6.3
Güne erken başlayanlardan biri olan Dobby, minik patileriyle aşındırdığı parke üzerinde oyun oynuyordu. Mutfaktan gelen sesler üzerine Bayan Ops'un kahvaltı hazırlığına başladığını zanneden genç kız, saate baktı. Olması gereken vaktin çok daha gerisinde kalan kahvaltı servisinin gecikmesini düne bağlıyordu. Koca köşkü tek başına idare eden yaşlı kadının yorgun düştüğünü ve geç kalan kahvaltı hazırlığının bu yüzden aksadığını düşündü. Kahvaltı için yardım etmek istediği hizmetlisini yalnız bırakmak istemeyen genç kız içeri girdi.
' Günaydın. '
Ortalıkta evin küçük yaramazından başka kimse yoktu. Kafasını kaldırmış gözlerinin içine bakan Dobby'nin yere düşen tahta kaşıkla oynarken çıkardığı seslere aldanıp, yaşlı kadının izinli olduğunu unutmuştu. Kaşığın kenarlarını kemirip ufalayan kedisinin batırdığı yeri peçeteyle silerken, elindeki peçeteyi gözleriyle takip eden Dobby, hedefinin üzerine sıçradı.
' Dobby! '
Peçeteyi parçalayan Dobby ortalığı birbirine katarken, onu yakalayan genç kız eline geçirdiği tüy yumağını sevgiyle hırpaladı. Biraz oyalandığı kedisiyle kafasını dağıtırken hazır olan kahvesini almak için tezgahın üzerine uzandı. Bu sırada bacaklarına dolanan Dobby'e takılmamak için üstün gayret gösteriyordu.
Parti hazırlıkları ve devamında yaşanan olayları atlatan kızlar da yorucu bir geceden çıkmıştı. Gecenin marurluğu üzerlerinde kalan ikili için, Bayan Ops kadar olmasa da güzel bir kahvaltı hazırlamak isteyen MJ kolları sıvayarak işe koyuldu. Birkaç ay öncesine kadar köşkte tek başına kaybolurken şimdi bir başkası için kahvaltı hazırlıyor olması, kırdığı tabunun yalnızca bir parçasıydı. Çok sevdiği ve hep aradığı sessizlikten son zamanlarda uzaklaşmak istemesi, kendi iç sesini duymaktan ne kadar çok korktuğunu anlamasına yetmişti.
Mutfak rafına yerleştirdikleri vintage radyoyu açıp, müzik eşliğinde işe başladı. Kendisine yalnızlığı süresi boyunca arkadaşlık edecek olan mini radyoyu alarak ne kadar doğru yaptığını bir kez daha anlamıştı. Çünkü seyyar bir eskiciden aldığı radyonun boyutu aksine pahalı olan fiyatı ve yaptığı pazarlık göz önünde bulundurulunca buna değiyor olması gerekirdi. Dolaptan çıkardığı hazır yiyeceklerle masayı donattıktan sonra işin zor kısmına geçen genç kız, asıl şimdi hünerlerini gösterecekti. Ağzındaki sigarayı söndürmek için açtığı suyun altında yıkadığı sebzeleri tek tek doğrayıp, Sarah için güzel bir kahvaltılık öğün hazırlamak istedi. Aynı anlarda ekmek kızartma makinasından çıkan buğday ekmeklerinin üzerine tereyağ ve reçel sürdü. Yeşilliklerin arasına birkaç parça keçi peyniri kesmek isterken parmağını bıçağın keskin ucuna değdirdi.
' Off.. Harika! '
Parmağının oynak kısmına denk gelen bıçak darbesi biraz daha derine inse, etini koparabilirdi. Parmağını kağıt havlu arasına sıkıştırıp kanın akışını engellemek istedi. Salataya devam edip son malzemesi olan peynirin üzerine biraz baharat ve yağ döktükten sonra parmağına pansuman yapmak için ecza kutusuna baktı. Bu sırada pijamalarıyla aşağı inen Aria, gözlerini ovuşturarak mutfağa girdi.
' Kızarmış ekmek! O üzerindeki reçel mi? '
MJ, bacaklarını serbest bırakarak Dobby'nin gitmesine izin verdi. Tembel kedisi sabahları sıcak yatağa girmeyi sevdiği için muhtemelen kızlardan birinin yatağına yerleşecekti. Yanından hızla geçen Dobby'nin kendisine sürtünmesine izin veren Aria, aralarındaki sıcaklığın giderek güçlendiğini hissediyordu ve bu onun fobisini yenmek üzere olduğunun en gerçek ispatıydı.
Mutfak kapısının önünde beliren Sarah korkutmak için beklediği Aria'nın arkasında pusuya yatmıştı.
Sarah: Böö!
Ekmeklere doğru uzandığı sırada ensesinde patlayan sesle olduğu yerde sıçrayan genç kız, korku içinde arkasını döndü.
Aria: Sarah! Günü atlatamayıp ölürsem, suçlusu sensin!
Sarah: Geldiğimi görmedin mi cidden? Hem merak etme, iyiye hiçbir şey olmaz.. Ne kokuyor böyle?
Masaya oturan genç kız ekmekelri önüne çekti.
Aria: İyi olduğumu kabul ediyorsun demek. Güzel, gelişme var sende!
Sarah: O ekmekler senin için fazla değil mi? Belki birkaç tanesini benimle paylaşmak isteyebilirsin..
İçinde bolca yeşillik bulunan salatayı kendisi için hazırladığını düşündüğü Bayan Ops'un, mutfakta olmayışını MJ'e bağlayan genç kız önündeki meyve suyunu Aria'ya uzattı.
Sarah: Bayan Ops yukarıda sanırım. Prenses hala dün gecenin etkisinde olmalı.. Biri ona doğum gününün geride kaldığını söylemeli.
İki dilim ekmeği tabağa ayırıp kuzenine veren Aria, kendi tabağını uzatarak salata istedi.
Aria: Ben ekmeklerimi seninle paylaştım, sıra sende..
Sarah, salatasını paylaştırırken sözlerine devam eden Aria, ekmeğinden akan reçele sürdüğü parmağını yaladı.
Aria: Ayrıca kimsenin havaya girdiğini düşünmüyorum. Öyle olsa o önündeki salata yerine mısır gevreği yiyor olurdun.
Tezgahın üzerinde dumanı tüten kahve ve yanındaki sigara paketini gösteren Aria, kahvaltıyı kimin hazırladığını biliyordu.
Sarah: Anlamalıydım.. Kahvaltı masası bu kadar vasatken-
Aria: Kapa çeneni Sarah..
Sarah: Gerçekten enteresan.. Aklı yerinde mi? Kontrol ettin mi?
İnkar edişi kendisini bile inandıramazken Aria'yı kandırmayı bekleyemezdi. Henüz yeni oturduğu kahvaltıda salatasını yarılamıştı bile. Saldırganlıkla batırdığı çatal dolusu yeşilliği ağzına doldururken, gözleri içeri giren genç kızın parmağında kaldı.
MJ: Biz bu soruyu senin için hergün soruyoruz..
Masada dönen sohbete kulak misafiri olan MJ, hakkında söylenen herşeyden haberliydi.
Aria: Günaydın! Hey, parmağına ne oldu?
Pansuman yaptığı yarasını gazlı beze sarıp bantlayan genç kız yarım bıraktığı kahvesini döküp, yenisiyle tazeledi.
MJ: Ufak birşey, peynir yerine elimi kesmeyi tercih ettim. Nasıl, güzel miydi salata?
Yüzünü ekşiten Sarah tabağını bırakırken, onun gibi düşünmeyen Aria ekmeğinden koca bir ısırık daha aldı.
Aria: Gerçekten harika, bence mutfakta biraz daha fazla zaman geçirmelisin.
Sarah gözlerini Aria'ya doğru devirirken, genç kızın bu kadar sıkıcı olmayı nasıl başardığını düşünüyordu. Aklından geçirdiklerine kendi kendine gülmeye başlayan Saarh, dikkatleri üzerine topladı.
MJ: Komik olan ne?
Gevşeyen sinirlerine hakim olamayan genç kız ciddiyeti takınmaya çalıştıkça, bol gelen elbise gibi üzerinden düşüyordu.
Sarah: Hiçbir şey, sadece bu sabah mutlu uyandım.
Aria: Kahvaltı hazırlığı sana kaldıysa Bayan Ops nerede?
Radyonun sesini kısmak için kalkan MJ, göz teması kurmak istediği Aria için ortada duran çiçeği kenara çekti. Böylece kendini sohbete daha kolay adapte edebilecekti.
MJ: O, gece köşkten ayrıldı. Bugün için izin istedi, bende verdim. Akşam köşkte olur, o zamana kadar evde sadece üçümüz varız.
Sarah: Ne işi varmış ki gece gidecek kadar?
Aria: Gördün mü bak, keşke Sarah için bu soruyu önceden sorsaydın!
Beklediği yanıtı alamayan genç kız masadan kalkmaya yeltenirken, Aria2nın gazabına uğrayacağından habersizdi.
Aria: Orada dur bakalım sen!
Sarah: Ne var?
Boş tabakları toplayıp Sarah'ın eline veren genç kız, iş bölümü yaptığı kahvaltı masasını hazırladığı için MJ'e teşekkür etti. Kahvaltı alışkanlığı olmadığını bildiği halde yine de onlar için vakit ayırıp emek harcaması Aria'nın gözündeki yerini çok daha fazla sağlamlaştırmıştı. Çünkü o, sevginin emekle oluştuğunu başladığı yeni hayatla öğrenmişti. Bu yüzden arkasını dönüp baktığında yaşadığı bugün için ne kadar yol katettiğinin bilincindeydi.
Rivers Köşkü'nde klasik bir kahvaltı sabah kahvaltı hüküm sürmüştü. Masayı toplama işini ikiliye bırakan MJ, salondaki köşe koltuğuna kuruldu. İş telefonunu kontrol ediyor, gözünden kaçan bir çağrının olmamasına özen gösteriyordu. Az sonra yanına gelen Sarah, büyük koltuğa oturdu ve herzamanki gibi ayaklarını önündeki masaya uzattı. Mutfaktan ona seslenen Aria'ya aldırmayarak, televizyonun sesini iyice açtı.
MJ: Kulaklarında bir problem mi var?
Konuşmanın ortasına dalan Aria, sinirle genç kıza bağırdı.
Aria: Her seferinde bütün işi bana bırakıp kaçıyorsun!
Kendinden emin bir ses tonuyla konuşan genç kız, haklılığını kabullendirmeye çalışıyordu.
Sarah: Sana iyilik yapıyorum tamam mı? Belki bu sayede.. el becerin gelişir!
Dadılık rolü üstüne yapışan MJ, genç kıza mutfağa gitmesi için uyarıda bulunurken, bu durumdan memnun kalan Aria'nın da kaçan keyfi yerine gelmişti.
Sarah:' Her seferinde ' mızıkçılık yapmak zorunda mısın?
Aria: Mızıkçılık mı? Yapma Sarah, sen hiçbir zaman oyunu kurallarına göre oynamazdın..
Ayaklarını yere vurarak yürüyen Sarah, söylenmeler ve yakınmalar eşliğinde mutfağa girdi. İkilinin didişmelerinden elindeki bulmacaya odaklanamayan genç kız, salonda yalnız kalmanın tadını çıkarırken, çözemediği bulmacasına da daha sağlıklı odaklanabilecekti. Bir süre sonra duyduğu ciyaklamalar ve birbirine çarpan tabak seslerinin kesilmesi üzerine mutfaktaki işlerinin bittiğini anlayan genç kız, içeriden gelen ikiliyi göz ucuyla süzerek aralarındaki tartışmanın son bulduğundan emin olmak istedi.
Aria: Bugün ne yapıyoruz?
Neşe içinde kendini ortaya atan Aria'nın bugünden beklentisi büyüktü. Zorlu gecen gecenin etkisini üzerlerinden atacak güzel fikirler içinde önerilerini sıralamaya hazırdı. Ne kadar gülümsemek için kendini zorlasa da normalde buna gerek duymayan MJ'in ruh hali, onu endişelendiriyordu.
MJ: Aslında biraz meditasyon yapmayı düşünüyordum.
Kollarını masaya dayayan Sarah'ın aklından geçenler merak konusuyken, üzerine alındığı fikre sıcak yaklaşmayan genç kız, memnuniyetsizliğini düşürdüğü yüz ifadesiyle gösteriyordu.
Sarah: Meditasyon.. Bilmem ki, zaten hala uykum var. Bayılırım ben sıkıntıdan, yok yok..
Kahvesini zorla yutan MJ, gülmemek için kendin, tutarken bir anlık gaflete kapılıp Aria ile göz göze geldi. Genç kızın kızaran yüzünden ne kadar çok zorlandığını gören MJ, ifadesizliği tavrına yansıyan Aria'nın karşısında daha fazla dayanamayıp kahkahalara boğuldu.
Sarah: Ben birşey mi kaçırdım?
Sarah'ın sorusu üzerine yelkenleri suya indiren Aria da genç kızın kahkalarına ortak olarak gülmeye başladı. Onları bu kadar çok güldüren şeyin kendisi mi yoksa delilikleri mi olduğunu düşünmeye başlayan Sarah, freni patlamış araba gibi durmak bilmeyen kahkaların kesilmesini bekledi.
Sarah: Güzel, bu sabah herkesin keyfi yerinde demek..
Aria: Bir dakika.. B-bir dakika..
Derin bir nefes alıp kendini dinlendiren genç kız, meyve suyundan içerek kuruyan boğazını ıslattı.
Aria: Sen.. Meditasyon yapmaktan mı bahsettin?
Sarah: Evet, kendisine katılmamızı istemedi mi?
Sarah'ı bozmak istemeyen MJ, zaten bozuk olan aralarını daha fazla açmak istemiyordu. Heleki dün geceki düzenlenen sürpriz doğum gününden sonra kendisine bir adım attığını düşündüğü genç kızın bu yaklaşımına kayıtsız kalmayacaktı.
MJ: Evet, tabi.. İsterseniz bana katılabilirsiniz!
Televizyon ünitesini karıştıran Aria, izleyebilecekleri güze bir film arıyordu. Dizleri üzerine oturmuş çekmecedeki filmlere bakan genç kız, aralarından seçim yaptığı filmler içinden korku ve gerilim olanları eliyordu.
Aria: Madem bugün bize ait, o halde keyfini çıkaralım.
Sarah: O zaman bende mısır patlatayım. Bakalım benim baharatlı mısırımı beğenecek misiniz?
MJ, misafir odasındaki battaniyeleri getirirken, peşinden yukarı çıkan Aria kucağına aldığı puf minderlerini yere bıraktı.
Aria: Manhattan'da hep, arkadaşlarımın düzenlediği pijama partilerine gitmek istemiştim.
MJ: Saçma sapan birşey işte.. Seni tutan neydi?
Dudakları bir tebessümle kıvrılırken gözleri, halının dokumasındaki minik çiçekler üzerindeydi. Parmağını dokumadaki çiçek figürleri üzerinde gezdirirken, hayalinde çizdiği bahçede mis gibi kokan güllerin kokusu geldi burnuna.
Aria: Okul, sınavlar sonra okul dışı kurslar.. Katılmak zorunda olduğum dernekler, iyi bir profil çizmem için sadece izin verilen ailelerin çocuklarıyla arkadaşlık etmem gerekirdi. Bu yüzden diğerlerine hep özenmişimdir, benim gibi olmayanlara..
Sırtına aldığı battaniyeyle puf yastıklardan birine oturan MJ, unuttuğu parmağının üzerine abandı. Açılan yarası kanamaua başlayan genç kızın sargı bezi ufak kan izleriyle lekelendi. Elinde tuttuğu filmlerle birlikte puflara oturan Aria, sıkıntısını paylaşması için genç kızı dinlemeye hazır bekliyordu.
Aria: Nasılsın?
Elini gösteren genç kız, sorunun amacını anlamamıştı.
MJ: Ufak bir kesik, öldürmeyen cinsten!
Aria: Geçmiş olsun ama nasılsın derken merak ettiğim parmağındaki değil, kalbindeki yaraydı..
Sırtını yasladığı koltuğa dirseğini koyan MJ, elini başına götürdü. İhtiyacı olan tek şey onu anlamaya çalışacak birine içini dökmekken, buna cesaret edemeyişi durumu çıkmaza sokuyordu.
MJ: Ciddi misin? Ne duymayı bekliyorsun bilmiyorum ama merak ettiğin buysa aşk acısı falan çekmiyorum..
Aria: Aşk acısı çekmiyorsun, evet.. Peki o zaman William'ı gördüğün ilk günden beri neden ruh gibi dolaşıyorsun? Gözlerinin içine bakarak konuştuğumuz şeyi ertesi gün hafızandan silip atıyorsun. Bu sabah da elin.. Yarın ne olacak? Anlamıyor musun, senin için endişeleniyorum!
Mutfaktan gelen çekmece ve açılan rafların kapı sesi bir süre sonra Sarah'ın homurdanmalarıyla kesildi.
Sarah: Mısır nerede? Ahh, tamam buldum!
Başlarına açılan sorunun asıl kaynağı olan Saarh, şartlar ne olursa olsun kendini hatırlatmayı başarıyordu; haberi olmasa da.. Açılan yarabandıyla oynarken konuşan genç kızı esnereyerek dinleyen MJ, sabahlığının kıvrılan yakasını düzeltti.
MJ: Pijama partisi görmediğin kesin. İyi ki de görmemişsin, orda da böyle sıkıcı konuşmalar yapsaydın korkarım parti sonunu görmeden kendini paspasın üzerinde bulurdun.
Gerçeği inkar eden dili yalana bulanırken bir kez daha kendine ihanetin eşiğine gelen MJ, itirafın dönüşü olmayacağını biliyordu.
MJ: Ne duymak istiyorsun? Çok aşığım, seviyorum! Kavuşmak istiyorum! Yok, hayır bir saniye.. Korkuyorum! Evet, korkuyorum! Ne yapacaksın yani, bana yardım edecek misin?
Aria: Sizi gördüm.. Nate'le bahçedeki haliniz..
Köşeye sıkışan kedi gibi saldırmaya hazır çıkardığı tırnaklarını tutmaya çalışan genç kız, en kötüsünü sona saklıyordu.
MJ: Bekle! Sen bizi mi izledin?
Aria: İzlemedim, istemeden gelişti herşey.
MJ: Sonra ne oldu? Vicdan azabın suçunu bana itiraf ettirecek kadar ağır mı bastı? Günah çıkarmak için yanlış adres..
Kendisinden önce salano gelen mısır kokusu yaklaşan tehlikenin sinyalini veriyordu.
Sarah: Öyle bakacağına yardım etsene.
Taşımaya çalıştığı tepsiden biraları alan Aria, şimdilik kapanan konu üzerindeki kararlılığı sürdürecekti; elbette başka birgün..
***
Gün kızıla çalarken, maviye karışan sarı ve beyazın ahengi manzarayı devleştiriyordu. Güneşin batışını seyretme fırsatı bulan Sarah ve Aria anın tadını çıkarmak için pencere kenarına üşüştü. Yüzüne vuran gün batımı gözlerini alırken, ellerini kendine kalkan yapan Aria kıstığı bakışlarını rahatlattı.
Aria: Sessizlik seni de korkutmuyor mu?
Elini pencereye dayayan Sarah gözlerini kapattı, renklerin ışıltısı gözünün ucunda rüzgar gülü gibi dönüyordu.
Sarah: Bilmem.. Şuan sadece huzur verdiği kesin.
Aria: Umarım kısa sürmez..
Sıçrayarak gözlerini açan MJ, karanlığa uyanmıştı. Etrafına bakınan genç kızın hatırladığı son şey, filmin ortalarında üzerine çöken uykunun ağırlığıydı. Tüm gücüyle kollarını ve bacaklarını geren genç kız, puftan düşen başını kaldırdı. Karanlığın içinde yanına yaklaşan Dobby, ancak parlayan gözleriyle farkediliyordu. Açık olan avcunu koklayan kedisini başından kavrayan genç kız, kucağı dolu yerinden doğruldu. Uyuması için sesini çıkarmayan kızların yukarıda olduğunu tahmin edip, salonu toparlamaya koyuldu. Mama kabını doldurup Dobby'nin önüne bıraktı ve kendine büyük bir bardak su doldurdu. Köküne kadar kuruyan dili, boğazına yapışmıştı. İçinin kavrulmasını tabak dolusu yediği mısıra bağlıyordu. İçtiği su onu kesmeyince birkaç meyve ve buzluktan çıkardığı buzları robottan geçirerek kendine kokteyl hazırladı. İçeceğiyle birlikte odasına çıkarken, kızları pencere kenarında fısıldaşırken buldu. Yanlarına uğramadan odasına girip küveti dolduran genç kız, okyanus kokulu banyo köpüğünü suya boşalttı. Bardağını küvetin yanına bırakıp üzerindeki sabahlığı çıkardı. Teninden kayıp giden saten geceliği ayaklarının üzerine düştü. Kendini kurtardığı elbiseden ayağını çıkarıp küvetin sıcaklığına baktıktan sonra bedenini suyun içine bıraktı.
Sinirlerini gevşetmek için girdiği suya aslında düşüncelerini bırakmak istiyordu. Suyun arındırıcı gücünün zihnini temizlemesini umuyordu. Aksi halde kirli düşünceler arasında sıkışan ruhu kaybolup gidecekti. Düne kadar unuttuğu geçmişine sünger çektiğini zannederken, bugün ortasına düştüğü yangın yerinde alevler giderek harlanıyordu. İçi kor düşmüş gibi yanıp kavrulurken, dışı ölü bir beden kadar soğuk ve cansız görünüyordu. Yaşadığı stresin yükü altına giren MJ, domino taşı gibi tek dokunuşta devrilecek kadar hassastı. Henüz farkında olmasa da vücudu ona ufak sinyaller vermeye başlamıştı. Anlık titremeler ve terlemeler sadece başlangıçtı. Suyun yüzeyini kaplayan köpüklerle oynayan genç kız, avuç dolusu köpüğü kollarında gezdiriyordu. Yaptığı küçük masaj hareketleriyle kollarına ve bacaklarına giden kanı hızlandıran genç kız, oda kapısının açıldığını duydu. Açık olan banyo kapısını tıklatarak çağırılmayı bekleyen Aria, eşikte duruyordu.
MJ: Gelsene.
Kapıdan kafasını uzatan genç kız, ağzı kapalı olan klozetin üzerine oturdu.
Aria:Merhaba, sohbet etmek için yer seçimin güzelmiş.
MJ: Evet, artık yaratıcı olmadığımı söyleyemezsin.
Aria: Ne zaman uyandın? Biz ortalıkta dolanmadık ama..
Canı sıkılan MJ, ayağına gelen oyunu reddedemeyecek kadar bunalımdaydı. Küvetten bir parça köpük alıp Aria'ya fırlatan genç kız, ellerini yüzüne kapattı.
MJ: Adil bir savaş olsun!
Etrafına hızlıca göz gezdirdikten sonra banyo dolabından saç köpüğünü alıp rakibine doğru sıkan Aria, çığlık çığlığa kalan genç kızın yüzünü köpükle kapladı.
Aria: Sarah burada olmadığına çok üzülecek!
Yüzündeki köpüğü temizlemeye çalışan genç kızın yanaklarındaki köpükler alacalı kalmıştı. Kendi haline bakmadan kartopu gibi olan yüzünü açmaya çalışan genç kızın komik haline gülen Aria, köpüğü bırakmak için doğrulduğunda aynadaki görüntüsünü farketti. Burnunu kaplayan koca köpüğü görememesine hayret ederken, kendi haline gülen Aria, yüz havlusunu alıp burnunun üzerini temizledi.
Aria: Hedefi tutturamayışıma şaşmamalı. Artık herşey çok net!
Kollarını birleştirip başını dayadığı küvetin ucundaki genç kızı süzen MJ, normal temposuna geri döndü.
MJ: Ee? Buraya gelişini neye borçluyuz?
Alışkanlıkla elini boynuna götüren Aria, boşta kalan parmaklarını teninde gezdirdi.
Aria: Kolyemi bulamıyorum.
MJ: Sen de belki MJ'in banyosunda gizli, kuytu bir yere saklanmıştır diye düşündün öyle mi?
Aria: Hayır, buraya senin için geldim ama önceliğim başka.. Bakmadığım yer kalmadı fakat hiçbir yerde yok. Geriye tek bir kat kaldı, bodrum..
Buruşan parmaklarında oluşan çizgilere bakan MJ, oldukça sakin bir ses tonuyla söze girdi.
' Seni tutan ne? git ve al.. '
Aria: İyi fikir, kilitli olmasaydı. Anahtarları alabilir miyim?
MJ: Bende yokki.. İşinde kalıcılığı netleşince Bayan Ops'a teslim ettim. Malum durumları da düşününce onda kalması daha mantıklıydı.
Aldığı olumsuz yanıt sonrası neşesi kaçan Aria, kirlettiği havluyu sepete bıraktı.
Aria: Berabere bitti yani, peki..
Girdiği mücadelelerde beraberliği tercih etmeyen MJ, hanesine yazılacak bir puanın kokusunu almıştı.
MJ: Şu içler acısı halinden etkilenmedim desem yalan olur.. Sanırım biraz sonra bana bir iyilik borcun daha olacak.
Koşarak banyodan çıkan Aria'nın ani sevincine anlam veremezken durulanmak üzere harekete geçen MJ'in banyo keyfi böylece sona ermişti.
***
Keyifli geçen kırk dakika, ona bu duruma fazla alışmaması gerektiğini söylemeyi unutmuş olmalıydı. Çünkü birazdan hayatı, bunca zaman yaşadığı yalanı kusacaktı. Uzun yıllar yaşadığı köşkte bir zamanlar Bayan Ops gibi kendisi de yardımcı olarak çalışmış ve yaşlı kadının bugün kaldığı odada eskiden o kalmıştı. Sadece birkaç ay öncesine kada boş olan oda şimdi bir başkasına kucak açmıştı. Buna rağmen içine girdiğinde hala kendisinden bir parça hissettiği odada aynı koku barınıyordu. Sanki içine sinmiş gibi duvarlar onu gördüğünde dile gelmişti, aksi halde gardolabın arkasından gelen hışırtı seslerinin başka türlü bir açıklaması olamazdı.
Kendi evi de olsa bir başkasının odasına izinsiz giriyor olmak, onu huzursuz etmişti. Bu yüzden anahtarları alıp çıkmak için oldukça aceleci davranan genç kız, duvara çakılı çivi ucuna asılı halka demire sıralanmış anahtarlara doğru uzandı. Kafasını kaldırmasıyla ıslak olan saçlarına bağladığı havlu kayıp yere düştü. Eğilerek havluyu aldığında karyolanın altından ona bakan metali soluk bir kutu gözüne ilişti. Dizleri üzerine çöküp yatağın altına uzandı. Elinin altında tuttuğu kutuya biraz baktıktan sonra kapağını açmak istese de yaptığı şeyin yanlış olduğunu düşünüp, kutuyu yerine bıraktı. Her insanın kuytuda bir yerlerde sakladığı ve görmek istemediği, belki görmezden geldiği sırları içinde barından küçük kutuları olabilirdi; heleki yatağın altına tıkılacak kadar büyükse..
DUYURU!!
Arkadaşlar bundan sonra bölümleri her hafta değil, okunma sayısına oranla verilen oylamaları baz alarak yayımlamaya karar verdik. Yazarınıza sahip çıkın, hikâyemize sahip çıkın lütfen. Hayalet okur olmayın, emeğe saygı gösterin.. Belli ki hikâye hoşunuza gidiyor ki okuyorsunuz öyleyse lütfen okuduğunuz her bölüm için oy verin. Beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz bölümler için veya aklınıza takılan sorular için yorum bırakın, çok zor şey değil bunlar. Umarım mesaj gerekli yerlere ulaşır.. PembeGüllü
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top