4- Dumanlı Zihnim
Aritmi
4.bölüm
...
"Zihinler karanlığa büründüğünde huzur bulur."
∞
Karanlık odanın ışıklarını açıp zihnimdeki dumanları yok edebilecek bir aydınlığa yer açmak adına şövalyemin başına geçtim. Hislerim darmadumandı. Yeni evime yerleşeli henüz birkaç gün olduğundan bir şeyler çizmeye vaktim olamamıştı.
Önce paleti siyah renge boğarken daha sonra tuvalin de tüm yüzeyini siyaha boyamıştım. Sonra beyaz ekledim. Dumanımsı bir tarz verecektim lakin zihnim gibi dumanlar içindeki bu mekana nasıl bir farklılık koyacağıma karar verememiştim.
Yaklaşık yarım saatin sonunda taburemden kalkıp geri çekilirken beni içine çeken bulanık bir tabloya bakıyormuş gibi bir his belirdi içimde. Boyamayı seviyordum, fırçaları, kalemleri, renkleri... Ama en çokta fırçamın ucunda siyah ve beyazın birbirine dağılışını izlemeyi seviyorum. En çok da griyi seviyorum. Bana beni anlatan bir renkti gri, araftı... Cennet ve cehennemin ortasıydı, yaşam ve ölümün arasındaydı...
Çalan zilin sesi zihnimdeki dumanları dağıtırken tablodan gözlerimi ayırarak saate baktım. Gecenin bu saatinde umarım Adar denen o çocuk beni rahatsız etmeye gelmemiştir diye içimden dua ederek kapıya gittim. Kapı deliğinden bakarken "İti an, çomağı hazırla" diye kendi kendime söylenmeye başlamıştım bile.
Üstümün müsait olduğuna kanaat getirerek kapıyı açtığımda karşımda mahcup bir edayla bana bakan Adar'ı gördüm.
"Sen hep rahatsız eder misin böyle insanları gecenin bir vaktinde?"
Kolundaki saate bakarak" Henüz gece sayılmaz aslında saat 10, rahatsız ettiysem kusuruma bakma" diyerek gülümsedi. Bu çocuk hep mi gülümserdi?
"Her neyse"
"Aslında rahatsız etmeyecektim, yalnız Mercan Hoca senin numaranı istedi benden. Tanıdığım dediğim için kurtulamadım"
"Mercan Hoca?"
"Seni hastaneye götüren kadın," diye hatırlattı.
Her ne kadar insanlarla iletişime geçmek istemesem de buna itilmekten nefret ediyordum. Ayrıca bölüm başkanı olan bir hoca daha ilk günden neden benim numaramı istesin ki? Dayanamayıp içimden kurduğum cümleleri tekrar ettim.
"Neden ilk günden numaramı istiyor?"
"Sen her şeyi böyle sorgular mısın?"
Derin bir off çekerek numaramı söyledim.
Bir süre telefonda bişey yazarken telefonum titremeye başladı. O çok sevdiğim zil sesi tüm koridorda yankılanırken cebimden çıkardığımda yabancı bir numara gördüm.
"Beni de kaydedersin, temsilciyim bu arada" diyerek telefonunu kapattı. Temsilcilik ve ilk günden? Gerçi ben 2. haftadan başladım okula. Herkes öyle başlamaz mıydı? Fazla kafa yorma gereksinimi duymadan düşüncelerimin dumanlarına üfleyiverdim öylece.
"Başka diyeceğin bir şey yoksa?" diyerek yarım yamalak bir soru yönelttim kapıya dokunarak. Artık evime geçmek istiyordum. Bu yabancının bakışları da her cümlesinden sonraki gülümsemesi de bir garip hissettiriyordu.
"Yok, bir şeye ihtiyacın olduğunda ararsın. Hemen alt katındayım."
Daire numaramı nerden bulduğuna bile şaşırmadım. Her şeyi bilen, her şeye yetişen birine benziyordu Adar. Aslında zararsız biri gibiydi. Tüm sorun benim karakterimdeydi sanırım, yeni insanlara açık değildim. Lakin böylesine temiz kalpli duran, yani ben öyle düşünüyorum, birine sanırım normal davranmalıydım.
"Peki, iyi geceler"
"İyi geceler"
İçeri girdiğimde girişteki oturma odasının en ucundan açılan evimin tek balkonuna geçtim. Sandalyede yerimi alırken yatak odamdan balkona bakan pencereden aldığım ve üzerime attığım pikeyle lacivert gökyüzünü izlemeye başlamıştım bile. Zihnimden gözlerime ve gökyüzüne bir sima yerleşti. Bu sima beni hem boğulduğum denizden kurtarmış hem de boğmuştu. Duman rengi hayatımdaki tek ışıktı o bir zamanlar. Şimdi yine dumanlar içindeyim...
Usulca kapattım gözlerimi. Kapalı gözlerimden süzülen damlalar yanağımda ince bir yol aldı. Düşünmemeye çalışmalıydım. Sadece hayalime odaklanmalıydım, çok istediğimiz hayalime...
Başımdaki sızı aniden bastırdığında yağmur da kasvetli bir ezginin notalarını yeryüzüne döküvermeye başlamıştı. Kendi odama doğru gidip tüm ışıkları kapattım ve gözlerimle birlikte zihnimi de bu karanlığa teslim ettim.
...
Günün ilk saatleri sinir kat sayımı arttıran aptalca şeylere saydırmakla geçiyordu. Kombinin düğmesine attığım yumruklarla umarım komşular uyanmazdı. Neden çalışmıyordu bu aptal kombi?! Yeni bir binada nasıl böyle sorunlar oluşabilirdi aklım almıyordu!
Telefonuma gelen mesaj sesiyle dikkatim dağılırken lavabonun üstündeki telefonu elime aldım. Gelen mesajda gözlerim gezinirken sinir kat sayım tavan yapacaktı neredeyse.
"Öyle kırılmaz, daha sert vur"
Yabancı numaradan gelen bu mesaj Adar'ındı ve sanırım artık onu telefonuma kaydetme vaktim gelmişti. Cevap vermek istemedim, çünkü verdiğim taktirde başıma bela olacağını biliyordum. Mesajı tekrar okuduğumda istemsizce bir gülümseme peydah oldu yüzüme. Bunu, telefondan kafamı kaldırdığımda lavabo aynasındaki yansımamla göz göze geldiğimde farkettim.
'Gülümsemek sana çok yakışıyor' derdi Ali. Tüm gülüşlerimiz ateş ve buz dolu o günde solana dek. Yansımamda uzun süredir takılı kalmamıştı gözlerim. Ufak burnum, dağınık saçlarım, ısıra ısıra kanattığım dudaklarım, badem gözlerimin altındaki halkalarım... Parlaklığı artan gözbebeklerim acının kollarına bırakmıştı yine kendini. Gözlerimi aynadan ayırarak önüme döndüm. Kombiyi rahat bırakıp başımdaki yarayla birkaç gün yıkanamayacağımı kabullendim ve doğru odama geçtim...
Günün geri kalanı kendime verdiğim sanat dolu dakikalarla geçiyordu. Dün gece bir anlık hislerle başladığım grimsi tuvalin yüzeyine ne yapacağımı şaşırmış yeni yeni şeylere başlamıştım. Bir şeyleri bitirmeden başka şeylere geçmek de garipti. Tiner kokusunun odama sinmesinden hiç rahatsız olmaz, aksine mutluluk duyardım. Hava kararana dek kahve-kitap-sanat üçlüsünden kopamamıştım. Gece hırçın bir yağmur hakim oldu gökyüzüne, kasıp kavurdu ortalığı ıslaklığıyla. Yağmuru ve kapalı havayı,kara bulutları seviyordum. Oturma odamdan açılan kapıdan balkona süzülüverdim. Üzerimde siyah, geniş fakat göbeği açık bir sweet vardı. Bu havalarda üşütmeyen biri olduğumdan yanıma hırka da almamıştım. Tahta sandalyeye oturup sırtımı balkon parmaklıklarına dayadım bu sefer. Yüzüm gökyüzüne çevrilmiş hafifleyen yağmurun ıslaklığından nasibini alıyordu. Başımdaki yaraya dikkat etmem gerektiğini hatırlayarak temkinli davranıyordum.
Birden kalbimi hızla yerinden çıkaracak bir ses duydum.
Bir silah sesi...
...
Evvet, hemmen düşüncelerinizi ve tahminlerinizi bu paragrafa alalım :)
Seviliyorsunuz <3
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top