⁓19⁓
Büşra,
Hayatınızın bir köşesinde hiç unutamadığınız bir insan vardır. Onu ya çok sevdiğiniz için unutmazsınız ya da o kişi size zarar verdiği için. Ben sevdim ve sevgimin karşılığı çok zalimce olmuştu. Ben babamı ve sevdiğim adamı aynı toprağa gömdüm. Ama ikisine de aynı göz yaşlarımı akıtmadım. Birini özlemle akan gözyaşlarım diğerine kin doluydu. Babasını bildiği halde beni sevmeyecekti. Bencilce gelebilir ya da sevmek elimizde mi? Değil ama sevdiğin üzülmemesi için gerekirse ondan uzak durursun. O durmadı.
Babası, babamı öldürdü. Ama sadece babamı yok etmedi. Annem. Ah zavallı annem babamın ardından bir türlü toplanamadı. Birçok kez ölüm için adım attı. Ben onun yanından ayrılmayıp acımı bile yaşayamadım. Ona o zaman sinirliydim ve çekip gittim. Ben bekledim. Bir kez olsun beni arayıp teselli etmedi. Onunla karşılaşma anımı çok hayal ettim ama eşiyle birlikte bizim şirkette görmeyi hiç beklemiyordum. Lanet olsun onu özlemiştim. Halbuki kalbim annemin acısıyla yanmamış mıydı? Neden onu kıskandım. Halbuki o kızda bir mahkumdu. Kim bilir kimin canı in onunla evliydi. Yaptıkları role inanmamıştım. Benim için önemli olan ondan uzak olup ona olan kinimi canlı tutabilmek ve yıkılan ailemin intikamını alabilmekti.
Hasan Karahan'a ulaşmanın yollarını denedim. Şerefsiz çok iyi korunuyordu. Bu nedenle onun dünyasına yakın olmam gerekiyordu bende öyle yaptım ve yer altıyla bağlantısı olan biriyle sevgili oldum. O beni çok seviyordu ve bu da benim işime geliyordu. Takip ediyordum. Çünkü o adam ölmedikçe benim annem yaşamayacaktı. Ben planımı kurdum ama elim o pisliğin kanına bulaşmadan leş olmadan gitti. Ama benim kinim sadece Hasan'a değil, Mehmet'e de vardı. Bu nedenle ona yöneldim ve şanslıydım. Lağım m faresi sayesinde Mehmet'in yaralandığını öğrenmiştik. Ve bende planımı uyguladım. Merhametli bir eski dostu oynayıp onu bizim hastaneye yatırdık. Yasemin Teyze bilmiyordu kurda kuzuyu emanet ettiğini. Yüksek dozda verdiğimiz ilaçlar sayesinde psikolojisini bozmaya çalışıyorduk. Bu sayede kendi canına kıyacak ve benim onun ölümüyle bir bağlantım olmayacaktı...
Yaptığım plan elimde patlamıştı. Mehmet'e verdiğimiz ilaçlar onda farklı bir etki yapmıştı. Ben onu mutsuzluğa mahkûm edip ve canıyla taçlandırmasını isterken o mutlu bir aileye sahip olduğunu sanıyor ve Hasan Karahan masum biriydi gözünde ve ayırmak istediğim eşi ile gerçek evlilik yaptığını sanıyordu. İlaçlara devam ediyorduk ama Ebral bize engel olup onu hastaneden ayırmıştı. Farklı bir doktora giderse çabuk toparlanacaktı ve ben boşuna uğraşmış olacaktım. Yasemin Teyze benden şüphelenmişti bir şekilde. Bana gittikleri yeri söylemedi ama bilmediği bir şey vardı. Ne olursa olsun onları bulup o evi onların mezarı yapacaktım. O iyileşemeyecekti. Onun mutlu bir şekilde ölmesi Yasemin Teyzeye daha çok acı verirdi. Yüreğimdeki ateş asla sönmezdi ama biz annemle belki eski hayatımıza dönebilirdik.
Ebral;
O iyileşiyorken ben yıpranıyordum. Onunla uyuduğum için o daha fazla arsızlaştı ve bana daha çok yakınlaşmaya çalışıyordu. Yarasını bahane ederek onu kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum. Bu sefer dili susmuyordu. Sevgi sözcükleri ile beni boğuyordu. Ve ben korkuyordum. Ben sevgiye aç biriydim. Onun bu haline alışıp ona kapılmaktan korkuyordum...
Pencerenin önünde oturup okunan ezanı dinliyordum. Derdi veren Rabbimdeydi dermanı, bu nedenle bol dua ediyordum nefsime kapılmamak için. Sıkılan yüreğimi rahatlatıp huzur veriyordu bana. Rabbim sevdiği kuluna sıkıntılar verirmiş ve bende onlardan biri olmalıydım. İsyan etmeyip sevildiğimi düşünerek aklımdaki şeytanın sesini kesiyordum.
Mehmet Abi'den uzak kalmak için ev işlerine ben yönelmiştim. Hemşire ve internet sayesinde yemek yapmayı öğreniyordum. İlk denemem çöpe gitmiş olsada pes etmeyip öğrenmek için çabalıyordum. Hemşire ablaya ben hayatımda ilk defa yalan söylemesi için yalvardım. Ona tıbbi terimlerle onunla uyumamın onun için iyi olmadığını anlatmasını istedim. İnatçılaşan Mehmet'in inadını kıran Hemşirenin maaşına zam yapmış ve sarılıp yanaklarını öpmüştüm. Beni büyük bir dertten kurtarmıştı. Sıkılmaması kendi m oyunlar uydurup sevdiği filmleri, kitapları, yemekleri vb. Şeyleri öğrendim. Eski Mehmet Abi'nin zevkini biliyordum ama yeni halinin zevki farklı olabilirdi. Ve o beni gerçek eşi sandığı için bu bilgileri bilmeyip direkt ona sormam kafasını karıştırırdı ve hastalığı için iyi olmazdı. Bu şekilde oyunlar üreterek zevklerini öğrendim. O sürekli yattığı için çok sıkılıyordu. Zamanında bana çok bakmıştı. Sıra bendeydi...
Çok bunalmıştı. Hak veriyordum. Hasan Karahan genelde ıssız yerlerde ev yapmayı tercih ediyordu ama bu seferki evi farlıydı. Lüks bir sitenin içindeydi. Yüksek katlı binanın on üçüncü katında oturuyorduk. Site oldukça sıkı korunuyordu. Misafir bile gelse baya prosedürlerden geçip içeri alınıyordu. Tabi yeraltı dünyasındaki insanlar için güvenli bir yer yoktu. Mehmet Abi unuttuğu için küçük bir çocuk gibi dışarı çıkmak için benden izin almaya çalışıyordu. Yaptığı mimikler komikti. Yalandan nefret ediyordum bu nedenle söylerken hemen anlaşılıyordu. Hem kendimden uzaklaştırmaya çalışırken hem de ona baş başa yürüyelim diye geç saatte gitmeyi istiyorum dedim. Dengesiz hareketlerim onu şaşırtmıyordu demek ki hayalinde de öyleydim.
Mehmet Abi'ye çaktırmadan onun silahını yanıma aldım. Bu sefer bizi koruma görevi bendeydi. Gece yürüyüşü yapmak ikimize de iyi gelmişti. Temiz hava almayı özlemiştim. Arkadaşlarını sormuştu. Onların ısrarıyla gidip yaralandığı halde onu ziyarete gelmemeleri onu üzmüştü. Arkadaşları kim hiçbir fikrim yok bu nedenle o uyurken geldiklerini ve onlara kızdığım için bir süre korkudan bize yaklaşamayacaklarını belirttim. Güldü. "Tersinin çok pis olduğunu biliyorum." Dedi...
Eskiye ait anılarını hatırlatacak kişilerle görüşmesini yasaklamıştı doktor. Benle olan bağı farklı olduğu için bir tek bana izin vermişti. Yasemin Teyze oğluna uzak kaldığı için çok üzgündü. Ona Mehmet'in fotoğraflarını yolluyordum. Telefonu bendeydi. Hastanede kırdığımı söyledim. Onu sürekli arayan Büşra ve ikizler olmuştu. İkizlere durumu anlattığımda gayet olgun bir şekilde davranıp bana destek olurken, Büşra beni çok zorluyordu. Sevdiği için endişelendiğini anlıyordum ama onun iyiliği için ondan uzak durmalıydı. Mehmet Abi her ne kadar istemese de babasının koltuğunda o oturuyordu. Taht savaşında kardeş bile can almaktan çekinmezken, mafya, kötülüğe bulaşmış paranın köleleri seve seve yapardı. Bu nedenle onun hasta olduğunu kimse öğrenmemeliydi ve yeri de gizli kalmalıydı.
İştahı yoktu ve benim gibi çok zayıftı. Etme bulma dünyası demişler zamanında bana yemek yedirmek için az çaba göstermemişti şimdi aynısını ben ona yapıyordum. Çok fazla ilaç kullanıyordu. Ve bu ilaçları vücudunun kaldırması için zorla da olsa yemek yemek zorundaydı. Ben çok çabuk doyduğum için bende çok az yiyordum. Yemekleri küçük tencerelerde yapmama rağmen üç gün bize yetiyordu. Bulaşıkları yıkıyordum. Az olduğu için makineye koymak istemedim.
Dalıyorum senin gözlerindeki bakışlarına,
Nefesin bile bana huzur veriyorken, sesin beni farklı diyarlara götürüyor.
Seninleyken ben yaşadığımı hissediyorum.
Sen yokken ben nefes alamıyorum, kalbim bana yabancılaşıyor.
Benim yurdum senin gözlerin, sen gözlerini her kaçırdığında,
Ben memleketimden sürgün yiyorum.
Yalnızlıktan üşüyorum. Gittiğim yer yabancı, dinlediğim diğer sesler işkence oluyor.
Sen, okyanusların en karanlık köşesinde aydınlık sağlayan en değerli mücevher,
Belki de bu nedenle sana ulaşmak zor, sana sahip olmak çok zor çünkü senin ışığına kapılan senin bir parçan oluyor.
Sen benim en büyük parçam, yuvam, hayat kaynağım...
Hiç beklemediğim için şaşırmıştım. Ve bu bundan yararlanıp gözlerimin içine bakıp, yüreğime kadar hissettiğim şefkat ve sevgi dolu ses tonuyla şiirini okudu. Ben denizdeki küçük bir balıktım ve o avcıydı. Ona yakalanırsam ben ölürdüm. Ben ona kapılıyordum. O bilmiyordu o hatırladığında beni bırakacaktı. Ben hep terk edilen ve nefret edilen taraf oldum. Ben bunu kaldırabilir miydim? Onun sevgisine alışmadan uzak durabilir miydim? İkisi de çok zordu. Gözlerimden yaşlar aktı. Zorla tebessüm ettim. O babasından çok farklıydı ve şu an ki hayalindeki hayatı onu gerçekten seven biriyle yaşamalıydı. Ben onun omuzlarındaki en büyük yüktüm. Beni korumak için o birçok şeyi kabul etti. Bu şekilde yaşamayı o hakketmiyordu. Umarım ileride bu bataklıktan kurtulup ve benim gibi yükü ardında bırakıp, gerçek mutluluğu tatmayı başarırdı...
Ona yakın odada uyuyordum ve kapımı örtmüyordum onu kolayca duyabilmek için. Bazen düşüncelere daldığım an dışarıyla bağlantım kopuyordu ve onun sesini duyamıyordum. Uykuya geç dalıyordum. Bir saate yakın süre uyumayı beklerken göz kapaklarım kapanmaya başlamıştı ki bağırış sesiyle yerimden hoplayarak kalkmıştım. Aceleyle yan odaya gittim. Hemşire ile birlikte içeri girdik ama öncelikle benim onu sakinleştirmem ve şu an ki ana geri getirmem gerekiyordu... Mehmet Abi kendine zarar veriyordu. Bana zarar vermesinden korkmuyordum. Ona sarıldım. Ve inşirah süresini okudum sesli bir şekilde ikimiz için. O bağırıyordu. "Ben kötü biriyim ben onu öldürdüm. O öldü. Ben onu öldürdüm. Ben babam gibi kötü biriyim. Ben ölmeyi hakkediyorum... " diye. Ben o sakinleşene kadar ona sarıldım. "Sakın, kendine haksızlık ediyorsun. Sen çok iyi birisin. Sen beni hep korudun ve yardım ettin. Sen ölmeyi değil, mutluluğu hakkediyorsun." Dedim ve dua okumaya devam ettim. Eskiyi hatırlatmamak için babasından ve mecburiyetlerinden bahsedemiyordum. Kendisi hatırlamalıydı ve o yavaş yavaş hatırlıyordu ama şu an ki karakterine aykırı olan gerçek kişiliğini kabullenmesi zordu. O sakinleştiği an onu yatırdım ve hemşirenin yardımıyla uykuya daldı. Ben yine ilaç ile uyuyacaktım. Şu an ki ruh halimle kendiliğimden uyumam imkansızdı...
***
Babam benimle sıkça görüntülü konuşuyordu. Bana moral vermek için elinden gelenini yapıyordu. Mehmet Abi şu an bir karmaşanın ortasındaydı. Unuttuğu gerçek anıları gün yüzüne çıkmıştı ve o hangi kişilik olduğunu bulmakta zorlanıyordu. Bu nedenle tedavisi için daha temkinli davranıyordu doktoru. Telefonum çalmıştı ve arayan Yasemin Teyzeydi. Şaşırmıştım o aramazdı. Baba, diyerek cevapladım. Sesi çok endişeli geliyordu. Korkmuş ve gerildiğim için Mehmet Abi'ye belli etmemeye çalışarak odadan çıktım. 'Hemen oradan ayrılmalısınız. Büşra, Mehmet'i sevdiği için yanında durmuyormuş. Bizi kandırdı. Babasının intikamını almak istiyor. Fikret sayesinde öğrendim. O sizi öldürecek. Lütfen hemen o evi terkedin. Baban size araç gönderdi. Çabuk ol kızım.'
Mehmet;
Uyandığım da karşımda duran kişiyi hatırlamakta baya zorlandım. Başıma ağrı saplanmasıyla birlikte büyük acıyla inledim. Bana yakınlaştığı an onu durdurdum. Onu tanımıyordum. Benim hemen karımın yanına gitmem gerekiyordu. O çok korkmuş olmalıydı. Kolumdaki serumu çıkardım. Benim yaşıtım olan kız beni durdurmaya çalıştı ama onu dinlemedim. Biraz başım dönse de aldırış etmeden hızlı bir şekilde odadan çıktım. Başım çatlayacak kadar ağrıyordu. Ve onu o halde gördüğüm an baş dönmem iyice arttı ve duvara tutundum. O beni görmek istemiyordu. Haklıydı ama onu durdurmak için tüm gücümü kullanıp ona sarıldım...
Ben öğretmen anne ve babaya sahiptim. Ailem öğrencilerine düşkün oldukları gibi tek olan oğullarına daha çok düşkündüler. Her kararımda beni desteklediler. Ebral benden küçüktü ama biz birbirimizi çok seviyorduk. Babam ailesini ikna ederken çok zorlansa da başarılı olmuştu. Evlilik sürecimiz biraz hızlı olmuştu. Çok ısrarcı biriydim. Tek olarak büyüdüğüm için istediğim her şeyi kolaylıkla elde ettim ama bu durum farklıydı. Onu çok seviyor ve o olmadığı an hayat bana zulüm oluyordu. Onu her an görmek istiyordum. Onu zorlamadan onun isteğiyle tüm süreci birlikte ve sevgiyle tamamlamış evlenmiştik. Yaş olarak küçük olsa da evde söz sahibi oydu. Kıskançlığı çok fazlaydı. Erkek arkadaşlarımla vakit geçirmemi istemiyordu. Bu hoşuma gitse de biraz vakit geçirmek benim hakkım deyip bu sefer çok direttim. Ve halı sahaya gittim. Maçı biz kazanmıştık ve sevincimizi kutlarken her şey bir anda olmuştu. Sarhoş biri sahaya girip etrafa saldırmaya başlamıştı. Onu durdurmak istediğim an bir anda bıçak çıkartıp beni bıçakladı.
Küçüğümün bana kızmakta haklıydı. Onu dinlememiştim. Çok inattı onu sakinleştirip eski halimize dönmek için baya uğraşmam gerekiyordu. O eskisi gibi değildi hata yapmıştım ama ilk hatamda beni silmesi zoruma gitmiş ve patlamıştım. Sonradan pişman olmuştum. Farklı bir evdeydik neden burada olduğumuzu ve bu evin kime ait olduğunu bana söylemedi. Ve odasını ayırmıştı ama ben buna izin vermeyecektim. Ona onu ne kadar sevdiğimi hatırlatıp eski halimize dönmek için çabalıyordum. Yaşamımız bir anda farklılaşsa da o bana kıyamıyor ve bana iyi bakıyordu...
Rüyalarımda ki ben çok kötü biri oluyordum. Babam, çok kötü biri oluyordu. Gerçekle rüyayı ayırt edemiyordum. Geçirdiğim atakların sebebini bilmiyordum. Ben gerçekte kimdim? Bilmiyordum. Bu beni deli ediyordu. Sürekli benimle ilgilenen Ebral' in kanlar içinde düşüşü beni yaralıyordu. Uyumak istemiyordum, rüyalarım yüzünden...
Yaşına göre kalbi çok büyüktü karımın. Sürekli birlikteydik ve bu benim hoşuma gidiyordu. Beni şüpheye düşüren şey sürekli evde oluşumuz ve geceleri hariç dışarı çıkmamamız. Sanki birilerinden kaçıyor gibiydik. Bu olaylar beni hassaslaştırmıştı. Telefonumu bulamıyordum. Ebral her seferinde bana olumsuz yanıt veriyordu. Babamın sesini duymak istiyordum. Onu çok özlemiştim...
Ağrılarım olsada onu görmem bana iyi geliyordu. O çok masumdu. Her an kırılacak bir eşya gibi hassastı. Ona yetemiyordum. Bir an önce iyileşip ayağa kalkmak istiyordum. Bebek gibi bakılmak güzel olsada karımı çok yoruyordum. Bedenimi yöneten ben değil de başkasıymış gibi geliyordu bazen. Bu çok saçmaydı. Ben neden böyle garip hissediyordum, bilmiyordum.
👣👣👣👣👣
Elindeki valize kıyafetleri hızlı şekilde gelişi güzel dolduruyordu. Neden böyle davranıyordu bilmiyordum ve benim sorularıma karşılık vermiyordu. Kendinden geçmiş gibiydi. Hayalet miyim? Beni neden görmüyor ve duymuyorsun? Tüm seslenişlerim, boş şekilde yankı halinde bana geri geliyordu. "Buradan çıkmalıyız..." Sürekli bu kelimeyi tekrarlıyordu.
"Sürpriz, lütfen kaçırmak istemiyorum ve tam vaktinde orda olmalıyız. Sana karşı susmamın nedeni bu, bana yardım eder misin? " Yüzündeki terler onun yorgunluğunun göstergesiydi. El birliğiyle kıyafetleri toparladık. Valizleri ben taşıdım. Yaralarım iyileşme sürecindeydi. Yine de eskisinden daha iyiydim. Asansörle kolay şekilde aşağı indik. Beni çekiştiriyordu Ebral. Koşar adımlarla siyah araca bindik ve hızlı şekilde ilerledim bilmediğim yolculuğa...
******
Ebral' in kurnazlıklarına rağmen evlerini bulmuştum. O ve sevdikleri ölmeliydiler. Babam öldüğünde, küle dönmüş annem ve ben gibi acı çekerek, yanarak öleceklerdi. Daireyi ateşe verecektim. Hapise girmem umurumda değildi. Ben her türlü acı çekiyordum...
İçeri girdiğimde boş odayla karşılaştım. Emir vererek onları arattırdım. "Bir 💩 beceremiyorsunuz. Ne demek yoklar. Bulacağım onları, kendi ellerimle cezalarını çekecekler, cehennemin dibine girseler de..."
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top