⁓52⁓


( Hapishane hayatı ve disiplini çok farklıdır kesin. Bu bir kurgu benim hayalim. Belki saçmalamış olabilirim. Bölüm kısa oldu bu kadar yazabildim:/ Keyifli okumalar...) Medyada: Mert❤ Tuğçe ve Hakan ❤Burcu var.)

Güneş bulutları örterken tüm ihtişamıyla, demir parmaklıklar ardında saklanmış sonsuzluğu kısıtlanmış hür kuş gibi uçuyordum. İki adımda yere çakılıyordum. Gökyüzüne sığdıramayacağım senin gözlerinde nefes alırken kalbimin kuytu köşelerinde saklanmış kokunda farklı dünyanın kapılarını aralıyordum.

Affan'ın gülüşüyle demlenmiş çay eşliğinde huzuru buluyordum. Unutuyordum yüzleri hayatla yıpranmış insanları. Yıkılıyordu tüm duvarlar çatlaklardan sevgi sızıyordu. Özlemin üstünü örten anne şefkatinde. Bir hayale sığınıp ağlıyordum küçük Mehmet'in annesinin göğsünde ağlaması gibi.

Günler geçiyordu. İmtihan dünyasında sınanmış insanlarla. Kimisi pişman kimisi değil. Ama hepsinin ruhu esir altında, "vicdan" gerçek mahpusta. Ben hep aynı suskun bir tek Rabbimin karşısında çok konuşuyorum. Sizlerin geldiği günler benim için bayram oluyordu. Seni her görüşümde güçleniyordum. Yüreği büyük küçük kadınım sen benim güç kaynağımsın bekliyorum senle dolu olan günleri...

💫💫💫

Burcu ve Tuğçe Abla için gelinlik bakıyorduk. Affan'ımı amcalarını emanet ettim. Yaramaz olan Abilerimin başına koruma olarak koymuştum prensimi. Kızların kesin talimatı vardı düğünden önce gelinliklerini görmelerini istemiyordular. İkisi de çok kararsızdı ve çok yorulmuştum. Bir türlü karar verememiştiler. Kalp ile bürünen beden ne giyerse giysin o gün için pek önemi olmuyordu. Zorla evlenmiş biri olaraktan kefenden farkı olmayan sade kıyafet, gelinlikle bana yaşam olmuştu.

Düğün yapmak isteğimi, kızların ailelerine danışıp, kayınvalide rolünü üstlenmiştim. Kızlar için iyi olmuştu çünkü benim yanım da rahattılar. Ve istediklerini alıyordular ben karışmıyordum. Hayal ettikleri düğün fikirlerini ortak bir payda da buluşturmaya çalışıyordum. Baya yorulsam da bana keyif veriyordu. İki düğünü birden organize etmek çok zor olmuştu ama üstesinden gelebilmiştim. Okul, Affan, Sevgi Evleri... Zamana yetişemiyordum. Bu saye de onun yokluğunu bu şekilde atlatabiliyordum. Düşünürsem boşluğa düşerdim bu nedenle kendimi bu kadar yıpratıyordum.

Bir elim soğuktu onun yokluğunda. Oğlumun tuttuğu elim hep sıcacıktı. Onun varlığı sayesinde güçlü duruyordum...

Kına gecesi için ayarladığımız mekân büyüktü ve ferahtı. Oynamayı sevmezdim ama oynamayı sevenler için pist büyüktü. Kına gecesi denince akla kırmızı renk geliyordu. Gelinlere ortak olmamak için koyu yeşil bir elbise seçtim. Dar olmamasına özen gösterdim. Oynamasam da sürekli kamera ile çekiliyordu. Kız kıza olsak ta çeken kişiler izlerken yakınlarındaki erkeklerden biri görebilirdi. Oğlum damatlığın içinde nefes kesiyordu. Kızların kıyafetleri prenses modeldi. Aynı renk giyinmeyi tercih etmediler ikiz gibi görünmemek için. Burcu Abla Koyu lacivert elbise tercih etmişti ve saçını abartılı olmayan dağınık bir topuz yaptırmıştı. Bindallısı üstündeki elbisenin renginde bulmuştu. Tuğçe Abla ise bordo bir kıyafet giyinmişti. O saçını açık tercih etmişti ve taç ile süslemişti. İkisi de çok güzel gözüküyordu. Burcu Abla ve Tuğçe Abla oynamayı baya seviyorlarmış. Onlar oynarken ben onları izledim. Keyifli geçen gecenin sonuna yaklaşırken bu kadar gülmek yeter der gibi düzenlenen kına yakma töreni ile baya ağlamıştık. Benim için çok zor olmuştu. Annemi gerçekten çok özlemiştim. Ve gelinlerden daha çok ağlamıştım. Ama kaynanalık vazifemi de unutmamıştım. Ellerine tam altını ben yerleştirmiştim. Sıkıca birbirimize sarıldık. Burcu Ablası annesiyle üzüntüsünü paylaşırken ben Tuğçe ablayı teselli etmiştim. Güzel geçen günün ardından kızlarla bir aradaydık. Dinlendik ve damatlar ile geçen koyu sohbetler ardından gün bitmişti. Çok yorulmuştum. Oğlum da yorulmuş olacak ki hemen uyudu. Bende uyumakta zorlanıyordum ama bu gece öyle olmamıştı...

Sabah çok erken kalkmıştım. Keyifli bir koşuşturma içerisinde olmanın mutluluğunu yaşıyorduk. Kızlar Burcu Abla'nın evinden çıktılar. Burcu Abla'nın babası iki gelinin belini bağlarken, babası dahil hepimiz göz yaşlarımızı serbest bırakmıştık. Adetleri bilmesem de araştırmış ve öğrenmiştim. Davul ve zurna eşliğinde kızları almaya gitmiştik. Kızlar arabaya binmeden önce hoca duasını etmişti. Oğlum, babasının kopyasıydı. Ve ona baktığım da onun yokluğunu daha fazla hissediyordum. Düğün için siyah giyinecektim kızlar kızmıştı. Petrol mavisi renginde abiye tulum giyinmiştim. Şal ile rahat ediyordum genelde... Konvoyda normal gidiyorduk taki oğlumun, 'baba' demesi ile birlikte şaşırmıştım çünkü buraya geleceğimizden haberim yoktu.
💫💫

Arabanın kornalarıyla içeri girmemiz tuhaf ve güzeldi. Çünkü kardeşini görebilecekti. İki gelin, damatlar ve biz içeri girmiştik. Benim için sürpriz olmuştu. Haberim yoktu bu yüzden halen etrafa donuk bakışlar atıyordum. Mert Abi ayarlamıştı. Kalbim ağzımda atarken onun gelmesini bekliyorduk hep birlikte. Rüya gibiydi...

İçeri girdiğinde takım elbiseliydi. Onu her halinde seviyordum. Ama gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Üstündeki takım elbiseden çok gözlerine yerleştirdiği mutluluk beni etkilemişti. Kardeşine sarılıp mutluluğunu belirtirken gözleri doluydu. Ağlamamak için kendisini tuttuğunu biliyordum. Hepsiyle tek tek görüşürken dikkatimi çeken gelinleri uzaktan selamlaması olmuştu. Tokalaşmamıştı.

Her şey güzel gidiyordu. İki çift ayrılırken biz ailecek baş başa kalmıştık. Keşke yıkılsa bu duvarlar ben hep onun yanında olsam. Dayanmalıydım. O ve oğlum için güçlü olmalıydım. Belki çok görmese de oğlum mutluydu. Benim için en güzel o andı. Gözlerdeki özlemleri yok eden mutluluktu. Bugün bir sürpriz ile yetinilmemişti...

Ölü gözüktüğü için evliliğimiz bitmiş gözüküyordu. Bunu sıkıntı etmemiştim çünkü o yaşıyordu. Normal hayat sürmüyordum. Genç yaşım da üç kere aynı kişi ile dünya evine girmiştim. Heyecanlıydım. Ona yüzlerce kez evet derdim. Oğlum ortamız da oturuyordu. Ve o da evet diye bağırmıştı. Şahitlerimiz Burcu Abla ile Mert Abi olmuştu. O kadar heyecanlıydım ki kucağımdaki Affan ne ara kayboldu fark etmemiştim. Gözlerimle onu aradım ama bulamamıştım...

İçimde hissettiğim tuhaf hissin sebebi çok kötü bir şekilde ortaya çıkmıştı. Oda da polis memuru ve sadece biz vardık. İyi ki oğlum yoktu. Bu nedenle korkmuyordum. Ambulansa çarpan kişi kadar şanslıydık. Her şey bir an da olmuştu. Polisi rehin alıp içeri giren adam silahını Mehmet'e doğrultmuştu. Onun önüne geçmeye çalıştım ama o buna engel oldu. Adamın üstünde kırmızı ışıklar belirmişti. Elimi tutan Mehmet çok sakindi. Bir anda silah patladı. 'Mehmet' diye feryadım oda da yankı bulurken. Mehmet bana sarıldı ve beni sakinleştirmeye çalıştı. Çok şükür o iyiydi ama emin olamadığım için yarası varmı diye kontrol edip ona sarıldım. Gözyaşlarım onun omzunda buluşurken ben onun kokusu ile sakinleşmeye çalıştım...

💫💫💫
Mehmet'i takip eden birisi varmış o gün. Ve o gün kaçmayı başarmış. İntikam için suç işlemiş ama Mehmet'in koğuşuna girememiş. Hava almak için çıktıkları bir gün Mehmet onu tanımış ve plan kurdukları komisere söylemiş. Bir plan uygulamışlar ve düğün onlar için fırsat olmuş. Her şey planlıymış. Tanıdıklarını belli etmemişler emin olmak için ve ardında biri var mı onu öğrenmek için temkinli davranılmış. Çok şükür bugünü de kazasız atlattık. Onu ardımda bırakıp gitmek benim için çok zordu. Ama yapmalıydım. Güçlü kalmalıydım. Affan dışarıdaydı. Mert sayesinde bir şey anlamamıştı...

Durumu atlatmak zor olmuştu hepimiz için ama bugün en mutlu günleriydi. Kızların malzemeleriyle makyaj yapmıştım. Yüzümdeki bitik hali kapatmaya çalışmıştım. Güçlü durmalıydım onların en güzel günüydü. Yüzüme yerleştirdiğim maskeyle onlara destek oldum. Tam vaktinde yetişebilmiştik.

Kır düğününü kapalı alanda gerçekleştirmeye çalışmıştık. Yapay çimler ve çiçekler ile döşemiştik. Ferah bir görüntüsü vardı. Kalabalıktık. Ve Affan kendi yaşıtındaki çocuklarla eğleniyordu. Nikah salonda gerçekleşmişti. Bende onların şahidi olmuştum. Mutluyduk. Tuğçe Mert Abi'nin ayağına basmıştı ama bizi güldüren Hakan Abi olmuştu. Burcu Abla'nın ayağını nerdeyse kırıyordu. Keyifli bir gündü. Çiftlerin danslarıyla başladı. Çiftetelli ve halaylarla devam etti. Çiftleri balayı için uğurlamıştık. Hakan Abi, Burcu Ablayı kızdırmak için altınları alıp kaçacağını söylemişti. Birbirleri ile uğraşsalar da birbirlerini çok seviyordular...

Aklım Mehmet'teydi. Oğlum bana sarılıp uyumuştu. Onun başını okşarken ağlıyordum. Ona bir şey olma korkusu benim hep aklımdaydı ve ben buna hazır değildim...

Oğlumu, kardeşlerini yanına bırakıp, okula gidiyordum. Oğlum kardeşleri ile çok mutluydu. Bazı korkuların üstesinden gelmek çok zordu. Her ne kadar oyunlarla günü atlatsa da gece rüyalarından onları korumak çok zordu. Hayat hikayeleri çok üzücüydü. Biz hep kendi hayatımızın zor olduğunu düşünüyoruz. Bilmiyoruz bizim hayatımız bir başkasının hayali olduğunu. Onların hayatlarını yavaşta olsa güzelleştirme fırsatı bulduğum için hep şükrediyordum Rabbime... Babamın emanetine en iyi şekilde bakmaya çalışıyordum. Çalışanların sorunlarıyla elimden geldiğince ilgilenmeye çalışıyordum. Zaman bana yetmiyordu. Halbuki en zor geçen zaman oluyordu onun yokluğunda. Ne kadar kendimi meşgul etmeye çalışsam da aklım ve kalbim hep ondaydı...

💫💫💫

Hayat çok garipti. İlk başlarda nefret ettiğim kişi kardeşim çıkmıştı. Onu anlayabiliyordum. Ben başkasının piciyken o öz evlat olarak ikinci planda kalmıştı. Bu yüzdendi bana düşmanlığı. Karımı kaçıran Mert toydu. Ebral hayatına girdiği herkesi iyileştiriyordu. O olgunlaşmıştı. Annemin ölüşü en çok onu etkilemişti. Ben annemin ölen evladının olduğunu bilmiyordum. Bir yalan vardı ve ardında yine Hasan Karahan vardı. Birçok hayatı yok eden Hasan Karahan yakınlarına da acımamıştı. Mert gerçeği öğrendiğinde değişmişti. Ben karımın ve oğlumun hayatını ona borçluydum. Ben oğlumun doğumunu göremedim. Onları Mert korumuştu. Biyolojik babam dahil birçok kişiyi öldüren bendim çünkü başka çarem yoktu. İçerdekilerin dışa çıkması felaket olacaktı. Birçok masum beden zarar görecekti. Pişmandım. Ben değişmiştim. Ben Azrail değildim. Ve onları öldürdüğüm için iyi bir şey yapmamıştım. Şimdiki Mehmet olsaydı o gün farklı davranırdı. Çünkü kendi vücudumuz bile bize ait değil emanetti. Ben kahramanlık adı altında katliam yapmıştım. Ne kadar tövbe etsem de içim rahatlamıyordu...

Benim hayatımın her anı pisliklerle doluydu. Ben ilk kez namaz kıldığım an gerçek hayat ile karşılaştım. Ben günahkârdım. Ben temiz olamazdım ama kendime yeni bir hayat çizmiştim. Ben yeniden doğmuştum. Dört duvara girmek benim kendi isteğimdi. Ben tamamen temiz olabilmek için bu işin kökünü kazımam gerekiyordu. Bu sefer bildiğim hakiki polisler ile yola çıktım ve başardım da. Ben parmaklar ardına gönderilmiş olsamda özgürdüm...

Kardeşim ziyaretime gelmişti. Onun için de ne kadar zor olduğunu biliyordum. Konuşacak çok şeyimiz vardı ama biz susmayı tercih etmiştik. Yeterli vaktimizin olmadığını biliyorduk. Bakışlarımız ikimizin adına konuşuyor ve minnettarlığını sunuyordu. Bazen suskunluğumuz konuşmaktan daha çok şey anlatıyordu. Şu an olduğu gibi. Ama onun tek cümlesi benim tuttuğum göz yaşlarımı serbest bırakmıştı. 'Abi' o kadar içten söylemiştik. Benim yaşayan tek ailem oydu. Süremiz bitmek üzereyken bana olan sürprizini söylemişti. Ebral, benim ruhumdu onsuz bir cesetten farkım kalmıyordu. Onunla tekrardan evlenecektik. Ve çok heyecanlanmıştım. Onun adını duymam yeterli oluyordu heyecanlanmam için. Onu görecektim. Ben onu çok özlüyordum...

Tüm koğuşlar aynı yerde hava alıyorduk. Onu gördüğüm an tanıdım. O beni tanıdı mı bilmiyordum. Stilim çok farklıydı ama beni takip etmiş olabilirdi. İsmimi bulamazdı ama canım tehlikedeydi. Planı uyguladığımız komiser ile konuşmuştum. Hemen harekete geçmemiş ve onu tanımamış gibi davranmamı istemişti. Arkasında farklı biri olabilirdi. Araştırmak için zamana ihtiyacımız vardı. Ve o gün kaçmayı başarmış muhtemelen beni takip etmişti. Niyetini bilmiyorduk. Evlendiğimi bilerek herkese duyurmuştum. Onun bana gelebilmesi için iyi bir hamle olacaktı. Evliliğim sayesinde düşmanımı yakalama fırsatım olacaktı. Güvenlik önlemleri alınmıştı ve bu durumu, Mert hariç kimse bilmeyecekti...

Düğün için hazırlanan hatunum çok güzeldi. O gerçi her haliyle güzeldi. Ondan bakışlarımı alamıyordum. O benim yanımdayken bile özlüyordum. Oğlumu bile kıskanıyordum yerimi almıştı. Oğluma baktığım da aynaya bakıyormuş hissiyatı oluyordu. Çocukluğum karşımdaydı. Oğluma sıkıca sarıldım. Beni bırakmak istemiyordu. Annesi gibiydi. Zeki ve yaşına ayak uyduramıyordu. Mert ve Hakan benim için çok değerliydiler. Ben onlara sarılırken kızlara uzaktan selamlaşmıştım. Çiftlerin gözleri parlıyordu ve onların mutluluğu beni sevindirmişti. Korkum yoktu. Her şey iyi bir şekilde hazırlanmıştı. Can yeleğim vardı. Düğün bitiminde Mert emir almış ve biz hariç herkes odadan çıkmıştı onun sayesinde. Ebral önüme geçmişti. O beni hep şaşırtıyordu. Onu arkama aldım. Ve bekledim. Korkum yoktu. Ebral silah sesi ile bana bir şey olduğunu sanmıştı. Endişeli bir şekilde beni kontrol ederken çok tatlı gözüküyordu. Çok şükür ikimizde iyiydik. Ve tehlikeli belgeleri bilen herkes hapisteydi. Tekrardan örgüt kurabilirdi, benim peşime düşmek yerine iyi ki öyle yaptı. Bu sayede kendisini yakalattırdı...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top