06
Selamın aleyküm!
2724 👌
.
.
.
.
Aynı Gün
Eylül ayında olmalarına rağmen bir türlü serinlemeyen Londra bu gece birden serin bir esintiye ev sahipliği yapıyordu.
Rüzgar tüm yaz biriken kalp kırıklıklarını sokaktan toplar gibiydi. Kırıklar yerini bu soğuk esen esintilere teslim ederken kış sessizce sokuluyordu kalplere.
Yıldızlarda belirgindi hem. Parlak beyaz boncuklarla saçları kaplanmış kara saçlı bir kadını andırıyordu gece. Az sayıdaki bulutlar bazılarının üzerini örtmüş olsa da o kadar net bir atmosfer vardı ki. Sema ve bulut arasındaki o ince çizgiyi görebilirdin.
Her şey netleşiyordu şu günlerde. Havadan tutun Liam'ın kafasının içine kadar.
Bir yıldır kendisinde değilken Zayn ile bir saat geçirip hepsini geride bırakmıştı. Ayrıldıklarına emindi en azından. O saçma belirsizlik kaybolmuş sadece tutması gereken bir yas ve başlaması gereken yeni bir hayat kalmıştı.
Kararsızlık ve belirsizlik Liam için acıdan daha kötüydü. Eğer aradığın şey varsa sevinirsin, yoksa üzülürsün. Peki ama ikisi de belli değilken ne yaparsın?
Kaybetme konusunda derin tecrübelere sahip olduğundan kendisine gelebilecek güce fazlasıyla sahipti. Liam hiç bir zaman bir yere takılı kalmazdı her zaman yeniden kaybetmeye göz yumarak yola çıkardı.
Konu her ne kadar onu zorlasa da bunu yapabileceğini biliyordu.
Altı üstü seninle çıkmak için götünü yırtan sevgiline aşık oldun ve o seni terk etti. Ne kadar zor olabilir? En azından mesele böbrek değil.
Ayrıldıklarını ondan duyunca, hissettiği kendinden emin acıdan başka bir üzüntü kapısını çalmamıştı. Onu garip hissettiren de buydu.
Zaten bir yıldır ayrıydık, uzun süre hasta olan birinin ölmesi gibi hissettiriyor. Zaten öleceğini bilirsin ve o ölmeden yasını tutarsın. Biz hastaydık. Şimdi öldük.
Zor bir süreç onu beklemiyordu yani. Yolu yarılamış hissediyordu. O Harry gibi savaşamazdı. Zayn onu istemiyorsa istemiyordur ve o zaten Harry gibi dayanıklı da olamazdı.
Her zaman zor bir ilişkiydi onlarınki. Aşk geç uğramış, kavgalarla yıpranmıştı. Evet Louis kesinlikle ona dönecekti onlar barışacaktı ama Liam ve Zayn barışmayacaktı.
Şuan ise ortak evde değildi artık konuşmak için Niall'ı da bir kenara çekme vakti gelmişti hem. Zavallının hiç bir şeyden haberi yoktu.
Onun Larry planlarına da zaten evde o ikisini bırakmak gayet uyuyordu.
Böylece ikili şuan Liam'ın evindeydi.
Sakince bahçede otururken Liam olanı biteni birden bire uzatmadan anlatmış Nıall kesinlikle kendisine has tepkileri rahatça vermişti.
Hayır olanlar bununla sınırlı değildi. Zayn'le ayrılmaları konusunda pek çekinmeden anırarak gülmüştü sarı kafa. Ona göre tek salak Louis değilmiş artık. Salaklar grubunda Zayn de varmış ve ikisi de aptallık yarışı yapıyormuş. Ha birde Nıall ısrarla Zayn'ın Larry için yaptığı planı istiyordu. Hah sanki sızdıracaktı Liam.
Ona Zayn'ın onlar gibi müdahaleyi olaylar üzerinden değil direk kalpten yaptığı dışında bilgi vermemişti. İrlandalıyı sinirlendirmişti yani.
"Beni geçiştirmeye devam et Payno ben sorarım kendim!"
Başladık.
Birazdan coşmaya başlayacaktı ve Liam sadece arkadaşına bir şeyler anlatıp düzgünce yorumlaşamaz mıydı!?
Hiç mi normal yoktu aralarında! Harry'e anlatsa oturup ağlardı, Louis'e hiç söyleyemezdi bile cümlenin sonuna gelmeden kavga çıkardı. Nıall, o da böyleydi işte ne yapsındı Liam.
Keşke Zayn ile ilgili olmasaydı Zayn'e anlatırdı.
Doğru, adam akıllı konuşabileceği tek kişi de şuan gündemiydi. Liam ne suç işlemişti. Göz devirmeden edemedi bu durumda.
"Bana göz devirme Payno! Yarın hemen Zayn'e götür beni, siz üçünüz konuşun beni saymayın demi! Hepinizle küsücem. Hem sanırım benim iş iyice Larry savaşına döndü KİMİN AŞK OKU DAHA HIZLI yarışı yapıyoruz sanki ÇOK HEYECANLI!"
Kafasını ritmik bir şekilde yanındaki bahçe duvarına vurmak istiyordu Liam.
Ama kafam acır.
Bu yüzden vurmayacaktı.
.
.
.
.
Eşiniz kendisini odaya kilitlemiş ortalığı kırıp dökerken siz ne yapardınız?
Ah, iki aydır konuşmadığınızı ve onun sevgilisiyle arası bozuk diye ağladığını da hesaba katın.
Louis balkondan çıktıktan sonra odaya geri dönüp kanepede uzanmıştı. Ve son iki saattir hiç bir yaşam belirtisi vermeksizin kolunu alnına atmış düşünüyordu.
Harry'sini düşünüyordu ve pek de iyi anlamda değil.
Nasıl o adam için mi üzülüp içiyordu yani!!?
O da şuan Harry gibi eline geçeni kırmak istese de sadece onu dinleyip kalbinin sıkışmasına izin verdi.
Sigaram yok!
Yanında ki uyuşturucu dolu sigaralara yandan bir bakış atıp göz devirdi.
"Aklından bile geçirme Tomlinson."
Kendisine bulunduğu ikaza uyup tavanla bakışmaya başladı. Konuşmaya çok ihtiyacı varken konuşacağı tek insan evde değildi.
Liam, onda garip bir ruh hali seziyordu Louis. Bir şey saklıyordu bunun farkındaydı. O gün röportajdan sonra konuşacakları her neyse asla konuşmamışlardı.
Liam ondan bir şey saklıyorsa bunun tek açıklaması kızacağı bir şey yapmasıydı. Bu uyuşturucular da bunun büyüklüğünü sanki belli edercesine içilmişti.
"Ne yaptın Liam ve hala ne yapıyorsun!?"
İçerideki ani sessizlikle bir süre düşünmeyi kesti. İyice kulak verdiğinde anladı ki Harry klasik sinir krizi evrelerinden sonuncusuna gelmişti.
İç, dağıt, ağla.
Bu üçlü Harry için istemsiz bir döngüydü ve şuan yaşadığı da buydu. Louis bu olurken ilk kez uzaktan müdahale etmeksizin izliyordu. Garip bir histi, ama hiçte pişman veya onun için üzgün hissetmiyordu.
"Belkide bir şampanya patlatmam gerek."
O herifle Harry'nin arası bozulduğu için mutluydu Louis. Oysa Harry şuan o adam için üzülürken sinirleri bozuluyor hakkıyla sevinemiyordu bile.
"Sen istedin hiç sinirlenme. Halinin tek sorumlusu sensin aptal."
Kendi kendisini azarlarken yattığı yerden doğrulup ayaklandı. Odasına gidip kaynar suyun içinde kendi canını yakmak istiyordu ve anlaşılan pek de engelleyen bir durum yoktu.
Git ve bitir şu baş ağrısını!
Yalpalayarak yürüdüğünden ve Işığı açmadığından karanlıkta ayağını televizyon ünitesine çarpmıştı. Zaten bir bu eksikti.
Şimdi ayağını tutup zıplayabilirdi belki. Yapmışlığı vardı da ama siniri bozuk olduğu için sadece üniteye tekmeyi koymakla yetinip küfür etti.
Neden karanlıkta öylece oturmuştu ki? Sahi saat geç oluyordu Liam ve sarı kafa nerdeydi hala?
Nasılsa gelirlerdi diye düşündüğü için çok üzerine gitmedi Louis. Odasına giden koridorun ışığını açıp sarsak sarsak ilerledi. Ama eskiden Harry ile kaldığı odanın kapısına geldiğinde fark etmeden durdu.
Eşi sadece o kapının arkasındaydı. Neden yanına gidip ona sarılmıyordu ki?
Ağzının ortasına bir tane geçirme olasılığı çok yüksek.
Eh onca kası sırf bunun için bile yapmış olabilir.
Dikkatle onun nefes seslerini dinlemeye çalıştı. Kulağını kapıya dayayıp nefesini tuttu. Bu kadar mı çaresizdi Louis.
Yorgun ve kırık. Nefes alışlarından anlayabiliyorum. Titrek, yavaş ve düzensiz nefes alıyor.
Sadece bir kaç saat önce gözlerine bakmıştı. Sadece bir kaç saat önce onunla konuşmuş, tartışmış ve utanmasına sebep olmuştu. Şimdiyse aynı evde olduklarını hissetmek yetmemeye başlamıştı. Daha fazla onunla vakit geçirmek istiyordu. İç çekip kapalı gözlerini açtı.
Harry nedense ağlamayı kesmişti. Onu ne durdurmuştu anlayamadı Louis. Belki de uyumuştu. Nefes alamadığını ve genzinin yandığını fark ettiğinde oflayarak kapıya yaslandı. Fısıltısı ise kendisinin bile duymadığı bir seviyede boş evde belirsiz küçük bir yankı yapmıştı.
"Biz ayrıyken diğer yarımı özlüyorum."
Kendisini yıkılmış hissediyordu üstelik kendisi yıkmıştı.
Sırtını yaslamışken kapıya, gözlerini yumdu. Saniyeler sonra birden kendisini yerde otururken bulsa da buna pek şaşırmadı.
Bacaklarını kendisine çekip dizlerinden destek alarak kollarını uzattı. Alt dudağını ise konuşmamak için zorla ısırıyordu. Bu sırada fark etmeden kafasını yavaşça kapıya vurmaya başlamıştı.
Ne diye onun için üzülüyor ki! O kadar önemli biri değil o adam, hayır.
Çok geçmeden dudaklarını ısırmayı da kesip sessizce küfretmeye başladı. Bunu umursamadı. Onu duymasını veya birazdan bağırabilecek olmasını, hiçbirini umursamadı.
Onun dağılmış saçlarını ve kızarmış yeşil gözlerini hayal etti sadece. Eh bununla eş zamanlı olarak da elinde olmadan sırıtmıştıda. Ağlaması veya harap olması bile onu mükemmel yapıyordu. Louis onun her haline aşıktı sonuçta. Durumunun saçmalığını düşünüp çok geçmeden sinirden gülmeye başladı ve dayanamayıp ayağa kalktı.
"Amma delirdim."
Küçük bir kıkırtı çıktı ağzından sonra da odasına yönelirken sarhoş gibi davrandığı için kendisine yine güldü.
"Ah bu deli ve aşık adamı rahat bırakırlar mı bir gün?"
Başını hayır anlamında sallayarak odaya girdiğinde kapıyı kapatıp direkt üzerinde ne varsa çıkardı.
Uyumazsa yeni güne şizofreni şikayeti ile başlayacaktı.
Kıyafetleri kendi yatağının üzerine özensizce atıp elleriyle saçlarını karıştırdı. Başı ağrıyordu ve artık eşinin yokluğu tahammül edemeyeceği bir boyuta ulaşmıştı. Kalbinin ağırlığını ruhu taşıyamaz hale gelmiş onu yüz üstü bırakmaya yelteniyordu. Sıkışıp kalmış hissetmemek elde değildi bu durumda.
Banyoya girerken üşüse de bu sıkışmışlıkta hissettiği bir şey değildi üşümek.
Harry ve kendisinin bunca zaman kaldığı odada şuan sadece Harry kalıyordu ve kendisi de Liam ile kalıyor, Zayn'ın yerine yatıyordu.
Gerçi onun yatağına yatmak istemediği için Liam ile yer değiştirmişti.
Nıall da aslen çocuk odası olan odada tek kalıyordu ve odasına girmek mümkün bile değildi. Kıyafetleri dolap hariç her yerdeydi çünkü. Louis iyiki Liam ile kalıyordu, haline dua etti.
O duşa girip düşündüğü gibi kaynar denebilecek suya kendisini atmışken tüm kasları gevşemiş aynı zamanda uyarılmıştı. Küvete tamamen yatıp suyun altında sessizliği hissederken gözlerini açtı.
Banyonun tavanı ona çok uzak gelmişti bir an. Kendisini derin bir suda gibi hissetti. Asla yüzeye varamayacak kadar derin... Oysa elini uzatsa sudan çıkardı. Nefessiz kaldığında da mecbur doğrulup kafasını sudan çıkarttı. Sonra da arkasına yaslanıp başını geriye attı.
Bir hata yapmıştı sadece hatalar affedilmek içindir. Harry'si onu affeder miydi?
Tepesindeki vitrinde parlayan jiletleri görmesiyle Louis dudaklarını dişledi ve gözünü yumdu.
Hala özgür olduğum tek başlık ölüm.
Çok onursuzcaydı asla kendisine zarar vermezdi. Keşke Harry de öyle düşünseydi çünkü biliyordu ki onu bir iki kere kollarını çizerken yakalamıştı.
Tam da bunu düşünürken jiletlerden birisinde göze çarpan kan ile tamamen doğrulması bir oldu.
Bu eve geleli çok olmuyordu ve Liam'ın hiç bir yerinde çizik görmemişti Louis. Üstelik Liam evin banyosunu kullanırdı daha çok, buraya girmezdi bile. Louis henüz tıraş olmadığı ve dişlerini de evin banyosunda fırçaladığı için fark etmemişti ama şuan tesadüfi bir şekilde görüyordu. Oradaydı işte!
Kanın, odanın ve yatağın eski sahibine ait olduğunu anlaması uzun sürmedi. Böylece Louis sinirle tekrar kendisini suyun içine attı.
Buraya en son geçen yıl turda geldik o zaman yapmış olmalı.
Sinirine hakim olamayıp suda çığlık atmaya çalıştı ve nefesi yine tükenince hemen sudan çıktı.
"Neden görmedim ki neden?!"
Tamamen kalkıp duşa kabine attı kendisini. Yine sıcak suyu açmıştı ve başından aşağıya boca ederken dişlerini sıkıyordu.
"Aptal herif, kim bilir ne yaptı kendisine."
O an aslında anladı ki Zayn salağını affetmesi için o yamuk sırıtışını yapıp ona sarılması yeterliydi. Onun ne kadar çökmüş ve yorgun olduğunu biliyordu elbette. Salak arkadaşı çok kötüydü son zamanlarda. Louis ona gruptan ayrıldığı için kızmamıştı. Sadece kendisini değiştirme saçmalığına dayanamıyordu.
Sende saçmalıyorsun ve Nıall buna dayanamıyor.
Tanrıya şükür Nıall'ın kafası Larry ile bozuktu ve çok üstüne gelmiyordu.
Havluyla kurulanıp odaya geçtiğinde altına sadece çamaşır ve şort geçirdi. Yataktaki kıyafetleri ise umursamadan yere attı. Sonra da kendisini sırt üstü yatağa bıraktı.
Uyumazsa gerçekten kalkıp Harry'nin odasına giderek onu bir güzel pataklayabilirdi. Bu yüzden düşünmeyi keserek annesinin söylediklerini tekrar etti kendisine.
Bu hayat küs kalmak için fazla kısa.
.
.
.
.
Belki bir tane. Veya iki tane. Kesinlikle bir kaç pakete ihtiyacı vardı. Biraz yürüyüşte fena olmazdı hem.
Hazırlanıp dışarı çıktığında gece olmasından memnundu. Saçlarının yeni şekli için düşünürken yoldan geçen insanlara bakıyor aileleri gördükçe iç çekiyordu.
Tek aile şansını da yok ederken kahve içtiği için bu konuda düşünmek gibi bir hataya düşmedi. Sadece önüne çıkan ilk markete girdi.
İçeride koşturan bir kız çocuğu arkasından koşan bir adam önünden hızla geçerken Zayn reyonlar arasında gezinmeye başladı. Aslında bir paket çikolata fena olmaz diye düşünürken sanırım girişte eline aldığı sepeti baya doldurmuştu.
Gülümseyip biraz daha reyonlar arasında gezinmeye devam etti. Buraya ait hissetmiyordu, kendisini burası için fazlalık görmeye başlamıştı. Oysa sadece bir marketti üzerinde düşünmeye gerek bile yoktu.
Dayanamayıp kasaya gitti ve aldıklarını görevli kızın önüne yığdı. Eline verilen poşetle alakasız bir şekilde sabah sosyal medyada okudukları aklına geldi. Bundan nefret etse de insanlar üzerinde bıraktığı izlenime alışmıştı.
Nişanlısını telefonla sebepsizce terk eden duygusuz ama yakışıklı piç kurusu olmak istemiyordu. Zaten değildi ama üzerine yağan hakaretler yinede çok ağırdı.
Yapayalnızdı Zayn, elindeki tek değeri onu dinleyen ve halinden anlayan insanlardı artık. O yüzden elinden gelen en iyi işe yani şarkı işine sıkıca asılmıştı.
Yapabildiği ve yapabileceği en fazla çalışmayı yaptı ve bir albüm elde etti. Bir iki yıl önce nefret ettiği şeyin ise aslında kariyeri için ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Promo yapmak zorundaydı. Bu sefer isteyerek yapacaktı ve her ne kadar berbat şeyler yapabilecek olsa da bunu işi için yapıyordu.
Kasiyer kız kısık gözlerle Zayn'ı süzerken Zayn ücreti ödeyip marketten resmen uçarak çıktı. Kız onu tanımamıştı ve Zayn cidden bunun için dua etmişti.
Sırtındaki çantaya poşeti koyarken içinden aldığı çikolatalardan birisini aldı. Hadi ama Zayn'ın hayatta en sevdiği şey çikolata ve çikolatalı her şeydi. Bu minik ayrıntıyı kendisine saklasa da bilen biliyordu.
Paketi açarken ara sokaklara girip hatırladığı kadarıyla sahile yürüdü. Şuan kalabalıktı büyük ihtimalle ama sahile de gidemeyecekse nasıl rahatlayabilirdi ki!
Telefonunu biraz müzik için cebinden çıkartırken aklı Harry'e kaydı. Akşamdan beri arıyordu ama ulaşamıyordu bir türlü.
Umarım planı unutmadın Bayan Tomlinson.
Sırıtırken bir umutla tekrar onu aradı. Çaldı çaldı ve çaldı. Açmamıştı ve Zayn onu çağrı müziğini sevdiği için açmamış olma ihtimali ile tekrar aradı.
Ne yazık ki ulaşamıyordu ve ondan haber almanın diğer ve tek yolu Liam'dı. Bilin bakalım kim onu aramaya çekiniyor.
Bunu aşması gerekiyordu biliyordu ama garip hissediyordu. Sokağın ortasında durup heyecanla kaldırma oturdu. Liam'ı arayacaktı evet.
Ya yanlış anlarsa? Telefondan onun numarasını bulduğunda durup düşünmeye başladı ama sonra her şeyi boş verip aradı. Ne olacaktı ki altı üstü Harry'i soracaktı.
Daha fazla düşünmedi ve hemen telefonu kulağına tuttu.
Dişlerini ısırırken çağrı cevaplanmış kulaklarını gevşek ağızlı bir Nıall Horan sesi doldurmuştu.
"Elbette eski sevgili olmamız birbirimizi arayıp, görüşüp, yiyişmeyeceğimiz anlamına gelmiyor bebeğim."
Şaşırmış mıydı? Evet. Ya o iması da neydi!! Gözlerini devirdi ve acaba Liam nerdeydi de bunu Nıall açabilmişti.
TANRIM! Ya Louis açsaydı!
"Sana da merhaba Nıall."
Çakma sarışının sırıtışını hissediyordu Zayn. Ama ona istediğini vermeyecekti.
Hattın öbür ucunda beliren hareketlilik dikkat dağıtacak türdendi.
"Ne oluyor Nıall?"
Liam'ın sesini duydu ve Nıall. Sanırım biri kaçıyor öbürü kovalıyordu.
"Kusura bakma sevgilinin telefonuna ben cevap verdim ama merakımı mazur gör ayrıldınız sanıyordum."
Oflayarak kaldırma iyice yayıldığı sırada bir iki kişi sokaktan geçiyordu ve ona garip bakışlar gönderiyordu. Eh Zayn'ın taktığı söylenemez. Ne yani oflamak da mı yasak!?
" Yohahahhahahaw he he! Ben de Hoylorcuydum zaten!"
Zayn telefonu dizlerinin üstüne koyup hoparlörü açtı. Sonra da çantasından yeni bir çikolata çıkarttı. Bunlar cevap verene kadaar.
Tüm poşeti yemesem bari.
Kendisini ilginç bir şekilde fazlalık gibi hissetmediği bir an yaşıyordu. Bunun aitlikle ilgili olduğunun farkındaydı. O buraya aitti.
Sessizce onları dinleyerek çikolatasını yedi ve arada gülmesini tutamadı mesela az önce. Nıall düşmüştü büyük ihtimalle Liam da öyle ve telefon şuan yerdeydi. İkisi ise kavga ediyordu.
Aslında Nıall, Liam'a laf sokuyordu Liam sinirleniyordu.
Sinirlenince çok huysuz oluyordu artık tüm hafta atışırdı Nıall'la.
Yaklaşık 3 dakika sonra Zayn çikolatasını bitirmiş Liam telefonu alamadığı için Nıall hoparlöre vermişti.
"Zaynaşkısı orda mısın?"
Herif cidden alay ediyordu. Yahu bir yıldır konuşmuyorlardı ama sanki iki saat olmuş gibi davranıyordu. İnsan bir selam verir, hal hatır sorar. Gülümsemeden edemedi bu hallerine.
Üçüde farklı tepkiler vermişti ona. Harry kızmıştı, Liam ağlamıştı, Nıall alay ediyordu...
Ya Louis...
Dene de gör diyen iç sesinin iması daha çok "Dayak mı yemek istiyorsun?" der gibiydi.
"Malesef burdayım."
Nıall gülmeyi kesip merak ve heyecanla bağırınca Zayn kahkaha atmıştı.
"Beni özlemedin mi Zayn! BEN SENİ ÖZLEDİM! Bunlar beni hep yalnız bırakıyor zaten, şikayetçiyim."
Sırt üstü kaldırma yatıp telefonu tekrar kulağına götürdü ve hoparlörü kapadı.
"Seni özlememek elde değil Naıll."
Kulağa gelen sahte ağlama sesleri ile aslında sandığından daha fazla onları özlediğini anladı.
Louis, Louis orda mı? o nerde!?
"Gözlerim yaşardı inan ama sonra özlem gideririz hadi yaladım bayy."
Telefon Liam'a gidiyor olsa gerekti ama söylenmeden edemedi. Yalamak da neydi ya.
"Şapşal."
Liam'ın iç çekişi ve oflayıp Niall'dan uzaklaşma çabaları sonucu Zayn sonunda aklındakileri sıraladı.
" Liam üzgünüm ama Harry için endişeleniyorum arıyorum açmıyor sanırım sizinle de değil nerde?"
Liam onun sorusuna gülüp sahte bir düşünme edasıyla konuştu.
"Hmm belkide Louis ve onu grup evinde bırakıp Nıall ile bizim eve gelmişizdir."
Zayn duydukları ile yattığı yerden doğruldu. Cidden mi!!
O ikisini aynı evde mi bırakmışlardı?
Heyecanına yenik düşüp kafasında bir şeyler kurmaya başladı. Harry eğer onu iyi dinlediyse onun için harika bir fırsatı bu.
" Yani..Cidden mi!? Tanrım. Eh şey peki Nıall o -"
Liam onun ne diyeceğini anlayınca lafını bölmekte tereddüt etmedi.
"Ona anlattım Zayn, uygun an falan dediniz bu gayet uygundu. Ama kendisi senin Larry planlarına sardı bil istedim."
Zayn gülmeden edemedi. Meydan okuma olarak görüyordu bunu. İlk kim barıştırırsa o kazanır.
"Benim stratejimi asla anlayamaz."
"Asla, Harry'nin şuan kafası yerindeyse akıllıca kullanabilir bu anı."
Ne demek kafası yerindeyse? Ne olabilirdi ki bir şey mi olmuştu?
"Nasıl yani?"
Liam, Niall'ın planının işlediğini biliyordu ve ikilinin arasını bozduğunun farkındaydı.
"Xander ve Harry bu sefer ayrıldılar da sinirlenmiş olabilir...hatta sinirlenmeyi bırak kafayı yemiştir. 3 ayda iki kere ayrıldı. Harry için kırmızı alarm."
Cidden mi? Nıall baya iyi gidiyordu. Harry akıllıca davransın diye dua etmeye başladı Zayn. Gerçekten güzel bir fırsatı. Tek yapması gereken Louis'e "Sen lazımsın." mesajı verebilmek. O kadar zor olmasa gerek? Gerisi kolaydı.
"Vay be, sarı kafaya bak o herifi atlattıysa Louis yaşadı. Ben evlenme teklifi eder diye düşünüyordum."
Şuan bulunduğu garip ortam cidden az rastlanır türdendi.
Eski sevgilisiyle, eski en yakın arkadaşının ilişkisi hakkında konuşuyordu???
Daha gariplerini yaşadım. Nişanlım ve sevgilimle aynı odada olmak gibi.
Ve dur daha garibi!
Eski sevgilisinin gülüşüne hala düşüyordu.
"Ihm sen-sen nasılsın?"
Aptal Zayn! Eliyle ağzına vurdu hemen. Salak sanki dün terk etmemiş gibi bir de hak hatır soruyordu.
Liam biraz duraksayıp öldürdü sonra da ah sanırım MÜKEMMEL hissediyordu.
"Aslında... garip hissediyorum. İyi veya kötü değil."
"B-bende."
Ne mal bir insansın sen Zayn adam akıllı konuş!
"Ah her neyse şey biz yani sen ve ben konuşmaya devem ederiz öyle değil mi yani sorun olur mu?"
Kalbi deli gibi atıyordu ne yaptığını da bilmiyordu sadece konuşsalar olmaz mıydı? Liam kızar mıydı yoksa?
Ama Zayn, Liam ile o Kalifornıya'dayken konuştuktan sonra garip bir şekilde iyi hissediyordu.
Bunu o yapmıştı Zayn'e. Daha iyisini de yapabilirdi biliyordu. Zayn bağımlı bir keşin tekiydi biliyordu bu konu Liam içinde geçerliydi. Aptal gibi döneklik ediyordu işte.
"Dayanamıyordu" dayanamadığı buydu. Liam'a, uyuşturucuya veya arkadaşlara bağımlı olmaya dayanamıyordu. Bağımsız olmak istemişti sadece.
Oysa iyi olmak yerine daha da batıyordu her seferinde.
O bağımlıydı.
"Ah hayır sorun değil... Biz şeyiz ıhm neyiz?"
Ah başa dönüyoruz.
Zayn oynu başa sardığını fark etmişti. Ama kızıp oynu kapatmadı.
Tekrar oynayacaktı.
"Arkadaş."
"Arkadaş."
Ve lanet olası atmosferi bozan tek şey odadan gelen ve Niall'a ait olan kahkahaydı.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top