2.2

Arkasını dönmesiyle çığlık atması bir olmuştu. Sarah 'acaba yine neden korktu' diye söylenerek aşağıya inerken ikinci bir çığlığı da kendisi atmıştı. O sırada içeride dolaşan gizemli yabancı mutfağa doğru kaçmıştı. Çığlıkları duyan MJ üzerine aldığı sabahlığıyla apar topar aşağıya indi.


Aria: Biri vardı MJ! Uzun boylu biri!

Sarah: Evet! Bende gördüm, sanırım içeri hırsız girdi.

Her ne kadar belli etmese de Sarah da en az Aria kadar korkmuştu. Yerde duran antika vazoyu alan MJ ve arkasında duran kızlar mutfak ışığının yanmasıyla;

MJ: Nate!

Sarah: Nate!

Aria: Nate!

Üçü de birbirine baktı şaşkın bir ifadeyle. MJ'in elindeki vazoyu neredeyse kafasına yiyecek olmanın verdiği telaşla ellerini havaya kaldıran Nate;

'Hey, hey, hey! Benim Nate! Sakin ol MJ. Sanırım sizi biraz korkuttum kızlar.'

Aria: Biraz mı?

MJ: Bir dakika.. Siz Nate'i nereden tanıyorsunuz?

Nate'i görmenin verdiği heyecanla genç adamın yanına giden Sarah;

'Şey.. Araba bozulduğunda otostop çekmek zorunda kaldık. Şansa bak, arabasına bindiğimiz kişi senin komşun çıktı!'

Kapının açık olmasından yararlanan Nate içeri girmişti. MJ bu duruma alışmıştı artık. Nate neredeyse fırsatını bulduğu her an MJ'in yakınlarında bitiyor, ondan mümkün oldukça uzaklaşmak istemiyordu. Nate'in evden gitmesiyle ilgilenecek bir şeyi kalmayan Sarah uyumak için tekrar odasına çıkmıştı. Bir süre mutfakta oturan Aria ve MJ de teker teker odalarına çıktılar.

Olaylarla dolu geçen bir gecenin ardından sabaha karşı uykuya yenik düşen MJ, aşağıdan gelen tıkırtı sesleriyle uykusundan uyandı. Burnuna gelen kızarmış ekmek kokusu onu bir an için geçmişe, çocukluğunda kurulan mükemmel kahvaltı sofralarına götürdü. Yüzünde oluşan kısa süreli gülümsemeye anlam veremeyen MJ, gözündeki uyku gözlüklerini çıkardığı gibi merdivenlerden aşağı indi. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar hayat buluyordu köşk. Meşe ağacından yapılmış büyük yemek masası üzerinde Bayan Rivers'ın en sevdiği masa örtüsü ve kenarları ufak pembe çiçeklerle bezeli kahvaltı tabakları.. Eski gramafonda çalan şarkının nameleri, mutfaktan yükselen nefis kokularla dans ediyordu adeta.

MJ: Mutfağıma ne yaptınız böyle?

Aria: Günaydın MJ! Birlikte kahvaltı yapabiliriz diye düşünmüştük. Uzun zaman sonra-

MJ: Ben kahvaltı yapmam, hem sizden böyle bir şey yapmanızı kim istedi ki? Şunu burnumun dibinden çeker misin lütfen?

Bahçeden topladığı çiçekleri suya koyan Sarah içeri girdi. Oynadıkları evcilik oyunu saatler sonra bitecek olsa bile halinden hoşnut görünüyordu. Birkaç gündür yaşadıkları macera dolu günler, başlarından geçen çeşitli olaylar onu biraz kendine getirmişti. Yaşadıklarını bir nebze de olsa unutturmasını sağlayan Aria'ya bile ısınmaya başlamıştı.

Sarah: Oo, ekselansları uyanmışlar demek. Buyrun, masaya teşrif etmez misiniz?

MJ: Bana bir iyilikte bulunmak istiyorsan kahve yaparak başlayabilirsin. Ohh başım..

Uzun zamandır içinde yaşadığı koca köşkün bugün böylesine canlı ve cıvıl cıvıl olması onun alışkın olduğu birşey değildi. Her şey fazla sıcak ve samimiydi. Birşeyler onu rahatsız ediyordu. Hayatına dahil olmak isteyen iki genç kızdan, mümkün olduğunca çabuk kurtulmak istiyordu. Etrafında dört dönen Aria, karşısında duran koca kahvaltı sofrası, bir türlü susmak bilmeyen Sarah..

Başı yerinden kopacak kadar ağrıyan MJ, eline aldığı ilaç kutusundan hapını çıkardığı gibi ağzına atmak istedi. Tam bu sırada Sarah elini tuttu ve ilacı içmesine engel oldu.

MJ: Hey! Ne yapıyorsun sen?

Sarah: Sakin ol ve arkana yaslan lütfen.

MJ: Şu ilacı verecek misin?

Sarah: Bana biraz izin ver, başının ağrısı devam ederse o zaman ilacı içersin.

Sarah, MJ'in arkasına geçerek ellerini şakaklarında birleştirdi ve başına masaj yapmaya başladı.

Sarah: Nasıl ama? Los Angeles da Asyalı bir arkadaşım vardı. Bir zamanlar birlikte çok vakit geçirmiştik. Bana kattığı en iyi şey bu masaj tekniğini öğretmek oldu sanırım. Bak kolumdaki dövmemi de o yapmıştı.

Kolundaki ejderha figürlü dövmeyi Aria ve MJ'e gösteren genç kızın yaptığı masaj MJ'in baş ağrısının hafiflemesini sağlamıştı. MJ'in keyfinin yavaş yavaş yerine geldiğini farkeden Sarah dün geceki yaşadıkları komik olayı hatırlattı.

Sarah: Şu komşun, hep böyle davetsiz mi gelir?

MJ: Kim, Nate mi?

MJ'in ağzından Nate'le ilgili laf almaya çalışan Sarah, bir yandan da MJ'in genç adamla olan ilişkisinin boyutlarını merak ediyordu.

Sarah: Evet, sanırım siz çok yakınsınız. Yani evine bu kadar rahat girebildiğine göre sıkı komşu olmalısınız.

MJ:Yaa! Ne komşu ama.. Rivers'larla çalışmaya başladığımdan beri tanışıyoruz aslında. Sanırım ailesi Rivers'ların eski komşuları. Birkaç sene önce ailesinin evine seans için gittiğimde onun için gittiğimi bilmiyordum. Başı beladaydı ve ben onu bulunduğu durumdan çıkmasına yardım ettim. Sonrası, bilirsiniz işte..

Sarah: Onunla yattın mı?

Aria: Sarah!

Sarah: Ne? Sadece merak ettim.

Aria: Açıkcası o kas yığınını ben pek sevemedim.

MJ: Niye? O da tıpkı senin gibi..

MJ'in bahsettiği Nate'in zenginliğiydi. Genç adamla benzetiliyor olmak Aria'nın hoşuna gitmemişti.

MJ: Toparlanmaya başlasanız iyi olur, buradan ne kadar erken giderseniz o kadar iyi. Sizi şehre bırakması için Bay Morgan'a haber verdim. Şehir merkezine kadar size kendisi eşlik edecek.

Kahvesini alıp yukarı çıkan MJ, yaşadığı hareketli bir günden sonra tekrar sessiz ve gayet durağan olan hayatına döneceği için mutluydu. Olayı tekrar canı yanmadan ve hayal kırıklıklarına uğramadan kapattığını zannediyordu. Oysaki herşey yeni başlamıştı. Kaçtığı gerçekler ayağına teker teker dolanmaya başlamıştı bile..

Aria ürkütücü fakat bir o kadar da gizemli olan bu evde birkaç gün daha kalmak fena olmazdı diye düşünüyordu. Gece uyuyamamasına rağmen durumundan çok da şikayetçi sayılmazdı. Geçirdiği uzun gecede kendini sorgulama fırsatı yakalayan Aria, ne istediğinin artık daha da bilincindeydi.

Sarah merdivenleri teker teker çıkarken aklında sadece geri döneceği hayatı vardı. 'Ne bekliyordun ki başka' diye söylendi kendi kendine. Gittiğinden beri hiç arayıp sormayan ev arkadaşları mı, evden kovdukları üvey ailesi mi kucak açacaktı ona? Hiçbiri, hiçkimsenin umrunda değildi. Umursamıyor gibi görünse de şimdi en çok ihtiyacı olan şey sıcak bir yuvaydı sadece. Kendi içinde küçücük bir çocukdu o, korkuları vardı kendince. Çevresindeki insanlar tarafından itildikçe hırçınlaştı, kaybettikçe hayatla dalga geçmeyi ve boşvermeyi öğrendi. Onu yaptığı yanlış tercihlere iten de bu boşverişler değil miydi zaten?

Aria eşyalarını toplamış, aşağı inmişti bile. Köşkle vedalaşan Aria, Rivers çiftinin duvarda asılı olan fotoğrafını inceliyordu. Bir süre burada oyalanan genç kız, sabahtan beri üzerinde tuhaflık olduğunu hissettiği Sarah'ın odasına doğru ilerledi.

Aria: Girebilir miyim?

Biraz bekledikten sonra içeri giren Aria, odasında Sarah'ı bulamamıştı. 'Yine nereye kayboldu bu?' diye düşünürken banyo kapısından görünen ayağı farketmesiyle içeri koştu.

Aria: Sarah! Aman.. Aman Tanrım! Ne oldu sana böyle? Uyan Sarah, uyan!

Sarah'ın yanındaki boş şırıngayı gören Aria, korku dolu yardım çığlıklarıyla MJ'e sesleniyordu.

Aria: MJ! Yardım edin! MJ! Ambulans, ambulansı ara hemen!

Çatı katındaki odasından Aria'nın çığlıklarını duyan MJ, hızla Sarah'ın odasına doğru koştu. İnerken bileğini burkan genç kız, Aria ve Sarah'ı yerde görünce panikledi.

Aria: Uyuşturucu kullanmış. Kendinde değil, uyandıramıyorum!

MJ: Lanet olsun! Bir bu eksikti. Hadi yardım et, arabaya taşımalıyız. Hey! Ne dikiliyorsun? Evimde ölü bir kişi daha görmek istemiyorum.

Tanık olduğu şeylere alışkın olmayan Aria, gördükleri karşısında donup kalmıştı. MJ'in yardımıyla Sarah'ı arabaya taşıdılar. İhtiyar woswosuyla gidebileceği en kestirme yollardan son hızla gidiyorlardı. MJ arabayı kullanırken, Aria arka koltukta Sarah'ın kafasını dizlerine koymuş onu tutmaya çalışıyordu. Arabada duyulan tek ses Aria'nın hıçkırıklarıydı.

MJ: Kes şu ağlamayı, sinirimi bozuyorsun!

Ann Arbor, Michigan

MJ: Durumu nasıl?

'Daha önceden madde kullandığını biliyor muydunuz?'

Aria-MJ: ...

'Kolundaki izlerden farketmediniz mi hiç? Kendine gelir gelmez psikolojik desteğe başlamalıyız. Ailesine haber verdiniz mi?'

Aria: Onun ailesi-

MJ: Biziz.

***

Sarah: Ahh..

Aria: Hey, kıpırdama!

Sarah: Nerdeyiz biz, neden buradayız?

MJ: Seni gerzek! Az daha eşek cennetini boylayacaktın!

Aria: Hadi ama, şimdi sırası değil. Sende kendini toparlayana kadar burada kalacaksın.

Sarah'ın iyi olmasıyla rahatlayan MJ, bir kayıpla daha mücadele edemeyecek kadar güçsüzdü. Kendini koruduğu kalkanın altında gittikçe eziliyordu. Biraz hava almaya ihtiyacı vardı. Kapının eşiğinden kafasını uzatarak Aria'ya dışarıda olacağını işaret etti. Bahçedeki ağacın dibine oturdu ve çantasından çıkardığı sigarasının dumanı eşliğinde, başına bela olan iki genç kızın bir süre daha hayatını işgal edecekleri gerçeğiyle yüzleşiyordu.

Aria: Bizi çok korkuttun Sarah. Şu lanet şey değil ama seni o öldürebilirdi. Sanırım bizi önemsiyor..

Aria'nın yakınmaları eşliğinde tekrar uykuya dalan Sarah için geçmişte alıştığı bağımlılıklarından kurtulma zamanı çoktan gelmişti.

Ertesi Gün..

Sarah: Bu hurdayı çok mu aradın sen?

MJ: Ne?! Senin hurda dediğin şey sayesinde hala hayattasın değil mi?

Aria: Güzel! Sonunda normale döndük ha?

Hastaneden çıktıklarında bastıran öğlen sıcağı ve MJ'in asılmış suratı eşliğinde arabaya bindiler. Yol boyunca arabada duyulan tek ses Aria'ya gelen mesaj sesleriydi.

MJ: Şunun sesini kapat.

Sarah: Topuklu ayakkabı indirim mesajı mı?

Aria: Hayır, dernekten..

Sarah, kendisiyle dalga geçtiğine göre durumu iyiye gidiyor olmalıydı. Aria'nın yüzü yeniden gülmeye başlamıştı. Biliyordu, yaşadıkları hiçbir şey tesadüf değildi. Kader onları bir araya getirmişken bir kere daha ayırmaya niyeti yok gibiydi..

Arabadan inmeye hazırlanan Sarah'ı, bahçede bekleyen sürpriz bir isim vardı. Arabayı görmesiyle içindeki kızları farkeden Nate, başıyla onları selamladı. Aria arabadan inmesinde Sarah'a yardımcı olmak istedi fakat genç kız Nate'in yaşanılanlardan haberinin olmasını istemiyordu. Aria'nın uzattığı yardım elini çaktırmadan geri iten Sarah, gülümseyerek Nate'e doğru ilerledi.

Aria: Tesadüfe bak. Ne o, bu sefer de köşkün kapısı mı açık kalmış?

Nate: Unuttun mu ufaklık, ben de MJ'in arkadaşıyım. Hey, senin yüzün neden bu kadar solgun?

Sarah: Oh.. Hiç sorma! Besin zehirlenmesiymiş. Aria'nın yaptığı lezzetli yemeklerin tadına bakmıştım da..

Aklına o an için başka birşey gelmeyen Sarah, en iyi becerdiği şeyi yaparak küçük bir yalan söylemeyi tercih etti.

Nate: Hmm.. Öyleyse dua edelim de bir daha mutfağa girmesin..

Aria: Bir sonraki yemeğimi senin için yapacağımdan emin olabilirsin!

Arabayı garaja park eden MJ'in sendeleyerek geldiğini farkeden Nate;

'Yine ne yaptın kendine? Seni yalnız bırakamayacak mıyım ben hiç? Gözümü kaçırdığım anda başını belaya sokacak bir şeyler buluyorsun mutlaka.'

MJ: Etrafına baksana! Başımda yeterince bela var zaten. Bak, yardım etmek istiyorsan beni yalnız bırak..

Yüzünü buruşturan MJ, bir eliyle burkulan bacağını tutarak içeri girdi. Üzerindeki yorgunluğu salondaki kanepeye uzanarak atlatmak isteyen MJ, içeri giren kedisini de yanına alarak uykuya daldı. Hastaneden beri kuzenini bir dakika yalnız bırakmayan Aria, Sarah'ı yatağına yatırdıktan sonra yanında bulunan koltuğa oturdu. Bir süre burada oturan Aria, karşısında duran kitaplıktaki kitaplara göz gezdirdi ve içlerinden beğendiği bir tanesini alıp yerine oturdu.

***

Kapının çalmasıyla uyuduğu kanepeden sıçrayarak uyanan MJ, hızlıca yerinden kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtığında karşısında duran yaşlı bayanın yanlış adrese geldiğini düşündü. Gözlerini MJ'in üzerinden alamayan kadın;

'Tıpkı büyükannenize benziyorsunuz genç bayan.'

MJ: Büyükanne? Özür dilerim tanışıyor muyuz?

'Hayır, hayır.. Asıl ben üzgünüm, kendimi tanıtmam gerekirdi. Ben Margaret Bell. Seneler öncesinde Bayan Collins ile yollarımız kesişmişti.

MJ: Sizi anlayamıyorum. Nereye varmaya çalışıyorsunuz?

Margaret: Bir zamanlar başımda büyük bir bela vardı. Bir çeşit kötü ruh.. Mary Jane sayesinde bu zamana kadar kurtulduğumuzu sanıyordum. Fakat birşeyler tekrar aileme musallat olmaya çalışıyor. Evimde tuhaf şeyler oluyor.

Duydukları karşısında sevinç ile şaşkınlığı bir arada yaşayan MJ, büyükannesinin de geçmişte aynı yeteneklere sahip olduğunu öğrendiğinde kendisinin yalnız olmadığını, bunca zaman saklayıp utandığı şeyin aslında ona bırakılmış en güzel miras olduğunu anlamıştı. Yaşlı kadını içeri davet eden MJ, büyükannesi hakkında anlatması için Margaret'a peş peşe sorular soruyordu. Aşağıdaki hararetli konuşmanın üzerine gelen Aria, büyükanne Mary Jane'in işinde çok başarılı bir medyum olduğunu öğrenmesiyle gerçeğin neden kendilerinden gizlendiğini sorguluyordu.

Aria: Ben doğru mu duydum? Büyükanne Mary Jane medyum muymuş?

MJ: Sen bizi mi dinliyorsun?

Aria: İyi de bunu bizden neden gizlemişler ki? Yoksa sen biliyor muydun?

MJ: Saçmalama! Bende senden biraz önce öğrendim. Bize duyurmadıklarına göre bilmemizi istememişler. Ama neden? Bizi nasıl buldunuz Bayan Bell?

Margaret: Size gelmemi Mary Jane söyledi genç bayan.

MJ: O öldü. Nasıl-

Margaret: Büyükannenizin benimle işi bittiğinde elime kapalı bir zarf sıkıştırdı. Ne önce, ne sonra.. Zamanı geldiğinde onu açacağımı söyledi.

Aria: Ne yani, siz zarfın içindekini bu zamana kadar hiç merak etmediniz mi?

Margaret: Elbette çocuğum, ama zarfın içinde karşılaşacağım şeyin endişesi merakımdan ağır geldi. Şimdi Mary Jane'in ne demek istediğini çok iyi anlıyorum.

***

Daha önce arabasıyla tek başına birçok kez yolculuk yapan MJ, bu kez bir grup halinde yola çıkmanın verdiği huzursuzukla yoluna devam ediyordu. Ne kadar az insan o kadar çok huzur diye düşünüyordu. Bir yandan da on iki seneden beri adımını atmadığı büyükannenin yazlık evine gidiyor olmaktan dolayı endişe duyuyordu. Yaşadıkları dehşet dolu gecenin yanısıra burada pek çok güzel anılar biriktirmişti. O geceden sonra gözüne bir perde inen MJ'in çocukluğundaki güzel anıları da o perdenin arkasında kaybolmuştu.

'I love rock n'roll. So put another dime in the jukebox, baby..'

Sarah radyoda çalan şarkıya mırıldanarak eşlik ediyor, MJ az önce söndürdüğü sigarasının ardından bir yenisini daha yakmaya çalışıyordu. Onları arkada oturduğu koltuktan izleyen Aria, MJ'e müdahale etmek istedi.

'Çok fazla sigara içmiyor musun? Elindekini az önce söndürdün, şimdi bir yenisini yakıyorsun.'

MJ: Nesin sen, yetimhane müdürü mü? Bazen aklıma Bayan Becky'i getiriyorsun.

Sarah: Bunu söylediğime inanamıyorum ama Becky haklı MJ.

MJ: Hah! Size ne oluyor böyle? Eddie ile Ernie olmaya mı karar verdiniz?

Aria: Kim, biz mi?

Sarah: Bizden olsa olsa Adams ailesi olur..

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top