seni anlarım, gitmek istersen - [xviii.]
Hüseyin
Açık kahve saçlarına, hafif sarı gözlerine baka baka öleceğim kıza nefret püskürmek üzereydim. "Sen niye benim yanımda oturuyorsun ki? İnsanlar barıştığımızı düşünecek."
Alayla gülümsedi. "Düşünsünler."
"Allah allah, yine kendi kendine kararlar vermişsin bakıyorum." deyip sıraya yaslandım.
Gözlerinden hüzün esintisi geçti bir an. "Sen de bunu istemiyor musun?" diye sordu.
Kafamı salladım. O gözlerime bakarken konuşmak çok zordu. Beni sessizce izliyordu. Kekeleyerek konuşmaya başladım. Etrafa bakınıyordum bir yandan. "Ben sadece netlik istiyorum. Duymak istiyorum, duymasam da ufacık bir kıpırtı göreyim ki ona göre ben de konuşayım artık... İmalarımın hangi kapıya çıktığını adın gibi biliyorsun aslında. İt gibi dalaşsak da benim için için ne kadar kıymetli olduğunu biliyorsun... Seni kıskandığımı biliyorsun. Ama ben senin hislerini bilmiyorum bir, ikincisi napmak istediğini de anlayamıyorum. Normal kızlar gibi duygularımı sorgulasana. İmalarımın peşine bile düşmedin. Neden?"
Gözleri doldu."Hüseyin ben... Benim neyimi seveceksin ki?"
Boğazından bir hıçkırık koptu, elim ayağıma karıştı. Bir an sınıfın kapısına baktım. Gelen yoktu. Elimi uzatıp dolan gözünü sildim.
"Bırak da ona ben karar vereyim..." dedim.
Hüzünlü bakışlarıyla beni izliyordu. "İkimiz de babasız büyüdük..." dedi. "Ama ben senin kadar açık olamadım etrafımdakilere. Elimden aldılar benim, haykırışlarımı. Seni sevdiğimi anladığında arkadaşım bile sırtını döndü bana. Bu kadar mı dedim, bu kadar mıydı dostluğumuz? O kadarmış Hüseyin...."
"Onun senin gibi bir arkadaşı bu kadar basitçe yitirmesi onun gerizekalılığı... Sevgi denen şeyin kutsallığını bilse zaten böyle bir şeye girişmezdi. Her sevmenin karşılığı olmak zorunda olmadığını ama dostluğun karşılıklı bir güç olduğunu bilirdi... Seni tanımıyor bence o.." Tekrar dolmuştu gözleri. Ona sarılmak istiyordum, yutkunarak gülümsedim ve devam ettim. Sarılmak sonraya kalmıştı."Seni tanısa, böyle aptalca davranmazdı.." dedim.
Önüne baktı. "Özür dilerim Hüseyin... Kendi içimde senin imalarını anlamlandırmaya çalıştım ama layık görmedim kendimi... senin tarafından sevilmeye."
Artık beni kimse tutamazdı. Aldım o minik gövdesini, yasladım göğsüme. "Uykumda değil ama yakında öldüreceksin beni, farkında mısın?"
Burnunu çekti. Kendimi geri çekip kollarımı ayırdım ondan, gözlerimi göz hizasına getirip baktım ona. "Ben seni sevmeye en çok layık olan adamım ve senin kalbin kadar sevilesi bir kalp daha yok bu dünyada anlıyor musun?"
Gözlerime baktı, baktı.... Soran bakışlarla ona baktım ben de. Sonunda dayanamayıp kafasını salladı. Gözlerini yumup "Tamam.." dedi, ona yeniden sarıldım. Yine burun çekişlerinin arasından konuşmaya devam etti "Anlıyorum, çok iyi anlıyorum seni."
Sol elimle saçlarını okşadım. "Aferin." dedim, "Sonunda yola geldin. Yolumuza."
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top