4.2

Multimedya Mary Jane Collins..


Şükran Günü, 2015

Perdenin aralık kalan yerinden odaya sızan gün ışığı azda olsa etrafı aydınlatıyordu. Çalan alarmın sesiyle gözlerini aralayan Sarah, terapistine lanetler okuyarak yataktan kalktı. Gözlerinden uyku akan genç kız dolabından çıkardığı tayt ve eline gelen bir sweatshirt'ü üzerine geçirdi. Aynanın karşısına geçip saçını topladıktan sonra komodinin üzerinden mp3 çalarını aldı ve aşağı indi.

Mutfakta kahvaltı yapan Aria'nın yanına gelen Sarah, genç kızın tabağındaki salatalığını uzanarak aşırdı. Söylemesine fırsat bırakmadan Aria'nın önünde duran bardağı alıp meyve suyundan bir yudum içen Sarah, kulaklığını taktı ve müziği açarak çalan şarkıya eşlik etti.

Aria: Hey, o içtiğin meyve suyu benimdi. Farkında mısın bilmiyorum ama.. Hey!

Aria, onu dinlemeyen genç kızın kulağındaki kulaklığı çekerek sözlerine devam etti.

'Bu sabah ki neşeni neye borçluyuz?'

Sarah: Gittiğim terapilere!

Aria: ...

Sarah: Ne? Gerçekten inanmış olamazsın değil mi?

Sarah katıldığı terapilerin her ne kadar gereksiz olduğunu düşünse de ara sıra onu yoklayan madde yoksunluğundan kurtulması için egzersiz terapilerine başlayacaktı. Bunun için ilk adımı bugün gerçekleştiren Sarah, oldukça dinamik görünüyordu.

Aria: Ne o, spora mı başladın?

Sarah: Onun gibi bir şey, terapinin bir parçası.

***

Kan tadı.. Damağında hissettiği bu tat; sonsuz kadar derindi. Yutkunmaya çalıştıkça daha da pıhtılaşan kanı genzine kadar dolmuştu. Avazı çıktığı kadar bağırmayı her denediğinde daha çok kenetlenen dudakları, birbirine yapışmıştı. Çırpındıkça içine gömüldüğü yataktan, kalan son kuvvetiyle tırnaklarını geçirdiği dudaklarını aralamayı başardı. Onu kapı aralığından izleyen Bayan Ops'a dönüp yardım istedi. Yaşlı kadın kapının eşiğinde onu izlemeye devam ederken aslında sesinin çıkmadığını, duyduğunu sandığı sesin kafasının içinde yankılandığını farketti. Konuşmayı unutmuş dahası bu yetiyi kaybetmişti. Sımsıkı kapattığı avuç içinden yere damlayan kanlar parkeyi ıslatırken, elinin içinde kımıldanan dil yere düşmüştü. Üzerinden süzülen sıcacık kanlarla, düştüğü yerde atıp duran dili kökünden kopmuştu. Bedenini bir bataklık gibi emen yatak, sonunda onu içine çekmişti. Hapsolduğu sonsuz karanlıkta hızla düşmeye devam ederken, kan ter içinde gözlerini açan genç kızı uyandıran Bayan Ops olmuştu.

Bayan Ops: Korkmayın lütfen.. Üzgünüm, sizi öyle görünce uyandırmak zorunda kaldım. Kötü bir rüya görmüş olmalısınız.

MJ: Bir gün birinin uykumu bölmesine minnettar olacağım hiç aklıma gelmezdi. Off başım..

Bayan Ops, çekmeceden çıkardığı temiz havluları genç kıza uzattı.

'Ilık bir duş belki iyi gelebilir efendim.'

Yaşlı kadının uzattığı havluları alan MJ terini sildi.

'Haklısınız, ılık bir duş beni kendime getirebilir. Hıı bu arada, bana ismimle hitap edebilirsiniz.'

Bayan Ops: Özür dilerim Bayan Collins, bunun sizi rahatsız edebileceğini düşünemedim.

Genç kız duşa girerken çarşafları değiştiren Bayan Ops, buradaki işini bitirip mutfağa indi. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar güzel kahvaltı masasında karnını doyuran Aria, Bayan Ops'un evdeki varlığından gayet memnun gözüküyordu.

Genç kızı Bayan Ops ile mutfakta yalnız başına bırakan Sarah yürüyüş yoluna doğru koşmaya başladı. Daha önce bu saatte eve geldiği çok olmuştu ama ilk kez bu saatte dışarı çıkıyordu. Kulağındaki müziğin eşliğinde sakin bir ritim yakalayan genç kız, temiz havayı içine çekti ve soluklanmak için bir ağacın gölgesine yaslandı. Ellerini önüne uzattı ve titreyen ellerine baktı. Eskisi kadar olmasa da hala titreyen ellerini geri çeken Sarah, katettiği mesafenin farkındaydı. Teri soğumadan sporuna devam etmek istedi ve bağcığını bağlarken arkadan omzuna dokunan el, onu korkuttu.

Nate: Hey, sakin ol güzelim.

Sarah: Nate! Korkuttun beni.

Nate: Arkandan seslendim ama-

Sarah: Ohh üzgünüm, kulaklık! Duymamışım..

Yerinden doğrulan Sarah, genç adamı baştan aşağı süzdükten sonra sözlerine devam etti.

'Seni burada görmek ne güzel.'

Nate: Arada gece klübünden çıkmak lazım değil mi? Bu muhteşem vücudu korumam lazım.

Sarah, genç adamı gülerek dinliyordu.

'Çok alçakgönüllüsün!'

***

Bayan Ops ile birlikte mutfaktaki hazırlıklara dalan Aria, rengarenk elbisesi ve porselen kadar beyaz yüzündeki hafif makyajı ile ordan oraya koşuşturuyordu. Duşunu alan MJ, herşeyden habersiz yatağının kenarındaki pembe tüylü terliklerini ayağına geçirip aşağı indi. Bu sırada Aria fırından çıkardığı muffin kalıbını yavaşça tezgaha bırakırken, mutfak kapısından ona doğru bakan Dobby ile göz göze geldi.

Aria: Buraya giremezsin Dobby, pişttt!

Dobby olduğu yerde genç kıza bakarken son çare Bayan Ops'du.

Aria: Acaba Dobby'i bahçeye çıkarabilir misiniz?

Bayan Ops: Ahh, gel buraya küçük şey..

Kedinin gitmesinden sonra rahatlayan Aria sıcak muffinleri parmak uçlarında tutarak kalıplarından çıkardı. Ağzında sigarasıyla içeri giren MJ hazırlıkların döndüğü mutfakta elinde tuttuğu gazeteyi koyacak bir yer arıyordu.

MJ: Burası biraz karışmamış mı?

Aria: Olması gerektiği gibi. Hadi ama kızım, nereye kaçtı Şükran Günü ruhun?

Elindeki fincanı yere düşüren MJ, gerginliğin verdiği sinirle sesini yükseltti.

'Sen unutmuş olabilirsin ama o ruh bu evden gideli tam altı yıl oluyor. Geriye dönüp baktığımda bana acıdan başka bir şey hatırlatmıyor bugün. Üstelik herşeyin başlangıcı benim, bizim hayatımızın bittiği anılarla lanetlenmiş bir günü mü kutlamak isteyeyim?'

MJ'in ağzından çıkan her söz Aria'nın canını acıtırken; hüznünü, nefretini onun kadar sesli çıkaramayan genç kız mimikleriyle duyguların canına okuyordu. Elbette hafızasından söküp atamadığı anıları unutmuş değildi, ancak bunları kendine hatırlatarak her defasında kendini yaralamaktan başka eline bir şey geçmeyeceğini biliyordu. Dökülen kahveyi temizleyen Bayan Ops, sohbete dahil oldu.

'Böyle düşünmenize üzüldümBayan Collins, bu yemeğin sizin için de iyi olacağını düşünmüştüm.'

Kahvesini yenileyen MJ sigarasından uçup giden dumanı seyrederken sözlerine devam etti.

'Maalesef.. Ben olduğum sürece bu köşkte Şükran Günü kutlanmayacak. Siz de yaşamak istediğiniz ruhu istediğiniz yerde yaşayabilirsiniz.'

Birlikte geçirdikleri her saniye bir öncekinden daha fazla birbirlerini anlıyor, zaaflarını öğreniyorlardı. Dili ne kadar sert söylese de içinde kopan fırtınaları düşündüğünde ona hak veren Aria, genç kızın duygularını ifade etme yöntemine alışmıştı. Bayan Ops, gelen talimat üzerine çıkardığı malzemeleri yerine koyarak dağınıklığı topluyordu.

Köşke gergin bir hava hakimken bütün bunlardan uzakta tam da olmak istediği kişinin yanında olan Sarah, yeni başladığı egzersiz terapisini şimdiden çok sevmişti. Güne başlarken bugünün güzel geçeceğini hissetmişti. Bir şekilde kaderin onları her fırsatta bir araya getirdiğine inanan genç kız eline geçen her fırsata daha sıkı sarılacaktı. Kısa bir sohbetin ardından kaldıkları yerden koşmaya devam eden ikili, genç kızın ayağının takılıp düşmesiyle küçük bir talihsizlik yaşadı. Koşarken birden kendini yerde bulan Sarah, bileğini tutarak acı içinde çığlık attı.

'Ahh! Çok acıyor!'

Nate: Sen hep böyle sakar mısın? İzin ver bileğine bakayım..

Nate düştüğü yerde kalan Sarah'ın yanına oturdu ve genç kızın bileğine dokundu.

'Burası mı?'

Sarah: Ahh, evet!

Sarhoş oldukları geceden beri ilk defa onunla bu kadar yakınlaşan Sarah, genç adamın desteğiyle ayağa kalktı. Ayağının üzerine bastığında acı hissetmemesine rağmen oyunculuğunu konuşturup öyleymiş gibi davranan Sarah, bu sayede yerini Nate'in kollarında garantileyecekti.

Sarah: Off.. Basamıyorum, canım çok acıyor! Ahh-

Sarah kendini Nate'in kollarına atarken onu tutan genç adam kuvvetli kollarının arasına sardığı genç kızı kucağına aldı.

'Buraya gel küçük cadı!'

Sarah: Küçük mü? Ne küçüğü?! Neredeyse seninle-

Nate: Ahh tabi ya, siz kadınlar ve yaşları. Öyleyse Blood taşımacılığın sizi evinize kadar bırakmasına izin verin.

Onun yanında kendini hiç olmadığı kadar güvende ve huzurlu hisseden Sarah için genç adamın kolları en yumuşak yataktan bile rahattı. Kendini hiç olmadığı kadar özel hisseden Sarah, genç adamın kokusunu içine çekebildiği kadar çekip hafızasına kazıyordu. Sarıldığı omzunu kendine yastık yapan genç kız gözlerini kapatıp derin hayallere daldı.

Nate: Ne oldu?

Sarah: Hiçbirşey. Sadece başım her sıkıştığında yanımda sen oluyorsun.

Nate: Sır tutabilir misin?

Sarah: Evet?

Nate: Aslında.. Ben bir süper kahramanım!

Sarah, genç adamın yaptığı soğuk espriye küçük bir gülümsemeyle cevap verdi.

Evet arkadaşlar, bu bölümden sonra şok olacağınız bir gelişmeyle hikayeye devam edeceğiz. Sizce ikili arasında bir aşk mı başlayacak? Yoksa Nate, umutsuz aşkı MJ'in peşinden gitmeye devam mı edecek? Yorumlarınızı bekliyorum, tabi oylarınızı da :) :*


Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top