さん

17 Haziran 1980

Hyungwon uyandığında tüm vücudunda ağrılar vardı. Özellikle yüzünün sol kısmını hissetmiyordu. Yüzünü buruştura buruştura  yerinden doğruldu ve bulunduğu bodrum katına baktı. Babası o, bayıldığında kendisini bodrum katına atmıştı belli ki. Kalbinin kırılmasını belki de yüzlerce kez yaptığı gibi umursamadı ve zorlanarak da olsa ayağa kalktı.

Kaşından hâlâ akmaya devam eden kanını sildi ve karanlık bodrumda kapıyı bulmaya çalıştı. Birkaç kez yere düşmüş ve ayak bileğini incitmişti ama sonunda kapıyı bulmuştu. Derin bir nefes alarak bulunduğu bodrumdan çıktı. Hava çoktan aydınlanmıştı.

Babası sabahları askerlerin yanına gittiğinden ev bomboştu, bunu fırsat bilerek kendini oturma odasındaki koltuğa fırlattı. Fakat yaraları yüzünden canı daha çok acımış ve sinirle yerinden doğrulmuştu. Etrafına bir süre boş bakışlar atmış ve yaralarını temizleme kararı almıştı.

Yavaş adımlarla odasına girip yaralarını temizlerken klan üyelerinden yüzünü nasıl saklayacağını düşünüyordu. Üyeler yüzünü dağıtan kişinin babası olduğunu öğrenirse hiç iyi şeyler olmayacağını biliyordu çünkü. Birlikte bir söz vermişlerdi, ne olursa olsun birbirlerini koruyacak ve onlara karşı gelen herkesten intikamlarını alacaklardı.

Yüzünü temizlemeyi bitirdiğinde yatağın üzerine bıraktığı beyaz bezden yapılmış ve tüm kafasını kapatan maskeyi taktı. Evdeki aynalardan dolayı yüzünü görmek istemiyordu. Birkaç gün üyelere hasta olduğunu söylerse en azından yaralarının bir kısmı iyileşmiş olurdu ve buna göre bir bahane üretebilirdi.

Kapının çalmasıyla irkildi Hyungwon. Babası bu saatte gelmezdi, klan üyeleri ile ise akşam buluşacaklarına dair sözleşmişlerdi. Bu yüzden evine tanıdığı kimse gelmezdi. Tedirgin olmuş bir şekilde tahta kapının önüne geldiğinde "K-kimsiniz?" diye sordu. Kapının diğer tarafından Minhyuk'un sesini duyduğunda rahat bir nefes verdi.

Kapıyı açtığında anında pişman oldu. Yüzündeki maskeyi unutmuştu çünkü. Minhyuk ilk önce onu süzmüş daha sonraysa maskesini bakıp "Neden maske takıyorsun?" diye sormuştu. Hyungwon söyleyecek bahane bulamadığı için birkaç dakika boş boş Minhyuk'a baktı. Minhyuk'un hâlâ ondan cevap bekler bir şekilde bakmasından kaçmak için içeri adımladı.

Fakat Minhyuk onu bırakmamış ve koltuğa oturmadan önce onu kolundan yakalamıştı. "Ne saklıyorsun sen?" Sinirle sordu Minhyuk. Hyungwon'un ondan bir şey saklamasına dayanamıyordu.

Hyungwon kolunu Minhyuk'un ellerinden kurtardı ve koltuğa yaslanarak yere oturdu. Gözlerini ona bakmaya devam eden Minhyuk'tan kaçırdı ve "Hiçbir şey saklamıyorum." dedi. Oysaki onun yalan söylediğini Minhyuk çok rahat bir şekilde anlamıştı.

"Neden yalan söylüyorsun bana?" diye yeniden soru sordu Minhyuk. Hyungwon yakalanmanın utancıyla sessiz kaldı. Minhyuk yeniden sinirlendi. Ağzından bir homurtu çıktı ve Hyungwon'un karşısına oturarak maskeyi çıkarmaya çalıştı. Hyungwon birkaç kez direnmeye çalıştı fakat başarısız oldu. Minhyuk, çoktan maskeyi çıkarmış ve yüzündeki yaraları görmüştü.

"S-sen... Yüzüne ne oldu?" Minhyuk, Hyungwon'un yüzündeki yaralara titreyen elleriyle dokunurken sordu. Hyungwon ona cevap vermezken Minhyuk yaralarını bir süre daha incelemiş ve sinirle ayağa kalkarak "Baban olacak o şerefsiz mi yaptı?" diye sormuştu. Hyungwon başını eğdiğinde ise Minhyuk sinirle gülmüş ve Hyungwon'a bir şey demeden evden çıkmıştı.

Klanına zarar veren insanlar cezalarını çekmeliydi.

○●○●

Minhyuk, tüm hırsıyla klan üyelerinin kaldığı eve girdiğinde üyeler ona anlamsızca bakmaya başlamıştı. "Ne oluyor hyung, neden bu kadar sinirlisin?" Jooheon endişeyle sordu. Minhyuk, kolay kolay sinirlenmezdi çünkü.

Minhyuk, koltuklardan birine otururken hâlâ burnundan soluyordu. "Hyungwon'un babası, Hyungwon'u dövmüş!" Aklına gelen yaralı yüz ile yeniden sinirlenmiş ve ayağa kalkarak önündeki sehpaya sert bir tekme atmıştı.

Changkyun, Minhyuk abisinin bu ani hareketiyle ürkmüş ve yanında oturan Jooheon abisine sarılmıştı. Jooheon, onu sakinleştirmek için kolunun birini onun beline sarmış ve kendisine doğru çekmişti.

"Tamam, sakin ol. Ona dersini vereceğiz ama böyle kendine zarar vererek değil, düzgünce oturup plan yaparak vereceğiz." Shownu, Minhyuk'u sakinleştirmek amacıyla kolundan tutarak koltuğa yeniden oturttu.

Minhyuk hâlâ sakinleşmemişken yine de sesini çıkarmadı. Wonho, oturduğu koltuktan kalktı ve mutfağa giderek bir broşür alıp geri döndü. "O nedir?" Shownu, merakla sordu.

Wonho, broşürün ön yüzünü çevirerek onlara gösterdi. Bu, Hyungwon'un babasının iş yerine ait bir reklam broşürüydü. Üyeler hâlâ ona anlamsızca bakarken Wonho sırıtarak konuştu. "Madem o yaşlı bunağa manevi zarar veremiyoruz, o zaman biz de maddi zarar veririz."

Üyeler sonunda her şeyi anlamış ve kısa sürede etkili bir plan hazırlamışlardı. Sonuçta onlar intikamdan doğan bir klandı.

○●○●

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top