2.6
Multimedya Aria Oldford..
Geceyi geçirdikten sonra günün başlamasıyla birlikte yollarına devam ettiler. Los Angeles'a vardıklarında önce Sarah'ın kaldığı apartman dairesine uğrayacaklardı.
Aria: Los Angeles'a daha önce gelmiş miydin?
MJ: Tabi. Beverly Hills'ten hiç çıkmazdım..
Aria: Gerçekten mi? Seni hiç görmedim.
Gülerek arkasını dönen Sarah;
'Dalga geçiyor Aria.'
Sarah arabadan inerken, Aria ve MJ onu arabada beklemeyi tercih ettiler. Bu sırada sigarasını çıkaran MJ çakmağını ararken şehre geldiğinden beri telefonu susmayan Aria'da gelen mesajalara cevap veriyordu. Anahtarıyla içeri giren Sarah odasına girmek istediğinde kapısının kilitli olduğunu farketti. Kapıyı biraz zorladıktan sonra açmayı başaran genç kız, karşılaştığı manzaradan sonra kapıyı hızla geri kapattı. Mahcubiyeti ve şaşkınlığı yüzünden okunan Sarah, bir açıklama bekliyordu.
Sarah: Pardon! Bu neydi şimdi? Bu haltı yiyecek başka oda bulamadınız mı yani?
Sarah kendi kendine söylenirken içeriden gelen kız birlikte yaşadıkları ev arkadaşı Maggie idi.
Maggie: Hey, sen içeri nasıl girdin?
Sarah: Anahtarımla tabiki. Odamda gördüklerimde neydi öyle? Eşyalarım nerede?
Maggie: Yeni mi aklına geldi odan? Kaç aydır bedava yiyip içtin. Üstüne kiranı vermediğin gibi birde kaçar gibi çektin gittin. Ne yapmamı bekliyordun? Bir daha dönmezsin diye kapının kilidini değiştirmemiştim ama yarın ilk işim bunu yapmak olacak. Şimdi defol!
Sarah'ın kalan birkaç parça eşyasını kapıdan dışarı atan Maggie apartmanda avaz avaz bağırıyordu. Sarah'ın geç kalması üzerine kafasını camdan dışarı çıkaran MJ, dışarı kadar taşan tartışma sesleri üzerine ağzındaki sigarayı atıp koşar adımlarla apartmandan içeri girdi. Karşılıklı bağırışan ikilinin ne söylediklerini anlamaya çalışan MJ kavgayı durdurmak üzere bağırdı.
MJ: Ne oluyor burda be! Sağır değilsiniz ya, ne bu gürültü?
Maggie: Sana ne oluyor? İşine bak!
MJ: Ağır ol ufaklık. Şimdi sorunun neyse güzelce anlat. Yoksa sana sorun nasıl çıkarılıyormuş gösteririm!
Maggie: Pekala sorun para. Paramı verin bende susayım!
Sarah ve sorunlarından bıkan MJ, genç kıza kötü bir bakış attıktan sonra geciken kira borcunu ödedi ve arabaya doğru ilerledi. Maggie ile yalnız kalan Sarah son sözünü söyleyerek oradan ayrıldı.
Sarah: Sağlam kayaya çarptın sürtük!
Buradan da ayrılan kızların şimdiki durağı Aria'nın biricik ailesiyle birlikte yaşadıkları evleriydi. Aria'yı kapıya kadar bıraktıktan sonra ailesiyle karşılaşmak istemeyen MJ, Sarah ile birlikte Aria'nın kaldığı otele gidecek ve orada genç kızın odasında kalacaklardı. Kapının önünde tek başına kalan Aria biraz kendini dinledikten sonra gücünü toparladı ve zile bastı. Geleceğinden haberi olmayan ailesine büyük bir sürpriz yaşatan genç kız, güzel bir karşılanmayla içeri girdi.
Bayan Oldford: Evine hoş geldin tatlım! Çok özledik seni, bir daha bu kadar tatil yapmak yok.
Aria: Tatile gitmedim ben ama neyse, şimdi bunları konuşmayalım.
Bay Oldford: Aria haklı hayatım. Gelir gelmez onu fazla yormayalım.
Ailesiyle uzun uzun konuştuktan sonra hepbirlikte güzel bir akşam yemeği yiyen Aria, aylar sonra ailesiyle görüştüğü için mutluydu. İçinde anlamlandıramadığı birşeyler vardı. Evet, ailesi yanındaydı ve herşey sanki birkaç ay öncesi gibi yolunda görünüyordu. Fakat hala kendini huzursuz hissediyordu. Bu gece eskisi gibi odasında uyuyacak ve hiçbirşey kafasına takmadan sadece güzel rüyalar görecekti. En azından öyle olmasını istiyordu. Yatağına uzanan Aria uyumak üzereyken annesinin kapıyı tıklatıp içeri girmesiyle gözlerini açtı. Annesi yanına oturdu ve kızının saçlarına dokundu.
Bayan Oldford: Eşyalarının bir kısmı neden hala yok? Sakın bana geri döneceğini söyleme.
Aria: Artık burada yapamam anne. Hem herşey zannettiğin kadar basit değil, gitmem sadece David ile ilgili değil.
Bayan Oldford: Bu kadar çabuk karar vermesen. Baban kararını duyunca çok üzülecek. Zaten David'in babasıyla da araları çok gergin. Yaşanılan son olaylardan sonra şirketin ortaklığı da tehlikede. Sonra derneklerden de-
Aria: Şimdi bunları konuşmasak. Sadece yanımda kal anne, küçükken yaptığın gibi ben uyuyana kadar yanımda kal..
Küçükken geceleri tek başına uyumaktan korkan Aria, annesinin saçlarını okşamasıyla rahatlar hemen uykuya dalardı. Bu gece de tıpkı küçük bir çocuk gibi annesinin kanatlarının altında uyuyan genç kız uzun zaman sonra hiçbirşey düşünmeden derin bir uyku çekmişti. Güzel bir uyku sonrası gözlerini açan Aria saate baktı ve hemen yataktan çıktı. Şüphesiz yorgunluk ve stresin vermiş olduğu etkiyle uyuyup kalmıştı. Annesi onun bugün gideceğini bildiği için özellikle uyandırmamıştı. Kararından caydırmak için hala bir şansları olduğuna inanıyordu. Apar topar üzerini giyinen Aria aşağıya indi.
Bayan Oldford: Günaydın tatlım. Kahvaltın hazır, yorgunsundur diye seni uyandırmak istemedim.
Aria: Çok güzel görünüyor gerçekten ama benim gitmem lazım.
Bay Oldford: Ne? Bu kadar çabuk mu?
Aria: Maalesef baba. Geri dönüp halletmem gereken işler var. O zamana kadar biraz daha ayrı kalmamız gerekecek.
Ailesinin ısrarları genç kızın fikrini değiştirmesinde işe yararmamıştı. Aria'nın gitmekte ısrarının kesin olduğunu anlayan annesi kendince kızını evde tutmanın yollarını düşünmüş ve bir plan yapmıştı. Çantasını alan Aria kapıyı açtığında karşısında eski nişanlısı David'i buldu. Yaşadığı şaşkınlıkla elindeki çanta yere düşmüştü. David'in ona yaklaşmasıyla genç adamın yanağına koca bir tokat patlatan Aria öfkeden çıldırmıştı.
Aria: Sakın! Sakın bana yaklaşma. Buraya hangi yüzle, nasıl bir cesaretle gelirsin?
David: Lütfen dinle beni sevgilim. Sadece bir dakika ver bana. Lütfen!
Çiftin yanına anne ve babası da dahil olmuş, kavga alevlenmeden müdahale etmek için orada bekliyorlardı.
Bayan Oldford: David'e kızma canım. Onu ben çağırdım, konuşursanız aranızdaki problemleri aşabilirsiniz belki diye düşündüm.
Aria: Ne?! Böyle birşeyi nasıl yaparsın. Çekil önümden David, gidiyorum buradan!
Genç kızın elinden tutan babası kızının gözlerinin içine baktı. Ondan ilk kez birşey isteyecek olmanın mahcubiyeti yüzüne vurmuştu.
Bay Oldford: Bir kez olsun benim için bunu yapmanı istesem?
Yetimhaneden alındığı günden beri isteklerini geri çevirmeyen babası şimdi ondan hayatında ilk kez birşey istemişken bu isteği geri çeviremezdi. Babasının ricasını kıramayan Aria, David'in yemek teklifini kabul etmiş ve ona kendini affettirmesi için bir şans vermişti. Birlikte herzaman gittikleri cafeye doğru yola çıktılar. Aria, Sarah'dan gelen çağrıyı reddederek ona mesaj attı. Sarah'ın uzun ısrarları sonrası gidecekleri cafenin adresini veren Aria gerginlikten titreyen ellerini çantasının altına sakladı. Yol boyunca susan ikili çok geçmeden cafeye varmış, içeri girip masalarına oturmuşlardı.
David: Ne içersin? Herzamankinden söyleyeyim mi?
Aria: Buraya bunun için gelmedik ya!
David: Tamam. Bakar mısın?
David gelen garsona siparişini verirken kapıda görünen MJ ve Sarah içeri girdi. İkiliyi farkeden Aria gitmeleri için ne kadar kaş göz işareti yapsa da başarılı olamamıştı. David'in arkasındaki masaya oturan kızlar gözlerini dikmiş çifti dikizliyordu.
MJ: Şuan gerçekten bunu neden yaptığımı bilmiyorum.
Sarah: Biz buna ekip ruhu diyoruz MJ!
MJ: Yaa ne ekip ama..
Sarah: Şşş! Konuşmaya başladılar. Ne konuşuyorlar anlamıyorum.
MJ: Sen ciddi misin?
Arka masada dönen muhabbetten habersiz kendini affettirmeye çalışan David, ard arda konuşup genç kıza konuşma fırsatı vermeyerek kendine şans yaratıyordu.
David: Biliyorum bana çok kızgınsın. Bunun için sana ne söylersem söyleyeyim kırılan kalbini onaramam ama sana daha iyi bir öneri sunabilirim. Evlen benimle!
Aria: Ne?!
David: Duydun işte. Neden bekliyoruz, evlenelim hemen!
Aria: Sen delirdin mi?
David Aria'nın elini tuttu ve avucunun içine yüzüğünü bıraktı.
David: Güven sadece. Bırak düşünmeyi artık, seninle bir türlü çıkamadığımız şu tatile çıkalım birlikte. Sen ne kadar istersen o kadar kalalım. İstersen hemen şimdi biletleri ayarlayabilirim.
David'in yaptığı hatadan dolayı duyduğu pişmanlığı gören Aria, ona bir şans daha verebilme ihtimalini düşünüyordu. Diğer taraftan çekip giderse hem babasını yarıyolda bırakacak hem de şirketin geleceğini riske atacaktı. Sağlıklı düşünebilmek için bir süre daha ailesiyle kalmaya karar veren Aria, David'den biraz zaman istedi. Genç adamın cafeden ayrılmasıyla arka masada oturan ikili yerinden kalkarak Aria'nın masasına oturdu. Gerginlikten tırnaklarını yemeye başlayan Aria'nın elini ağzından çeken Sarah, masaya içki söyledi.
Sarah: Ne konuştunuz, anlat hadi! Dudağını okumaya çalıştım ama sanırım bu konuda bira daha çalışmam lazım.
MJ: Sen bir sussana.
Sarah, MJ'in uyarısı üzerine susarken içkilerde masaya gelmişti. Aria elinde oynadığı bardağıyla anlatmaya başladı;
'Bir şansa daha ihtiyacımız olduğunu söyledi. Nişanlıyken tatile gitmek istiyorduk ama işlerinden bir türlü fırsat bulamıyorduk. Birlikte çıkamadığımız o tatile gidelim dedi. Bilmiyorum sanki gerçekten pişman olmuş yaptığına.'
Sarah: Ee hepsi bu kadar mı yani? Başka ne dedi?
Aria: Hemen evlenelim dedi.
David'in evlilik teklifini duyan Sarah, ağzındaki birayı MJ'in üzerine doğru püskürttü.
Sarah: Ne?!
MJ: Seni gerzek! Dikkat etsene!
üzerini temizlemeye çalışan MJ bir yandan da Aria'nın anlattıklarını dinliyordu. Aria'nın birazdan söyleyeceği şeylerin pek hoşlarına gitmeyeceğinin farkındaydı.
Aria: Ben bir süre burada kalıyorum..
Elindeki peçeteyi yere düşüren MJ kısa süren durgunluğunu üzerinden attı ve dinlemeye devam etti.
Sarah: Ne?!
MJ: Şunu yapmayı kese misin? Ne güzel işte, şansın varken git evlen. Sen de Sarah, köşke geri dönmek zorunda değilsin.
Aria: Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
İnsanlara karşı beslediği duyguları saklamakta başarılı olan MJ herzamanki yaptığı şeyi yapıp rolünü güzel oynamıştı.
MJ: Ne yani, sonsuza kadar mutlu yaşamayacaktık ya. Bu hikayeyi diğerlerinden ayıran bir sonu olmaması. Bizim zaten bir sonumuz yoktu..
Sarah: Bak! Ne düşünürsen düşün umurumda değil, ben seninle geliyorum. Kendime bir söz verdim, bu işi bitirmeden geri dönmek yok.
MJ: Pekala, sen bilirsin. O zaman biz kalkalım, malum yolumuz uzun.
Aria yerinden kalkarak Sarah'a sarılırken, MJ uzaktan vedalaşmayı tercih etti. İkili cafeden çıkıp arabaya doğru ilerliyordu. Arkalarından öylece bakakalan Aria içki bardağının yanında duran çakmağı eline aldı ve sıkıca tuttu. Bu çakmak MJ'e aitti. Birlikte geçirdikleri günler gözünün önüne gelen Aria verdiği karar sonrası neden bu kadar üzgün olduğunu düşünüyordu. Herşey eskisi gibi kaldığı yerden devam edecekken neden mutlu değildi? Durduramadığı gözyaşları neye ve kimeydi? Masadan kalkan Aria kapıya doğru ilerlediğinde karşısında duran aynaya yaklaştı ve yüzüne baktı. Yaptığı seçimin onu ne hale getirdiğine bakıyordu. Kısa bir süre önce birlikte yaşamaya başlamalarına rağmen kuzenlerine alışmış, garip bir şekilde birbirlerine olan bağlılıklarının aslında hiç yok olmadığını anlamıştı. Cafeden hızla çıkan Aria, ikilinin arabaya bindiğini görünce arkalarından seslendi fakat sesini duyuramayınca arabanın peşinden koşmaya başladı. Sarah duyduğu sesle arabanın aynasından bakınca arkalarında ayağındaki topuklu ayakkabılarla koşmaya çalışan Aria'yı gördü. Asılan suratı yerini koca bir gülümsemeye bıraktı.
Sarah: Hey arabayı durdur, bu Aria!
Aria'nın peşlerinden koştuğunu farkedip arabayı ağır ağır sürmeye devam eden MJ keyiflenmişti. Genç kızı biraz daha koşturarak aklınca cezasını çekmesini sağlıyordu. Biraz sonra arabayı durdurup Aria'nın binmesini beklediler. Elinde kırılmış topuğuyla sendeleyip gelen Aria nefes nefese arabaya bindi. Cebindeki çakmağı çıkarıp MJ'e uzattı.
Aria: Çakmağını unutmuşsun.
MJ: Hmm.. Küçük bir çakmak uğruna seni bu kadar yorduğum için kendimi suçlu hissettim.
Sarah: Ne yani tek sebep bu mu?
Aria arkada oturduğu koltuktan doğrulup ikilinin arasına yaklaştı;
'Aslında düşündüm de yokluğumda MJ'e yardımcı olacak kimse kalmayacak. Senin de bütün gün ne yaptığını düşünürsek..'
Sarah: Vay demek öyle. Pekala külkedisi yap hadi hamleni.
Elindeki kırılan topuğu gösteren Aria;
'Ayrıca bana bir ayakkabı borcunuz var.'
Aria'nın da son kez seçimini yapmasıyla evin yolunu tutan grup, hergün pekişen dostlukları ve güçlenen bağlarıyla hedeflerine doğru adımlarını daha sağlam atacaktı..
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top