Sarsıntı - 3
Aslı, Delta
"Günaydın canımm!" İçini kıpır kıpır eden bir günaydın mesajıyla uyandı. Kendisi de sevgi dolu bir mesaj yazıp gönderdikten sonra yatakta yatmaya devam etti. Uzun süre öylece gülümseyerek tavanı izledi. Ne zamandır uyanık olduğunu net hatirlayamiyordu, ama çok umrunda da değildi. Gece bir sürü rüya görmüş, sabah da gördüğü halisünasyonu andıran küçük rüyalar gerçeklik ve zaman algısıyla karışmıştı. Hepsi de mutlu şeylerdi. Bir süredir tavanı izlerken hayal kuruyordu. Kötü olan her şeyi unutmuştu sanki, silinip gitmişlerdi. Bir öpücük mü bu kadar etkilemişti onu? Sevilmek duygusu kalbini doldurup taşırınca olabilirdi belki. Bir süredir bu hissi özlemiş olmalıydı. Şimdi hemen tekrar Emre'yi görmek istiyordu ama çok da üstüne gitmek iyi olmayabilirdi. Sakinleşmek ve artık tam anlamıyla uyanmak amacıyla bugün fazlaca yumuşak ve rahat hissettiren yatağından kalktı. Perdelerini çekip gün ışığının evini aydınlatmasına izin verdi. Gözleri, alay etmek amacıyla sapık gibi kendisini izleyen siyah kuşu aradı. Bugün yoktu sanki, belki de artık defolup gitmesi gerektiğini anla- "Aaa orada". Her zamanki yerinden biraz uzakta, ağaçların gölgesi altında adeta saklanmış, pusuya yatmış gibi onu izliyordu. Sanki Aslı'nın nasıl hissettiğini biliyor, ve aptalca olduğunu düşündüğü mutluluğuyla dalga geçiyordu. Gagası yerine ağzı olsaydı, kesinlikle gülümsüyor olurdu. Aslı kuşun kibirli duruşunu umursamaksızın dilini çıkartıp ağzını yüzünü eğdi. Biraz da gaklayıp eğlendikten sonra perdeyi kapatti. Birden zavallı kuş diye geçirdi içinden. Yalnız başına bir ağaç dalında oturması üzücü gelmişti ona. Ona kendini hatırlattığını düşünüp hüzünlenmişti ki telefonuna gelen mesajla düşünceleri toza dönüşüp dağılıverdi.
+Napıyorsun?
Ne yaptığını düşündü. Bir şey yaptığı yoktu, bir saati aşkın süredir tavan izleyip yatakta dönmek ve sapık kuşuyla alay etmek dışında. Bunlardan da bahsetmek istemediği için-
-Hiiç oturuyorum öyle.
-Sen napıyorsun?
Gerçekten bir şeyler yapması gerekiyor olabilirdi. Belki eskiden olduğu gibi resim falan çizebilirdi. En azından zaman geçirecek bir şeyler olurdu.
+Bir film gördüm çok ilginç bir şeye benziyor, yarın birlikte izleyelim mi?
-Ooo ismi neymiş?
+Ay'a
Filmin basit ismi hoşuna gitmişti. Ay'ı da oldum olası severdi Aslı. Her Dolunay'da dilek tutardı. Bazen şeyle birlikte. Şey. Her neyse. İçini garip bir ürperti sardı. Karanlık bir şey içinde dolaşıyormuş etrafını sarmış gibi.
+Eee ne dersin?
-Oluur.
Ay'ı izlemeyi de çok severdi. Keşke bir teleskopu olsaydı.
Çağla, Delta
Ellerini turuncu saçlarında gezdirip kahküllerini geriye atarken şirketin giriş kapısına bir gülücük attı. Muhtemelen deniz kenarında olmadığında olsa gerek Karataş'ın elini atmak istemediği topraklarda, özgür bir araziye kurulmuştu şirket. Çağla gülümsemesini bozmadan elindeki dosyalarla içeriye girdi. Şehrin en zengin adamıyla uğraşmak düşüncesi onu heyecanlandırıyordu. İnsanlar arasında dedikoduların yayılması, bir yandan bunlara sinirlenen Karataş'ın daha çok malzeme vermesi ihtimali iliklerine kadar adrenalin basıyordu. Şimdilik her zamanki gibi büyük bir hikaye olmasa da, eğlenceli şeyler olacağını hissediyordu.
-Günaydınn!
+Günaydınlar Çağla Hanım.
-Nasılsın bugün Serpil?
+Sağol canım sen nasılsın?
-Heyecanlı! Büyük biradere haber ver yeni hikayeler var.
+Ooo bu sefer neler buldunuz bakalım?
-Göreceksin, hehe.
Sekreter dahili hattan patronun sekreterini, o da patronu arayıp haber verdikten sonra, asansöre binip en üst düğmeye bastı. Asansördeyken dosyalarında biraz göz gezdirdi. Röportaja dair ses kaydının ve not dökümünün yanında olduğundan bir kez daha emin oldu. Asansör aynasında biraz da kendini süzdükten sonra asansör durdu. Asansörden inip sekretere selam verdikten sonra kapıyı çalıp içeri girdi.
-Büyük Patron!! Nasılsınız?
+Seni gördük daha iyi olduk Çağla, neler getirdin bize?
-Şok şok şok büyük patrona büyük haberler! Yoksa Karataş bir dağ ayısı mı??
+Hahaha evet öyle. Haberleri duyalım bakalım.
-Şakayla karışık ama haberimizin ana konusu bu aslında.
+Nasıl yani?
-Ayımızın inini izlerken kan ter içinde bir adam gördüm! İşte dedim, aradığım fırsat bu! Zavallı adamın başından neler geçmişti acaba? Nasıl bir vahşete maruz kalmıştı! Bu geri kafalı adam zavallıcağıza nasıl bir dogma kusmuştu??? Hepsi yeni sayımızda!
+Çağla...
-Evet, hihi
+Hikayeni satmayı gerçekten iyi biliyorsun, ama bir sorum var.
-Evet?
+Sen manyak mısın?
-Hmm?
+Arı kovanına çomak sokulur mu? Uğraşacak başka adam bulamadın mı?
-Ne yani haber yaptık diye binamızı mı basacak?
+Belki de! Deli misin kızım başka haber mi kalmadı!
-Ama-
+Aması yok, bak işini iyi yapıyorsun evet tamam biliyorum. Hevesini de kırmak istemiyorum. Ama böyle bir haber yapamayız.
-Habere bile bakmadınız...
+Evet, ama izninle şimdi bakacağım çünkü ben merak ediyorum.
-Peki...
Aslı, Delta
Ding dong..
Duşunu almış, saçlarını hindistan cevizi yağıyla güzelleştirmiş en güzel parfümünü sıkmıştı. Sokakta böyle dolaşması trafik kazasına sebebiyet verebilirdi. Bitanesi için hazırlanmıştı sonuçta. Heyecanlıydı, daha önce böyle bir buluşmaya gitmediğini düşündü.
+Hoş geldin hayatımm!
-Hoşbulduk aşkım!
+Ne kadar güzel olmuşsun.
-Hehe en az senin kadar!
Ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi, Emre de siyah bir t-shirt ve bol gri bir eşofman giymişti. Geniş sade bir evi vardı. Salonda büyük rahat bir koltuk, karşısında kocaman bir televizyon üstünde biblolar...
-Evin ne kadar güzelmişş
+Sağol canım
+Sabah kahveni içtin mi?
-Hayır?
+Güzel güzel ben de yeni pişirmiştim, içersin değil mi?
-Eveet.
Emre mutfağa giderken Aslı onu süzdü. Yüzündeki gülümsemeyi fark edip utandı birden. Kahve içmeyi pek sevmezdi ama hayır da diyecek hali yoktu. Umarım sütlü bir şeylerdir diye umut etti. O sırada Emre içeri girdi.
+Latteler hazır!
-Hamaratız haa
+Tabi
Latteden bi yudum alıp yüzünü buruşturdu, Emre şaşırmıştı, makinasi kahveyi güzel yapardı aslında. Aslı Emre'ye döndü.
-Bu ne böylee
+Noldu?
-Hiç tuzu yok!
Gülüşüp kahvelerini bitirdikten sonra Emre mısırı ve biraları getirdi. Önceden ayarladığı filmi açıp perdeleri çekti sonra Aslı'nın yanında yerini aldı. Film jenerikleri akmaya başladı, bir sürü stüdyo ve firma sanki film başlarmışcasına garip logolar introlar tasarlamışlardı, aslında filmi internet servislerinden bulabilselerdi hızlıca başlatabilirlerdi filmi. Ama çok da umurlarında değildi aslında. Emre Aslı'nın elini avucuna alıp sevdi biraz.
-Film ne hakkındaymış?
+Sanırım hayali Ay'a gitmek olan bir kızla bir adam hakkında.
-Aaa ne güzel!
Bir şişenin yarısı ve mısırın çoğu filmin ilk beş dakikasına girmeden tükenmişti. Ama en azından mısır önce tükenmiş, ağızlarını kuru bir sondan kurtarmıştı. Bir elini Aslı'nın omzuna atıp sevgilisine iyice sokuldu, diğer eli de birasındaydı. Bu yaklaşmanın üzerine Aslı birasını dikip garip bir şey görmüş gibi Emre'nin yüzüne dik dik baktı.
-...?
+Ne oldu?
Aslı sinsi bir gülümsemeyle dikilmiş Emre'ye bakıyordu. Emre de aynı gülümsemeyi takınmaya karar verdi. Yaklaşıp dudaklarını dudaklarının arasına aldı. Bir eliyle bacaklarını okşuyordu, Aslı da elini Emre'nin göğsünde gezdiriyor, vücudunu keşfediyordu.
+Yumuşacıksın tatlım...
-...
Aslı utanıp kızarırken Emre üstündeki t-shirt'i çıkarıp Aslı'nınkini soymaya başlamıştı. T-shirtleri bir kenara attıktan sonra Aslı'yı uzanır pozisyona getirip üstüne çıktı. Aslı gözlerini kapatmış, sessiz sessiz yatıyordu. Emre gülümseyip boynundan bir öpücük aldı. Öperek aşağı doğru iniyordu. Sütyenine varınca durup biraz bekledi. Ellerini Aslı'nın arkasına atıp sütyeni yavaşça çözdü. Ağzıyla sütyeni yakalayıp bir kenara fırlattı. Aslı sıcacık olmuştu, utancı ve anın ateşiyle birlikte adeta yanıyordu. Emre bir eliyle Aslı'nın göğsünü ovarken diliyle de diğer memeyi okşuyordu. Aslı'nın küçük nefes alış-verişleri Emre'yi adeta ateşe veriyordu. Dilini memenin ucuna yaslayıp, yalayarak boynuna oradan da dudaklarına vardı. Dudaklarını emerken bir yandan da Aslı'ya sürtünmeye başladı.
-Hmhh
-aş....a..aş...
+Anlamadım?
-Aşa...ğı.
+Aşağı mı diyorsun?
-....hm
Vücudunu biraz daha aşağı kaydırmasını istiyordu Aslı, böylece Emre'nin sürtünmesini daha çok hissedebilirdi. Emre denileni anladı, ve yüzünde pis bir gülümsemeyle daha aşağıya sürtünmeye başladı.
-Mhmm
Dudaklarını emip tekrar göğüslerine inerken ellerini de "aşağı'ya" kaydırmaya karar vermişti, bacaklarını süzüp yukarı doğru ilerliyordu elleri.
-Dur
+Hm?
İkinci bir komut gelmemişti, bi süre bekleyip yüzüne baktı, ama Aslı gözleri kapalı kuzu gibi yatmaya devam ediyordu. Utandığına karar verdi Emre, elini bu sefer hızlıca bacakları üzerinde gezdirip bacak arasına att- *ŞAAK*
+Ha?
Her şey bir anda olup bitti. Emre'nin elini bacak arasına atmasıyla suratına şaplağı yemesi bir olmuştu. Aslı birdenbire ayağa kalkmıştı. Hiçbir şey anlamamıştı Emre, hiç!
+Aslı özür dilerim anlamad-
Aslı kafasını sallayıp hıçkırarak üstünü giyindi ve çıktı gitti.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top