26-Işığımdan Korkuyorum
Aritmi
26.bölüm
∞
"Hayat kapkaranlık. Yaşamak daha fazla."
∞
Gece vakti karanlık bir oda gibi hayat. Cılız bir ışık var.
Loş
Hoş.
Nesneleri ayırt edebilecek kadar da güçlü bir ışık.
Ama ben bu odayı istemiyorum. Bu odaya ufacık delikten süzen ışığı istiyorum. Kapının ardındaki ışığı. Karanlığın ardındaki aydınlığı.
Ben grilerle donatılmış nesneleri değil, aydınlıkla donatılmış zayıf ama güçlü ışığı istiyorum.
Ben bir şeylerden kaçarak, korkarak yaşamak istemiyorum, içim içimi yiye yiye günlerimi bitirmek istemiyorum artık. Tüm yaşananların sürekli benim başıma gelmesine artık normal bakmıyordum, bakamıyordum. Birileri beni takip ediyordu, birileri hep bir adım ötemdeymiş gibi hissediyordum. Birileri bana oldukça tanıdık gelecek şekilde yakınlaşıyor. Ali'den yana düşündükçe düşünüyorum, ama o koca heybetli gövdenin yerini o gördüğüm cılız bedene bırakması akıl işi değildi.
Bu gördüğüm Ali miydi?
"Yine geldi" Farkında olmadan kurduğum dehşet dolu cümleyle camdan adeta fırlarcasına indim. Neden bilmiyorum Adar'ın arkasına geçiverdim birden. Sanki beni tehlikeden koruyup kollayacakmış gibi...
"Kim?" der demez Özgür ile beraber cama doğru ilerlediler. Adar'dan bir saniye bile uzak kalmak istemiyormuş gibi birkaç adım peşinden gittim ve ben de hemen arkasındaki yerimi alıp sokağa bakındım. Ortalıkta kimsecikler yoktu. Adar hızla bana dönüp "Burda kalıyorsunuz, kapı ve pencereleri de iyice kapatın biz gelene kadar" deyip Özgür'ün omzuna dokunarak uyarısını yaptı ve beraber hızla evden çıktılar. Onlar çıkar çıkmaz Zeynep kapıyı kilitleyip balkon kapısına da kilit taktı. Tüm perdeleri örtüp yanıma vardığında sakinleşmek istercesine ellerimi tuttu.
"Gel şöyle" diyerekten ellerimden tutup koltuğa oturttu. "Ben sana bir su getireyim."
Zeynep elinde su bardağıyla dönene kadar aklım Adar ve Özgür'ün şu an neler yaptığındaydı. Bu siyahlar içindeki adam kimdi? Neden sürekli beni gözetliyordu? Adar ve Özgür şu an neredeydi?
Zeynep beni sakinleştirecek cümleler sarf ederken aklım onun ağzından çıkanlarının ötesindeydi. Zihnimin kıvrımlarında kıvrım kıvrım kıvranan soruların sancısı baş göstermişti bile. Şiddetli bir baş ağrısıyla gözlerim kayacak gibi oldu.
"Manar?"
Başımı sertçe tutup her iki yandan yumrukladığımda ellerimi tutarak engellemeye çalıştı: "Manar iyi misin sen? Dur yapma şunu" Ben kaşlarımı çatmış ve zihnimdeki sorularla kafayı bulmuşken beni tutmaya gücü yok gibiydi. Beni? Kırk kiloluk beni? Kuş gibi beni?
Sertçe ellerimi tutup önümde birleştirdiğinde boş gözlerle dalıp gittim. Ona baktığımı zannediyordu lakin zihnim de ruhum da oradan uçup gitmişti.
"İyi misin?"
Cevap vermedim. Sanırım artık alışmış olmaları lazımdı bu halime. Cevap vermek istemediğim sorulara cevap vermezdim.
"Tamam" diyerek ellerimi bıraktı. "Bak, kimse bulunur tamam mı? Korkma."
Korkum birinin beni sürekli takip ediyor oluşu değildi, kapkaranlık odama ışığımın süzülebileceği olasılığıydı.
Işığımdan Korkuyordum...
Ya Ali'yse?
Ya ölmemişse...
Bir süre boş gözlerle Zeynep'le birbirimize baktıktan sonra kapı alacaklısı varmış gibi çalındı. Apar topar ayağa kalkan Zeynep "Burda kal, geliyorum hemen" diyerek uzaklaştı. Sanki kaçacak ya da gidecek bir yerim varmış gibi!
Oturma salonundan başımı kaldırıp merakla kapıya baktım. Gelen Özgür'dü. Nefes nefese ve yüzünde hiç de hoşnut kalmayacağım bir ifadeyle bize baktı. Dudağının kenarından ufak bir kırmızılık akıyordu.
"Adar" dedi derin nefeslerinin arasından.
...
Okuyup geçmekle kalmadan şu yıldızımı parlatın bebeklerim⭐
Bu arada bölümleri çok nadir yazıyorum çünkü ilhamım yok.
Lütfen anlayın beni :(
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top