VII. Demir ve Yıkımgetirenler | 1. Bölüm
YENİ NOT: Yüksek lisans tezimin süresiyle ilgili bir sorun çıktığı için kısa zamanda bitirmem gerekiyor. Yeni bölümler birkaç ay daha düzensiz gelecek :(
~
Öncelikle bölüm yine geciktiği için özür diliyorum. Son bölüme gelen oylar için teşekkür ederim. Son haftalarda hayatımda birçok gelişme ve aksilik yaşandı. Bir ara burada da açıklama yaparım. (ATG'yle bağımsız)
ATG'ye dönecek olursam... bitmesine çok az kala yazımımın bu kadar yavaşlayacağını tahmin etmemiştim. Bu bölüm zaten gecikti, bölüm biriktirip başka yeni bölümlerle birlikte yayınlarım diye düşünmüştüm. Ancak moralim bozuk olduğu için birkaç yorumun bana iyi geleceğini düşündüm. Yorum yapmayı unutmayın.
Son olarak önceki bölümlerde olanları hatırlamıyorsanız kısa bir özet geçeyim: Sorcha, Kuzgun Klanına geri dönmüştü. Burada ihanete uğrayıp tuzağa düşürüldü ve yakalanıp zarar gördü. En son ölümle yaşam arasındaydı. Şimdi kaldığımız yerden devam :)
꧁꧂
Demir ve Yıkımgetirenler
1. Bölüm
༻ ⋅ ✧ ⋅ ༺
Veiren
Demir Yıllar 1415
Sorcha ölmeliydi.
Beyaz Kuzgun ölmüştü. Işığa dönüşüp göğe karışmıştı. Sorcha kendini yıllar önce ona bağlamıştı. Karina'nın şahinini onun kuzgununa her saldırdığında Sorcha hissetmişti. Saatlerce, belki de günlerce acı çekmişti. Kuzgunu ölmüş, gücü tükenmişti.
Tanrılara dua etmedi, ne ölmek ne de yaşamak için. Kader ipliğini avuçlarında tutan Karina'ya asla yalvarmadı, ne ölüm ne de yaşam için. Büyüyü ve ona yaşam veren karanlığı bedeninde ve ruhunda hissetmeyi bıraktı. Ölmüyordu ama yaşamıyordu da. Onu bu hayatta tutan tek şey zamandı.
Birkaç kez tanrıların ona ulaşmaya çalıştığını hissetmişti. Mora ve Vhesai onun için uğraşmıştı, ancak güçleri Doğu Veiren'de neredeyse etkisizdi. Tanrılar da kendi aralarında güç için mücadele ediyorlardı, tıpkı insanlar ve diğer canlılar gibi. Asıl güce sahip olan değillerdi. Asıl güç Ölümdü, Yaşamdı ve Zamandı. Tanrıların bile bu üçüne karşı güçleri yetersiz kalabiliyordu.
Bir süredir Sorcha acıyı hissetmiyordu. Hissettiği sadece boşluktu.
Sorcha ölmeliydi ama yaşıyordu. Kendine geldiğinde zincirlere bağlıydı ve bir kafesteydi. Bu Sorcha'nın ilk kez zincire bağlanması değildi. Bu kez zincirleri hem birçok metalden hem de büyüdendi. Karina'nın dahil olduğu pek çok büyücü yanındaydı. Güneş gözlerini acıtsa da hava soğuyordu. Teninde rüzgarı hissediyordu, yaraları sızlıyordu. Büyücülerin ardında hiçbir bitkinin olmadığı dağlar vardı. En yükseklerinin üzerinde buzullar vardı. Kuzeydoğu Veiren'de olduklarını tahmin etti. Ragna İmparatorluğu'nun başkenti Ragnad'a gidiyorlardı. Muhtemelen bir Veiren Çıkışı'ndan yeryüzüne çıkacaklardı. Büyücülerin hiçbiri ona bakmıyordu. Hala baygın olduğunu sanıyorlardı, öyle sanmaya devam etsinlerdi. Gözlerini kapattı ve kımıldamamaya çalıştı.
"Bir geçit açabildiğini sanıyordum, cadı." diyen bir ses duydu. "Böylece bu kadar yolu yürümek zorunda kalmazdık."
"Buraya nasıl geldiğimizi sanıyorsun, Matt?" Karina'nın sesi öfkeliydi. "Onunla uğraşmak ve sizinle buluşmak için geçit açmak gücümü tüketti."
"Saatlerdir kımıldamıyor." dedi bir başkası. "Yaşadığına emin miyiz? Ona o kadar zarar vermişsin ki hala nefes alabildiğine şaşıyorum." Neredeyse Sorcha'ya acıyordu. Neredeyse. "Sana ne yapmış olabilir?"
"Seni ilgilendirmez."
"Umurumda da değil zaten." diye ona çıkıştı adam. "Tek yapman gereken onu sağ olarak getirmekti. Babamın isteği buydu. Onunla konuşmak ve öğrenmek istiyordu."
"O ölse de baban istediklerini öğrenecek, Killian." dedi Matt.
"O ölmeyecek." dedi Karina. Bunu ne isteyerek ne de istemeyerek söylüyordu. Yalnızca gerçeği dile getiriyordu. "Şimdiye yerinde kim olsa ölürdü. Bir şekilde yaşıyor ve iyileşiyor. Ragnad'a vardığımızda sizinle konuşabilir bile, ikinci oğul."
İkinci oğul. Killian'a pek çok insan böyle derdi. Ragna İmparatoru'nun ikinci eşi İllia Prensesi'nden doğan oğluydu. İmparatorun ilk eşinden doğan bir oğlu bir de kızı vardı. Ragna'da taht babadan oğula geçerdi. Killian tahtta ikinci hak sahibi olmalıydı ancak bu sıralamaya dahil bile değildi. Annesi kraliçe unvanı almasına rağmen ne saray ne de halk tarafından kabul görmüştü. İllia, Lisauria'nın güneyinde yer alan, büyük kısmı Lyren ormanlarına bağlı ormanlık alanlardan oluşan bir krallıktı. Uzun yıllardır Ragna'ya vergi verse de tam olarak bağlı sayılmazdı. İllia Prensesi Alethia saraya ilk kez geldiğinde evlenmeyi gerçekten istediği ve imparatoru ya gerçek aşk ya da büyü yoluyla etkilediği sanılmıştı. Gerçek kısa süre sonra ortaya çıkmıştı. İmparator'un onunla evlenmesinin asıl sebebi İllia'yı kendine bağlamak ve prenseslerini esir tutmaktı.
Killian düşüncelere dalmışken birkaç adım geride kaldı ve kafesteki Sorcha'nın uyandığını fark etti. Bunu kimseye söylemedi. Karina ve Matthaios gibi onun da planları vardı.
Sorcha sessizlikte yeniden bayılmış olmalıydı. Yeniden gözlerini açtığında Temsuran'daydı. Hava değişmişti. Kafesinin üstü bir örtüyle örtülmüştü ve çevresinde duyduğu sesler artmıştı. Bir süre sonra atların ve muhafızların seslerini duymaya başlamıştı. Ardından demir kapılar onu rahatsız eden bir gürültüyle açıldı. Sorcha'nın kafesindeki örtü kaldırıldığında karşısında tam bir karmaşa vardı. Onu görmek için yaklaşan muhafızlar, lordlar ve leydileri fark etti. Artık onlara ne anlatıldıysa zincirlere bağlı, yaralı ve zayıf kızı gördüklerinde tatmin olmadıkları yüzlerinden belliydi. Elbette dedikodular sarayda yayılmış ve yayılırken de abartılmış olmalıydı. Sorcha Ragna'da gücünün etkisiz olabileceğini sanarak yayılmıştı. Çevresindeki herkesin ne düşündüğünü ve ne hissettiğini algılayabiliyordu. O muydu bunca zahmete değecek güçlü cadı? Değildi elbette. Sorcha kendinden güçlü pek çok cadının ve büyücünün varlığından haberdardı. Ancak orada olan kendisiydi. Sebebiyse yalnızca adı ve birkaç kişinin ona takıntısıydı.
Birileri onunla dalga geçti. Birileri Karina ve Matthaios'la onu gösterip gülerek konuştu. Hatta bazılarının yüzlerinde acıma vardı. Sorcha'nın ilgisini çeken hiçbiri değildi. Sağına baktığında diğerlerinden farklı olduğunu hissettiği Killian'ı gördü. Simsiyah saçları, keskin yüz hatları ve dikkatli bakışlarıyla saraydan çok kaleyi andıran yapının üst katlarına bakıyordu. Annesi sayesinde bir şekilde veilerle bağlı olmalıydı. Bu sebeple Vincent'ı andıran bir yanı vardı. Sorcha'nın hedefi oydu.
Onlardan farklısın, İllialı.
Killian onu duyduğuna dair hiçbir belirti göstermedi.
Beni bul.
Diğer muhafızlardan daha süslü olan, demir zırhları daha çok parıldayan birkaç muhafız onlara doğru geldi. İmparator'la tanışma zamanı gelmişti. Gücünü yeniden toplamalıydı. Karina canını çok yakmıştı ancak acı giderek azalıyordu. Sorcha ne istediğini biliyordu. Buradan kurtulacaktı. Çevresindeki insanların hayal kırıklığına uğradığını görmüştü. Onları hayal kırıklığına uğratmayacaktı. Kimi bekliyorlarsa onu göreceklerdi. Er ya da geç zamanı gelecekti.
Sorcha içinden gülümsedi. Doğduğu ve ait olduğu topraklardan çok daha doğudaydı. Buralarda hakim güç başkaydı. Ancak önemli olan bu değildi.
Gökyüzü aynıydı.
༻──────✦──────༺
08.12.2022, 01.22
18.12.2022, 23.22
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top