48 ♛ Opal, Saray ve Gök**
Karakter Tanıtımları:
Reihla Leranna: Eski temsilci Arlenka'nın kızı, Gök Ejderha'nın Temsilcisi, Seçilen Gök Kraliçe. Bir gök elf.
Geçmiş Hakkında: Reihla bildiğiniz gibi temsilci oldu. Ardından seçilen kraliçe oldu. En son Elearine Krase şehrinden Turkuaz Saray'a gidiyordu.
Önemli Not: Reihla, yeni düzenlemede seçilen gök kraliçe olmayacak.
♛ 48. Bölüm ♛
OPAL, SARAY VE GÖK
Turkuaz Saray'ın bir kısmı kullanılamayacak haldeydi. Buzlarla kaplıydı. Aslında, Kar Kraliçesi'nin her yeri buzlarla kaplamasının bir anlamı yoktu. Nedenleri vardı: gösteriş ve iz.
Kraliçeler gösterişi severdi. Reihla ise bundan nefret ederdi. Ve ayrıca izlerini her yere bırakmayı da severlerdi, buraya geldik, buradan gittik... ve daha nicesi...
Elbet, bu özellik sadece kraliçelere ait değildi. Sitrin Saray'ın gölgeleri de buna dahildi örneğin. Veya yeni haberlerini aldıkları Kızıl Kraliçe'nin Kristal Saray'ın etrafında birçok ateş yakması, adeta buzları kızıla boyaması.
Buzlara rağmen Turkuaz Saray neredeyse hiçbir şey kaybetmemişti. Mavi renkteydi ancak yaklaşık bin yıldır burada yaşayan tüm hükümdarların izlerini de taşıyordu. Taht odasında, toplantı odasında, koridorlarda, girişte ve sarayın çoğu yerinde olan sütunları bir ak kraliçe eklemişti. Sütunları çevreleyen altın güllerle kaplı sarmaşıkları bir altın kraliçe eklemişti. Sarayın birçok yerinde bulunan koyu kırmızı, siyah ve yeşil kadife perdeleri bir kara kraliçe eklemişti. Hemen her odada yanan ve sönmeyen ateşler ise bir kızıl kraliçenin büyüsüydü.
Ve saray Reihla'nın son gördüğünden beri çok değişmişti.
Muhafızlar ve saray halkı yoktu. Her hafta başkent Opal'e gidip halkını gören Gök Kraliçe yoktu, birkaç ayda bir sarayı ziyaret eden, her seferinde değişen ve büyüyen iki prenses yoktu. Gök Kraliçe'nin son yıllarında yanından ayrılmayan Kızıl Prenses yoktu. Gök Kraliçe'nin ölümünden birkaç yıl önce ölen Temsilci Arlenka yoktu.
Vaktinin çoğunu sarayı gezerek harcayan Reihla'nın düşünceleri bunlardı. Değişimleri izliyordu, yıkımları. Kütüphanede binlerce kitap yerdeydi, koridorlarda ve odalarda birçok tablo parçalanmıştı. Koltuklar, sandalyeler, masalar devrilmişti. Sarayın bazı bölümlerinin girişleri tamamıyla buzlarla kaplanmıştı ve girilemez haldeydi. Ancak Reihla'yı en çok üzen anılardı. Gök Kraliçe ölene dek burada yaşamıştı. Önce babası, ardından amcası ile kalmıştı. Küçük yaşlarında birçok konsey toplantısına katılmıştı. Gök Kraliçe'yi ve onun kızlarını tanımıştı. Diyar'ın en büyük kütüphanesinde günlerini geçirmişti.
Gök Kraliçe'yle yakındı. Bunun tek nedeni babası ve amcasının temsilci ve üye olmaları değildi.
Gök Kraliçe aynı zamanda onun üvey annesiydi.
Reihla, öz annesini tanımamıştı. Arlenka'yı ve onu terk etmişti. Arlenka ve Arlenom yıllar önce saraya temsilci olmak için gelmişlerdi. Gök Kraliçe, temsilci olarak Arlenka'yı seçmişti. Ancak Arlenom'un da sarayda kalmasına izin vermişti. Reihla o günleri pek hatırlamıyordu. Ancak Kraliçe Athyrania'nın ve Temsilci Arlenka'nın evlilik yeminini biraz da olsa hatırlıyordu. Sarayın en büyük salonlarından birindeydi, Reihla'nın yanında oturduğu amcasının üzüldüğünü hatırlıyordu. Reihla o zamanlar bunun nedenini bilmiyordu. Şu anda biliyordu. Daha sonra temsilci olan Arlenom da bir zamanlar Gök Kraliçe'ye aşıktı.
Kraliçe Athyrania, Arlenom'a kral unvanı vermemişti. Ondan önceki hükümdarların çoğu da eşlerine bu unvanı vermemişti. Erhoan unvanı artık sadece kitaplarda geçiyordu. Athyrania, Arlenka'yı yönetime katmamıştı, ancak konsey üyesi olduğu doğruydu ve elbet bir temsilci olarak da birçok hakka sahipti, Kraliçe'nin danışmanıydı. Reihla o zamanlar babasına bunu sorduğunda aldığı yanıt şuydu: "Hiç kimsenin unvan ya da toprak için Athyra ile evlendiğimi düşünmesini istemem, Reihla. Beni anlıyor olmalısın."
Reihla, onu anlıyordu.
Sarayda yaşadığı süre boyunca Gök Kraliçe ona çok iyi davranmıştı. Kendi kızlarının aksine Reihla ona fazlasıyla benziyordu. Aslında Reihla, o sırada Kuzgun Tepesi'ne ve Kharin'in Umudu'na giden prensesleri de seviyordu.
Ak Kraliçe'ye haksızlık ettiğini düşünmeye başlamıştı. Fakat o artık ölmüştü ve bu Reihla'yı daha da üzüyordu. Ve en azından Turkuaz Saray'ın surlarının içinde yer alan, sarayın arka tarafında en gerilerde olan mezarlıkta onun da mezarının ve heykelinin olmasını istiyordu. Gök Kraliçe'nin yakınlarında, Diyar'ın en iyi heykeltıraşları tarafından yapılan mermer bir heykelini ve son savaşının olduğu kabartmaların yer aldığı anıtını görmeyi istiyordu.
♛
Gök Kraliçe'nin heykeli turkuaz taşıyla kaplanmıştı. Kraliçe'nin gözlerinin asıl rengine yakın turkuaz taşlar heykelin gözlerinin olduğu yerdeydi.
Lahdi çevreleyen mermer taşının üzerinde kabartmalar yer alıyordu. Ona ait birçok anın yer aldığı kabartmaların en dikkat çekici olanı Kraliçe'nin kanatlarının turkuaz taşıyla kaplandığı olan kabartmaydı, mavi kanatları açıktı, bir elinde kılıç vardı. O kılıç şu an Gök Kraliçe'nin ellerindeydi. Kendinden önceki birçok hükümdar ve lider gibi kılıcıyla gömülmüştü. Gök ve deniz mavisi kanatları bedeninin tamamını örtüyor olmalıydı, kılıcının görülüp görülmeyeceğinden emin değildi Reihla. Kılıcı ve bazı önemli eşyaları hariç kendine ait çoğu şey kızlarına verilmişti.
"Ruhun çoktan gökyüzüne yükselmiş olmalı, kraliçem." dedi Reihla dizlerinin üzerine çökerek. Ellerinin kabartmalardan birindeki Kraliçe'nin kanatlarına götürdü. Bakışlarını heykeldeki turkuaz gözlere yöneltti. Ruhu olmayan heykelin bakışlarında bile yapanın ustalığından ve yapılanın asaletinden ötürü bilgelik vardı. Kraliçe Athyrania neredeyse her zaman bilge biri olmuştu. Reihla ellerini lahdin mermer kenarlarına götürerek konuşmaya devam etti, sanki Kraliçe onu duyabilecekmiş gibi.
"Bana Gök Kraliçe diyorlar, kraliçem." dedi neredeyse fısıltıyla. "Bu adı hak etmediğimi biliyorum. Asla senin gibi olamayacağım." Mavi-yeşil gözleri yeniden kabartmaları incelemeye koyuldu. "Asla bir Diyar Kraliçesi olamayacağım."
"En azından bilgeyim, öyle değil mi?" Bakışlarını kabartmalardan çekti. "Ancak bencilliğimden ötürü sana ettiğim yemini tutamadım, tutamıyorum." Gözlerini kapattı. "Ve kardeşimin artık bana güvenmeyeceğinden de eminim."
"Onu koruyamadım. Ona hiçbir şey anlatamadım. Sadece ona değil, kraliçem. Hiç kimseye bir şey anlatamadım." Gözlerinden birkaç damla yaş süzülürken sesi sadece fısıltıdan ibaretti. "Sözlerimden hiçbirini tutamadım."
Ayağa kalkarak konuşmaya devam etti. "Ben Gök Kraliçe adını hak etmiyorum. Diyar'ı savaştan kurtaramıyorum." Sağ elindeki Gök Kraliçe'den ona kalan nadir şeylerden biri olan opal yüzüğe baktı. "Ancak elimden ne gelir?"
Reihla bir ülke istemiyordu.
Ardından söyleyecekleri daha kesindi. "Kızıl Kraliçe'ye yardım etmekten başka?"
25.03.2017, 17.53
393.482, 35.194, 8k
59.707, 6.090, 4k
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top