59 ♛ Güneş Taşı, Asa ve Suikast
♛ 59. Bölüm ♛
GÜNEŞ TAŞI, ASA VE SUİKAST
Rhonal Evarel.
Diyar'ın Hükümdarları.
Turkuaz Saray'ın kütüphanesinden alınan ve Kar Kraliçesi'nin odasında bulunan kitaplardan sadece biriydi. O ana dek yaşamış olan tüm hükümdarların kaydının tutulduğu yerdi. Kızıl Kraliçe refleks olarak işaretlenmiş olan sayfayı açtı ve kendi geçmişiyle karşılaştı. Yaklaşık 17 yıl önce, 1484 yılında doğduğundan, annesinden, kardeşlerinden ve... babasından bahsediyordu. Kızıl Kraliçe sonuncusunu yeni fark etmişti. Farklı bir el yazısıyla, farklı bir mürekkeple yazılmıştı.
Arlenka.
Ve yanında birkaç şey daha vardı. Leranna'nın soyundan geldiğinden, ailesinden ve elbette kardeşi Arlenom'dan, Gök Ejderha'nın Temsilcisi olduğundan bahsediliyordu. Mysania kafasındaki parçaları birleştirmeden önce adım seslerini duydu. Arlenka hakkında yazılan birkaç cümleyi daha okuyamadan Rhdenya'nın sesini işitti.
"İsyancıların başları getirildi, Mysia." dedi Rhdenya, bu kez üzerinde bir ak elf olduğunu temsil eden tek şey açık sarı saçlarıydı. Kahverengi bir pantolonun üzerine kırmızı bir tunik giymişti. Altın sırmalı kırmızı pelerini safir taşıyla süslü bir tokayla bağlanmıştı. "Kara Ülke'den ve Sarin'in Adaleti'nden gelen hakimler tarafından yargılanıyorlar."
Mysania elindeki kitabı Rhdenya'ya verdi. "Bunu odama götürebilir misin? Lider Khalrane benimle görüşmek istediğini söyledi." Rhdenya'nın yanıtını beklemeden ekledi. "Ardından Kızıl Konsey'i toplamamız gerekiyor. Prenses Aiolis'i konuşacağız."
"İsyancıların başlarından biri seninle görüşmek istediğini söyledi." dedi Rhdenya odadan çıkarlarken. "Yanında dört muhafız ile taht odasının girişinde bekliyor."
"Dört mü?" diye sordu Mysania, Salirhenia'nın odasını kilitleyerek.
"Bir buz savaşçısı." diye açıkladı Rhdenya hızla. "Auramos da büyücülerin başında bekliyor. Yasak büyüleri yaptıklarından şüpheleniyor, bilirsin, iletişim ve ruhla ilgili olanlardan." Birkaç adım sonra durdu. "Dikkatli ol, Kızıl Kraliçe."
"Güneyden haber geldi mi?"
"Bildiğim kadarıyla gelmedi. Bir haftayı geçti, birkaç gün içinde haber gelecektir." Rhdenya gülümseyerek güven vermeye çalıştı. Ardından sağ taraftaki koridora doğru ilerledi. Mysania onun aksi yöne doğru gitti.
Taht odasının önünde Khalrane, isyancı ve altı muhafız vardı. Muhafızların ikisi taht odasının kapılarını açtılar ve Mysania'nın içeri girmesini beklediler. Onun ardından Khalrane içeri girdi. Mysania tahtına doğru ilerlerken Khalrane ona yakın bir mesafede durdu. O sırada muhafızların eşliğinde elleri kelepçeli savaşçı da içeri girdi. Buz mavisi gözlerini tahtta oturan Kraliçe'ye dikti. Kolundaki yaradan mavi kanının birkaç damlası çatlayan buzla kaplı zemine damladı. Yüzünde birçok yara izi vardı, bazıları geçmişte, bazıları yakın bir zamanda ortaya çıkmışlardı. Keskin yüz hatları bile soğuktu.
Mysania Khalrane'e baktı. "Hakimlerin kararı neydi?"
"İnfaz." diye açıkladı Khalrane bakışlarını isyancıdan ayırmadan. "Son isteği Kızıl Kraliçe'yle konuşmakmış."
"Ne diyecekmiş peki?" diye sordu Mysania büyü gücüyle artık tamamıyla mora dönen gözlerini mahkuma yönelterek.
Genç savaşçı otuz yaşından büyük olamazdı. Yanındaki muhafızın onu bırakmasını sağlamaya çalıştı ancak yaralı kolunun acısıyla durdu, acı yüz hatlarına hakim olurken muhafızlar onu bıraktılar. Buz beyazı tenini ve beyaz kıyafetlerini mavi kanı lekeliyordu. Ağır yaralıydı ancak belli etmiyordu. "Adım Reidar, Kraliçe."
"Söyle o halde, Mahkum Reidar." Mysania'nın elindeki safir yüzük büyüyle parıldadı. "İsyanın asıl amacı nedir?"
Reidar konuşmadan Khalrane hızlı adımlarla Mysania'nın yanına geldi. Mahkumun yüzünde bir gülümseme olurken Khalrane endişeli bir sesle konuştu. "Temsilci Zanen'in yazdığı bir mektubu buldum." Mysania'nın sual eden bakışlarına yanıt verdi. "İsyanın olacağını tahmin ediyor. Ancak bunun yanında isyanın asla tek bir amaca hizmet etmeyeceğini yazmış."
"Sen ne diyorsun peki?" dedi Mysania kısık sesle.
"Dikkatli olmalıyız diyorum, kraliçem." dedi Khalrane neredeyse fısıltıyla.
"Rhdenya ve Auramos'u çağır." dedi Kızıl Kraliçe hızla. "Hemen. Buraya getir onları."
Khalrane'nin taht odasından ayrılmasıyla Mysania yeniden Reidar'a döndü. "Söyle."
"Asıl hükümdarımızı korumak elbet, Kraliçe Salirhenia'yı." dedi Reidar. Davranışları yanındaki muhafızları şüphelendirmişti ve muhafızlar artık daha temkinli davranıyorlardı. "Buz Diyarı'na Buz Ejderi'nin Gücü'ne sahip olmayan hiç kimse hükmetmemeli. Bu yüzden veliaht prensesin buradan kaçmasına yardım ettik."
Kızıl Kraliçe bunları biliyordu. Sahip olduğu ejderha gücüyle kırmızıya parıldayan gözleri kısıldı, tırnakları tahtın kollarına battı. "Benimle ne için görüşmek istedin?"
Acıyla dolu ifadesine karşılık Reidar yeniden gülümsedi. "Asla kazanamayacağınızı söylemek için. Buz Halkı pes etmez, Ateş Kraliçesi. Ve ateşe asla boyun eğmez."
"Eğdiniz bile." dedi Mysania kararlı bir şekilde. "Buz Diyarı'nın tahtında kim oturuyor? Buz Ejderi'nin yaratıklarına kim emir veriyor?"
"Göreceğiz." dedi Reidar.
Kızıl Kraliçe adamın ellerindeki zincirlerin buzla kaplanmaya başladığını gördü. "Öldürün onu." dedi muhafızlara. Taht odasının kapısı açılırken safir yüzüğünü asaya çevirdi. Aynı anda bir muhafız kılıcıyla Mahkum Reidar'ın başını kesti. Mavi kan zeminin birazını kapladı. Kızıl Kraliçe'nin birkaç gün önce açtığı yarıklara ve çatlaklara doldu.
Taht odasından içeri Khalrane, Rhdenya, Auramos ve Adrianus girdi. Buza dönen zincirleri ilk fark eden Khalrane oldu ve Kızıl Kraliçe'den önce davranıp muhafızlara cesedi çıkarıp yakmalarını söyledi. Muhafızlardan ikisi Reidar'ın cansız bedeniyle odadan ayrılırken ikisi orada kaldı. Khalrane'in emriyle onlar da dışarı çıktı.
Adrianus taht odasını aydınlatan meşalelerin sönmesiyle iki altın kılıcını birden çekti. Rhdenya ve Khalrane de onunla aynı anda kılıçlarını çekmişlerdi. Auramos'un asası da Mysania'nın asası gibi hazırdı.
Koridordan sesler geldi. Az önce kapıyı Mysania için açan muhafızların bağıran sesleri duyuldu. Kraliçe Mysania çoktan tahtından inmişti. Etraftaki ateşler daha canlı bir şekilde yandı. Kapı açılırken odada bulunan herkes savaşmak için hazırlandı.
Mysania'nın asası gelenlerden birini görmesiyle yere düştü.
Taht odasının kapılarının önünde birçok yaralı isyancı vardı, büyüyle yaralanmış oldukları belliydi çünkü ortada kan yoktu. Ancak gelenlerin yüz ifadesinden anlaşılacağı üzere, isyancılar bu kadar kişi değillerdi. İki kişi hızla içeri girerek kapıyı kapattılar. Gelenlerden biri kadın, diğeri erkekti. Saçları ve gözleri hariç yüzleri benziyordu, kadının boyu biraz daha kısaydı. Koyu kızıl saçları uzundu. Kırmızı elbisesi mor işlemeliydi.
Lider Verona.
Ancak Mysania'yı asıl şaşırtan Kızıl Diyar'ın Koruyucusu olan büyücü kadın değildi. Diğeriydi.
Koyu kahverengi saçları artık daha fazla kızılı andırıyordu. Altın ve gümüş karışımı gözleri ise büyü gücüyle alev rengine dönmüştü, irislerinin kenarları turuncuydu, kalanı ise altına yakın bir sarıydı. Elinde bu kez safir bir asa vardı.
Temsilci Kairos.
İlk harekete geçen Khalrane oldu. Hızlı adımlarla Verona'ya doğru ilerledi. "Kaç kişilerdi, sayabildiniz mi?"
"Yaklaşık on tanesini etkisi hale getirdik. Büyücülerim ve muhafızlarım taht odasının çevresindeler. Daha fazla dayanamayacakları vakit içeri gelmelerini söyledim." dedi mor gözlü kadın. "Ne kadarlar bilmiyorum. Sarayın surları aşılmış durumda. Kristal Saray kuşatıldı. Kairos'un yardımıyla zindanlardan içeri girebildik."
"Amaçları ne?" diye sordu Rhdenya, yanıtı biliyordu. Mysania'nın iki adım önündeydi, elinde kılıcı hazırdı. Belindeki kemerlere asılı kınların üstündeki mücevherler parıldıyordu. Diğer elinde ise Mysania'nın yeni fark ettiği bir hançer vardı. Ucu kıvrıktı, rengi kızıla yakındı, güneye aitti, hediye gelmiş olmalıydı. Mysania onun çizmelerinden birinde bir bıçak daha fark etti.
Kairos bakışlarını Mysania'dan ayırmadan konuştu. "Kızıl Kraliçe'yi tahttan indirmek."
Kraliçe'nin gözleri ise kan kırmızıydı. "Bunun için beni öldürmeleri gerekecek."
"İstedikleri de bu zaten." diye açıkladı Verona hızla. "Bunu biliyorlar. Ayrıca senin tarafından dökülen gümüş kanın intikamını istiyorlar. Buz Kristallerini surların dışında gördüm. Sesin o kadar uzaklıktan duyulmaz. Saraydaki casuslara haber vermiş olmalılar."
"Kristal Saray'ın çalışanlarını yarıya indirdik ve hemen hepsi bizim yanımızda." diye karşı çıktı Rhdenya.
"Eski çalışanlar ne olacak, Rhdenya?" Verona'nın sesi sert değildi, endişeliydi. "Tünellerin ve zindanların diğer girişlerini biliyor olmalılar. Ardından içeriden diğer isyancılara kapıları açmışlardır." Mor gözleri Rhdenya ve Mysania arasında gezinirdi. Mysania'ya baktığı sırada onu inceliyor gibiydi.
Güneş Dağları'na uygun olup olmadığımı düşünüyor olmalı, diye geçirdi içinden Kızıl Kraliçe. Bakışlarını Verona'dan ayırdı.
Khalrane uzun süren sessizliği bozdu. Kapının ardından ses gelmediğini de o sırada fark ettiler. "Tahtın arkasında bir kapı daha var. Lyrzenia buradayken fark etmiştim."
Mysania bunu biliyordu.
"Oradan gelebilirler yani." dedi Verona, kendi yaptırdığı kızıl tahta bakarak.
Khalrane kaşlarını çattı. "Oraya gidebiliriz diyecektim, tabii o da olabilir."
Verona asa tutmayan eliyle kapıyı gösterdi. "Rhdenya ve Auramos. Büyücülerimi ve muhafızlarımı buraya getirin. On beş kişiler, üçü de atların başında bekliyor olmalı. Hepsinin iyi olduğundan emin olun."
Kızıl Kraliçe, bugün onun yerine verilen bir diğer emre de karşı çıkmadı. İki dostu kapıya doğru ilerlerken hala şaşkındı. Sessizlik giderek artarken buz büyülerinin gücüyle meşalelerin alevleri titreşiyordu.
Rhdenya ve Auramos yanlarında kızıl büyücü ve kızıl muhafızlara kapıdan içeri girdiler. Auramos, Verona ve Kairos'un yanına gitti. Mysania'ya doğru ilerleyen Rhdenya ise açıklama yaptı. "Çoğunluğu saray muhafızları tarafından öldürüldü veya yaralandı. Bir kısmı kaçtı. Taht odasına varmak üzereyken diğer koridordan gelen küçük bir grubun seslerini duydum."
Bu kez Verona'nın ve Kairos'un dikkati de Mysania'daydı. Herkes ondan gelecek emri bekliyordu. Kraliçe Mysania bir adım öne çıktı. "Savunacağız, yenilmeyeceğiz."
Ardından Verona'nın kısık sesli emriyle onun kızıl muhafızları kapının önüne geçti. Büyücülerini kapıların sağ ve sol tarafına yerleştirdi. Ardından bir grubun başına geçti. Auramos da diğer gruba katıldı. Khalrane ve Adrianus muhafızların yanına doğru ilerlerken, Kairos ve Rhdenya Mysania'nın yanına vardı.
Taht odasının kapıları gürültüyle açılırken, Verona sesini duyurmak için bağırarak iki kızıl büyücüyü Mysania'ya doğru yönlendirdi. Ametist asası mora parıldarken büyücüleriyle birlikte ateşten bir duvar yarattı. İki büyücü Mysania'nın yanına geldiler. Mysania'nın kalp atışları hızlandı ve ani bir refleksle arkasını döndü. Kapının olduğu taraftan muhafızların da savunmaya geçtiklerini duydu, kılıç seslerini işitti. Kairos büyüyle onları engellemeye çalışırken Rhdenya Mysania'yı fark etti ve arkasını döndü.
Mysania'nın bakışları tahta doğru kaydı. Kılıç seslerinin, büyülerin renklerinin ve bağırışların ardından tahtın arkasındaki bir bölümün açıldığını fark etti. Safir asasını çapraz bir şekilde önünde tuttu ve onunla etrafındakileri koruyan bir kalkan oluşturdu. Büyülü kalkan, alev dalgaları sayesinde kızıla, turuncuya ve altın rengine parıldadı.
Üç kişinin elinde asa vardı, iki kişi kılıçlarını çekmişti ancak başlarında bir okçu vardı. Buz rengi yayın kabzasını kavrayan eli beyaz eldivenliydi. Elinin eklem yerlerinin rengi beyaza dönerken kirişi çekti ve ucu mavi alevle yanan bir ok yaydan çıktı.
Mysania kalkanından emindi. Okun etrafını saran mavi büyüyle ise kendine olan güveni sarsıldı, belki de paramparça oldu. Ok ona doğru hızla ilerlerken Kairos da oku fark etti ve kalkan neredeyse arkası görünemeyecek kadar güçlendi, koyu kırmızıya dönen kalkan onları koruyacaktı.
Ancak koruyamadı.
Buz büyücüleri okun etrafındaki büyüyü güçlendirdiler. Kar muhafızları koşmaya başladılar. Khalrane onlara doğru atılmak için hazırlandı.
Mysania kalkanı delip geçen buz mavisi bir ok gördü.
Ardından bir el onu kenara çekti ve önüne geçti.
Mysania kendine doğru düşen bedeni yakaladı. Khalrane gelen kar muhafızlarıyla savaştı. Verona'nın gönderdiği iki kızıl büyücü, buz büyücülerini yenmeyi başardılar.
Kızıl Kraliçe kollarında yatan muhafızın adını bağırırken dizlerinin üzerine çöktü. Auramos onlara doğru koşarken Kızıl Kraliçe'nin sesi taht odasında yankılandı, buz sarkıtlarını parçaladı, zemini çatlattı. İsyancıların dikkatini dağıttı.
"Rhdenya!"
Yorum yapmayı unutmayın, lütfen! Final haftamda bölüm yazıyorum, yorumlarınıza daha fazla ihtiyacım var...
Medya: Rhdenya. Pek benzemediğini biliyorum, kafanızı karıştırmasın, nasıl düşünüyorsanız öyle düşünün Rhdenya'yı.
Emirhan Sergenkaya'ya bu kehaneti için teşekkür ederim *-*
Kızıl olacaktı Diyar, Gökyüzü kızıl, yerler ateş, kızılın doğuşuydu hükmü bitiren, turkuazdı merkez, kaderi olacak, güneşindi hakimiyet, büyüydü onu yüceltecek.
18.05.2017, 23.26
EÖ: 419.526, 37.914, 8.2
AK: 72.049, 7.668, 4.7
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top