0.1
☆☆
Zıplaya zıplaya odalarına eşini uyandırmak için girerken kafasını kapıya vurmasıyla acı dolu bir inilti bıraktı.
Eşinin sesini duyan Jeongin uykulu gözlerini açıp hızlıca ayağa kalktı. Gözlerini kısarak bir eli ile başını tutan eşine bakıp gözlerini büyüttü. Endişeyle yanına ulaşıp "Bebeğim n'oldu." diye sorarken aynı zamanda eşini kucağına almıştı.
Sırtını yatak başlığına yaslayıp bacaklarının arasına da eşini alarak küçük bir yuvarlağı andıran karnını okşadı.
Uyku sersemliğiyle eşine ve dört aylık bebeklerine bir şey olduğunu düşünmüştü. Düşüncesi bile onu korkutuyor iken gerçeği onu mahvederdi.
Elini başın dan çekme den, çatık kaşları ve sinirli bakışlarını eşine göndermek için Jeongin'in bacak arasında dönüp yüz yüze gelmelerini sağladı.
Jeongin, onu yüz ifadesine kıkırdarken omzuna yediği küçük darbeyle gülmesini tutmaya çalıştı. "Senin yüzünden kafamı kapıya vurdum." diye sinirle çıkışan Seungmin'e gülmemek için dudaklarını hâlâ eli ile başını tutan eşinin kafasına bastırdı. "Üzgünüm bebeğim, benim suçum. Gidip kapıya kızayım mı?" diyerek önün de ki bedene yaklaştı sarı saçlı.
Seungmin, kendisine yaklaşan bedene karşı başını sol tarafa çevirip "Benimle dalga geçme Yang Jeongin." diyerek eşinin bacak arasından kalkmaya çalıştı. Belini nazikçe saran kollar olduğu yerde kalmasını sağladı.
"Bırak beni ya. Biz küstük sana. Konuşma bizle." Jeongin, eşinin söylenmesine gülümseyip hâlâ şikayet eden dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. Seungmin beklemediği öpücük ile susarken Jeongin, eşini kucağına çekip, bacaklarını da iki tarafa atmasını sağladı.
Gözlerini kapatıp, burnunu eşinin burnuna sürterken fısıldadı, "Beni affetmeniz için ne yapmalıyım sevgili eşim." kesinlikle soru değildi.
Seungmin gözleri kapalı iken aklına gelen seçenekleri düşünmüş, Jeongin de eşi düşünürken ilerleyerek burnunu boynuna getirip kokusunu içine çekerek derince kokladı sevdiğini. Seungmin boynun da hissettiği nefesle düşünme yetisinin bozulduğa yemin edebilirdi.
Güçlükle kendini geri çekip "Hile yapıyorsun Yang Jeongin." mırıldandı, dudaklarını büzerek. Jeongin gözlerini açıp ilk büzülü dudaklara sulu bir öpücük bırakıp "Peki peki, şimdi söyle bakalım güzelim." Seungmin, sırıtıp kucağın da ki bedenin kulağına yaklaşarak "Sevişelim." diye fısıldadı.
Hamile olduğundan beri eşini özlüyordu. Jeongin hemen kendini geri çekip başını iki yana sallayarak "Olmaz. Hamilesin güzelim. Hem de tehlikeli bir hamilelik sürecin var. Hadi başka bir şey düşün." dedi endişeli gözlerle eşine bakarken. Seungmin, eşinin gözlerin de tanıdık duyguyu görmesiyle başını tamam anlamında sallayıp işaret parmağı ile eşinin gözlerini kapatmasını sağladı.
Gözlerini kapatan eşinin iki gözüne de minik bir öpücük koyarak geri çekildi. Jeongin heyecanla atan kalbine ve onun bu şekil atmasını sağlayan adama binlerce kez şükretti.
Kalbi ne zaman endişe ile dolsa Seungmin ilk endişe dolu gözlerini sonra da kalbinin üstünü öperdi. Şimdide olduğu gibi.
Jeongin'in kalbinin üstün den de öptüğün de kafasını uzattı tekrar dan eşine doğru. "Öpte geçsin acısı." diyen eşinin tatlılığı karşısında iç çekti.
Hâlâ başında eşinin dudaklarını hissedemeyen Seungmin başını kaldırmadan kucağın da olduğu bedenin bacaklarına dokunup "Daha çok acımaya başladı Jeong." diye mızmızlandı. Jeongin, eşinin sesiyle titrek bir nefes bırakıp, kırılmasın dan korktuğu bebeğinin başına öpücük koydu.
Seungmin bu sefer hissettiği dudaklarla gülümseyip başını kaldırdı. "Geçti acısı. Şimdi kalkıp soğumak üzere olan kahvaltımızı yapalım hayatım." diyerek Jeongin'in kucağın dan kalkıp hâlâ yatakta olan eşine elini uzattı. Jeongin, kendisine uzatılan eli tutup içine kokulu bir öpücük kondurarak ayakta ki eşini dikkatlice kucağına aldı. Seungmin, ona gülerken aklına içeri zıplaya zıplaya gelişi geldiğin de gülmesi arttı. Resmen yaramaz bir çocuk gibiydi. Neyse ki bu yaramaz çocuğu çok seven biri vardı da sorun olmuyordu yaramazlığı.
Jeongin kucağın da ki eşi ile odaların dan çıkıp mutfağa geçerken gülen eşine bakıp, tek kaşını kaldırarak "Neye gülüyorsun güzel bebeğim?" diye sordu. Seungmin ellerini sardığı boyuna başını sallayarak eşinin kokusunu içine çekip "Seninle olmak beni her zaman mutlu ediyor sevgilim." diye mırıldandı. Jeongin boynuna değen nefes ile aldığı nefesi bir süre tutup geri verdi. Heyecanlandığı zaman yaptığı bir kaç hareketyen yanlızca biriydi
Seungmin'in hazırladığı kahvaltı masasına geçerek dikkatlice eşini sandalye'ye bırakıp hemen yanında ki sandalyeye de kendi geçmişti.
Bir eşini bir kendini yedirip, tatlı sohbetler ile kahvaltılarının sonuna gelmişlerdi. Jeongin, Seungmin'i tekrar kucağına alarak salona geçip kucağın da ki eşini beyaz koltuğa bıraktı. Televizyon dan da Seungmin'in sevdiği tür film açarak mutfağı toplamaya gitti.
Günleri hep bu şekil geçerdi. Jeongin, Seungmin'in iş yapmasını engelleyip durur, Seungmin ise tam tersini yapardı. Ona göre Jeongin birazcık abartıyordu. Kendi de endişe ediyordu bebeği için ama doktor fazla stres ve kendini yormadığı sürece bir aksiliğin çıkmayacağını söylemişti.
Günler su gibi akıp geçerken Seungmin hamileliğinin altıncı ayındaydı. Elinde ki baharatlı cipsi bir kendi bir eşine yedirerek bıcır bıcır konuşuyordu. Jeongin eli başına yaslı, bağdaş kurarak oturduğu bacaklarında da eşinin saçlarını okşayarak gülen yüzü ile izliyordu konuşan eşini.
Bir den Seungmin'in susması ile endişeyle yerinde kıpırdanıp "Bebeğim?" dedi. Seungmin bir şey deme den eşinin saçların da ki elini alıp büyümüş karnın da bir yere konumlandırıp dolu gözlerle "Hissettin mi sevgilim?" demişti.
Küçük oğulları ne zaman tekme atsa Seungmin her zaman aynı tepkiyi verirken gözleri de mutluluktan doluyordu.
Jeongin elinin altında hissettiği atışla gözün den bir damla yere düşerken "Hissediyorum güzelim." diye mırıldandı.
İkisi için de inanılmaz bir duyguydu.
Hamileliğin yedinci ayında olan Seungmin, mutfak masasının üzerine oturmuş bacaklarını sallarken yine günlük baharatlı cipsini yiyordu. Jeongin ise Haziran sıcağın da mandalina bulmak için evden çıkmıştı.
Bir yandan linde ki cipsi yiyor diğer yandan ise Jeongin geç kaldığı için söyleniyordu. "Senin yüzünden çocuğumuzun yüzü mandalina gibi olacak Jeong."
"Sanki çok zor bir şey istedim." diye söylenirken kasıklarına giren sancı ile elinde ki paket yere düşmüştü. Elleri refleks olarak karnına giderek mavi pijamasın da gördüğü koyuluk gözlerini büyütüp dolmasını sağladı.
Karnına sıkıca sarılıp "Hayır, hayır... Hayır, bizi bırakmazsın bebeğim." diye mırıldandı. Kasıkların da ki keskin sancı hareket etmesini engellerken o sadece eşini istiyordu yanın da.
Göz yaşları yağmur taneleri gibi boşalırken elinden sadece ağlamak ve gitme diye sayıklamak geliyordu. Eşini aramayazdı. Telefonunu salon da unutmuş, kanaması ise hareket etmekten korkutuyordu.
Jeongin de tam bu sırada şifreyi girip kapıyı açarak içeri girip "Mandalinan ve ben geldim güzel eşim!" diye şen sesiyle seslendi eşine. Kulaklarına dolan acı dolu iniltiler olduğu yerden koşarak mutfağa gitmesini sağlarken eşini ve kan lekelerini görmesiyle elindeki poşet yeri bulmuştu.
Gözleri dolarken Seungmin den duyduğu cümle iyice sonu oluyordu. "Jeongin, bizi bırakıyor." diyerek olduğu yerde iyice sarıldı karnına.
Jeongin üzerin de ki endişe ve korkuyu bir kenara bırakıp eşine odaklandı. Hızlıca eşinin yanına ulaşıp kucağına aldığında kendini unutup Seungmin'i teselli etmeye başlamış aynı zamanda da evden çıkmıştı.
Yanın da acıdan kıvranan eşini görmek onu daha kötü hâle getirirken bir eli eşinin bacağın da sakin olmasını söylemek istermiş gibi duruyordu ama Seungmin den duyduğu bizi bıraktı cümleleri kalbine bıçak girmesini sağlıyordu.
Hastaneye varıp, Seungmin'in acil ameliyata alınması saliseler içinde gerçekleşirken Jeongin kendini eşinin, ameliyat kapısın da buldu. Neredeyse Seungmin içeri gireli bir saat kadar oluyordu. Doktor dedikleri ise aklın da dolaşıp duruyordu. "Erken doğuma ne biz ne de bay Yang hazırdı." diye mırıldanması onu deli ediyordu.
Yere çökmüş, başını elleri arasına alıp varlığına Seungmin den sonra inandığı Tanrıya dua ediyordu.
Yıllar içinde hayatı olmuş adamı elinden almaması için.
Ameliyat kapısının açılmasıyla hemen ayağa kalmış kendine yaklaşan doktorun yüzüne umut dolu bakışlarını yollamıştı. Doktor ise onun bakışlarına karşı "Bay Yang, sizden acil bir seçim yapmanızı isteyeceğim." diyen doktora hazır değildi. Filmler de ki gibi doktor çıkıp eşiniz kurtuldu demeliydi. Eşiniz ve oğlunuz iyi demeliydi. Seçim yapmalısınız dememeliydi.
Doktor derin bir nefes alıp "Sizden, eşiniz veya oğlunuz arasında bir seçim yapmanızı istiyorum. Acele etmelisiniz Bay Yang." diyen doktora vereceği cevap belliydi.
"Güzel eşim." diye mırıldandı.
Seungmin olmadan o bir hiçti. Kara delik gibi bomboştu. Yaşamayı öğrendiği adamın yokluğu onun ölümü olurdu. Evet Seungmin'i toparlamak zor olurdu ama bir şekil hem güzel eşini hem de kendini toparlardı. Onların birbirlerin den başka kimseleri yokken elindekini de kaybetmemek istemesi bencillik sayılmazdı. Bebeklerini seçseydi tek başına yetmezdi. Her oğluna baktığında Seungmin aklına gelirken bakamazdı. Kendi başına yetemezdi. Ne kendine ne de küçük oğluna. Güzel eşi olmadan bir şey yapamazdı ki oğullarına da baksın.
Doktor aldığı cevapla hızlı tekrar yaşam savaşı veren iki bedenin olduğu odaya girip gözden kayboldu.
Yaklaşık üç saat veya daha fazlası, saatleri, dakikaları, saniyeleri saymayı bırakalı çok oldu Jeongin için.
Doktor içerin den yorgun bir gülümseyle çıkarken Jeongin yaslandığı duvar dan destek alıp kalkarken titrek adımlarla yorgun adama yaklaştı. Doktor "İkisi de kurtuldu. Tanrı sizi seviyor olmalı bay Yang." dedi gülümseyerek. Jeongin duyduğu cümle ile mutlukla olduğu yere çöküp "Tanrım şükürler olsun. Bebeklerim kurtuldu." derken gözlerin den bu sefer mutluluk yaşları akıyordu.
Bir kaç saat sonra yanına gelen hemşire bebeklerini görebileceğini söylemiş ama Jeongin uyuyan eşi ile görmek istiyordu. Bu yüzden ne kadar heyecanlı olsa da eşinin uyanmasını bekledi.
Saatler içinde ellerinin arasın da ki elin kıpırdamasıyla yaşlı gözlerini eşine çevirip kendine gelmesini bekledi. Seungmin korkuyla gözlerini açıp elini tutan elin arasın dan çekip direk karnına götürdü. Hissetmediği canlılık ile göz yaşlarını serbest bırakıp eşine döndü. "Jeongin bebeğimiz." demesi yeterdi.
Jeongin elini eşinin saçlarına atıp okşarken "Seni bekliyor güzel babası." diye cevap verdi. Seungmin, bebeğinin yaşadığını duymasıyla eşine sarıldı. "Çok korktum sevgilim. Bebeğimiz bizi bırakacak diye çok korktum." Jeongin, eşinin kokusunu içine çekerken odaya giren hemşireyle gözler kadını buldu. "Oğlunuz sizi bekliyor." diyerek gülümseyen kadın kuveste ki bebeği ikilinin yanına getirdi. Jeongin, ilk eşine sonra da bebeklerine baktı. Hayatının değeri iki kat daha artmıştı.
Seungmin, gülümseyerek oğullarına bakıp Jeongin'e dönerek "Mandalina mı getirmediğin için mandalina ya benziyor." diyerek eşinin gözlerin de ki endişe'nin azalmasını sağladı. Onun cümlesine gülen Jeongin "Mandalina kadar tatlı olacak demek ki." diyerek eşinin anlına yumuşak bir öpücük koydu.
Onların hayatın da artık endişe yoktu. Tüm endişe ve korku geride kalmıştı.
Bundan sonra onları büyük sevgi ve mutluluk bekliyordu. Tüm ömürleri boyunca.
♡ son ♡
Evli çocuklu çiftleri çok sevdiğimi bir kez daha belli ettim
Nasıl olmuş, umarım beğenmişsinizdir⭐
Kendinize çoook çok iyi bakın 🧡🧚🏻
Umarım gününüz müthiş tatlılıkla geçer 💚☘️🧚🏻♂️
Öpüldünüz 😽😽😽😽
21.10.23
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top