🎗16 ''TERKEDİLİŞ''🎗

Zaman hızla akıp gidiyordu, ölümünün ardından geçen zaman yedisiydi, kırkıydı, senesiydi derken beni de tüketmişti. Sanırım tüm sorunlar onun ölümüyle önüme düşmeye başladı tek tek. Meğer hayatın olumlu tarafını Merve gösteriyormuş bana. O gitti ve bende her şey değişti. Ayaz ile ilk kavgamızı Merve'nin yokluğunda yaptık. Neymiş efendim, kendimi kapatmışım, kara bir kutu olmuşum. Gülmüyormuşum, onu sevdiğimi bile hissedemiyormuş artık ve daha neler neler. Şimdi düşünüyorum da haklı olabilir miydi? Kendimi bu denli kapatmış olmam olması gereken şey miydi? Bu kadar zayıf bir karaktere mi sahiptim yani ? Hani nerede benim despotluğum. Sahne ya sahne, benim hayatım olan sahne bile tat vermiyordu bana. Bunun için ara vermiştim ya zaten.

Zaman bana oyun oynamaya devam ediyordu. Üç gündür Ayaz ile de görüşmüyordum, ne ondan ses çıkıyordu nede benden. Ne bir mesaj ne bir arama tık yoktu ondan bu yana. Haklımıydı peki? Ben kendimi kapattım diye miydi tüm bu olanlar? Ne kadar zaman geçti Merve'nin ölümünün üzerinden, ne kadar zamandır bu durumdayım ben bilmiyorum ama sanırım hayatımdaki tüm olumlu şeyleri kaybetmeye başladım, sahne heyecanımı, yaşama sevincimi ve tabii ki Ayaz'ı. Hissediyordum oda yoktu yanımda, olmayacaktı hayatımda bundan sonra, peki böyle mi olması gerekiyordu yani.

''Kendine gel Alen! Her şey kayıyor avucundan yavaş yavaş, parça parça. Önce, hayal meyal hatırladığım annem ve babam, sonra nenem ve dedem, sonrasında can dotum güzel insan Merve'm ve şimdide sanırım Ayaz! Hayatım neden kayıplarla dolu? Bu kayıplar benimle mi ilgili ne için cezalandırılıyorum?

Ayaz neden böylesine çabuk ve kolay vazgeçmişti benden?

''Hadi ama Alen, dürüst olur musun artık, en azından kendine bunu borçlusun''

İç sesim ile yaptığım konuşmalarda neden hep haksız durumuna düşüyordum.

''Söylenmeyi bırak Alen, haklı olduğumu biliyorsun. Ayaz senden çabuk mu vazgeçti böyle mi düşünüyorsun gerçekten? Hadi kendine haksızlık etmeye bayılıyorsun onu anladıkta, Ayaz'a bunu yapma bari?''

''Sen kimin tarafındasın arkadaş? Vazgeçti işte benden farkında değil misin?''

''Gerçekten böyle mi düşünüyorsun Alen? Eğer böyleyse seninle işimiz var!''

''Nasıl düşünmeliyim sevgili iç ses, beni de aydınlatır mısın?''

''Yapma Alen Allah aşkına, Merve'nin ölümünün üzerinden bir sene geçti ve sen bu bir sene içerisinde kaç kere görüştüm Ayaz ile söyler misin? Kaç kişi Ayaz kadar anlayışlı ve sabırlı olabilirdi? Ne zaman arasa tersledin, görüşelim dedi hayır dedin, şehir dışına çıkalım değişiklik iyi gelir dedi sustun dahası da var biliyorsun. Hatırladın mı devam edeyim mi yoksa sıralamaya?''

''Sus artık sus!''

''Beni bu şekilde bastıramazsın Alen yok edemezsin, ben senin bir parçanım unuttun mu?''
''Yeteeeeeer! Sus diyorum sana sus!''

Yüreğimi kanatan iç sesimle ne kadar süre kavga ettim bilmiyorum. Bu savaşı kazandım mı bilmiyorum ama sızıp kalmışım bulunduğum yerde, gözlerimi açtığımda gün aydınlanmıştı ve penceremden gözüken ve evin etrafını saran yeşil güzelliğin kollarına bırakmak istiyordum kedimi. Geçmişimle yüzleşmek iyi gelmemişti bana, insan yaptığı hataların farkına vardığında ne olur?

Aldığım her solukta ''Artık çok geç Alen ''diye yineliyordu benliğim.

YEDİ YIL ÖNCE ''2013''

''TERKEDİLİŞ''

Yalnızlık iyicene karabasan gibi çökmüştü üzerime, Ayaz'ı kaybettiğim açıktı. Son attığı mesajları okudum tek tek, üst üste ve her bir hecede cımbızla çektiler onu bedenimden sanki.

''Alen, sevgilim.. Günlerdir beni görmezden geliyorsun, bu durum daha ne kadar sürecek?''

''Cevap vermeyecek misin? Merve için bende üzgünüm ama hayat devam ediyor ve ben bu hayatı yine seninle yaşamak istiyorum''

''Alen...''

''Alen!''

Sanırım ruh sağlığım iyi değildi, hem onu istiyor hem de kendimden uzak tutuyordum. Peş peşe attığı mesajları okudukça yüreğim kanamaya devam ediyordu. Başlarda yazdıkları normal sıradan geliyordu ama son zamanlarda attığı mesajlar beni diri diri toprağa gömmüştü diyebilirdim.

''Alen üç aydır ne telefonlarıma cevap veriyorsun, ne mesajlarıma. Kaç gece evin kapısında bekledim seni biliyor musun? Zilin kaç saniyede bir melodi değiştirdiğini bile ezberledim diyebilirim. Beni kendinden uzak tutma ne olur!''

Bu ve buna benzer o kadar çok mesaj vardı ki beni benden alan ama son mesajı kadar hiçbir şey yakmamıştı canımı ve en baştan anlamam gereken o duyguyu neden bu kadar geç anladım, ne olmuştu bana neden bu kadar kolay vazgeçtim ben her şeyden?

''Sevgilim, beyaz tenlim, ömrüm.. Bu sana yazdığım son mesajım olacak, görüşmeyeli, telefonlarıma ve mesajlarıma cevap vermeyi tam dört ay oluyor ve ben o güzel gözlerine bakmadan nefes alamaya çalışmak gerçekten çok zor. Bana aynı gökyüzü altında olmak, aynı havayı soluyor olmak yetmiyor artık. Yine yanında olmak o güzel gözlerine bakıp, o pamuk tenine dokunup, hissetmek istiyorum. Biz bütün olduğumuzda her şeyin üstesinden geliriz sevgilim, ne olur ne kendini kaybetmeni istiyorum nede seni kaybetmeyi. Bu mesajıma cevap vermediğin taktirde artık bura da bu şehide olmayacağım, belki de son kez aynı havayı soluyacağım seninle, son kez aynı sokak lambası altında olacağım.. Lütfen sevgilim, beni senden koparma, ben hala seni bekliyorum...'' 


Satırlarımı takip eden gözlerinize, hikayeme fırsat verip okuyan yüreğinize,

Yorumlarınızı ve oylarınızı benden esirgemezseniz sevinirim

Sağlıcakla kalın

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top