42 ♛ Rhegona ar Zoira II
♛ 42. Bölüm ♛
RHEGONA AR ZOİRA II
(Çeviri: Ateş ve Buz 2. Kısım)
♛ Ateş Kristalleri ♛
Kızıl Kraliçe'nin hamlesi savaşın ilk kıvılcımını oluşturdu. Hem mecaz, hem de gerçek anlamda Kızıl Kraliçe büyüyle ateş yarattı.
Safir asasını yere vurdu, asa Kraliçe Mysania'nın gücüyle parçalanırken zeminde de bir yarık oluştu. Yarık sarayın dış surlarına doğru hızla ilerledi. Karşısındaki orduda buz büyücülerinin hepsi asalarını kaldırıp kalkan oluşturdu. Surları parçalayan, zemini ikiye ayıran iz inceldi ve yarığı erimiş ateş doldurmaya başladı. Kırmızı, yoğun ve sıcak sıvı katılaşır ve ardından da ateşe dönüşürken Kızıl Kraliçe ve arkasındaki ordu Kristal Saray'a doğru yola çıktı. Büyüyle ortaya çıkan yarığın olduğu yerlerden artık alevler yükseliyordu. Surlardaki okçuların okları ve ejderlerin soğuk alevleri, Kraliçe'nin alevden kalkanını bir süre geçemeyecekti. Kızıl Kraliçe'nin ordusunun büyücüleri bazı yerlerdeki alevleri azaltıp ordunun geçmesini sağlayacaktı. Ayrıca ateş duvarı sayesinde buz insanları ordunun tamamını göremiyordu, hamleleri bilemeyeceklerdi.
Kızıl Kraliçe alevlerin en yoğun olduğu alana doğru ilerledi. Ateş duvarından geçerken kanatları alev alıyordu. Kızıl kraliçelerin kısa bir süreliğine de olsa ateşe dayanıklılığı vardı. Alevlerin içindeki kanatları aynı zamanda onun kalkanı haline gelmişlerdi ve buz oklarının onu vurmasını engelliyorlardı. Kar Kraliçesi'nin ordusu ona doğru koşarken iki eline aynı anda kılıçlarını aldı. Altın kılıçlar ateşi ve buzu yansıtıyordu. Arkasından gelen ordunun sesini duyabiliyordu.
Önüne gelen ilk savaşçının hamlesine kılıçlardan biriyle karşılık verdi ve diğer kılıcıyla da aynı savaşçıyı yaraladı. Başka bir buz insanına doğru ilerlemek üzereyken üç buz ejderinin ona doğru gelmekte olduğunu gördü. Asası elinde değildi, bu yüzden yapacağı büyülerin geniş çapta etkili olması için daha fazla çaba harcaması gerekecekti, gücünü bu durumdayken kaybedemezdi. Savaşçı Adrianus Kızıl Kraliçe'nin yanına koşup etrafındaki buz insanlarıyla savaşırken Kraliçe'nin dikkati gökyüzündeydi. Dikkatini tamamıyla onlara vermişti, nereye gittiklerini anlaması uzun sürmedi, alevlerin üzerinden uçacak ve arkadaki ordusuna karşı harekete geçeceklerdi. Arkasını döndü, dikkati dağılmıştı. Büyücülerin hemen hepsi alevlerin diğer tarafındaydı, Kairos da onlara dahildi... Adrianus'a geri çekilmesini söyledi. Savaşçı ne yapacağını anlamasa da Kızıl Kraliçe'nin arkasına doğru ilerledi. Kızıl Kraliçe ejderlerin havayı soğuttuğunu fark etti, soğuk alevleri etrafı daha da kötü hale getirecekti. Ordudaki savaşçı ve elfler onu koruyordu. Alevlere doğru ilerlerken başı dönüyordu, daha önce bir savaşta bulunmaması da onu kötü etkiliyordu. Yaydan çıkan okları, kılıçların birbirine çarpmasını, savaşan orduların seslerini duyuyordu.
Alev duvarından geçerken bu kez acıyı hissetti.
Bir kara büyücü ona bir asa uzattı. Adrianus ile Kairos, Auramos ve Zialina'nın önde bulunduğu gruba doğru ilerlerdi. Ejderlerin mavi alevlerinin ateş duvarını yok etmesini izledi. Yok olan alevlerin ardından Kristal Saray'ın kulelerinde olan buz ejderlerini fark etti. En büyükleri sarayın biraz daha aşağısındaydı. Liderleri Aeltheria buydu, Kraliçe Salirhenia'nın ejderiydi.
Rhdenya'nın sesi dikkatini ejderlerden uzaklaştırdı. "Kızıl Kraliçe?" Genç muhafız, Auramos'un yanındaydı.
Birkaç buz yaratığı Kızıl Kraliçe'yi amacından mahrum etmemeliydi, daha fazlası gelecekti, tahmininden fazlaydılar. Kırmızı gözleri ejderlerden uzaklaştı ve savaşan ordulara odaklandı. "Okçuları hazırla, Rhdenya. Büyücülerle birlikte kalkanları yok edeceğiz."
Rhdenya yanıt vermedi. Arkasını döndü ve sol tarafındaki çok kalabalık olmayan okçu grubuna işaret verdi. Sadağından bir ok alırken büyücülerin bir kısmının ateş büyüsü diğer kısmının kara büyü yapmaya başladığını gördü. Ayaklarının altındaki zeminin rengi değişiyordu. Alevlerin ortaya çıktığı yarığa doğru ilerleyen karanlığın bazı yerleri kızıla parıldıyordu. Büyü zeminden yükselir ve sarayın çevresini saran kalkanı sarıp gözle görülür hale getirirken Rhdenya okunu yaya yerleştirdi. Diğer ejderler sarayın kulelerinden yükselişe geçti, aynı anda az önce görülmeyen şimdi ise buzlu camı andıran büyü kalkanının bazı bölgeleri kırmızı ve siyah izlerle çatlamaya başladı, kalkan parçalanırken Rhdenya ve okçular oklarını kalkana ve ejderlere doğru attı. Gökyüzünden düşerken bazı insanlara çarpan ve zemine zarar veren buz parçaları bir zamanlar sarayı ve çevresini koruyan kalkandı.
Ejderler onlara yönelirken Kızıl Kraliçe elindeki asayı bir büyücüye uzattı ve ardından hala alev alan kanatlarıyla yerden birkaç metre havalandı.
Aynı anda savaşın ortasında yanında Temsilci Zanen ve Büyücü Kharase ile birlikte ilerleyen Kar Kraliçesi öne çıktı. Buz ejderlerinin hepsi onların bulunduğu alanın yakınından ayrılmadı. Savaşan ordular ise savaşmayı kesmedi.
Kızıl Kraliçe şaşırsa da bunu belli etmedi. Kraliçe Lyrzenia'nın geleceğini düşünmemişti. Temsilci Zanen güçlü biriydi, karşı tarafta olması kötüydü. Ay Büyücüsü Kharase'le daha önce de karşılaşmıştı ve bu kez ateşle onu yenemeyeceğini de biliyordu.
"Ülkeme ne için geldin, Kızıl Kraliçe?" diye sordu Kar Kraliçesi Lyrzenia. Karşısındaki Kraliçe'nin aksine kanatları açık değildi.
Kızıl Kraliçe yere indi. "Bir yemin ettim, Kar Kraliçesi."
"Yeminin bana değildi, gitmen gereken yer Sedef Saray." Kraliçe Lyrzenia annesine çok benzemiyordu. Mysania'dan dört yaş büyüktü. Daha güçlü olan buza değil, kar kraliçelerinin çoğunluğunun sahip olduğu kar gücüne sahipti. Emrindeki yaratıkları o uyandırmamıştı. Ak Kraliçe'ye o saldırmamıştı, Ak Ülke'yi o ele geçirmemişti.
Ama gümüş gözleri ileride daha da kötülerini yapacağını haber ediyordu. Bakışları savunma yapan biri gibi değildi, saldırı yapacak olan biri gibiydi. Duruşu bile öfkeliydi. Yüz ifadesi düşüncesiz davranacağını önceden haber ediyordu.
Buzdan Doğan'dı o, Kış Gülü'nün kızıydı.
Mysania'nın beklediği de böyle biriydi.
Alev Ruhu'nun kırmızı gözleri koyulaştı. "Yeminim sadece Kraliçe Salirhenia için değildi. Buz Diyarı içindi. Asıl senin yanıma geliş nedenin nedir? Savaşın seyrini belirleyecek bir düello mu istiyorsun?"
Lyrzenia gülümsedi. Gülümsemesi annesinden bile daha soğuktu. Sağ eli belindeki kemere asılı kılıcın kabzasındaydı. "Neden? Yoksa ordunun Ak Kraliçe'yi bile yenen yaratıklarla ve buz insanlarına karşı yenileceğinden mi korkuyorsun?"
Kızıl Kraliçe'nin gözleri sanki ateşe döndü. Yenilmek üzere olduğunun farkındaydı, buna rağmen belli etmedi.
Kristallere, özellikle de ejderlere karşı çaresizdi.
Buz Kristallerini uyandıran Kar Kraliçesi'ydi. Tıpkı ordusunun bir kısmının hükümdarı olan Kara Kraliçe gibi...
Mysania'nın yüz ifadesi değişti. Lyrzenia merakla ona bakarken bunu fark edip bir adım geri çekildi. Gümüş gözlerinde korku oluştu.
Siren Prensesi Laerienne'in sesiyle uyanan karanlık yaratıklar Kara Kraliçe'ye bağlıydı. Aynı şey, neden Kızıl Kraliçe için de olmayacaktı?
Kar Kraliçesi onları tek başına uyandırmamıştı, istemişti ve yapamamıştı.
Buz Ejderhası, Kızıl Ejderha'nın düşmanlarından biriydi. Yine de bir umuda sahipti.
Savaş tüm hızıyla devam ederken, alev alan oklar yanı başından geçerken ve ayağının altındaki zemin büyüyle titrerken Kızıl Kraliçe'nin sesi tüm gücünü yansıttı.
"Buz'un Yaratıkları!" diye bağırdı yeniden birkaç metre havalanırken. "Sizi uyandıran Kızıl Kraliçe'yi dinleyin! Geri çekilin."
Savaşan kristaller durdu. Kar Kraliçesi konuşmaya başlamadan Ay Büyücüsü Kharase öne atıldı. Gelmiş geçmiş en güçlü buz büyücülerinden biri olduğu herkes tarafından bilinirdi. Gözleri ay taşının renkleriyle her renge, en çok da beyaza parıldarken sol elini havaya kaldırdı. Gümüş zincirlerden oluşan eldiveni parıldıyordu, eklem yerlerindeki ay taşları gözleriyle aynıydı. Eski Buz Dilinde kısık sesle konuştu, etrafındaki hiç kimse söylediklerini anlamadı. Buz ejderleri yeniden hareket etmeye başlayıp yere yaklaştı. Yaratıkların gözleri artık beyaza yakındı.
Kızıl Kraliçe Buz Dilini bilmiyordu. Bildiği birkaç kelimenin yeterli olmasını umarak bağırdı. Kelimelerinin çoğu Diyar Diline aitti. Anlamsızdı, yine de denedi. "Rhoere Rhoga Zoira. Rhona Rhegonal ent rae seina."
Buz Ejderhası'nın gücü. Kızıl Kraliçe buza izin vermiyor.
Aynı anda sağ elinde altından bir eldiven var oldu. Arkasına baktığında Kairos'un büyü yaptığını gördü. Altın eldiveninin üzerinde Kharase'in ay taşlarının yerine safir taşları vardı. Mavi safir ise yerini birkaç saniye içinde mor ametist ve kırmızı yakut taşlarına bıraktı.
Ay Büyücüsü Kar Kraliçesi'nin önüne geçti. Kar Kraliçesi neler olduğunu anlayamamıştı.
Kızıl Kraliçe de ondan farklı değildi. Yaratıklar da artık hareketsiz, donmuş gibilerdi.
Ateş Büyücüsü Kairos, Mysania'nın yanına geldi. Mysania gözlerini Kar Kraliçesi'nden ayırmıyordu.
"Sargon Malesi'yi öldürdün."
Kar Kraliçesi'nin sesi zayıftı, hala Kharase'in arkasındaydı. Ay Büyücüsü görünmeyen bir kalkan oluşturmuştu.
"Temsilci Arlenom'un ölmesini sağladınız!" diye karşı çıktı Mysania bağırarak. "Gök Kraliçe'nin sarayını yerle bir ettiniz!" Gözlerinin rengi daha da koyulaşıyordu.
Kızıl Kraliçe, düşünmeyi kesmişti. Duygularına onu yönetmelerine izin vermişti. Ne yapacağını bilmiyordu, bilmek istemiyordu.
Lyrzenia, Kharase'i kenara çekerek birkaç adım attı. Kızgındı. "Daha fazlasını yaptık, Kızıl Kraliçe."
"Buz'un Yaratıkları!" Yaratıkların bir kısmı ona döndü. "Kızıl Kraliçe'ye itaat edin!"
"Bunu yapamazsın." Büyücü Kharase yeniden Kar Kraliçesi'nin önüne geçti. Zanen'e baktı. Bakışları birçok şey anlatıyordu.
Lyrzenia'ya bir şey olursa Kraliçe Salirhenia onları suçlayacaktı, kızını onlara emanet etmişti.
Kızıl Kraliçe, hiçbir şeyi fark etmedi. "Düello istiyor musun, Kar Kraliçesi?"
Zanen, Kar Kraliçesi'ne söz hakkı tanımadı. "Buz Halkı seni yenecek, Kraliçe."
"Temsilci!" Lyrzenia bir başkasının onun yerine konuşmasına kızmıştı. "Bir daha asla-"
Zanen'in sesi az öncekinden daha güçlüydü, sözleri bu kez Kar Kraliçesi'ne hitabendi. "Saraya dönüyoruz, kraliçem. Ondan sonra isterseniz beni öldürün fakat şu anda başka bir seçeneğimiz yok."
Bir kara savaşçı Kızıl Kraliçe'ye doğru gelen Ejder Aeltheria'yı savuşturdu. Kızıl Kraliçe de yeniden ordusuyla birlikte savaşmak için kılıcını çekti. Kar Kraliçesi yanında Temsilci, Ay Büyücüsü ve birkaç muhafız ile arkasına bakmadan saraya ilerledi.
Mysania yeni emirlerle ona doğru ilerleyen buz savaşçılarına baktı. Rhdenya ve Adrianus'un yanına geldiğini fark etmedi, Kairos da büyücülerin yanına, savaşın gerisine gitmek yerine Mysania'nın yanında durdu.
Kar Kristalleri adeta donmuştu. Birkaçı hariç hepsi Kızıl Kraliçe'nin sözlerini bekliyordu.
Mysania yeniden ateş oluşturdu. Bu kez alevden kalkan buz savaşçılarını engellemeyecekti. Kızıl Kraliçe bu şekilde devam edemeyeceğinin farkındaydı.
"Kızıl Kraliçe?" diye sordu Savaşçı Adrianus.
Kızıl Kraliçe onu duymadı. "Buz'un Yaratıkları! Geri çekilin! Savaşmayı kesin ve gücünüzle halkınızın da sizi takip etmesini sağlayın."
Yaratıklar hareketlenmeye başladı. Ejderlerin soğuk alevleri buz insanlarını hareket etmemesini sağladı. Etrafa yayılan mavi buz ateşi, buz insanlarının etrafını sardı ve onları kımıldayamaz hale getirdi.
En büyük ejder Aeltheria da Kızıl Kraliçe'ye itaat etti. Onun hedefi Kar Kraliçesi'ydi. Mavi alevler ona doğru gelirken Kharase'in büyüsü sayesinde alevlerden kurtuldu. Saraya girmek üzereydi. Son anda fikrini değiştirdi, ardından Zanen ve Kharase'in itirazlarına aldırmadan geri döndü. Kızıl Kraliçe'ye doğru ilerlemeye başladı.
Kızıl Kraliçe Kristallerin, yere düşen bazı insanların ve büyüler ile parçalanan zeminin sesinden onun ne dediğini anlamadı. Geri de çekilmedi.
Kar Kraliçesi Lyrzenia kılıcını kınından çıkardı. Birkaç saniye sonra kar beyazı kristal kanatları da ortaya çıktı. Mysania beklemeyi kesti ve hızlı adımlarla ona doğru ilerledi.
"Fikrimi değiştirdim, Kraliçe." dedi Lyrzenia kılıcını ona doğrultarak. Kılıcının etrafını mavi ve beyaz alevler sarıyordu, buna rağmen buza benziyordu. Mysania'a doğru soğuk bir rüzgar esti. "Buz Diyarı'na beni öldürmeden hükmedemezsin."
Mysania buraya onu öldürmek için gelmemişti. Buraya hükmetmek için gelmişti.
"Teslim ol." dedi Mysania bir adım geri çekilerek. Kemerinin sol tarafındaki kılıcı kınından çekip uzağa attı. "Böylece kimseye bir şey olmaz."
Lyrzenia kılıcını Mysania'nın boynuna götürdü. Gözleri sanki buza dönmüştü. Mysania kımıldamayınca kılıcının ucunu onun boğazına bastırdı. Keskin ve soğuk metal boynunu çizdi, tüm bunlara rağmen Kızıl Kraliçe bakışlarını ondan bir saniye bile ayırmadı. Kırmızı kanı bir iz halinde köprücük kemiklerine kadar ilerledi.
"Bu," dedi Kar Kraliçesi kılıcını daha da bastırarak, "benim yanıtım."
Kızıl Kraliçe kılıcını önce boynuna batan kılıca ardından karşısındaki kızın kılıcı tutan koluna savurdu.
Hızlıydı.
Fakat Lyrzenia'yı şaşırtacak kadar değildi.
Lyrzenia'nın kolundaki yaraya rağmen hamleleri kusursuzdu. Güçlü bir savaşçıydı, iyi bir rakipti.
Sonraki hamlesi Kızıl Kraliçe'nin sağ kanadına oldu. Güçlü bir ejderin alevleriyle güçlendirilen buz metali bile bir kraliçenin kanatları karşısında hiçbir şeydi. Kızıl Kraliçe'nin kanadındaki kırmızı tüyleri sanki metaldendi. Bu hamle, Kızıl Kraliçe'yi daha da kızdırmaktan başka bir işe yaramadı.
Kızıl Kraliçe bu kez kılıcını Lyrzenia'nın bacağına savurdu ve onu yere düşürdü. Kar Kraliçesi anında ayağa kalktı ve Mysania'nın hamlesini tekrarladı, bunu beklemeyen Mysania da onun gibi yere düştü, kalkmak üzereyken gözlerinin önünde alevlerle sarmalanan bir kılıcın geçtiğini gördü. Lyrzenia'nın hedefi Kraliçe'nin yüzüydü. Gümüş gözlerinden savaşın burada bitmesini istediği belli oluyordu. Lyrzenia'nın kılıcı Mysania'nın yüzüne gelmek üzereyken Mysania son anda kenara kaydı ve Lyrzenia'nın fark etmesini beklemeden ayağa kalktı. Dizlerinin üzerinde duran Lyrzenia'nın zırhı olmasına rağmen omzuna vuran kılıcın acısıyla bağırdı.
Kızıl Kraliçe onun karşısına geçti ve kendine gelmesine izin vermeden kılıcını son bir kez Kar Kraliçesi'ne vurdu. Kar Kraliçesi yere düştüğünde Ay Büyücüsü'nün çığlığı etrafındaki büyülerin yok olmasına sebep oldu. Zanen'le birlikte yerde yatan Kraliçe'ye koştu. Gümüş rengi kan Kızıl Kraliçe'nin çizmelerine kadar ulaştı.
O an Kızıl Kraliçe yaptığı hatanın farkına vardı.
Ordusunun savaşı kazandıklarını belli eden tezahüratlarını duymadı. Gözleri kırmızının en koyu tonunda parıldadı.
Buz Diyarı'nın yeni hakimi artık oydu.
Kristal Saray'ın mavisi gökyüzünün rengi ile değişti. Gökyüzünün rengi kısa bir süreliğine kızıla döndü.
Kırmızı gökyüzünden yansıyan ışık Buz'un Yaratıklarının rengini bir anlığına da olsa kırmızı yaptı, alev almalarını, Ateş Kristalleri'ne dönmelerini sağladı.
Kızıl Kraliçe, üzerinde gümüş kan olan altın kılıcını daha fazla tutamadı, kılıç yere çarptığında o da dizlerinin üzerine çöktü.
Tıpkı kehanetin bir sırasındaki gibi yağan karlar gökyüzünün rengi yüzünden de olsa kırmızı oldu.
Tıpkı yakutmuş gibi yağan karlar...
Kızıl Kraliçe başını gökyüzüne kaldırdı ve hiç kımıldamadan gökyüzünün eski rengine, buz mavisine, dönmesini izledi.
Günlerdir yazmaya çalışıyorum... en sonunda bitti! Canım çıktı yazana kadar ciddi ciddi :P Eeee nasıldı?
Ve 3. kısım! Son kısım!
Medya: Yeni tanıtım videosu
21.02.2017, 22.03
373.818, 33.522, 7.8k, Fantastik 11
51.179, 4.884, 3.5k
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top