~30~
Aldığım ilaçları kesmek için korkularımla yüzleşmem gerekiyordu. Hayat çok garipti korkularımla yüzleşmem için sevdiğim adamla vakit geçirmem gerekiyordu. Ondan kaçmaya çalışırken, tek varış noktamın o olması. Ona baktığımda acı çekiyordum. İkilemde sıkışıp kalmıştım. Onu hem özlüyor hem de görmek istemiyordum. Konuşmaya ihtiyacım vardı. Korkularımı anlatmayı isterdim anneme. Onun varlığına ihtiyacım vardı. Aklımdaki sorular cevapsız kalmazdı ve hayatımı etkilemezdi...
Beyza ile ders başlamadan önce kantine indik. Boş masaların birine oturduk. Beyza: "Belki halen bana olanları anlatacak kadar güvenmiyor olabilirsin buna kırılmam. Ama ben eski seni geri istiyorum. Beni az çok tanıdın. Ben kendimden başka kimseye zarar vermem. Tek güvendiğim kişiyi de kaybetmek istemem. Şu an bizi dinleyecek kimse yok, lütfen benimle konuş ve tek başına çözmeye çalışma."
-Sana güvenip güvenmemekle alakası yok konunun. Ben anlattıkça o günü yaşıyorum. Düşünmeye bile korkuyorum. Ben dinime sığınarak birçok şeyin üstesinden geldim. O bizden bir yaş büyük olmasına rağmen kıskançlığına yenik düşüp bana işkence etti. Beni dövmesi canımı yaktı ama katlandım. O başörtümü açtığında ben kendimi çıplak gibi hissettim. Evli olmayı geçtim ben Rabbim için kapandım ve o beni bu konuda vurdu. Beni çok yıktı. Ben diğer erkeklere karşı hep mesafeli oldum. Hem dinim gereği hem de benim eşime karşı sorumluluğum var. O benim saçımı okşayıp benim iznim olmadan beni öptü. Ben kendimi çok aşağılık biri olarak hissettim. Bu nedenle, Mehmet'in yüzüne bakamadım. (Ben onu sevmeme rağmen başörtümü yanında hiç açmadım yatarken bile, belki de bu şekilde onunla aramıza mesafe koymaya çalıştım. Ama o gördü ve ilk o pislik elleriyle dokundu.) Aşamıyorum. Kendimi suçlu hissediyorum. Koruyamadım engel olamadım...
- Nedenini sormadım ve sormayacağım "deyip hıçkırıklı ağlayışıyla bana sarıldı. "Sen kendine çok büyük haksızlık yapıyorsun. Sen tanıdığım en güçlü birisin. Seni sen kadar anlayamam ama anlıyorum. Senin hiçbir suçun yok. Sen tertemizsin. Mehmet eniştem bunu biliyor. Ve sana ulaşmak için öğretmen oldu. Sen masumsun. Korkma diyemem ama kendini asla suçlama diyebilirim...
Dersleri daha dikkatli dinlemeye başlamıştım. Yavaş yavaş toparlanıyordum. Gerçek dostlar edindiğim için şanslıydım. Üniversite okumalarına rağmen beni ziyarete gelip destek oluyordular. Bugün cumaydı. Ve Yasemin Annemin yanına gidecektim. Onun sevgisi bana çok iyi geliyordu. Ben ilk önce lavaboya uğrayıp sonra odama geçtim. İçeri girdiğimde kızların ilgi odağı ben olmuştum. Burcu Abla kapıdan içeri adımımı atmamla konuşmaya başlaması bir olmuştu. "Allah herkese seninki gibi kaynana nasip etsin" dedi ve diğer kızlar durur mu, "âmin "deyip gülmeye başladılar. Ayşe abla, Mehmet Hoca'nın abisi veya kardeşi var mıydı? Diye sordu. Allah Razı olsun içimizdeki en akıllı olan Beyza benim şaşkın halimi görünce açıklama yaptı: Kayınvaliden eşyalarını toplatmış e kızları biliyorsun anında kaynadı çeneleri.
Haberim yoktu ve bana bir şey söylememişti Yasemin Anne. Kızlarla oturup sohbet ettik. Beni ziyarete geldikleri için onlara minnettardım. Onları uğurladım. Beni o bırakacaktı. Buna hazır mıyım? Delice atan kalbim onu çok özlemişti. Derin nefes alıp aşağı indim. Nadiren sigara içerdi benim yanım da. Yine siyah giyinmişti. Doyasıya baktım yüzüne. Korksam da kendimden tiksinsem de onu özlemiştim...
Yedi yaşındayken binmiştim onunla birlikte ilk defa arabaya ve o günden beri hayatımın merkezi o olmuştu. Yanımda olmasını ve birlikte vakit geçirmeyi özlemiştim. Sevgim korkumun önüne geçmeyi başarmıştı. Genelde siyah giymeyi tercih ediyordu. Kömürün elmasa dönüşümü gibi kıyafetler Mehmet Abiyle parlıyordu. Yakışıklıydı ve ben onun kalbine âşık olmuştum içindeki özgür kalmaya çalışan çocuğa. Şu an aklımdaki görüntülere inat baktım ona. İlerledim emin adımlarla yanına nefesimin hızlanmasını ve kulağımdaki çınlamayı umursamadan...
Sessizliği bozarak onunla konuşmak için adım attım ve konuşmalarım hep yanıtsız kaldı. Uzak duruyordu benden ve bunu ben istemiştim. Yaklaşamıyordum. Uğraşmama rağmen aramızda onun ördüğü duvar vardı önüne geçemiyordum. Kırılmıştı bana ve haklıydı. Arka koltuktaydım ve dikiz aynasından gördüğüm gözlerine bakarak 'seni seviyorum' dedim. Ani frenle durmuştuk. Konuşmamıştı ve ben konuşmaya devam etmiştim. Senden kaçtım. Onu özlemiştim ve eskiden de yakın değildik ama en azından mutluyduk. ' Sana baktıkça kendimden nefret ettim. Koruyamadım seninle olan hayallerimi beni en çok yaralayan sen oldun ama yine de senin varlığını çok istedim. Benim için çok zordu. Âşık olduğum kişinin yüzünde o pisliğin ifadesi vardı. Ben sana zarar vermekten korktum. Ona karşı nefretim büyüktü ve o pisliğin acı çekmesini istedim hep. Bu yüzden kaçtım.' ağlıyordum ve o şaşkınlıkla beni dinliyordu. 'Biliyorum seninle tanışmamızdan itibaren senin omuzlarında bir yüktüm. Senin özgürlüğüne takılmış bir kelepçeydim ve sende öyleydin benim için. Benim hayatım hiç kolay olmadı. Ama ben hep seninleydim. Senden uzak durmak için çabaladım ama başaramadım. Ben seni sen olmadan sevmiştim çünkü. Biliyorum imkansıza âşık oldum. Özür dilerim, sana yük olmaya devam ettiğim için ve senden vazgeçmeyip özgür bırakamadığım için'...
Gözlerinin içine bakmıştım ve onu izliyordum. Ne yapacağını ve ne cevap vereceğini bilmiyordum. Ben kendimi rahatlamış hissediyordum. Yalandan hoşlanmazdım ve ona karşı dürüst olmam gerekiyordu. Anlamış olmalıydı yine de ben söylemiştim. Arabadan indi. Gidiyordu. Kalbimi kırmamak için ya da onu tamamen kaybetmiştim. Onun yanıma gelmesini beklemiyordum. Yanıma yaklaştı ben onu izliyordum. Bana sarıldı. Bunun anlamı ne oluyordu bilmiyordum ama bana iyi gelmişti. Kendimi güçlü hissettiğim yerdeydim. En kötüsünü hayal ederken. O beni sevdiğini söylemişti...
Beni eve bırakıp işe gitmişti. Kızaran yanaklarım ve heyecandan atmayı abartan kalbim sakinleşene kadar bahçede oturdum. Duygularımın esiri altındaydım. Kapıyı çaldım ve bir türlü açan olmadı. Tekrar tekrar çaldım tam telefonumu çantamdan çıkarmıştım ki kapıyı, Hakan Abinin yaşlarında bir erkek açmıştı. Baktım ve biraz geri çekilerek eve baktım, dolaşıyorken fazla mı yürüdüm diye düşündüm. Kime baktınız dedi oğlan, ben şaşkın halimle Yasemin dedim ve o," Karahan'ı" tamamladı. "Onlar taşındılar," dedi. Benimle dalga geçiyordu. Yasemin annemin gelmesiyle oğlan gülmeye başlamıştı. Kim olduğunu bilmesem de beni iyi oyuna getirmişti.
Yasemin Annemin abisinin olduğunu yeni öğrenmiştim. Çocukları ziyarete gelmiştiler. Beni kapıda kandıran Mahmut Abi ve onun ikizi vardı Murat Abi. Birebir aynıydılar. Mehmet Abiye benziyordular. 'Daha demin seni seviyorum dedin ve halen abi diyorsun' diye isyan eden iç sesim olmuştu. Onu şu an yok sayıp, onlardan yaşça büyük olan Mira ve Hira ile tanıştım. Onlarda ikizdi. Annelerini tanımıyordum ama anne tarafına çekmiş olmalıydılar çünkü erkeklerin aksine sarışın ve renkli gözlüydüler. Birbirlerinin kopyası olduğu için ayırt etmek çok zordu.
Kızlar samimiydiler. Tanışmamızın ardından beni köşeye çekip, nasıl tanıştığımızı falan sormuştular. İşin ilginç tarafı yakın akraba olmalarına rağmen bizim zoraki evliliğimizden haberleri yoktu. Yalandan nefret ediyordum ve söylemek zorunda kaldığımda hemen anlaşılıyordu. Beni bu durumdan Yasemin Anne kurtarmıştı. Ona minnettardım.
Yasemin Annem anlatmadığı sürece doğruları anlatmak bana düşmezdi. Birlikte sofrayı hazırlıyorduk. Biliyorum senden hep yardım istiyorum kızım. Onlar sizin durumunuzu bilmemeli. Kabul ettim bir bildiği olmalıydı saklamak için. Tamam yengeleri oluyordum ama mesafeli davranmama rağmen Mahmut şakacı biriydi ve kurduğum mesafe umurunda değildi. Onu terslemek istemiyordum. Misafirdi. Bu durum canımı sıkmıştı...
Mutfaktan yemek odasına doğru açılan kapı var böylelikle kolaylıkla masaya yemek ve tabakları taşınabiliyor. Elimdeki salata tabağıyla içeri geçtiğimde, Mahmut abi önüme geçti birden ve o anki korkuyla tabağı yere düşürdüm. Camın düşme sesi beni o güne götürdü. Vücudum titrerken, midem bulanmaya başlamıştı. Yemek yemediğim için bardağı duvarı fırlatmıştı. Şu an o anı yeniden yaşıyordum. İlaçlar küçüklüğümden beri ilaçlarla ayakta duruyordum. Annemin ölümünden kendimi sorumlu tutmam, babamın davranışları, evlenmem... O ilaçları bırakmamı sağlayan hep Mehmet Abi olmuştu. Küçüklüğümden beri hep yalnızdım. Onun benimle ilgilenmesi hep bana iyi geldi. Onu görünce eskisi gibi olsamda sakinleşebiliyordum. Ama şu an nefes bile alamıyordum. Adım atmıştım istemsiz kaçtım gelecek olan dayaktan. Çok kötü durumdu ve Mahmut Abi benim bu durumuma endişelendiği için kolumu tuttu. Bendeki ipler o an koptu ve düştüm boşluğa...
Nefes almak bile çok zor geliyordu. Saç uçlarından ayak parmaklarıma kadar acı çekiyordum. Boşluğu dolduran suret benim kanlı bedenim ve tek duyduğum sesler boşuna boğazımı yakıp çıkan yardım isteyen çığlıklarımdı. Tüm görüntüleri silmeye çalıştım aklımdan. Bana iyi gelen Mehmet'e sarılma anımı düşündüm. Kendimi sıkmaktan acı çeksem de bu durumdan kurtulmalıydım. Allah'ım bana dayanma gücü ver. Terliyordum ve yavaş yavaş görüntüler yok oluyorken ben gözlerimi yavaşça açmıştım.
Kolumda serum yoktu ve ayaktaydım. Bayılmamıştım. Ne kadar ayakta kaldım bilmiyordum. İlaçsız ilk defa o kötü anlardan kurtulabilmiştim. Şu an mutluydum. Yanımda bir tek annem vardı ve başardın deyip sarıldı. Hastanedeyken hep yanımda olan annem biliyordu o hallerimi ve oda mutluydu. Birlikte mutfaktan çıktık. Onun sayesinde yürüyebiliyordum. Tüm gücümü harcamıştım. Şu an sırılsıklam olmuştum terden dolayı ve yorulmuştum. Birlikte yukarı çıktık.
Mehmet Abiyle mecburi kalmadıkça aynı odada kalmıyorduk ve kuzenleri durumu bilmediği için aynı odada kalacaktık. Odasına daha önce girsem de çok durmamış ve ayrıntısıyla incelememiştim. Yasemin Anne beni bırakıp misafirlerinin yanına gitmişti. O olmasa da kokusuyla varlığını gösteriyordu. Genelde siyah rengi hâkim olan oda onun tarzını yansıtıyordu. Dolabını açtım. Kıyafetlerimi seçtim. Onun kıyafetlerine dokundum. Özlemiştim onu ve garip hissediyordum.
Her şeyi düşünmüştü Yasemin Anne. Eşyalarım özenle yerleştirilmişti. Kendimi hırsız gibi hissediyordum. Beni merak etmiş olmalıydılar. Bu yüzden oyalanmadan, terden dolayı leş kokan kıyafetlerden kurtuldum ve yenilerini giyindim. Yüzümü soğuk suyla yıkadım. Aynaya baktığımda kendimi tanımayacak hale gelmiştim. Gözlerim pörtlemiş ve yüzüm kıpkırmızıydı. Normalde makyaj yapmayı sevmezdim. Ama biraz yapmam iyi olacaktı. Korkunç halim belki düzelirdi...
Kapıda beni Mahmut Abi karşıladı. Üzgündü ve özür diledi. Onun bir suçu olmadığını söyledim ve aşağıya indim onun konuşmasını dinlemeden. Sanki hiç yaşanmamış gibi davranıyordular. Anlayışlıydılar ve bunu yaşıma rağmen evli oluşumu sorgulamadıklarından ve başörtülü olmama rağmen ön yargılı yaklaşmamalarından anlamıştım. Yemekleri ısıtıp masayı düzenledik. Yemek faslını geciktirmemiz iyi olmuştu Mehmet Abi işten gelmişti. Birlikte yemek yedik. Yapılan sohbetlerle keyifli geçmişti. Evde çalışan biri yoktu ve biz kızlar, annemi oturtturup masayı topladık beraber. Onlar beni soru yağmuruna tutmadan onlara sorular sorarak kendimi geçiştirdim. Karakterleri çok farklıydı. Hira Miradan büyük olduğunu iddia edip ablalık taslıyordu. Mira olgun biriydi ve tartışma çıkarmayıp onu destekliyordu. Mira Abla Hukuk Fakültesinde okuyordu. Hira abla Özel Eğitim Öğretmenliğini okuyordu. İkisinin de mesleği zor ve sabır gerektiriyordu. Özel Eğitim Öğretmenliği daha zor gözükse de en güzel meslekti. Dünyanın en güzel kalpli öğrencilerine öğretmenlik yapacağı için çok şanslıydı...
Herkesin yaşam şekli farklıydı ve ben herkese karşı saygılı davrandım. Benden büyüktüler ve benden daha çok tecrübeliydiler. Kalp kırmayı sevmiyordum ve kardeşlerinden neden kaçtığımı anlattım. Yanlış anlaşılmak istemiyordum. Bende bilmiyordum ilk başlarda okulda karşılaştığım öğrenciler sayesinde öğrendim ve bu durumu garipsemiyordum. Haberdar olmakla, yaşamak çok farklıydı. Bir işe baş koymadığın sürece o işin özünü bilemezsin. Namaz kılmayı biliyorlar ama uygulamak bambaşka bir duygu. Rabbim bu huzuru onlara da tattırırdı İnşallah ...
İyi anlaşmıştık. Konuşmayı çok seviyordular. Göz kapaklarım kapanmak üzereydiler. Dinliyormuş gibi gözüksem de ayakta uyuyordum. Benim odamdaydık daha önce kaldığım. Yatağım çift kişilik olduğu için birlikte uyuyabileceklerdi. Taktik istiyordular benden. Erken yaşta evlenmiştim ve bu kişi Mehmet Abiydi. Zor biriydi. Ona ulaşmak için onun istemesi gerekliydi. Duygularını ustalıkla saklıyordu. Ben o maskelerin ardındaki gerçek Mehmet'i görmüştüm. Onlara ne anlatabilirdim ki babamın acı çekmemesi için evlendim ve onunda sebepleri vardı kendince, mecburduk. Tek taraflı sevgi ve alışkanlıktan oluşan bu ilişki, anlaşmanın halen bozulmamasını sağlayan kaderimizdi. "Çok zor yerden geldi soru galiba yengecim" diyen Hira'yla düşüncelerimden kurtuldum. Çok garip geliyordu, benden yaşça büyük olmalarına rağmen benim onların yengesi olmam ve bana yenge demeleri.
Kapının çalınmasıyla, oturuşumu düzelttim. Kardeşleri gelmiştir diye düşünüyorken beni şaşırtmıştı. Uykusu vardı ve yorgun görünüyordu. " Karımı alabilir miyim kızlar? "demişti. Şu an büyülenmiş şekilde bakıyordum. Evcilik oyunu oynuyorduk ama ona eşlik ediyor olmam heyecanlandırıyordu beni istemsizce. Çünkü onun beni sevdiğini bugün öğrenmiş ve onunla uyumak bu sefer çok farklı his olacaktı benim için. Yan yanaydı odalar bu yüzden çok çabuk gelmiştik odaya. Odaya girmemizle konuşmaya başladı, " Teşekkür ederim, beni çok değerli biriymiş gibi hissettirdiğin için nefret ettiğim beni yaşattığın için. Elimi tutup kalbime götürdü. Hani delice atan bu kalp varya ben durana kadar yanında duracağım. Ne mecburiyet için ne de miras için senin için duracağım. " Dedi ve alnıma buse kondurdu. Bu sözlerinin sebebini bilmiyordum sorup bu anın büyüsünü bozmak istemedim... Sevdiğim adamın kollarında, ilk kez içten mutlu bir şekilde uyudum sevdiğim adamın benim için atan kalp atışlarını dinleyerek...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top