2.Bölüm
Sanırım öğle civarlarında açmıştım gözlerimi. Pencereden giren güneş ışınları göz kapaklarıma rağmen gözlerimi kamaştırıyordu. Dün akşam olanlardan sonra zar zor yataktan kalkabilmiştim. Bütün bedenim çökmek üzereydi. Evi hatta şehri saran ceset kokusunu artık almıyordum, sanırım alışmıştım.
Mutfağa doğru gittim. Elektrik olmadığından buzdolabında ne varsa çürümüştü. Masanın üzerinde kardeşimin çizdiği resimler duruyordu. Küçücük elleriyle boyaları duvara sürdüğü zamanlar aklıma gelmişti. O küçücük eller şimdi odasında çürüyordu. Düşüncelerimin ardından gelen birkaç damla gözyaşıyla birlikte sandalyeye oturdum. Bazı şeylere alışmak için zaman gerekiyordu ve bu olanlara alışmak için hiç zamanım olmadı.
Mutfaktaki dolaplardan birinde paketli gıdalar bulunuyordu. Onların içinden bir paket bisküvi aldım. Paketi açtığımda bisküvilerin bayatlamış olduğunu fark ettim. Paketin arkasındaki son kullanma tarihine baktım. Son kullanma tarihi 2030 yılının haziran ayına aitti. En son arkadaşımın doğum günü partisine gittiğimi hatırlıyordum. Arkadaşım yirmi beş yaşına basacaktı yani o günün tarihi 5 Eylül 2025'ti. Beş yıl boyunca hastanedeydim ve uyumuştum. Dizlerimin üzerine çöküp yere oturdum. Delice kahkahalar atıp ağlamaya başladım. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Neler olduğunu anlamıyordum, ne yapacağımı bilmiyordum. Boşlukta sürükleniyormuş gibi hissediyordum.
Güneş neredeyse batmak üzereydi. Bense yatağın üzerinde bağdaş kurmuş oturuyordum. Dün gelen şeyin ne olduğundan emin değildim ama insan olmadığını biliyordum. O yaratığın bu gece de geleceğine emindim. Hava kararmadan önce bütün kapı ve pencereleri kapattım. Kapının önünü yığabildiğim kadar eşyayı yığdım. Yatağa yatıp yorganı kafamın üzerine çektim. Hava karadıktan sonra evin içinde dolaşan ayak sesleri duyuyordum. O yaratık bana sesleniyordu. Annemin sesini duyuyordum.
Birkaç dakika sonraysa hem annemin hem de babamın sesini işitiyordum. Bütün vücudum titriyordu. Gözlerimi açmamak için elimden ne geliyorsa yapıyordum. Yaratık saçlarımı çekiştiriyordu. Sürekli olarak aileme ait sesleri taklit ediyordu. Beni uyandırmak için ne gerekiyorsa yapıyordu.
Sabah olduğunda bütün kapı ve pencereleri kontrol ettim ama hiçbiri açılmamıştı. Önlerine yığdığım eşyalara dokunulmamıştı. Yaratık içeriye nasıl girmişti?
Gün içinde evde kalamayacağıma karar verdim. Belki bir yerlerde yaratıktan saklanan insanlar vardır diye düşünmüştüm. Onları bulabileceğime inanmıştım. Evden eşyalarımı toplayıp dışarıya çıktım. Birkaç arabayı çalıştırmayı denedim ama hiçbiri çalışmıyordu. Ben de bisiklete bindim ve yola koyuldum.
Markete uğrayıp yiyebileceğim bir şeyler olup olmadığına baktım. Marketteki çoğu yiyecek ya bozulmuştu ya da yağmalanmıştı. Rafların yarısından fazlası boştu. Birkaç tane açılmamış konserve buldum ve son kullanma tarihleri 2033, 2034 yılları civarındaydı. Toplayabildiğim kadar yiyeceği yanıma alıp pedal çevirmeye devam ettim. Akşamüzeri yaratığın tekrar geleceğinden ötürü bir evin camını kırıp içeriye girdim.
İki akşam ne yaşandıysa aynı şeyler oldu. Yaratık tekrar yanıma geldi. Yatakta yanıma uzandığını yatağın çöküşünden anlamıştım ve iğrenç kokan nefesini ensemde hissediyordum. Bu sefer en yakın arkadaşımın sesiyle konuşuyordu. Bana hastaneye yatma sebebimi anlattı. Araba kazası geçirmişim ve benim dışımda herkes ölmüş. Kafama aldığım darbeden dolayı komada kalmışım. Şehrin bu hale gelmesi uzun zaman almış olmalıydı. Bu süre zarfında ben nasıl hastanede hayatta kaldım?
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top