02

Yine acele bir bölüm hatalarımı köyde düzeltirim haydi eywww

*
*
*

Kalifornıya'dayım ve eskiden kim olduğunuz hakkında düşünüyorum
-z

Bir kez daha okuyup oflarken yatakta sırt üstü döndü. Zayn'ın nerde olduğunu biliyordu ve gitmemek için kendisini tutuyordu. O istedi diye oraya gitmeyecekti tabii ki.

Ya da gidecekti...

Hadi amaaa!

Telaşla doğrulup üzerindeki rahat kıyafetleri çıkarttı. Neden acele ettiği açıktı çünkü mesaj geleli 8 saat falan oluyordu ve Zayn gitmiş bile olabilirdi. Pekala ama neden birden gaza geldiğini bilmiyordu...

Aslında geldiklerinden beri 10 kere yatıp kalkmıştı, hatta birisinde kapıya kadar gidip geri dönmüştü. Kafası karışıktı işte.

Çıkarttıkları yerine kot pantolon ve beyaz sade bir tişört giydi. Sonrada boş boş televizyona bakan Nıall ve Louis'e gittiğini haber vermek için odaya yöneldi. Harry evde değildi ve büyük ihtimalle bir daha gelmeyecekti çünkü sabahki olay sonrası koşarak stüdyodan çıkmış Nıall'ı arayıp gelmeyeceğini yine  otelde kalacağını söylemişti.

"Ben çıkıyorum, geç gelirim."

Louis ağladığı belli olan gözlerle Liam'a baktı ve kaşlarını çattı.

Nıall ise şaşkınca doğrulup
"Bu saatte mi!? Nereye?" dedi.

"Gelince anlatırım Ni gitmem gerek."

Gerisini dinlemeden evden çıkıp kapıyı kapattı. Açıklama falan yapamazdı. Louis bilsin istemiyordu. Arkadaşı yeterince çökmüştü.

O an küçük ve sevimli evlerine bakıp derin derin düşünmek istedi. Mesela ne zaman bu kadar soğuk olmuştu evleri? Ne zaman evin sahipleri terk etmeye başlamıştı evlerini?...

Ama vakti yoktu.

Arabasına binerken keşke dedi, keşke o merdivenlerden kalkmasaydık.

.
.
.

"Ben odama gidiyorum." doğrulup kalkarken Nıall da kalkmış onun önünde dikilmişti, Louis ona tek kaşını kaldırarak bakıp yanından geçmek için hamle yapsa da Nıall tekrar önüne geçince oflamadan edemedi. Bunun üzerine Nıall da kollarını bağlayıp ciddi bir yüz ifadesi takındı. Evet ciddi bir yüz ifadesi... "Hiç bir yere gitmiyorsun Tommo."

"Ne istiyorsun Nıaal?" sarı saçlı olan bıkkın sese göz devrirken omuz silkti "Konuşmak. "

Bir süre ikili gözlerini birbirine diksede Louis bunu bitirip neyden bahsettiğini bildiği halde bilmiyormuş gibi yaptı. "Neyi?"

Nıall karşısında ağlama nedenini bilmiyormuş numarası yapan arkadaşını omuzlarından kanepeye doğru itip oturttu. "Harry ve seni tabii"

Acı bir şekilde güldü Louis. "Konuşacak bir şey mi var Nıall?"

Nıall onun umutsuzluğu yüzünden kafasını bir yerlere vurmak istiyordu. Harry hala ondan gelecek minicik bir harekete ihtiyaç duyuyordu sadece. Gerçi Louis miniği biraz aşıp onu öpmüş olsa da üzülmemesi lazımdı.

"Konuşmayı bırak bu konu hakkında film bile yapılır"

(Y/N: bunu yazmasam linç yerdim biliyorum.🤷‍♂️). 👇👇👇

#Geçmiş sahne#   

"Ama sorun değil yorulmayı takmam bilirsin-"

"-tüm gece ayakta kalabilirim.."

Louis duydukları ile ne yapacağını şaşmış olsa da en sonunda kaşlarını sonuna kadar çatıp Harry ne olduğunu bile anlamadan Harry'nin dudaklarına yapıştı. İşte Louis'yden buraya kadardı.

Pişman falan olup "Aman tanrım ben ne yaptım." diyecek değildi gayet aklı başındayken yaptığı bir şeydi. Yaptığının sonuna kadar da arkasındaydı hadi ama Harry hala onun eşiydi?

Dudakları kıskançlığı ile Harry'nin dudaklarında hakimiyet kurarken bir eliyle geri çekilmeye yeltenen Harry'nin ensesinden tutup kendisine bastırmış diğeriyle belini sarmıştı. Eh Harry hala onu itmeye çalışıyordu..

Bu gayet normal?

Bir de Louis onu öpünce Liam ve diğerleri hemen ayağa kalktıklarından Harry'ı sırt üstü koltuğa düşürmüş bir saniye bile dudaklarını ayırmadan uzun zamandır yapmadığı şeyi yaparak onun bacakları arasına girmişti.

Harry üzerine çullanan bedeni itmeye çalışsa da sadece çalıştı. Yani çok zorlamamış olabilirdi ama iteklemişti işte denemişti olmuyordu ne yapabilirdi daha!?

Kameralar kapanmış herkes hayretle onları izliyordu ama onlar bunu fark bile etmemişti.

Ağlamanın sırası mıydı? Hayır. Bütün bunlar bir rüya olabilir miydi peki? Harry gözlerini aralayıp etrafına bakındığında nerde olduğunu anladı saniyeler sonra tekrar gözlerini kapatıp gülmemek için kendisini sıkmaya baktı.

Beni öpüyor!?

Elleri kanepenin üzerinde Louis'in tek eli tarafından kavranırken kendisi de kaçmak için çok çırpınmadı. Özlemişti. Sadece fazla hevesli görünmek istemediği için ondan kurtulmaya çalışıyordu, öpüşüne karşılık vermiyor yattığı yerde kıpırdanıyordu.

Ortamda ne olduğunu anlamayan insanlar, sinirli bir iki görevli, şaşkın bir adet Liam zıplamak üzere olan bir Nıall, ağzı açık James.. Hayır hiç birisini umursamıyordu ama Harry'nin de bir gururu vardı Louis ona izinsizce yaklaşıyor hiç çekinmiyordu.

Tabii izin verecekti ona nasıl karşı gelebilirdi, hatta sevmişti bile ama kızacaktıda. Hele bir de pişman olup özür falan dilerse kanını bile akıtırdı Harry. Son iki aydır haklı olan kendisiydi eğer düzeltmek istiyorsa ona uyacaktı Louis, başka şans bırakmıyordu zaten Harry.

Ensesindeki el yanağına çıkarken istemsizce(!) ağzından küçük bir mırıltı kaçmış Louis duyduğu sesten sonra dudaklarıyla yetinmeyip diliyle hakimiyetini sürdürmüştü.

Harry özleminden ölse de karşılık vermemeye çalışıyordu ancak alt dudağının acımasızca ısırılması ile sahiplenici öpücüğe dahil olmak istemişti.

"Hey sana aitim" demek istedi. Ama hayır onun değildi. Peki neden Louis onu öyleymiş gibi öpüyordu?

Tekrar ensesini saran parmaklar onu kendisine bastırırken Harry sadece izin verebilecek durumdaydı. İzin verdi, sonra da usulca bileklerini onun elinden kurtarıp ellerini istekle Louis'in boynuna sardı ve evet şuan stüdyodalardı. Dışarıda neler oluyordu bilmiyorlardı ve hala umursamıyorlardı.

Uzun ve sert bir öpüşme kesinlikle iki ayı üstünden atamazdı ama Harry ve Louis'e bazı şeyleri hatırlatabilirdi. Mesela bir evi...

"Evinde yorul Harry."

Aralarında milim varken Harry onun söylediği şeye sadece gülümsedi ama kısa sürdü.

"Ev mi?

Benim evimi yaktın..."

Louis bir şey demedi

Niall'ın iç sesi de ağlıyordu evet..

Aman tanrım...

#Geçmiş sahne bitti#
.
.
.
.

Kalifornıya...

Burayı sevmiş burada ev bile almışlardı.

Burada barlara gitmiş eğlenmişlerdi de.

Ama Zayn ne için buradaydı bilmiyordu.

Bir hafta boyunca düşünmüş sonuç olarak buraya gelmişti.

Belkide birilerinin sürekli onu aramasından bıkmıştı?

Tam o sırada telefonu çalmaya başladı ve Zayn irkilip telefonu cebinden çıkarttı. Sonra karşısındaki isme bakış atıp sigarasından içine derince bir nefes çekti. Yıldızlar uzaktaki büyük şehrin ışıkları altında çokta net görünmüyordu. Zayn, onları zar zor  seçebiliyordu.

Tıpkı o yıldızlar gibisin, etrafımdaki berbat ışıklar yüzünden görünmüyorsun. Seni görebilmeyi isterdim benim küçük kardeşim.

Buruk bir şekilde gülümseyip tekrar sigarasına yumulurken telefonun sesini dinledi.

Terk edilmiş bir fabrikanın damında öylece oturmuşken sigara içiyordu ve tam da aklından geçen kişi onu arıyordu?

Ekrana uzunca baktı ta ki isim kaybolana kadar.

Üzgünüm kardeşim bunu yapamam

Günde bir kere illa araması iyice sinir bozarken yinede azmine hayrandı.

Bir yıldır arıyordu resmen!

Zayn ona cevap veremezdi bu kesinlikle sağlıklı olmazdı, zaten  Liam'ın aramasına cevap vermeyi bile istememişti. Onun aradığını bilmiyordu bilse açmazdı ama bir kere açmıştı.

Bu yüzden şuan çaresizce onu bekliyordu ve henüz özür dileyip dönme niyeti bile yoktu sadece onu görmek, konuşmak istiyordu.

Adam akıllı ayrılmadığı ilk ve en büyük aşkıyla düzgünce vedalaşmak veya onu hala isteyip istemediğine karar vermesi gerekiyordu.

Bütün bunlar düşünmek için fazlaydı geçmişi tamamen dört kişi üzerine kuruluydu. Yani ileride yaşlı bir adam olunca en çok onlar zihninde yer edinecekti pişman olmak istemiyordu.

Pekala çoktan bir çok şey için pişmandı.

Louis

O kavga kesinlikle hataydı. Ama bu bir nevi Louis'in suçuydu ona Liam'ı terk ettiği için karışma hakkına sahip değildi! Bu onun ilişkisiydi.  Louis'yden sadece kararına saygı duymasını beklemişti oysa kendisini eleştirmişti.

İyi bir kavga etmişler sonra da bu kavgayı sosyal medyada taçlandırmışlardı bir bu eksikti zaten.

Telefon tekrar çaldığında alışmış olduğu şeyden uzak olay karşısında Zayn afalladı.

İki kere aramazdı?

Bekledi açmadı.

Bir daha aradığında biraz daha şaşırdı ama yine de açmadı.

Sonra mesaj gelmiş ve Zayn iyice şaşırmıştı. 

Sana ihtiyacım var aptal!

Bu da neydi şimdi!

Zayn korkmaya başladığından hemen rehbere girip ismine dokunarak onu aradı.

Telefon anında açılırken Zayn'ın kulağına Harry'nin ağlama sesi şiddetli bir şekilde gelmişti bile.

İçinden bir şeyler koptu Zayn'ın... Harry'nin o güzel gözlerinden yaş gelmesine dayanamazdı ki Zayn.

"Zayn yardım et!"

Harry ağlarken Zayn daha fazla dayanamamış ayağa kalkmıştı.

"Nerdesin!"

"Kalifornıya'dayım Zayn sen burda de-"

"Harry bana tam olarak neresinde olduğunu söyle sadece."

"B-bilmiyorum şehirde değilim sanırm.. korkuyorum Zayn-"

"Konum at hemen."

"T-tamam ama sen nasıl yani-"

"Kalifornıya'dayım Harry geliyorum. "

Zayn telefonu kapatıp mesajın gelmesini bekledi ve gelen bildirimden sonra kaşlarını hızla çattı. Senin orda ne işin var!

Resmen şehirden çıkmıştı. Neyseki kendiside çıkmıştı ve birbirlerine yakınlardı. Derince iç çekip gitmek için arkasını döndüğünde ise arkasında gördüğü bedenle dona kalması kaçınılmazdı.

"Liam?"

Zayn karşısında dikilen adamın varlığından emin değildi bile. Hayal görüyor olabilirdi değil mi? Liam şuan burada mıydı yoksa?

Gözlerini üzerinde gezdirip zayıf ve bitkin görünmesine rağmen fazlasıyla gözüne davetkar gelen  Liam'a hayret etti.

Gelmişti.

Tüm gün beklemişti ve o gelmişti. Beklediğine değmişti.

"Harry'nin nesi var."

Onu umursamadan arkadaşının Zayn ile konuşmasına da şaşırmış bir şekilde sorusunu sorup gerçekte hiç değişmemiş görünen Zayn'e baktı. Yani sakallarını uzatmış ve kilo almıştı ama Zayn Zayndi.

Bu sırada onu süzmemek içinse baya çaba sarf ediyordu. Oysa Zayn hiç uğraşmamış uzun uzun onu süzmüştü.

Bu iyi bir şey miydi?

Zayn için iyiydi... Ve imkansızı başarmış gibi hissediyordu.

Ayrıca bir de eli ayağı birbirine dolanırken saçma sapan konuşmaya başlamış Liam'ı şaşırtmıştı.

"B-ben bilmiyorum... Liam seninle konuşmam gerek a-ama sonra tabii.. yani sen istersen! İstemesen gelmezdin aslında ama istemediğini söylemek için de gelmiş olabilirsin değil mi? bunun için geldiysen keşke yorulmasaydın ama..ben.. Ben ne saçmalıyorum. "

Liam istemsizce gülmeye başlarken Zayn onu izledi. Liam sinirlendiği için mi, onu özlediği için mi, mutlu olduğu için mi yoksa komik olduğu için mi gülüyordu bilmiyordu ama gülüyordu işte Zayn onunla konuşurken heyecanlanmıştı daha garip ne olabilirdi?

Zayn gözlerini sonuna kadar açıp onun gülmesini izlemeye devam etti. Gülüyordu... Bir yıl sonra Zayn sayesinde ilk kez gülüyordu ve bunu konuşmaya başlar başlamaz yapmıştı.

"Git Zayn! Tanrı aşkına git! Ama konuşmamız gereken şeyler var unutma."

Gülmesi arasında konuşurken Sözleri biter bitmez bedenini Zayn'ın kollarının arasında hissedip affalladı. Zayn başını onun boynuna gömerken ağlamamak için kendini tutmadı bile. Sessizce göz yaşlarını akıttı ve Liam bunu hissetti.

İçinin titrediğini yani.

Zayn Liam'ı daha da sıkarken Liam hala sarılmamıştı ona. Şoka girmiş bedeni tepki vermiyor gibiydi. Ama  zorla kendisine gelipte Zayn'e sarıldığında ikisi de şaşkındı.

Nasıl bir yıl ayrı kalmışlardı ki.

Ah tabi ya... zayn

Bir süre sarıldılar ama bunu kesmeleri gerekiyordu.

"Git Zayn..."

Zayn gitmesi gerektiğini biliyordu.

"Dönücem."

Dudakları kısaca  Liam'ın boynuna bir öpücük bırakmış sonra da ondan uzaklaşıp koşarak kendisini damdan çıkaracak kapıya ilerlemişti.

.
.
.

"TANRIM SANA İSYAN ETMEK İSTEMİYORUM AMA NEDEN BEN!!"

Akşam akşam  Kaliforniya gibi bir şehrin kırsal kesminde yolun ortasında yürürken tanrıya isyan etmek pek iyi bir fikir değildi.

Yolun biraz yanında kalan otoban fazlasıyla işlekti burdan çıkmak istese gidip " HEY KİM HARRY STYLES'I ARABASINA ALMAK İSTER!" diyebilirdi ama amacı yoldan değil Louis'den kurtulmaktı.  Şehir dışındaki otelden çıkıp yürürken böyle bir yere geleceğini biliyordu zaten.

Tek istediği Louis'den kurtulmaktı.

Tüm o hissettirdiklerinden kurtulmak!

Ya da istemiyordu...

Acısından zevk alıyordu çünkü. Onun için acı çekmek zevk veriyordu ve kendisini bu yüzden bir kaçık gibi hissediyordu. Ah evet buna hala alışamamıştı ve 5 yıldır küçük kavgaları dışında ayrı kalmadıkları için aşkın bu mazoşist yanını yeni fark ediyordu.

Hiç  ruhen birbirlerinden bu kadar uzak kalmamışlardı. Vücutları defalarca ayrılmış, yan yanayken bile uzak durmuştu ama kalpleri ilk kez birbirini yalnız bırakıyordu.

Derince aldığı nefesi titrek bir şekilde verirken etrafına göz attı, uzun toprak patika, hemen yanında yakın gibi görünen tepede duran şirin bir iki ev ve sıra sıra seralar... Sağ yanı böyle doğal ve içtenken sol yanında sıkışmak üzer olan bir trafik vardı.

Bir dakika! Bu trafikte Zayn nasıl gelecekti ki!?

Güneş batmıştı zaten etraf yeterince aydınlık olsada akşamdı değil mi?

Akşam akşamdır.

Böyle yalnız olmak için güvensizdir

Tehlikeli.

İnce sarı ve  çiçekli gömleğine sıkıca  sarılırken beyninin içinde Louis'in onu öptüğü sahneler şimşek gibi çakıyordu.

Tanrım, lütfen Louis'in aklını nereye düşürdüğünü anlat çünkü mazoşist bir sadist gibi hem benim hemde kendisinin canına okuyor!

Harry gerçekten hayret ediyordu. Yapmadığı bokluk kalmamıştı ve Louis hala sakin sakin ondan uzak durabiliyordu.

Bu sabah hariç.

En azından hala sevildiğini biliyordu ve onu sona yaklaştırdığının farkındaydı.

"Kim bana karşı koyabilir ki!?"

Seslice kendi kendine böbürlenip saçlarını savururken hedefinin kendisine zafı olması fazlasıyla güzel bir histi.

Harry iki aydır Louis'i görmezden gelip bazen bir arkadaştan daha soğuk davranarak onun gözleri önünde kendisini ortaya koyuyor, onu delirtecek ne biliyorsa                          - ki hepsini biliyordu- uyguluyordu.

Başkaları ile flört, kendisine özel gördüğü hallerin özelliğini kaybetmesi bunların başındaydı ama açıkçası pişman değildi başarıyordu

Haince sırıtırken önünde koşarak kendisine yaklaşan karartıya odaklandı Harry.

Bu...

Harry olduğu yerde durup tepesindeki sokak lambasının altında resmen karşısındaki kişi için ayrıntılarıyla fark ediliyordu. Ne yazık ki Harry karşısındaki kişiyi ancak hızla karanlıktan çıkıp kendisine beklemeden sarılınca algılayabilmişti.

"Zayn..

Seni aptal gelmen için ağlamam mı gerekiyor illa!"

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top