3.4
Nate mırıldanarak olduğu yerde uyuyakalmıştı. Sarah, genç adamın sızdığından emin olduktan sonra başını omzuna yasladığı gibi uyudu. Ertesi sabah herkesten önce uyanan Aria, Sarah ve Nate'i o halde görünce derin bir iç çekti. Bu Sarah hiç akıllanmayacaktı. Bahçe kapısının sesini duyar duymaz pencereden bakan genç kız, MJ'in arabasıyla geldiğini gördü. Telaşla Sarah'ın yanına gelerek, onu uyandırmaya çalıştı.
İçeri girdiğinde salonda sızmış vaziyette bulduğu Nate'i görür görmez elindeki anahtarı düşüren MJ, bu yetmezmiş gibi yanında uyuyan Sarah'ın kendini bozmayan rahat hareketleri karşısında sinirden deliye döndü. El bombasının pimi şimdi çekilmişti işte. MJ'in sesiyle uyanan Nate, yanında sızan Sarah'dan nazik bir hareketle kurtulduktan sonra açılan gömleğinin yakasını ilikledi.
MJ: Bir gece! Sadece bir gece evi bırakıyorum ve karşılaştığım manzara bu mu? Ne olmuş burada? Bu içki şişeleri ne böyle? Açın şu pencereleri, leş gibi kokuyor her yer!
MJ'in çıldırmış vaziyette etrafa savurduğu talimatları yerine getirmeye çalışan Aria, Sarah'ı uyandırır uyandırmaz pencereleri açıp evin havalanmasını sağladı.
Sarah: Ohh.. Başım, başım çatlıyor.
Sarah'a gelmeden önce Nate'le hesaplaşmak isteyen MJ, oklarını genç adama fırlattı.
MJ: Senin burada ne işin var? Hem de ben yokken.
Aria: Onun suçu değil, biz ısrar ettik kalması için. Sonra-
Sarah: Off.. Ne geceydi ama!
Aria: Kes sesini Sarah!
MJ: Size sormuyorum, bekleyin birazdan size de sıra gelecek.
Üzerini düzelttikten sonra Nate, genç kıza doğru ilerledi.
Nate: Haklısın.. Ben kimim ki zaten? Komşun? Arkadaşın?
MJ, karşı karşıya kaldığı Nate'in gözlerinin içinde yansıyan suretine bakıyordu. Kendisine giderek yaklaşan genç adamın nefesi nefesiyle çarpışan MJ'in kalp atışları hızlanmıştı. Nate, usulca genç kızın kulağına eğildi. MJ'in teninin kokusunu hiç bu kadar yakından hissetmemişti. O an her ne kadar onu arzulasa da canının yanmasını bir o kadar fazla istiyordu.
Nate: Bir ara bana da beklerim. Merak etme, fazlasıyla tatmin edeceğimden emin olabilirsin.
Nate'in aşağılayıcı tavrı karşısında kendini tutamayan MJ'in tokatı genç adamın yüzünde patladı. Şahit oldukları olay sonrası ağzı açık kalan ikili Nate'in bu tokatı hak edecek kadar ne söylemiş olabileceğini düşünüyordu. Genç adamın yanına gitmek isteyen Sarah'ı geri çeken Aria, ikili arasında geçen hesaplaşmanın kendi içlerinde çözülmesi gerektiğini düşünüyordu.
MJ: Defol git evimden! Hemen!
Yanağında oluşan kısa süreli yanma hissi genç kıza vurduğu darbe kadar canını yakmayan Nate, şimdilik skoru 1-0 önde götürüyordu. Her zaman yaptığı gibi klasikleşmiş iç gıcıklayıcı gülüşüyle oradan ayrılan genç adam zaferinin tadını çıkarıyordu. Arkasına bile bakmadan odasına çıkan MJ'in gazabından yırtmış olmanın verdiği huzurla kendini kanepeye atan Sarah, ellerini başında birleştirdi ve ayaklarını sehpaya uzatarak televizyon seyretmeye başladı. Ortalığı toparladıktan sonra genç kızın yanına oturan Aria, hala olayın etkisindeydi.
Aria: Nate ne söyledi acaba kulağına..
Sarah: Fazla mı meraklısın ne?
Aria: Beni kendi silahımla mı vuruyorsun? Hem ikisi aynı şey değil.
Sarah: Ne söyledi bilmiyorum ama bence MJ hak etti.
Aria: Yok, hata bende. Ne diye burada oturup senle konuşmaya çalışıyorsam..
Çalkantılarla dolu bir günü daha geride bırakan Rivers Köşkünde sular bir süre daha durulmayacak gibi gözüküyordu. O akşam ikili sessiz sedasız yemeklerini yerken, yemeğe inmeyen MJ'de odasından dışarı adımını atmamıştı. Akşamı erken kapatan Aria ve Sarah, yemekten sonra teker teker odalarına çıktılar. MJ, meditasyon sonrası uzandığı yatağında uyuyakalmıştı. Gecenin ilerleyen saatlerinde yattığı yatağından sayıklayarak uyanan genç kız gördüğü kabusun etkisiyle terlemiş, dudakları susuzluktan adeta kavrulmuştu. Suyunu içtikten sonra lavaboya gitti ve avucuna aldığı suyu yüzüne çarptı. Üzerini değiştirdikten sonra uyumak için tekrar yatağa giren MJ, bütün gece kabus görmüş bu yüzden uyumaktan vazgeçip sabahı yaptığı meditasyonlarla karşılamıştı. Duşunu aldıktan sonra kahvesini yapmak için aşağı inen MJ, hazırladığı kahvesinin yanında yaktığı sigaranın eşliğinde düşüncelere dalmıştı. O sabah erkenci olan bir tek o değildi. Aria da erkenden uyanmış, kahvaltı hazırlamak için mutfağa inmişti. Birden karşısında beliren MJ'i gören Aria korkmuştu.
Aria: Korkuttun beni, seni de mi uyku tutmadı?
MJ: Uyku mu? Tekrar tekrar gördüğüm kabusları uykudan saymazsak eğer..
Aria, hazırladığı kahvaltılık gevreğini alıp genç kızın karşısına oturdu.
MJ: Sabah sabah nasıl yiyorsun onu? Tatsız, ot gibi bir şey o.
Aria: Formumu korumam lazım. Buraya geldiğimden beri iki kilo almışım.
MJ: Neyse biraz adrenalin belki zayıflamanda yardımcı olabilir o halde.
Aria: Nasıl yani? Bir iş mi aldın?
MJ: Hayır. Bu sefer bizim şu meseleyle alakalı bir durum.
Aria, konuşmanın ciddiyetinin ilerlemesiyle elindeki kaşığı bıraktı.
MJ: Büyükanne.. Beni çağırıyor. Bütün gece gördüğüm kabus tekrarlandı durdu. Hep aynı sahne.. Bilmiyorum, Sao Solito'ya yazlık eve gitmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Aria: Sen öyle diyorsan.. O zaman ben Sarah'ı uyandırıyım.
Genç kız, hala uyumakta olan Sarah'ı uyandırmak için yukarı çıkarken MJ'de biten kahvesini tazeliyordu. İçeri giren Dobby dizlerinin üzerine çıkmış mırıldanıyor, onu sevmesi için şımarıklık yapıyordu. Kedisini okşarken kendini düşünmekten alamadığı o berbat an gözünün önüne gelmişti. Genç adamın ona karşı sergilediği iğrenç tutumu uzun bir süre daha unutamayacaktı. Haklıydı belki diye düşündü ama göz ardı edilemeyecek bir şey varsa o da Nate'in bir numaralı şerefsiz olduğu gerçeğiydi. Madem istediği savaşmaktı, o zaman kılıçları kuşanmanın zamanı gelmişti. Aralarında başlattıkları soğuk savaşın tek bir galibi olacaktı ve bu zevki ona tattırmaya hiç niyeti yoktu.
Sao Solito
Kızlar, MJ'in rüyasının üzerine geldikleri büyükannenin yazlık evine her geçen gün daha da çok alışıyorlardı. Buna rağmen buraya her geldiklerinde hissettikleri burukluk, içlerinden hayatları boyunca silinmeyecekti. Bu kasvet kokan evde odaları dolaşırken nefesi kesilen genç kız, oturduğu kanepede kendine gelmeye çalışıyordu. İkili olanlardan habersiz çekmeceleri karıştırırken Aria bulduğu albümde geçmişin izlerini taşıyan resimlere bakıyordu. Bu eski albüm, içinde Mary Jane ve Stevie'in gençlik yıllarında çekilen fotoğraflarla doluydu. Aria, albümü yerine koyduğu sırada içinden düşen fotoğrafı fark eden Sarah, fotoğrafı eline aldığında üzerindeki kan kırmızı balo kıyafeti içinde oldukça şık görünen büyükanne ve ona hayran gözlerle bakan büyükbaba Stevie'i gördü. Kıyafetinin içinde oldukça büyüleyici görünen büyükanne, MJ'le olan benzerliğiyle kızları bir kez daha şaşırtmıştı. Yatağın ucundaki eski çeyiz sandığını açan Aria, eline aldığı kıyafeti heyecanla Sarah'a gösterdi.
Aria: Bunu asıl geçen geldiğimizde bulmuştum. Demek büyükanne bu elbiseyi o fotoğraftaki gün giymiş.
Ellerindeki elbiseyle MJ'in yanına giden ikilinin genç kızdan bir isteği olacaktı.
MJ: Yavru köpek gibi baktığınıza göre yine pek hoşuma gitmeyecek bir şey yapmış olmalısınız.
Elbiseyi MJ'in kucağına bırakan Aria, genç kızın eline fotoğrafı tutuşturarak gerçek niyetlerini belli etti.
Aria: Şu fotoğrafa baksana, tıpkı sensin!
MJ göz ucuyla baktığı fotoğrafı incelerken Aria sözlerine devam etti.
'Bunu bizim için dener misin?'
Sarah: Aria'ya katılıyorum. Bunu senin üzerinde görmeliyiz.
MJ suratını asarak elindekileri yanına bıraktı.
MJ: Buraya defile yapmaya gelmedik. Kaldırın şunları, oyun oynayacak vaktimiz yok.
Aria: Hafi ama MJ, en fazla beş dakika..
Sarah: Israr etme Aria. Belli ki MJ elbisenin içine giremeyeceğinden korkuyor.
MJ attığı bakışla Sarah'ı susturmuştu.
MJ: Attığın yemi yutacak kadar aptal mı görünüyorum? Bunu sadece çenenizi kapatmanız için yapacağım.
Üzerine geçirdiği elbiseyle önünde durduğu boy aynasında kendine bakan MJ, fotoğraftan fırlamış gibi görünüyordu. Aynada yansıyan haliyle tıpatıp büyükanne Mary Jane'in balo fotoğrafındaki görüntüsüne bürünmüştü. Saçlarını düzeltirken hissettiği kısa süreli sarsıntı sonrası aynanın bir tarafı çatlayarak yere düşmüştü. Yaklaşarak dokunmak istediği çatlağa baktı ve elini uzatmasıyla dengesini kaybedip aynanın içine düştü. Gözlerini açtığında kendisini şatafatlı bir dünyanın içinde, koskocaman bir balo salonunda bulan MJ, henüz olup bitenlere anlam verememişken isminin seslenilmesiyle arkasını döndü. Gördüğü büyükbaba Stevie'di.
Stevie: Mary Jane Collins, bu dansı bana lütfeder misiniz?
Stevie, onu incecik belinden kavradığı gibi diğer çiftlerin arasına getirmişti. Başlayan müzik eşliğinde vals yapan ikili, ahenkle dans ediyordu. Vals'in v'sinden bile anlamayan MJ, ayaklarının bedeninden bağımsız mükemmel bir uyumla hareket etmesinin tek bir sebebi olabileceğini düşünüyordu. İçinde bulunduğu bu yer ona geçmişten kesitler sunuyordu. Müzik bittiğinde, Stevie'in ona içki almak için yanından ayrılmasıyla dans boyu bahçeden ona doğru bakan gizemli yabancının yanına gitmek istedi. Balkona çıkan genç kız, merdivenleri bir bir inerken gözleri az önce ortadan kaybolan yabancıyı arıyordu.
'Efendim..'
Çalılıkların arkasından çıkan yabancı, yüzünü sakladığı peleriniyle gizemini koruyordu.
'Onu mühürledik efendim.. Mühürlendi, o mühürlendi.
Elindeki parşomeni MJ'e doğru uzatan yabancı, Stevie'in içeriden seslenmesiyle ortadan kayboldu.
Stevie: Hayatım, orada ne yapıyorsun? İçeri gel lütfen, üşüteceksin.
Kafasını çevirdiğinde gizemli yabancının ortadan kaybolduğunu gören MJ, elindeki parşomeni elbisesinin içine saklayarak gizledi ve Stevie'in yanına döndü.
Müthiş bir baş ağrısı ve kulaklarındaki bitmek bilmeyen uğultularla gözlerini araladığında yerdeydi.
Aria: MJ!
Sarah: MJ, iyi misin?
Yerinden doğrulmak isterken hissettiği acıyla eline bakan genç kızın avucunun içi kanıyordu.
Aria: Elin, eline ne oldu?
Sarah: Su ister misin?
MJ: Sadece eve gidelim.
Sarah, boynundaki bandanayla genç kızın yarasını sararken Aria da getirdiği çikolatayı yemesi için MJ'e uzattı. Kızların yardımıyla arabaya doğru ilerleyen MJ, elindeki anahtarı Aria'ya fırlattı. Anahtarı yakalayan Aria, şaşkın gözlerle MJ'e bakarken genç kızın kafasında gördükleri dönüp duruyordu. İlk defa arabasını başkasının kullanmasına izin veren MJ, alışılmışın aksine arka koltukta uyuyordu. Aria yavaş yavaş Sao Solito'dan ayrılırken akıllardaki soruları kim cevaplandıracaktı?
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top