45 ♛ Kristal, Taç ve Ateş II
♛ 45. Bölüm ♛
KRİSTAL, TAÇ VE ATEŞ II
Gün doğumuna dek yakılan ateşler Kristal Saray'ın buzul duvarına yansıyor ve etraftaki tüm her şeyle tezat oluşturuyordu.
Kızıl Kraliçe bu kez gerçekten güneyde olmayı diledi. Gördüğü dağların karlarla kaplı olmamasını, güneşi yansıtmasını istedi. Gökyüzünde onu izleyen buz ejderlerinin yerine anka kuşlarının olmasını istedi. Ve elbet hiçbiri olmadı.
En azından dostları yanındaydı, en azından halkının bir kısmı da olsa oradaydı.
Güneş Ay Dağları'nın en yüksek noktalarından görünmeye başladığında Kızıl Kraliçe, Kristal Saray'ın surlarla çevrili en büyük alanına çıktı. Önündeki insanların bir kısmının bakışları zaferle bir kısmının bakışları ise korkuyla doluydu. Bugün ona yemin edecekler azdı, henüz karar vermeyen kar muhafızlarını buna zorlamamıştı, bazıları çoktan sözleri yüzünden mahzenlere kapatılmıştı, onların üzerinde buz mavisi kıyafetler vardı. Kara Ülke'ye geri dönecek olan siyah kıyafetli grup da yemin etmeyeceklerdi. İki gruba göre azınlıkta olan Kızıl Kraliçe'nin kızıl kıyafetli insanları ise sabırsızdı.
Kızıl Kraliçe kırmızı bir ağaçtan yapılan tahtına geçti. Tahtının sırtı ve kollukların arkası açıktı. Tahtın sırtı Güneş Dağları'nda bulunan yakut, ametist ve safir taşlarıyla süslüydü, üzerine birçok motif işliydi. Kızıl Konsey'in lideri Verona'nın hediyesiydi. Mysania onu da burada görmeyi isterdi. Ve de taç giyme töreninin olmasını isterdi. Kızıl Halk ona haber göndermişti. Yaptıkları tacı Kraliçe yanlarına gelince takacaklarını söylemişlerdi.
Üşümesine rağmen güneyden gelen bir elbiseyi giymişti. Mor atlastan yapılan düz elbise kolsuzdu, belinde altın kemer vardı. Kırmızı kadifeden pelerinin iki ucu birbirine altın bir zincirle bağlıydı. Önceden kıyafetinin altına sakladığı zincire asılı opal yüzük bu kez boynunda görünüyordu. Turkuaz Saray'ın kalkanının bir kısmı olan opal taşı hemen her renge sahipti. Uçlara doğru sarıya dönen uzun kızıl saçları salıktı ve neredeyse etrafta yanan ateşle birdi.
"Öncelik kime ait olacak, Alev Ruhu?" diye sordu ilk sıralardaki kızıl elf büyücü Zialina.
"Büyücüler." dedi Kraliçe en tahmin edilen yanıtı vererek. Tahtının önüne ilk gelen Kairos oldu. Eğilmek üzereyken Kraliçe'nin sesiyle durdu. "Buna gerek yok, Temsilci." dedi Kraliçe kısık sesle.
Kairos başını salladı. Aslında Kızıl Kraliçe'ye yeminini yıllar önce etmişti. Yine de tekrarlamak istemişti. Süslü kelimeleri boş verdi ve birçok kuralı atladı. "Büyüm ve hayatım artık sana ait, Kızıl Kraliçe. Kızıl Ejderha'nın Gücü'nün dolaştığı kanım üzerine yemin ederim ki hayatımın sonuna dek sana bağlı olacağım."
"Ben de öyle, Kızıl Ejderha'nın Temsilcisi." Ardından söyleyecekleri ise aynı anda birçok anlam barındırıyordu. "Kızıl Ejderha'ya, onun temsilcisine ve halkıma bağlı olacağım."
Kairos aynı anda birçok duyguyu içeren gözlerini birkaç saniye ondan ayırmadı. Ardından sanki yeni hatırlamış gibi hemen arkasını döndü ve ilk sıradaki yerine yürüdü.
Onun ardından Zialina tahtın yanına geldi. Başını birkaç saniye öne eğerek kısa bir selam verdi. "Sahip olduğum büyü gücü ve elf kanım üzerine yemin ederim. Yaşamım boyunca ve ölene dek sana bağlı kalacağım, Alev Ruhu."
Auramos öne çıktı. Yüzüğünü asaya çevirdi ve elini asasından ayırmadan yemin etti. "Asam ve kara büyüm adına sana bağlı olacağım, Rhona Rhegonal."
Diğer büyücüler de ona yemin ettikten sonra sıra elflere ve savaşçılara geldi. Savaşçı Adrianus öne çıktı.
Altın Savaşçı tek dizinin üzerine çöküp kılıcının kınını Kraliçe'ye uzattı. Kızıl Kraliçe tahtından kalktı ve Adrianus'un kılıcını çekti. Ne yapması gerektiğini biliyordu.
Adrianus da ondan öncekiler gibi kendisi için önemli olanın üzerine yemin etti. "Kılıcım, ruhum ve gücüm adına sana bağlı kalacağıma yemin ederim."
"Yeminini kabul ediyor ve seni savaşçım ilan ediyorum, Adrianus." dedi Kızıl Kraliçe elindeki altın kılıcı savaşçının omzuna değdirerek. Kılıcı geri çekince Adrianus ayağa kalktı. Mysania'nın ona uzattığı kılıcı aldı ve yerine gitti.
Kızıl Kraliçe tahtına oturmadı, bundan sonra ona yemin edecekler savaşçı ve muhafızlardı. Bir kızıl savaşçı olan 14 yaşındaki Leirena da ona doğru ilerledi. Bronz kılıcını Kraliçe'ye uzattı. Adrianus gibi tek dizinin üzerine çökmedi. Genç kız yaşına rağmen Kızıl Halkın kurallarına hakim olmalıydı. Kızıl Kraliçe kılıcın ucunu buz zemine bastırdığında zeminde çatlaklar oluştu. Kızıl Kraliçe büyü gücüyle çatlakların sıvı ateşle dolmasını sağladı.
Diğerlerinden daha farklı bir yemin etti. İlk kelimeleriyle diğer çoğu savaşçının aksine bir yaratıcıya inandığını kanıtladı. "Kızıl Ejderha ve bronz kılıcım üzerine yemin ederim ki senin için savaşacağım."
O kılıcını alıp geri çekildiğinde Rhdenya, Khalrane ile birlikte öne çıktı. İki ak elfin sözleri aynıydı. "Alev Ruhu'na yemin ediyorum, elf kanım üzerine ona bağlı olacağım."
Bu bölümü sınava girecek herkese ithaf ediyorum! Hepinize başarılar!
Bir duyuru yayınlamıştım, birkaç gün içinde onu düzeltip tekrar yayınlayacağım. Eğer okuyanınız varsa orada ciddiydim, cidden üzüldüm.
11.03.2017, 23.21
56.071, 5.300
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top