46 ♛ Sedef, Taht ve Buz
Not: Diyar kraliçelerini hatırladığınızı biliyorum fakat diğer karakterleri benim gibi unutabiliyorsunuz. O karakterlerin olduğu bölümlerde (reihla, lorenna, larsa, doreana vs) bölümün başına not eklememi ister misiniz? Karakterin en son ne yaptığını ve kim olduğunu yazayım?
Yeni bölümler, sınavlarım başlamak üzere olduğu için gecikebilir. Bu bölümde Kar Kraliçesi olacak, yorum yapmayı unutmayın :)
♛ 46. Bölüm ♛
SEDEF, TAHT VE BUZ
Buz Diyarı, Kalsedon
Sedef Saray'ın etrafı Kara Kraliçe'nin ordularıyla sarılıydı. Saldırmayan, hakim olmaya çalışmayan ve tek amaçları Kar Kraliçesi'ni kısıtlamak olan ordularla.
Salirhenia Kara Kraliçe'den nefret ediyordu.
Onun gücünden, umursamazlığından, karanlığından, adaletinden, zalimliğinden ve artık aklından. Kara Kraliçe'nin zeki biri olduğunu düşünmüyordu, o ana dek.
Anlaşılan gücünü saklamayı seven tek kişi Ak Kraliçe değildi. Kar Kraliçesi'nin öldürdüğü o kraliçe değildi, topraklarına hükmettiği kraliçe değildi, onun ikiz kardeşi de ona benziyordu.
Tam anlamıyla aydınlık ve karanlık kadar farklı olan iki kraliçe bir o kadar da birbirlerine benziyorlardı. Gündüz ve gece gibi ayrıydılar, o kadar da bütündüler ve birbirlerinin devamını oluşturuyorlardı.
Yine de Kraliçe Salirhenia'nın anlamadığı şeyler vardı... Kara Kraliçe neden saldırmıyordu?
Onu en az tanıyan kişi bile saldırmadan duramayacağını, hükmetmek için her şeyi yapacağını tahmin ediyordu. Sonuçta savaşı başlatan oydu. Aydınlığa savaş açan oydu.
Kar Kraliçesi Buz Diyarı'ndan gelecek olan haberleri bekliyordu.
Bu yıl kışa eklenen ayda Kış Kraliçesi oydu. Yükselen o olacaktı. Tüm Diyar'ı buza çeviren o olacaktı.
Kış Gülü'nün beklediği haber kızının Kızıl Kraliçe'yi yenmesi, gerekirse öldürmesiydi. Onun için ikisi de fayda ederdi. Bu kez Kara Kraliçe yalnız kalacaktı ve diğer iki kraliçeyi yenen Kar Kraliçesi'ne bağlanacak veyahut onunla savaşıp yenilecekti.
Kış Gülü için başka bir son yoktu, olamazdı.
Ve o an sarayın üzerinde uçan yaralı buz ejderi de iyi bir şeye alamet olamazdı. Kar Kraliçesi odasından, ardından saraydan nasıl çıktığını bilemedi.
İlk halinden çok daha büyük olan buz ejderi saraya en yakın bölgeye indi. Etrafındaki muhafızları uzaklaştıran Salirhenia ejdere doğru koştu. Ayaklarına takılan ipek eteği yüzünden ve bastığı yere dikkat etmediği için birçok kez tökezledi. Buz Diyarı'ndan gelecek haberleri günlerdir bekliyordu.
Buz Diyarı kurtulmuştu, kızı yaşıyordu.
Kızı yaşıyordu, bölge kurtulmuştu.
Buz ejderinin başına elini götürdü. Ejderin bakışlarını görmeliydi. "Erhoga Zoira." diye fısıldadı.
Buz Ejderi.
"Bana iyi haberler getirdin, değil mi?" diye sordu güçsüz bir sesle. Ejderin göz kapakları açıldı. Kar Kraliçesi ejderin bakışlarından kötü bir şey olduğunu anladı. Elleri titremeye başladı. Neler olmuştu? "Ne zaman gelecekler?" diye sordu sanki yanıt alabilecekmiş gibi. Ardından sesi yükseldi. "Neredeler?"
Buz ejderinin adımları geriledi. Gümüş-mavi kanı çevresinde küçük bir göl oluşturmuştu.
Kar Kraliçesi etrafındaki muhafızlara bağırdı. "Onu şifacılara götürün! Hemen!"
Muhafızlar ejdere doğru ilerlerken Salirhenia saraya döndü. Buz ejderi ancak şimdi gelebilmişti, asıl savaş olalı ancak bir gün olmuş olabilirdi. Habercilerin gelmesi, Kara Kraliçe'nin ordusunu geçmesi birkaç gün alacaktı.
Kış Gülü beklediği haber gelene kadar bir şeyler düşünmeliydi.
Odasına geltiği gibi en güvendiği muhafızlardan birini çağırdı. Buz Diyarı'nda yıllardır onun için görev yapan Cyrene bir buz elfiydi. Diğer elflerden daha ince, daha zarif ve elbette daha soğuktu.
Salirhenia'nın odasına geldiğinde tek dizinin üzerine çöktü ve ardından ayağa kalktı. "Kraliçem." Buz Diyarı'nda nadir bulunan safkan bir elfti. Genç kadının ten rengi maviye yakındı, parıldayan açık gri gözleri çekikti, ince telli mavimsi beyaz saçlarının ardından sivri uçları görülen kulakları birkaç gümüş küpeyle süslüydü ve diğer elflerden daha uzun kulaklara sahipti. Sırtında diğer kar muhafızlarına benzer işlemeli mavi pelerin vardı.
Salirhenia hazır hala düşünebiliyorken bir karar vermişti. Elindeki mektubu Cyrene'ye uzattı. Mektubun üzerinde Salirhenia'nın mührü vardı, mavi bir kış gülü.
"Götürmen gereken yeri biliyorsun."
Cyrene şaşkınlıkla sordu. "Erken değil mi? Ayrıca Kraliçe Lyrzenia-"
Salirhenia onun sözünü kesti. "Geç bile kaldık. Bu Lyrzenia'yla alakasız, Cyrene. Sadece senden prensesi güvende tutmanı istiyorum. Her ihtimali düşünmemiz gerekiyor."
Birkaç gün önce gördüğü kızıl gökyüzünün iyi bir şey olmadığından emindi.
"Ne yapacağım?" diye sordu elf mektubu basit bir büyüyle mühre bağlayarak. Kağıt yok olurken gül mührü parıldadı, Cyrene mührü boynundaki zincire yerleştirdi.
"Kılıcını ver." dedi Salirhenia. Cyrene diğer ince buz kılıcını ona uzattı. Salirhenia'nın kılıcı almasıyla ne yapacağını anladı ve dizinin üzerine çöktü.
Kraliçe, kılıcı elfin omzuna dokundurarak konuştu. "Seni Prenses Zareldria'nın koruyucu ilan ediyorum, Muhafız Cyrene. Kabul ediyor musun?" Ardından kılıcı Cyrene'ye geri verdi.
Buz elfi kılıcın ucunu yere değdirdi ve iki elini kılıcın beyaz deriden kabzasına yerleştirdi. "Kabul ediyorum, Kış Gülü."
"Kızımı ölene dek koruyacağına yemin ediyor musun?" diye sordu Salirhenia.
"Sahip olduğum ve sahip olacağım her şey üzerine yemin ederim ki ölene dek sana ve kızına bağlı olacağım ve kızını koruyacağım." diyerek tek elini kılıçtan çekti. Başını kaldırdı, ardından Salirhenia'nın izniyle ayağa kalktı.
"Bugün yola çık. Ona ulaşana dek bir dakika bile dinlenme. Eğer Lyrzenia yenildiyse onu buraya getirme. Gerekirse Donmuş Nehir'in insanları size bir gemi bulacaklardır. Bu durumda Batı Denizi'ni de geç. Ne gerekiyorsa yap ve onu koru. Zamanı gelene, o büyüyene ve güçlenene dek kim olduğundan kimseye bahsetme." Salirhenia'nın gözleri parıldadı. Arkasındaki masanın üzerinden kristal kolyeyi aldı. "İkisi de Donmuş Boğaz'dan ortaya çıktı, Zareldria'ya verene dek seni koruyacaklardır. Onu hem savaş konusunda hem büyü konusunda eğit. Sana güveniyorum, Koruyucu Cyrene."
"Güvenini boşa çıkarmayacağım." dedi kadın Salirhenia'nın elindeki kolyeyi inceleyerek. Kolyenin zinciri kristal halkalardandı, ucundaki kristal kuvarsın parıltısı yüksek bir büyü gücü barındırıyordu, bir insan tarafından veya şu an yaşayan bir varlık tarafından yapılmamıştı. Salirhenia kolyeye son bir kez baktıktan sonra onu Cyrene'ye uzattı. Cyrene kolyeyi boynuna takarken Salirhenia masanın üzerindeki hançeri aldı. Hançerin kabzasını tutup mücevherlerle süslü kınından çekti. Pencereye doğru kaldırdı, camdan kırılan ışık hançerin yarı saydam bıçağında parıldadı ve Salirhenia'nın yüzüne yansıdı. Keskin ve pürüzsüz buz camından yapılan bıçağın ucu biraz kıvrıktı, kabzasında kristalden yapılan ilginç bir şekil vardı. Sivri kenarları bir gülün yapraklarını anımsatan şeklin etrafı küçük kristallerle ve dal ve dikenleri anımsatan buzdan şekillerle süslüydü, bu şekiller hançerin bıçağının içine ve dışına uzanıyordu. Tekrar kınına yerleştirdi ve onu Cyrene'ye uzattı. Cyrene hançeri şu anlık pelerinin iç kısmına yerleştirdi.
"Git, Cyrene." dedi Kraliçe. "Ve onu koru."
♛
Salirhenia taht odasına yeni gelmişken kapı aniden açıldı. Tam bağırmak üzereyken gelenin Temsilci Zanen olduğunu gördü. Ardından ise Büyücü Kharase geliyordu. İkisi de yaralıydı fakat yaraları yüzlerinin halinin yanından geçmezdi.
Hüzün, suçluluk, pişmanlık, utanç ve korku... yüzlerinde beliren duyguların sadece birkaçıydı.
"Salirhenia." Salirhenia Zanen'in bu ses tonunu daha önce hiç duymamıştı.
Salirhenia birkaç gün önce kabullenmediği hissi ve duymayı istemediği şeyi titreyen bir sesle sordu. "Lyrzenia nerede?" Farkında olmadan Zanen ve Kharase'le arasında bir adım kalmıştı.
İkisi de yanıt veremezken Salirhenia'nın gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü. "Yaşıyor mu?"
Zanen aralarındaki bir adımlık uzaklığı kapatarak Salirhenia'ya sarıldı. Kendine geldiğinde aradan ne kadar süre geçtiğini fark etmedi. Zanen'den ayrılıp bağırmaya başladı. Sözlerinin anlaşılması zaman aldı.
"Çıkın dışarı!" diye bağırdı Salirhenia. "Yalnız bırakın beni!"
18.03.2017, 19.59
390.224, 34.939, 8k
57.638, 5.766, 3.8k
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top