(: BİRAZ EĞLENCE :)
Arkasından hızlı bir şekilde arabaya doğru gittim. Sürücü koltuğunun yanına binerek beklemeye başladım. "Şimdi 1mi? 2mi? 3mü?" diyen Boranın sorusuna kararsız kalmıştım. Acaba hangi biçimde öldüreceğini mi soruyordu?
Üff yardım ister misin?
Evet?
3 de o zaman
"Iııımmm 3 olsun o zaman." dedim çocuksu bir edayla sanki benim fikrimmiş gibi :)
Ses etmeden arabayı çalıştırdı ve nereye gittiğini bilmeden yolu izlemeye koyuldum. Buraları nedense daha önce hiç görmemiştim. Aşırı lüks oteller, kocaman yalılar ve villalar vardı. Zengin kesim burası nerden bilicem!
Yaklaşık 20 dakika sonra çok fazla lüks ve gösterişli bir alışveriş merkezinin önünde durduk. Galiba kendimi satsam burdan bir çikolata bile alamazdım.
Arabadan inmesiyle bende peşine verdim. Birlikte 'yan yana' kapıdan girdik. Kapının önündeki güvenlik Borayı görür görmez önünü ilikledi. "Hoş geldiniz Bora Bey. Keyifli vakitler dilerim." Onun bu kadar sevilip sayılması gerçekten hoşuma gidiyordu. Nazik ve bir o kadar da ciddi ses tonuyla teşekkür ederek yanından geçip gitti.
Hemen yanında ilerliyordum ve etrafımdaki birbirinden gösterişli ve güzel mağazalara bakıyordum. Etrafıma baktıkça büyülenmiş gibi hissediyordum.
"Şimdi akşama eğlenmeye gidiyoruz o yüzden yeni elbise seçmeni istiyorum. İstediğin bir marka var mı?" Diye sormasıyla etrafımdaki markaların hiç birini bilmediğim aklıma geldi. Ama bunu asla belli etmeyecektim.
"Bana fark etmez birine bakalım işte."
Amma da belli etmedin !
Sen ne derdin?
Belirli bir marka tercihim yok diyebilirdin?
Sen benden betersin!
Onaylayarak yürümeye başladı. Diğerlerinden kat kat büyük olan bir dükkana girdik. Birbirinden güzel elbiseler vardı ve ben bunların içinde boğulurdum. Eğer boyuma gelecek olursak kesinlikle içlerinde kaybolurdum. Yetkili kadın Borayı görmesiyle hızla kalkarak yanımıza geldi. "Bora bey hoş geldiniz. Ne zamandır boşluyorsunuz ama bir kahvemi bile içmediniz." dedi dudağını büzerek.
"Ben içerim!" Nedense aniden yükseldim ve ne olduğunu ben dahil kimse anlamamıştı. İçimden dememiş miydim onu?
"A- anlamadım?" Olayı toparlamaya çalışarak "Ya şey Bora biliyorsundur ben kahve içmeden duramam bu gün de içemedik." dedim ve BİNGO! Kadının bozulduğu yüzünün kırmızı oluşundan belliydi. Aslında sarışın güzel bi kadındı ama banane.
"Ha evet hastanede bile kahve sırası ne kadar uzun olsa da yine de girerdin." diyerek kıkırdadı. Bana istediğimi verdiği için memnuniyetle bende aynı şekilde kıkırdadım. Tabii sarı yelloz da bizim cilveleşmemize dayanamayıp yanımızdan zart zurt genel yetkili lafları söyleyerek uzaklaştı.
Elbiselere bakınırken Bora ise ellerini cebine koymuş beni izliyordu. "Bu nasıl?" Kaçıncıya sordum hepsinde de güzel diyerek geçiştirdi ya da ben öyle hissettim. "Ama sende her şeye güzel diyorsun ben karar veremem ki."
"Evet elbiseler güzel yalan söylemiyorum. O zaman dene de üstünde görelim. Ne dersin?" 'Üstündekileri çıkar da vücudunu saatlerce izleyim' mi dedi o?
Gözlerimin parıltısıyla hemen ilk elime gelen elbiseyi alıp kabine doğru gittim. Kabine girince kapıyı kilitlemeyi unuttum. Evet kesinlikle unuttum!
Aynadan kendime defalarca baktım çünkü maazallah elbise arkadan iç çamaşırıma takılır falan! Kapıyı yavaşça açıp Boraya baktım. Beni görünce gözünü telefondan ayırıp kollarını birbirine bağladı. "Yakışmadı sanırım." dedim masumca. "Ona ben karar veririm." Yavaşça kapıyı açtım ve tamamen görüş hizasına girdim.
Önce gözleri şaşkınlıkla açıldı ve baştan aşağı süzdü. 'hmmm' diyerek bir elini çenesinin altına koydu. "Daha farklı bir şey beklerdim senden. Böyle çok tatlı olmuşsun." İltifat mı etti o? Az evvel çok güzel olduğumu düşünürken duyduğumla dünyanın en çirkin kızı olduğumu hissettim.
Çocuk gibi oflayarak tekrar elbise aramaya başladım. Bu sırada Bora ise beni sırıtarak izliyordu. Ne fena gülüyorsun Kaymağım:*
Bulduğum bir elbiseye çok güvenerek kucakladım ve tekrar kabine koştum. Giyindim ama bilin bakalım neyi yapamıyorum? Belimi 1200 derece bükmüş fermuarımı çekmeye çalışıyordum. Eminim şuan çok komik duruyordum özellikle çiftleşme çağrısında bulunan bir iguanaya benziyor da olabilirdim ama hiç umurumda değil.
"Şey Bora bakar mısın?" Tekrar gözlerini bana çevirdi ama benim sadece kafam gözüküyordu. soru sorar gibi yüzüme baktı. Kurt bakışlım gözleriyle anlatıyor. "Fermuarımı çekemiyorum.." Sağ dudağı hafif yana kıvrıldı ve ayağa kalkarak yavaş adımlarla ya da bana öyle geliyordur yanıma gelip kabin kapısını aralık bıraktı. Çok mu sıcak oldu burası?
Arkamı dönerek karşımdaki aynadan Borayı izlemeye başladım. Boynuma oldukça yakın olduğu için sıcak nefesini hissediyordum. Kalçalarımın hemen üstünde olan fermuarı dikkatli bir şekilde yukarı doğru çekmeye başladı. Sonuna geldiğinde üzüldüm çünkü yakınlığımız bitecekti. Derken ellerimi belime koyup aynadan bana baktı. Nefes alıp verişim hızlanmıştı ve sıcaktan terliyordum. Parmak ucunun hareket etmesiyle tikim devreye girdi. Hızla kendimi sağa doğru çekerek 'Ay!' diye bir ses çıktı ağzımdan. Dönüp Boraya baktığımda oldukça eğleniyordu.
Ellerini üzerimden çekerek kulağıma doğru yaklaştı. "Daha iyisini deneyebilirsin." Allah Allah paşama bak sen! Çok biliyorsan sen dene! Utançtan kıp kızaran yüzümü umursamadan kabinden çıkarak tekrar elbiselere bakınmaya başladım. Dakikalardır oradan o reyona oradan bu reyona derken sonunda çok güzel bir elbise buldum. Bora eğer bunu da beğenmezse Mağazayı yakabilirdim.
Boranın bakışlarını umursamayarak tekrar girip elbiseyi denedim.
Bu sefer utanarak değil Büyük bir özgüvenle kabin kapısını açtım ve Birkaç adım atarak aramızda uzun mesafeyi azalttım. Büyük şaşkınlıkla bedenime bakıyordu. Sırt dekoltemi görebilmesi için tek adımla arkamı dönerek saçımı hafifçe yukarı kaldırdım ve saniyeler sonra önüme döndüm.
Ayağa kalkarak yanıma geldi ve elimi tutarak bir tur etrafımda döndürdü. "Bundan bahsediyordum. Gösterip göstermemek arasında, seksi ve tutkulu bir elbise. Sana çok yakışmış Alev..." Gözleri hala bedenimdeyken konuşuyordu.
"Teşekkür ederim." diyerek lafı kısa tuttum.
Aferin alışıyorsun.
Yavrum hep biliyorduk da işte uygulamıyorduk.
tamam şuan çok mutlusun senin dediğin gibi olsun :)
Kabine girip elbiseyi çıkardım ve kendi üstlerimi tekrar giydim. Şuan kendi elbiselerimin ne kadar çirkin olduğunu fark ettim. Kasada bekleyen Boranın yanına gittim. "Ben yine çok teşekkür ederim." Yanımızda olan sarı şırfıntıya kayıyordu gözlerim. O gömleğinin bir düğmesini mi açmış?
"Rica ederim lafı bile olmaz. Hadi alıp hemen çıkalım." Kadından kaçmak istediği her halinden belliydi ve ben tek başıma olsaydım buna anırarak gülerdim.
Aklında kalmış olacak ki çıkar çıkmaz beni hemen Starbucks'a götürdü. Güzel yan yana oturabileceğimiz bir koltuk seçerek oturmam için önceliği bana verdi. Valla 2 gündür yaşlandım. Boranın böyle biri olduğunu gerçekten bilmiyordum.
"Ben ikimize de alırım ne içeceksin?" Heeee çok güzeeeel ne içeceğim?
Abi bana hııığğhhh
Çok komiksin haha
Bak bak bi de elini böyle Boraya doğru yukarı uzat tamam mı
Seni öldürücem!
Tutarsan öldürürsün aşkım
Yardım et lütfen yaaa
Flat White de seversin onu
Latteden başka kahve bilmemem...
Tamam söyle hadi
"Ben Flat White alırım." Doğru söyledim mi?
Evet süpersin
Yanımdan gitmesiyle Hemen story atmam gerektiğini düşündüm. Kameraya girip oturduğum masayı ve ilerisini çekiyordum. Kameradan karşımdaki adamın bana sırıtarak baktığını gördüm. Büyüterek baktığımda bunun balo gecesindeki adam olduğunu fark ettim. hızla kafamı kaldırıp olduğu yere baktım ve kimsenin olmadığını gördüm. Korkuyla tekrar kameraya döndüm ama orda da kimse yoktu. Ben kafayı mı yiyorum?
Bende gördüm. Bu işte bir iş var.
Ayaklandım ve etrafıma bakındım ama o adama dair hiçbir şey gözükmüyordu. "Alev? İyi misin?" Ne ara geldiğini bilmediğim boraya istemsizce korku dolu gözlerle baktım. Kahveleri masaya bırakıp sarıldı.
"Ne oldu sana betin benzin atmış." Onun bu denli ilgisi beni gerçekten ona daha çok ısınmama neden oluyordu. "Birini gördüm sandım sadece. Önemli bir durum değil." Saçımı kulağımın arkasına alıp kahvemi bana uzattı. "Tamam keyfine bak ben buradayım."
Kahvemi alıp sanki bir şey olmamış, az önce korkan ben değilmişim gibi yudumlamaya başladım. Aferin kız gerçekten güzelmiş. Bundan sonra artık şey neydi adı ya
ezberleseydin keşke..
Flat white he ondan içiyorum. Kahve bardağımın üzerindeki gülücüğün dikkatimi çekmesiyle uzaklaştırıp baktım. İsmin yazılı olduğu yerde 'Alevcik :)' yazıyordu. Bunu Bora yazdırmış olamazdı. "Beğendin mi senin için yaptırdım." Bora yazdırmış olabilirdi*
"Evet çok güzel." Koyu bir sohbet ile kahvelerimizi yudumluyorduk. Eski anılarımız, (Bora hep soğuk kanlı olsa da...) Üniversite hocalarımız... Hepsinin teker teker dedikodusunu yaptık. İnşallah kulaklarınız patlar.
"Alev hatırlıyor musun bir keresinde geç kaldın diye kapıdan koşarak girip İbrahim hocanın üstüne düşmüştün. Yaşlı adam Azrail geldi sanmıştı." Hatırlattığı olay ile birlikte kocaman kahkaha attık. "Of hatırlatma garibim 1 hafta kendine gelemedi ders içinde hep kapıya bakıyordu." 'Aynen' diyerek gülmeye devam etti. Aniden durup bana baktı.
"Alev sen o zamanlarda da aynıydın." yo çok değiştim? "Hep güler yüzlü komik biriydin. Seni nasıl fark etmedim anlamıyorum." Ney yanlış duydum galiba? "Anlamadım?"
"Ş-şey yani hani sen çok komiksin ya o zamanlar fark etmedim yani ıı tarzım falan değişikti gülmüyordum aynen onu diyorum." Ne saçmalıyordu bu? Akıllı dedik benden salak çıktı 2 cümle söyleyemedi.
"He anladım. Olsun güzel zamanlardı." Aramıza tekrar bir sessizlik hakim oldu. Dakikalar sonra Bora saatine bakarak ayaklandı. "Hadi bir kaç saatimiz kaldı bana da üst baş bakalım." Onaylayarak ayaklandım ve tekrar mağazaları dolaştık. Az önceki mağazaya gireceğimizi düşünürken yanından geçip gittik. Yine çok gösterişli bir mağazaya girdiğimizde buranın sadece erkekler için olduğunu fark ettim. Demek hep buradan giyiniyorsun Boracık.
Kabin karşısındaki bir koltuğa oturarak Boranın bana yaptıklarını yapmaya başladım. Kabinden çıkıp karşımda gömleğinin son bir kaç düğmesini ilikledi. "Nasıl olmuş? Uygun mudur?"
'hmmm' diyerek bir elimi çenemin altına koydum. "Daha farklı bir şey beklerdim senden. Böyle çok tatlı olmuşsun." Yaptığımı anlayarak dudağının sağ kenarını yukarı kıvırıp sırıttı. Benim gibi çocukça ofladı ve kahkaha atarak kıyafet bakınmaya devam etti.
2.Denediği kıyafeti göstermek için kabinden çıkacakken sadece kafasını uzattı. "Fermuarımı çekemiyorummm..." Masumca söylenip kahkaha atmaya devam etti. Dalga mı geçiyordu bu? "Hahaha gül sen gül."
Trip atmaya da başlamışıııızzz
AYY SUS ÖLCEEM DEME ÖYLE BİŞİLER OLUYO GİBİ HİSSEDERİM OLMAYINCA ÜZÜLÜRÜM FALAN.
Ne yani bu mu Bora? Erkolar hepinize soruyorum bu mu? Az önceki kombinin üzerine kravat takıp üstüne bişi giymiş gibi değil mi?
"Daha iyisini deneyebilirsin." dedim onun gibi sırıtarak. Gülüşerek tekrar Kıyafet bakıyordu. Aradan bir kaç dakika geçince uykum gelmeye başlamıştı. Hala bekliyordum öküz beyimizi. Ben bile bu kadar zorlanmadım! Biraz zaman sonra benim hareketlerimle kabinden çıktı. Ben böyle mi yapıyorum? Arkasına dönüp bana sırtını gösteriyordu ve ara sıra saçını düzeltiyordu. Bu haline kocaman kahkaha patlattım.
Tekrar gülerek yamacına gelip bir elinden tuttum ve etrafında döndürmeye çalıştım. Becerebildim mi? Hayır! Boyunun çok uzun olmasından kaynaklı olacak ki -asla benim boyum kısa değildir- çeviremedim. Gülerek dizlerini hafif kırarak elimin altına geldi ve kendi etrafında bir tur döndü.
"Bundan bahsediyordum. Gösterip göstermemek arasında, seksi ve tutkulu bir takım. Sana çok yakışmış Bora..." Her cümleyi gülerek söylüyordum ve o da bana katılarak gülüyordu. Gerçekten çok zaman kaybetmiştik ve hızla ödemeyi yapıp alışveriş merkezinden çıkış yaptık.
Tekrar arabaya binerek yola devam ettik. Tek elle arabayı sürerken bir eliyle de telefonundan Şarkı açıyordu. Açtığı şarkıyı mırıldanmaya başladı.
Ne giyerse giderdi hoşuma
Öyle tatlı bela ki başıma
darlamasa bide her durumda
Öyle bir sevicem ki sonra
Gülümseyerek onu izliyordum. Gözüme çok yakışıklı ve bir o kadar da sempatik geliyordu. Bu ikisini aynı anda nasıl başarıyordu bilmiyorum ama gerçekten çok seviyordum. Ne kadar çocukça hareketler sergilesem de her biri çok sevip şımardığımdandı veya çocukluğumu yaşayamadığımdandır...
Hava kararmaya başlamıştı. Geldiğimiz Ay'ın denize vurduğu, etraftaki oteller, dükkanlar ve eğlence mekanlarıyla doluydu. Arabadan inip kapımı kapattım ve etrafıma bakınmaya başladım. İlerleyerek arabanın önünde bekleyen Boranın yanına vardım.
Yüzüme baktı.. Sadece bakmak değildi bu. Gözlerinde bir kaç anlayamadığım duygu barındırıyordu. Sessizce kolumu tuttu ve kendi kolunun içinden geçirdi. "Kavalyen olabilir miyim küçük hanım?" Ne diyeceğimi şaşırmış bir şekilde sadece başımı sallayabildim. Gülümseyerek eğlence mekanlarından birine girdik.
İçerisi mor ışıklarla kaplı bir dolu insan ve bangır bangır çalan müziklerle doluydu. Daha önce hiç gelmediğim için çok yabancı hissettirmişti. Köşelerden birinde büyük bir masaya ilerleyip bacaklarını açarak genişçe oturdu. Hemen yanında daha usturuplu oturur pozisyona geçtim çünkü aşırı utangaç hissetmeye başlamıştım. Gelen garsona sesi yetmeyeceği için kulağına bir şeyler söyleyip gönderdi.
"Beğendin mi burayı?"
"Evet çok güzel ama daha önce gelmediğim için bir kötü hissediyorum." Düzgün oturur pozisyona geçip kolunu omzuma attı ve bana taraf olan bacağını diğer bacağının üzerine koydu. "Rahat ol zamanla alışırsın." Gülümseyerek önüme döndüm ve deli gibi dans eden insanları izlemeye başladım. Ekonomi mi düzeldi ne bu sevinç?
Gelen bardaklarımıza kısa bir bakış attım. Umarım içinde ilaç yoktur diye düşünerek bir tanesini alıp içmeye başladım. Tadı boğazımı yaksa da güzele benziyordu. Yudum yudum içtikçe başımı döndürüyordu ama nedense bu his benim çok hoşuma gitmeye başlamıştı.
Bir yerden sonra artık ne yaptığımı bilmediğim bir durumdaydım. En sevdiğim müziği duyunca Borayı deli gibi dürtmeye başladım. "Boraa hadi kalk." Benden daha az sarhoş olduğu kesindi ve hareketlerimi izliyordu. Israrlarıma dayanamayıp elimden tutarak kaldırdı ve benimle birlikte dans etmeye başladı.
Gerçekten kendimde değildim ve şimdi anlıyordum insanlar neden delirmiş gibi oynuyordu. Dans ederken Bora elimden tutup sırtımı kendine çevirdi. Elleri belimi bulduğunda sağa sola kıvırmaya başladım. Kalçalarım Boraya sürtünmesi onu yükselttiğine emindim çünkü sürtündükçe kafasını yukarı kaldırıyordu.
Belimi daha sıkı sararak boynumu öpmeye başladı. Saçımı koklayıp öpücükler konduruyordu. Önümü dönerek karşımda gözleri koyulaşmış olan Boraya baktım. Kollarımı boynuna dolayarak dudaklarına odaklandım. Aynı hisleri yaşadığımızı düşünüyordum. Kalbim içimde deli gibi çarpıyordu ve ben artık mantığımı bırakıp kalbimi dinleyecektim. Yavaşça dudaklarıma uzandı. Öpecek misin artık? Saniyeler içinde dudaklarıma yumuşak bir şekilde iniş yaptı. Çok yumuşak öpüyordu ama neden? Neden Kıvılcımın canını yakıyordu?
Öpmesine karşılık veriyordum. Az bir zaman sonra bir adamın bizi ayırmasıyla gözlerimi açtım. Ayıran kişi direk Boranın üzerine saldırarak yüzüne bir yumruk attı. Ne olduğunu anlayamasam bile bir anlık çığlık atmamla bütün bakışları üzerimize topladım. Bora sarhoş haline aldırış etmeden yerden kalktı. "Senin ben....." diye bir sürü küfür savurarak adamın üzerine çullandı ve gelişi güzel yumruklar savurdu. Ayırmaya çalışan insanların bir çoğu Boradan bir adet yumruk yiyip geri çekiliyordu. Zorla bela Borayı adamın kucağından ittim. Yavrum o kadar kucak seviyorsan bende de var.
Geri çekilip adama baktığında bunun o adam olduğunu gördüm. Yerden yavaşça kalkan adam bir kaç adım geriledi ve dişleri kan içinde sırıttı. Bora tekrar adama saldıracakken önüne geçtim ve ben boş duramam diyerek hemen yakınımızda duran masadan bir şişe elime geçirip adamın kafasında patlattım...
UĞUR DERİN DONDURUCUNUN SUNDUĞU ANONİM HEMŞİRE DEVAM EDECEK... ĞWERPOĞWEPOR
2250 KELİMELİK BİR BÖLÜMMMM
KİM BU KİİİM TAHMİNLERİ ALALIMM ♥
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top