最後の/2

16 Haziran 2021:

"Efendim, efendim! Bay Chae uyandı." diyerek yanına doğru koşarken konuşmaya devam eden korumaya karşı Changkyun, hızla oturduğu yerden kalktı ve Hyungwon'un yattığı odaya ilerledi.

Aylar sonra uyanan arkadaşını görmek için fazlasıyla heyecanlıydı. Tüm hızıyla Hyungwon'un yattığı odaya girdi ve onun etrafını saran hemşireleri bir kenara iterek arkadaşının karşısına dikildi.

Hyungwon, delirmiş gibi ellerini vücudunda gezdiriyor ve yarası var mı diye kontrol ediyordu fakat Changkyun bunu anlamayacak kadar mutluydu. Arkadaşlarına ve sevgilisine zorla yaptığı uyuşturucu yüzünden pişman olmuş ve onları uyandırmak için elinden geleni yapmıştı fakat onlar bir türlü uyanmamıştı.

"İyisin." diye fısıldayarak konuştu Changkyun. Hyungwon'un uzamış saçlarına ve zayıflayan bedenine bakarken çok suçlu hissediyordu. "B-bana ne oldu böyle. En son vurulmuştum." derken uzun süredir konuşmadığı için sesi kısık çıkmıştı Hyungwon'un.

Changkyun, ona anlamayarak baktı ve "Ne vurulması hyung? Aylardır komadasın ve hiçbir şekilde yaralanmadın." diye konuştu fakat Hyungwon onu dinlemek yerine hâlâ kendini kontrol ederken "Yalan söyleme bana. Hani darbe yapmayı planladık ve ben orada vuruldum ya. Eminim vurulduğuma." dedi.

Changkyun, onun küçük çaplı sinir krizi geçirmesine dayanamazken hemşirelerden birine bir baş hareketi yaptı ve odadan hızla çıktı. Arkasından gelen bağırış seslerini duymazdan gelmeye çalışıyordu. Hemşireler, Hyungwon'a sakinleştirici yapmaya çalışıyorlardı.

Odadan çıkıp sevgilisi Jooheon'un odasına ilerleyecekken bir diğer arkadaşı Minhyuk'un odasından gelen sesleri duyduğunda adımlarını durdurdu. Kaşları hızla çatılırken düşünceleri karmakarışıktı.

Tüm deneklere aynı gün içerisinde uyuşturucu verilsede hepsine aynı etkiyi vermesi neredeyse imkânsızdı. Korkak adımlarla Minhyuk'un odasına girdi ve yatakta uzanarak tavana bakan arkadaşını gördü. Onunda uyanmasına şaşkınlıkla bakarken emin olmak için "Minhyuk hyung?" diye sordu.

Minhyuk, uzandığı yataktan yavaşça kalkarken Changkyun'a boş gözlerle baktı ve "Beni neden kurtardınız?" diye sorarken "Hyungwon, ölmüşken benim yaşamam yanlış. Beni neden kurtardınız?" diye yeniden sormuştu.

Changkyun'un kaşları bu seferde şaşkınlıkla havaya kalkarken "Ama hyung, Hyungwon hyung ölmedi ki. İkiniz de neden bu kadar garip davranıyorsunuz?" diye sordu fakat Minhyuk'un hızla yerinden kalkmasıyla ürkerek geriye doğru adım attı.

Minhyuk, hızla onun yakalarından tuttu ve duvara çarparak "Bana yalan söyleme. Bizzat kendim onun cesedini taşıdım. O, öldü." diye âdeta Changkyun'un yüzüne doğru kükredi. Changkyun, Minhyuk'un ellerinden kurtulmaya çalışırken ayağıyla kapıya vurarak bir nevi korumalarını çağırmaya çalışıyordu.

Korumalar, kısa sürede odaya girip Minhyuk'u Changkyun'un üzerinden alırken Changkyun ise derin bir nefes vererek "Hemşireleri çağırın ve Minhyuk hyungu sakinleştirdikten sonra Hyungwon hyung ile odama getirin."diyerek odadan çıktı.

Her iki abisinin de neden böyle davrandığını anlayamıyordu. Yaptığı uyuşturucu şizofreni gibi hastalıklara zemin hazırlasa da komadaki bir insanın nasıl şizofreni olabileceğini anlayamadı.

Sıkıntıyla bir nefes aldı ve Jooheon'un odasına girerek hâlâ bilinci kapalı olan sevgilisine baktı. Yatağın yanındaki sandalyeyi çekip yatağa doğru yaklaştırdı ve oturdu. Jooheon'un hareket etmeyen elini kendi ellerinin arasına hapsederken içi iyice pişmanlıkla dolmuştu.

"Yaptıklarım için çok pişmanım sevgilim. Her şeyi bizim geleceğimiz için yapmıştım fakat sonuçlarının bu kadar tehlikeli olabileceğini düşünmemiştim. Hırslarım yüzünden sizi te-tehlikeye ettim. Çok öz-özür dilerim." dedi Changkyun ve ağlamaya başladı. Çektiği vicdan azabı vücudunun tamamını ele geçirmiş ve onu içten içe yemeye başlamıştı.

Orada saatlerce içli içli ağlamaya devam etti, ta ki korumalardan birinin onu Hyungwon ve Minhyuk'un yanına götürmesi için gelene kadar.

Islak gözlerini sildi ve odadan çıkarak kendi odasına ilerledi. Abilerine bu durumu nasıl açıklayacağını kesinlikle bilmiyordu fakat bunu yapmak zorundaydı. Odasının kapısını açarken arkasındaki korumalara ithafen "Burada bekleyin siz. Herhangi bir sorun olduğunda bana haber verirsiniz." dedi ve odasından içeri girdi.

Odaya girdiğinde tek kişilik koltukta oturan Minhyuk ve onun kucağında oturan Hyungwon'u görmeyi beklemiyordu. İkilinin tanıştıklarından beri birbirlerinden nefret ettiklerini sanıyordu oysaki.

"Siz barıştınız mı?" diye şaşkınlıkla sordu Changkyun. Onun konuşmasıyla ikili ayrılmak yerine iyice birbirlerine yapışırken "Biz, hiç küsmemiştik ki." diye konuştu Minhyuk. Hyungwon da onu onaylarken Minhyuk'un kucağında iyice yayıldı ve "Sen, bizi düşünme de neler olduğunu anlat hemen." dedi.

Changkyun, kaçamayacağının farkındalığıyla yüzünü iyice astı ve masasına oturarak "Ne bilmek istiyorsunuz?" diye sordu. Ortam anında ciddileşirken Minhyuk "Neden böyle bir yerde uyandık? En son Hyungwon vurulmuştu ve ben de intihar etmiştim. Nasıl oldu da uyandık?" diye sordu.

"Aslında ikinizde hiçbir zaman ölmediniz, b-ben sizi uyuttum." derken gerginlikten dolayı boğazı kurudu, su içerek rahatlamaya çalıştı ve devam etti Changkyun. "Bir tür uyuşturucu geliştirdim, insanların vücudunu saatlik değil de günlerce uyuşturabiliyordu fakat denek bulmam gerekiyordu." dedi.

Hyungwon'un kaşları duyduklarına karşın çatılırken "Ve sen de bizi denek olarak kullandın?" diye sorarcasına konuştu. Changkyun, korkarak başını sallarken Minhyuk ise "Sen bizi DENEK OLARAK MI KULLANDIN? NE HAKLA?" diye bağırırken Hyungwon'un onu sakinleştirmeye çalışmasını görmezden gelmeye çalışıyordu.

"B-biliyorum, hatalıyım fakat hepsi si-sizin içindi. Yemin ederim." Changkyun, kendini savunurcasına konuşurken sessizce gözyaşı dökmeye başlamıştı. Çektiği vicdan azabı onun yakasını bırakmayacak, belki de hayatı boyunca hep yanı başında olacaktı.

"Onun üzerine bu kadar gitmemelisin Min. Bizi düşündüğü için bunca şeyi yapmış, hem pişman görmüyor musun?" diye sakince konuştu Hyungwon. Grubun hep sessiz sakin üyesiydi Hyungwon. Üyeler her kavga edişinde araya o giriyor ve olayı hemen çözüyordu. Aynı şu an yapmaya çalıştığı şey gibi.

"Ama hayatım, onun yüzünden aylarca komada kaldık. Nasıl sakin kalabilirim?" diyen Minhyuk, başlarda mırın kırın etsede sonradan sakinleşmişti. Hyungwon, onun yanağını öptü ve "Eğer komaya girmeseydik kavuşabilir miydik?" diye sordu ve Minhyuk'un anbean sessizleşmesini izledi.

Minhyuk ve Hyungwon ikilisi, Changkyun'u hemen affetsede diğer üyeler onu hemen affedecek mi bilinmez. Changkyun, bir şeyden çok emindi. Doğru arkadaşlıklar edinnişti.

Gelgelelim diğer üyelere. Changkyun, onları yeniden uyandırmak için türlü karışımlar yaparken yaptığı uyuşturucuyu ülkesine satmış ve trilyonluk olarak hayatına devam etmişti.

Hyungwon ve Minhyuk; ona yardım ederek ilk önce Shownu'yu, Wonho'yu, Kihyun'u ve Jooheon'u uyandırmayı başarabilmişti. Üyelerin hepsi Changkyun'a fazlasıyla sinirli olsada Changkyun, onlara kendini affettirmek için her şeyi yapacaktı.

Üyeler, girdikleri bu koma sayesinde asıl benliklerine kavuşmuşlardı aslında.

Jooheon, başından beri korkak biriydi ve cesur biri olmak istiyordu. Shownu, başından beri grubun utangaç üyesiydi ve lider olmak istiyordu. Kihyun, başından beri  gruba dahil olmaya çalışan biriydi ve grubun bir üyesi olmak istiyordu. Wonho, başından beri Shownu'ya aşık biriydi ve onu elde etmek istiyordu. Hyungwon, başından beri ailesinden korkan biriydi ve onlara karşı gelmek istiyordu. Minhyuk, başından beri Hyungwon'a aşıktı ve ona açılmak için cesaretli olmak istiyordu.

Üyeler, aslında komada kaldıkları süre boyunca olmak istedikleri kişilermiş gibi davranmışlardı. Changkyun, ne kadar yaptıklarından dolayı pişman olsada aslında üyelerin bilinçaltındaki korkularını ortaya çıkararak onları yenmelerini sağlamıştı.

○●○●

Bitti. Kitabı kütüphanenizden çıkarmayın, lütfen. Biraz uzun sürsede her ship için özel bölümler yazmayı düşünüyorum. Özel bölümlerde ise Changkyun'u affetmelerini ve birkaç romantik sahne olmasını planlıyorum. Final bölümü beni pek tatmin etmesede daha fazla uzatmak istemedim.


Oy vermeyi unutmayın, lütfen.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top