05


Geç oldu ama ormanda İnternet bulmak cidden zor!

Her neyse @dolu_n_ay 'a ithaf ediyorum haberi bile yok ama canım ona ithaf etmek istedi banane!

Bu sefer kendimi frenledim az yazdım haha alın. 💁‍♀️

Az anlayışım bu anlayın dostlar.

2800 🙆‍♀️

.
.
.
.

1 HAFTA SONRA

Evden dışarı taşan sesler eşliğinde beyaz arabada sert Türk kahvesi içen James ve Nıall kibarca fincanlarını birbirlerine kaldırdılar.

"Sesi duyuyorsun değil mi aziz dostum." dedi Nıall huzurla ve James de aynı huzurla cevap verdi. "Bu aşkın ve zaferin sesi."

Bu sırada onların içinde olduğu araba yolun kenarındaydı ve dikkat çekmesin diye beyaz arabada olmalarına rağmen fazla beyaz elbette fazla göze çarpıyordu.

Ve evet evden kavga eşliğinde çıkan Harry de arabayı fark etmişti ama ona vakit ayıracak değildi ya.

"NEREYE GİTTİĞİNİ SANIYORSUN!"

"AA PARDON EVİME GİTMEK İÇİNDE İZİN ALMAM GEREKİYOR SANIRIM!"

"İNANDIRACAKSA NEDEN OLMASIN?"

"SENİ PİSLİK!"

Arkasına bakmadan o evden ve adamdan uzaklaşırken Harry kesinlikle sinir krizi geçirmek üzereydi.

James ve Nıall gözlüklerini taktılar sonra da bardaklarını pencereden çöpe attılar. - dostum zenginler? - "Burda iş tamam şimdi sıra sende James."

James direksiyonun önündeki telefonunu aldı özenle Twitter hesabına girdi ve itinayla görselleri taradı sonra da atması gereken resmi seçip etiketlemeyi yaptı.

(Y/N: hani şu Xander'ın bir daha ortaya çıkmamasından önce James'in paylaştığı 2012 de çekilen foti var ya. Öpüşüyorlar hani Harry, James'in kucağında fln? O foti ve heri onu beğenio ya hani neyse amma uzun oldu bilirsiniz işte ya of.)

"Tamamdır."

"Oooooh ne güzel. Hadi gidelim işlem tamam."

İkili arabayla yolda kendi kendine bağıran ve onları fark etmeyen Harry'nin yanından geçip gittiler.

Tam 3 gündür Londra'daydılar. İlk LKT toplantısının üstüne bir hafta geçmişti ve durumlar haliyle gelişip garipleşmişti.

Mesela neden bilinmez Harry ve Liam aynı saatlerde ortadan kaybolmaya başlamışlardı, ayrıca Louis sürekli annesinin ve kardeşlerinin yanındaydı. Eve gelmiyordu bile ama bu süreçte gittikçe iyi oluyordu. Arkadaş olarak da Liam şuan ona fazlasıyla yetiyordu. Nıall ise planları ve Harry ile kafayı bozmuştu. Tabii Louis'ın bundan haberi yoktu sadece Nıall'ın onu kıskandırma çabalarına gülüyordu o kadar. Harry'e gelince o Louis'ynin tam tersi istikametteydi. Kavga etmekten veya düşünmekten yemek yemeye vakti bile yoktu. Louis, bu konuda her ne kadar umursamaz davransa da kavga işinden fena hoşlandığı belliydi.

Hoşlanmadığı ve iki gün ortadan kaybolmasının sebebi ise LKT'nin ilk planın işe yaramamasıydı. Ne yazık ki Nıck konusunda kavga çıkartsalar da rakipleri kolay lokma olmadığını Harry'e kendini affettirerek ispatlamıştı. Üstelik sanki bir şeyler sezmiş gibi konserden sonra Louis'ın gözlerine bakarak Harry'i uzun uzun öpmüştü. İşte Louis'ynin hoşlanmadığı şey.

Suçlu Louis değildi hatta haberi bile yoktu dönen dolaplardan. Ama kabak başına patlamıştı. Eh neden Nıall'dan veya James'den şüphelensin ki adam. Koskoca eski sevgilisi varken ve hala Harry'ı seviyorken?

Gerçi Niall'a da pis bakışlar atıyordu arada. "Belkide konserde Harry'e çok yakın olduğum içindir" demiş. İnatla Harryle göt göte olmuştu çakma sarışın. Yani Louis kendisi için bir savaş sandığı kıskanma işinde asıl hedef Xander'dı.

Ama LKT'nin hakkını yememek gerek! İlk plan tutmasa da ikinci toplantıda alınan kararla Louis'i de LKT üyesi yapmaya karar vermişlerdi.

Hatta bugünkü başarılarının sebebi ise kendileri ikna etmeye kalmadan Londra'ya geldikleri gün gidip Johannah'a sarılarak ağlayan Louis'ydi.

Ah evet! İki gün önce Louis LKT üyesi olmuştu. İlk başta saçma bulsa da çaresizdi çocuk.

Bunlara kaldığıma göre...

Nıck meselesini onların kurduğunu öğrendiğinde gerçekten hayran kalmıştı. Annesini ve kardeşini de işin içinde gördüğümde ise baya şaşırmıştı. Hadi ama Lott neyse de, Jay?

Şuan ise işler iyiye gidiyordu. Hatta garip bir şekilde baya iyi. Mesela bu gün?

Olay şöyle gelişiyor:

Dün yeni plan gereği Louis bir güzel hasta edilmişti.

Hemde normalde onu iyileştiren Johannah tarafından. Kadın bulduğu tüm buzları yedirmişti Louis'e, sonra da beş kilometreye denk gelecek şekilde koşu bandında koşturup klimanın altında 2 saat beklemişti. Bir de oğlunu en çok hasta eden şeyi yani betona oturma işini yaptırıp evde çorapsız gezdirmişti. Zaten mevsim geçisi Louis için gelenek halindeki hastalık biraz erken gelmişti.

Yani sonuç Louis hasta ve Harry asla Xander'a söz verdiği şekilde onunla konuşmuyor ona yaklaşmıyor değildi.

Hadi ama Louis hastaydı onu mu düşünmüştü sanki!

Peki kim sevgilisinin, eski sevgilisine bu kadar düşkün olmasına müsaade ederdi? Xander değil o kesin.

Bu yüzden Louis'i hasta etmişlerdi. Çünkü Harry tüm gece Louis'ın başında beklemişti. Hemde o akşam Xander'a söz vermişken.

Sabaha karşı ise Louis kendine gelmesiyle plan gereği Harry'e teşekkür bile etmemiş hatta görmezden gelip hastaneye gitmişti. Eh böylece Harry sinirli bir şekilde ancak öğlene "sevgilisinin" yanına gitmişti.

İki sinirli insan bir araya gelince de :

Bum.

"Bari kapıya dayanamasa."

James ihtimalleri değerlendiriyordu. Bu olaydan sonra o herifin Harry'e ulaşamaması lazımdı. Çünkü işin Larry kısmına acilen geçiş yapılacaktı bir de o herifle uğraşamazlardı.

"Kapıyı değiştiririz?"

Tabii ya koskoca Londra'daydılar. Ve evden çok bir şey yoktu.

.
.
.
.

"Sana uyan kafama kuşlar sıçsın Harry."

Liam olabildiğince sessizce söylenip bulaşıkları yıkama işine devam etti. Şuan Zayn'ın evindeydi ve evet ikisi tekti.

Mükemmel.

Harry onu çağırmış üçlü buluşma istemişti ve evet bundan Zayn'ın bile haberi yoktu. Pekala ikisi de onun ne yaptığını çabuk anlamış ortam ışık hızıyla gergin bir hal almıştı.

Gerçi hep gergindi.

Yine de Liam omuz silkip kanepeden kalkarak depresyonu hücreleriyle ve eviyle yaşayan eski sevgilisin kendisi gibi depresyon yaşayan evini düzenlemeye koyulmuştu.

Zayn de temizlik olursa bir haftadır yarattığı depresif atmosfer gidecek diye - Liam sebebinin bu olduğuna emindi.- somurtup onu engellemeye çalışmıştı.

Sonuç olarak Liam bulaşık yıkıyor Zayn de ne olduğunu anlamasa da evi süpürüyordu.

Az önce temizlik istemeyen o değil miydi??

Liam'ın nasılda istediğini ona yaptırdığını fark edince istemsizce gerildi. İş temizlik değildi bu adam cidden Zayn'e ne isterse yaptırabilirdi.

Buna ayılarak elindeki makinanın sapını bir köşeye atıp hızla kapatma düğmesine basarak sesi kesti.

"Ben neden temizlik yapıyorum! Bunu istemiyorum bile?"

Liam mutfakta o duymayacak şekilde iç çekip göz devirdi. Kendisi başlamıştı ne söyleniyordu. "Tamam Zayn istemiyorsan yapma ben tek yaparım!"

İşte yine oluyordu.

Zayn düşünmeden tekrar süpürgeye tutunup ev işine döndü. Bu sırada Liam sırtımıştı.

"Pek de değişmemişsin beyefendi. Hala anne taktiğine düştüğüne göre?"

Birde hala O Konuşmayı yapmamışlardı ve bunun nasıl olacağını bilmiyordu. Belkide bunu yapmaları gerekmiyordu artık.

Ayrıldık bitti.

İşte bu kadardı. Konuşmaya gerek var mıydı? Veda bile edilmemiş olmak o kadar koyuyor muydu artık? Peki sonuna kadar güvendiği insandan kazık yeme işini aşmış mıydı?

Liam işin başında eş cinsel falan değildi, hayır bisex falan da değildi. Sadece 2009 yılında bile değişik bakışlarının farkında olduğu Zayn. Nihayet 2012 de durumu zorla diliyle ikrar ettiği için Liam korka korka ona bir şans vermişti. Hadi ama onlar Harry ve Louis değildi. Liam, Zayn'e aşık bile hissetmiyordu?

Hatta tam tersine sevgili meselelerinde onun tam bir baş belası olduğunu düşünüyordu. Sorun tam buda değildi sorun zaten bir kere terk edilmiş olmasıydı bir kez daha olursa bu hem kendisi hem grup için iyi olmazdı.

Yinede ona güvenmişti. Şimdi düşündüğü ise "Acaba grubun iyiliği için mi benimle olmaya devam etti ve ben ona çok mu bağlandım."

Dayanamadığı bu muydu?

Aptal aptal düşünürken bulaşıkları bitirmişti bile ve anlaşılan Zayn de evi süpürmeyi bitirmiş olsa gerek ses gelmiyordu.

Ellerini kurutup odaya döndüğünde onu orta sehpada oturmuş boş boş halıya bakarken buldu Liam.

"Hey, Kahve ister misin?"

Zayn irkilip ona baktığında ne olduğunu bilmeden başıyla onaylamış sonra neye tamam dediğini kaçırdığını fark etmişti.

"Liam, konuşalım."

Cevap vermese de Liam mutfaktan onu net duymuştu. Ve ne yani az önce o da mı bu meseleyi düşünüyordu?

Hazır kahveyi bulaşıktan önce ısıtmaya başladığı suyla karıştırıp kupaları alarak odaya giderken sanki içebileceklermiş gibi bir de kahve getirmesine gülesi gelmişti Liam'ın.

İçmeyeceğini bildiğinden onun kupasını masaya yani yanına koyup yanında kalan kanepeye oturdu.

"Zayn bak bunu yapmak zorunda değilsin anlıyorum tamam mı -"

Zayn kaşlarını çatıp bedenini ona çevirdi. Dizleri ve dirseklerini buluşturup ellerini birbirine kenetlendi sonra Liam'ın yüzüne ciddi oranda eğildi. Ciddi görünmek istiyordu.

"Hayır anlamıyorsun. Sadece dinle."

Liam kahvesini masaya koyup arkasına yaslandı. Bu günün geleceğini biliyordu kafasında bir sürü taslağı vardı. Her gece bu anı hayal etmiş türlü konuşmalar yapmıştı. Ama şimdi dinleyecekti.

"Kim bilir neler kurdun kafanda. Ama inan hiç birisi doğru değil Liam. Sadece ruhum hastaydı ve iyileşmesi için rahat olamam gerekiyordu, bu süreçte sizle olsaydım sürekli kavga edecektik çünkü ciddiyim kavga aranıyordum. Kıracaktım sizi, ben belki yanlış yaptım bilmiyorum henüz ama.. Hiç bir kötü niyetim olmadı. Hiçbirinize karşı düşüncelerim değişmedi sadece ben...bazı şeyleri değiştirdim.

Tamam pek farklı bir şey yok gibi geliyor olabilir ama düşüncelerim değişti. Mantık anlayışım ve aşk anlayışım. Aşk fedakarlık gerektirir Liam anlıyorsun değil mi?

Sana hala aşık olduğumu açıkça itiraf ediyorum. Ama - "

Liam söylediklerini dinlerken öylesine şaşırmıştı ki Zayn'ın sözünü kestiğini fark etmeden sessizce konuştu.

" Aşık olmak illa o kişiyle olmak demek değil."

Bunu Harry söylemişti ona. Öyleydi.

Zayn ona bakıyordu üzerindeki bakışları hissediyordu ama gözünü kıpırdatacak hali yoktu şuan.

"Anlıyorum Zayn. İnsan bir kez aşık olur ama pek çok kez hoşlanabilir. Atlatabilirim. Umarım sen iyi olursun. Hala arkandayım her zaman seni destekliyorum biliyorsun. Biz sadece sevgili olmayı bıraktık o kadar."

Dudaklarından dökülen kelimelerden sonra Liam gözlerini ela gözlere çevirdi. Bu gözlerde pek çok şeye tanık olmuştu Liam. Ama şuan anlayamadığı bir bakışmanın içindeydi. Belki de son kez bakıyordu ona.

Birlikte büyümüşlerdi her ilki birlikte yaşamışlardı. Zayn, Liam'ın ilk arkadaşı olmuş; Liam, Zayn'ın ilk aşkı olmuştu bu listenin uzun olduğunu biliyorlardı. Üstelik hala birbirlerini sevmeleri görüşüp konuşmasalar da birbirlerinin akıllarında daima olacaklarının bir habercisiydi.

Bir gün ilişkilerinin biteceğini asla bilemezlerdi. Ama ikisi de aşkları konusunda hemfikirlerdi en azından.

Liam, Zayn'e ne zaman aşık olduğunu hatırlamaya çalıştı, bu garipti aslında. Kendisi ilk başlarda kesinlikle Zayn gibi değildi hatta o kadar zor başlamıştı ki bu ilişki daha ikinci haftada kavga etmeye başlamışlardı. Bu kavga işinin monoton bir hal alması yanı sıra Liam onun sevgisine karşı afallamıştı. Ama fark etmeden bir gece kendisini artık onsuz yapamaz bulmuştu ve bunun ilgiyle alakalı olduğunu düşünse de yıl 2013 olduğunda her şey farklıydı.

Şuan da bir yıl önce çoktan bitmiş bir ilişkinin hala bir şansı olduğunu düşünmek Zayn için saçmaydı. Yinede doğru mu yapmıştı veda etmeyi seçerek bilmiyordu. Bunu zamanla anlayacaktı. Ama Liam'ın gittiğini ancak kapı kapanınca fark etmesi ona farklı bir şey çağrıştırıyordu.

Gittiğini bile ancak kapı sesiyle anlıyordu ki şuan sadece evden gitmemişti.

.
.
.
.

"Sakin ol altı üstü zaten evli olduğun eşini tavlamaya çalışacaksın!"

Louis kendi kendine konuşurken planın Xander' dan sonra ki aşaması hakkında düşünüyordu. Ama düşüncesinden heyecanlandığı plana güvenmediğine karar verdi.

Sadece düşünüyordum ve sigaram ağzımda bitti ne yani sigara içmeyi de mi unuttum?

Kanepeye sırt üstü yatıp sigaradan kalan çöpü de halıya attı.

Evet evet zengindi yeni halı da alabilirdi.

Ya da Liam temizlemeye de bilirdi.

Bu daha olasıydı çünkü götünü yırtıp kazandığı o parayı halıya falan vermezdi. Üstelik evin tapusu Nıall'ın üzerindeyken.

Kendi alsın yediği parama saysın.

Koluyla gözlerini kapatırken bir elini kanepeden sarkıttı. Ondan ayrılırken ne düşünmüştü ki? Sanki dayanabilecek gibi.

Haline göz devirmek için kolunu kaldırdı ve yeni sigara ihtiyacı ile kanepede oturur pozisyona geri dönüş yaptı.

Masadaki onca izmarit onun değildi kim bu kadar içmişti ki ondan başka?

"Liam. Seni piç benimle mi yarışıyorsun." Louis kendi paketinin yine bittiğini fark edip homurdansa da sonra masadaki poşette gözüne çarpan kırık dala razı olup onu aldı. Yine masadaki çakmakla sigarayı işe yarar hale getirdi.

"Neden sürekli bitip duruyorsun! Kısa kalın seviyorum ama böyle devam edersen senden kurtulmam gerekecek!"

Sigarasının kutusunu odada bir köşeye atıp elindeki dalı dudaklarına götürdü.

Ama içine çektiği an dumanda hissettiği şeyle anında ayağa kalktı ve sigarayı masaya bastırıp söndürdü.

"S***r...s***r Liam s***r s***r sen naptın gerizekalı."

Ayağa kalkıp dönen başına rağmen tanıdık kokudan kurtulmak için küçük balkona attı kendisini.

İçine çektiği şey onu etkilemeye başlamıştı ve tanrıya şükür Louis sadece bir kez içine çekmişti.

Alt dudağını ısırırken hissettiği uyuşukluk yüzünden tıslayarak ellerini korkuluklara attı.

Liam'ın bir poşet esrar almasına mı yansın yoksa az önce kendisinin almasına mı bilmedi. Yinede küfür ederek başını kaldırıp balkondan aşağıya baktı.

Eski apartman onların ilk aldığı daireydi ve cidden eskiydi. Tapuyu ise ağladığı için Nıall üzerine yapmışlardı.

Aptal sarışın.

Yine de, bu evde yapmadıkları şey kalmamıştı. Resmen ergenlikleri sinmişti eve.

Şuan lüks olmayan mahallede hemen onların oturduğu apartmanın kaldırımında oturan beş ergnenin gülme sesi yankılanıyordu ve Louis buna sinir olmuştu.

Gençlik ne halde! Burda başım dönüyor, insan bir düşünür bu eski mahallede hasta bir yaşlı adam var mı diye.

Düşündüğü şeyin saçmalığını fark edip gevşek gevşek gülmeye başlarken kesinlikle kendinde değildi.

"Ah evet ben o yaştayken kesinlikle bunlara takılıp ağlıyordum."

Aslında o yaşlarda yaptıklarını hatırlarken arkasını dönüp sırtını balkon korkuluklarına yaslamış, sonra da gözlerini yumup başını kaldırarak balkon tavanına bakmak için gözlerini tekrar aralamıştı.

Keşke yeniden 18 olsam ve yeniden o konsere gitsem.

Saat altı sularıydı ve kısalan günlerle birlikte şuan hava da kararmıştı.

Saat erkendi evet ama herkesin işten çıkış saati olduğundan trafik tıkanmış sekiz katlı apartmanın yedinci katında olan Louis en azından bu seslerle biraz ayılmıştı.

Ayaklarını kaydırıp yere otururken avuç içiyle alnına vurdu. Aptalca sırıtmaya başlarken kendisi de sebebini bilmiyordu.

Ya da biliyordu.

Kulağına çarpan hırçın sesi dinlerken açmaya çalıştığı kapıyı sinirden açamadığını anlamıştı.

Elleri titriyor ve saçları önüne geliyor. Bir de buna sinirlenip söylenirken anahtarı yanlış yöne çeviriyor.

Aklına gelen manzarayla daha da sırıtırken Harry kapıyı açıp çalan telefonu içeriye fırlatmıştı.

"SEN KENDİNİ NE SANIYORSUN DA KENDİNİ ONUNLA KIYASLIYORSUN KENDİNİ BİLMEZ AKILSIZ!"

Harry hakaret etmemeye ve küfür etmemeye özenerek sinirini atmaya çalışıyordu ama bunu yapamıyordu.

Yere çarpan telefon şiddete rağmen çalmaya devam ederken Harry telefonla kavga ederek zavallı telefonu koşarak tuvalete atmıştı.

Eveeet zenginler bırakın da bunu yaşasınlar.

"İSTEDİĞİN KADAR ARAYABİLİRSİN ŞİMDİ APTAL HERİF!"

Genç adam saçlarını geriye yatırıp tuvaletten çıktı bir süre burnuna gelen kokuyu anlamasa da sonra odaya gidip orta sehpayı görünce gözlerini irileştirdi. Ah bir de açık balkon kapısından görünen kafası uçmuş bedeni fark etmesiyle tanrıyı anmadan edemedi.

Louis balkonun duvarına yaslamış histerik bir şekilde ona sırıtırken Harry aklına gelen ihtimalle resmen yerinden hoplamıştı.

Mükemmel hem evde ve seni duydu hemde kendisini yine hastanelik etmeye çalışmış.

"Louis!!"

İstemsizce kaşlarını çatıp balkona giderken üzerindeki hırkayı çıkartıp koltuğa hırsla atmıştı.

"Heyy Hazz"

Harry önünde dikilip kollarını birbirine bağladı ve ona dik dik bakmaya devam ederek konuştu.

"Sen-SEN NE YAPTIN! KAFAYI MI YEDİN!?? O KADAR ŞEYİ SEN Mİ KULLANDIN SENİ SALAK! KENDİNİ ÖLÜMSÜZ FALAN MI SANIYORSUN YOKSA İNTİHAR MI EDİYORSUN? DAHA N-"

Louis o konuşurken gözlerinden ateş çıkartacak sanmıştı. Ve bunu istemediğinden ayağa kalkıp korkuluklara tutundu. Hala başı dönüyordu ama... hadi ama bir çekişle kafa bulamazdı sadece gevşemişti o kadar.

"Heyy bağırmayı keser misin benim değil onlar."

Harry ona inanmak yerine sinirini ondan çıkartmayı tercih ettiğinden ne yapıyorsa ona devam etti.

"Ah evet o yüzden birisinden hala duman geliyor ev kokuyor ve sende kafayı yemişsin!"

Louis gülümsedi. Onunla kavga bile etmedikleri gerçeğine bakarsa bu olay için ağlayabilirdi.

"Kafayı mı yemişim?"

Bunu uzatmak istiyordu hatta sabaha kadar yapabilirdi. Eşinin yüzünü incelerken onu dinlemekten çok sesinin dalgalanmalarına odaklanmıştı ve gülümsemeden edemiyordu. Şuan Harry'nin muhatabı kendisiydi nasıl olabilirdi başka. Acaba fark etmeden o sigarayı tamamen içip kafayı bulmuş sonra da hayaller görmeye mi başlamıştı?

"Evet yemişsin bana seslenme şeklinden belli."

Louis tamamen orda olduğuna emin olmak için ona dokunmak istiyordu ama eğer gerçekse ve ona dokunursa Harry onu öldürebilirdi.

Sonbahar rüzgarıyla uçuşan saçları ve koyulaşmış yeşilleriyle...ha bir de sinirli suratı ile Louis'e sebepsizce arkasını dönüp aşağıdaki ergenlere onun kendi kocası olduğunu söylemek istetiyordu.

"Anlıyorum ama sanırım bu durumda kafayı sen yedin çünkü ben sana zaten sürekli öyle sesleniyorum."

Öyleydi sadece son iki ay ya da ikiyi biraz geçen ay süresince ona hiç seslenmemişti o kadar.

Harry yakalanmıştı ve Louis'ın üzerindeki garip ruh halinden biraz çekindiği için konuyu değiştirip asıl meseleye geldi.

"Neden kullandın o şeyi?"

Sesindeki "En son kullandığında benden ayrıldın şimdi ne yapacaksın? " tonu fark ediliyordu. Louis gözlerini devirmek istese de yapmadı ve onunla konuşuyor olduğu gerçeğini kabul edip gözünü kırpmadan onu izleme kararını yürürlüğe koydu.

"Ben kullanmadım."

İnanmadığını fark ederek onu inandırma ihtiyacı ile yandı Louis. Harry onunla konuşuyordu! Yüzüne bakıyor ve göz göze geliyordu! Bu fazla ani ama güzel ilginç bir şekilde de rahat bir durumdu. Bu yüzden sesinin yalvarır gibi çıkmasına ve ona ciddi ciddi hesap vermiş olmasına takılmadı bile.

"Gerçekten ben kullanmadım! Sadece onlar sanırım Liam'ın ve ben normal sigara sanıp bir tane yaktım. Ama - ama sonra hemen söndürdüm yemin mi edeyim illa."

Harry'nin onun konuşması sırasında ki değişmeyen yüz ifadesi yüzünden Louis pes edip sonunda gözlerini devirdi.

Harry'nin üzerine atlasa çok mu abartılı bir davranış olurdu? Onu daha kolay ikna etme yöntemleri bildiğine emindi oysa.

Bir süre Harry'sinden ses gelmeyince başını kaldırıp eşine bakmış beklemediği bir yüz ifadesi ile karşılaşmıştı.

Harry kıpkırmızı olmuştu. Ağlamak ve gülmek arasında gidip geliyordu. Ah birde alt dudağını ısırarak o koca yeşil gözlerini Louis'e dikmişti. Louis önce afallasa da sonra düşünmeye karar verdi ve çabuk diklendi.

"Hey sen neye-"

Şimdide ani bir şekilde utanıp elleriyle yüzünü örterek arkasına bile bakmadan koşarak içeriye gitmişti. Louis onun kendi odasına yani aslında odalarına girdiğini kapı kapanma sesiyle fark edip ellerini beline yerleştirdi.

"-bakıyordun...ah Harold seni pis adam kim bilir ne düşündün."

Aşağıdaki gülme sesleri eşliğinde Louis Harry'nin az önceki halini düşünüp sırıttı. Tanrı onu Harry ile ödüllendirip onunla cezalandırıyordu.

Bir insan cezasından ancak bu kadar hoşnut olabilir.

"Merak etme bebeğim çünkü her ne düşündüysen kesinlikle yapıcam."

Sonra da aşağıya sarkıp gençlerin üzerine tükürdü. Bu ergenlerin hakkından bir kendisi gelirdi zaten.

"YAŞLI OLABİLİRİM AMA HALA KÖŞEME ÇEKİLMEDİM! HEMEN BURDAN GİDİN SİZİ ERGENLER! YOKSA BENİM YAŞIMA GELDİĞİNİZDE HAFIZANIZDA ÜZERİNİZE İŞEYEN O YAŞLI AMA YAKIŞIKLI ADAM OLARAK KAZINIRIM!"

.
.
.
.

Bu bölümü bu gün yazsaydım sonucunda çocukları öldürürdüm ara karakterleri ağlatırdım hatta daha beter ederdim ve kendimi böyle rahatlatırdım amaa bu bölümü yazalı çook olio sadece başındaki notu ekledim :)

Neyshe.

Hadi Allah'a emanet!

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top