aslında bunun Ali olduğunu düşünürsem normaldi. Onca şey içinden sadece ona takılıyordu.
Orkun: AA!
Orkun: Belime bir anda ağrı girdi!
Ali: Bana ne?
Orkun: O kadar hukukumuz var bana ne, ne demek?
Orkun: O kadar aramızda bir şeyler geçti nasıl öyle dersin!?
Pelin: Sanırım ikinizi yakıştıracağım...
Siz: Adları hazır. OrAl? AlOr?
Orkun: OrAl olsun.
Orkun: Oralete benziyor ben oralet çok severimde.
Onlarım mesajlarını hafif bir sırıtışla okurken Pelin'de konuşmaya farklı bir konuyla katıldı.
Pelin: çok kötüysen hastaneye götürsün abim seni?
Orkun: Ondan iyilik gelir mi? Belimi kırdı köşeye attı beni iblis!
Pelin: Ne yaptın ki?
Orkun: Yatakta üzerine atladım.
Orkun: Şakasına smackdown çekeyim dedim, adam ciddi ciddi beni yataktan atıp üstüne birde belimi kırdı!
Arya: Kırık olduğuna emin misin?
Siz: Kötü olmuş...
Batu öküzüm: Beter ol.
Orkun: Bakın hala ne diyor?
Batu öküzüm: Ne diyeyim?
Batu öküzüm: Öpeyim de geçsin mi?
Orkun: öp.
Siz: Öp!
Yüzümdeki sırıtış çoğalırken şu anda Batu'yu sinir etmenin eğlenceli olabileceğini düşünmüştüm.
Orkun: Öp öp öp öp öp öp!
Orkun: Siz diyeceğinize ben diyorum!!
Siz: öp öp öp öp!
Pelin: Öp öp öp öp öp öp!
Ali: Öpersen öp bana ne.
Batu hepimize sadece görüldü bırakıyordu. Bu konuşmaya bir sonra vererek nefesimi yavaşça bırakıp mesaj yazdım.
Siz: geç oldu. Uykumda geldi. Ben yatacağım artık.
Orkun: İyi uykular Şirine.
Batu öküzüm: İyi uykular. Şirin Pastacı.
Siz: Siz de yatın artık!
Orkun: tamam yenge!
Ali: Yenge?
Orkun: Aliş sende hep bu mesajlarda yazıyorsun.
Gülerken artık kalkabilmek adına mesaj uygulamasından çıkıp telefonumu kapattım. Hızlı adımlarla odama ilerledim. Üzerimde yine Batu'nun tişörtü ve yine ayaklarımda Batucuk panduflarım bulunuyordu.
Koltuktan kalkıp merdivenlere ilerlerken Ali'ye ve Arya'ya bir bakış attım. Ali çatık kaşlarıyla hızlı hızlı parmaklarını klavyede oynatıyordu. Arya ise sadece baş parmağıyla ekranı aşağı ağır çekimde indirerek mesajları okuyordu.
Onları kendi haline bırakıp hızlı adımlarla merdivenleri çıkmaya başladım.
Bölüm sonuna gelmiş bulunmaktayız!
Bölümü beğendiniz mi? Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bölümü uzatmak istemediğim için burada bitirdim. Asıl olaylara şimdi gireceğiz, çok güzel geçecek, maceralı ve eğlenceli bölümler gelecek, bir sonraki bölüm tatile gidiyoruz!
Diğer bölümde görüşmek üzere 🤍
Ig: dilek.wt
Kitap ıg: Askpastasiofficial
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top