|ALGI 41|

<><><><><><><><>
Uzun ve önemli bir bölüm ile karşınızdayım. Bol yorum bekliyorum.
<><><><><><><>

______
_Bölüm İthafı_

Lolinne
______

_________

Gözlerindeki siyahlık aslında renk değildi! Bir histi siyah. Belkide bir hayal...
_________

ALGI |kırk bir

______

______

Yorgun bedeni iyice gelen uykusuna zorlukla direnirken elindeki kalemi bıraktı. Çalışma masasın başında oturduğu koltukta geriye doğru yaslanıp gözlerini kapattı.

Tüm gece uyumamıştı. Bir süredir geceleri uyumuyor ve evdeki misafirlerinden itinayla sakladığı deftere bir şeyler karalıyordu. Bir kurgudan ibaret olan bir kitap yazmak için gelmişti buraya, sesiz sakin ve kimsenin ona ulaşamayacağı bir yer olmalıydı burası. Kaçıyordu bir nevi, bu kaçışın yeni kitabı için olduğunu söylemesi bahaneydi. Kendini kandırıyordu.

Uzun süredir kendini kandırıyordu. Kendini hapsettiği yalnızlığı ruhundaki ağırlığın çözümü olur sanmıştı. Gerçeklerin peşini bırakacağını düşünmesi aptallıktı.

Bir katilin ruhu huzur bulmak için ne yapmalıydı? Masumiyetin refahı ondan geçmiş olsa da henüz cehennemde yanmıyordu.

Geçmişinin peşini bırakması için geçmişten haberdar olanların yok olması gerekiyordu.

Siyah gözler huzur bulmalıydı. Gerçek katil yok olduğunda masum siyah huzur içinde yaşayacaktı.

Gözlerini araladı. Masa lambasından yayılan ışık odayı kısmen aydınlatırken siyah gözleri pencereye çevrilmişti. İki katlı evin boyunu aşan güçlü dalları ile penceresinden görünen çam ağaçları bahçesinin gerisinden ona muazzam bir manzara sunuyordu. Ağaçların sol tarafından bahçesine, hatta yavaşça odaya süzülen kırık güneş ışıkları kendini sonunda göstermişti.

Merih, sakince salınan küçük ağaç dallarını izledi bir süre. Ardından masadan kalkıp defterini özenle sakladı. Odasına normalde kimse girmiyor olsa da risk almak istemiyordu.

Siyah yeterince büyük bir tehlikeyken bir de Hazal'ın yazdıklarını görüp endişeye kapılmasını istemiyordu.

Sonuçta kurbanı oydu. Ruhunun karanlığının nedeniydi.

Siyah gözleri ile onu izliyordu. Etkisi altına alıyordu. Laneti kaldırmak için Hazal'ı öldürmeliydi.

Bilinmeyen öyle demişti.

Ruhunu aydınlığa kavuşturacaktı.

Bunun tek yolu bilinmeyenin istediği zaman Hazal'ı öldürmekti!

Merih defteri sakladıktan sonra Siyah ve Hazal uyanana kadar birkaç saat de olsa uyumak için yatağına uzandı. Yastığının yanındaki telefonuna uzanıp ekranı açtığında saatin 7.18'i gösterdiğini gördü.

Bilinmeyenin şu anda mesaj atmayacağını bildiğinden titreşimde olan telefonun sesini açmaya gerek duymadı ve telefonu eski yerine bırakıp gözlerini kapattı.

<~><~><~><~><~>

Siyah gözler, direkt olarak onun yüzüne doğru bakıyordu. Bembeyaz teninde rengi ile ön plana çıkan gözleri sanki onu esir almıştı.

Nefes alamadığını hissetti genç adam.
Sanki içinde bulunduğu ferah bahçedeki rahat koltukta oturmuyormuş gibiydi. Sanki nefes alamayacağı kadar dar, içinden çıkması imkansız bir yerde kapana kısılmıştı.

"Begüm. Ne düşünüyorsun?"

Konuştuğunda sanki konuşan o değilmiş gibi sesini uzaktan boğuk bir şekilde duydu.

Siyah gözler hala onun üzerindeydi. Genç kız donakalmış gibi öylece bakıyordu.

Merih ona sorduğu bu sorunun yanıtını zaten biliyordu gerçi. Gözünü her kapatışında bu siyah gözlerin esiri oluyor ve aynı sözleri işitiyordu.

Yıllardır aynı rüyayı görüyordu.

Geçmişi onu rüyalarında bile rahat bırakmıyordu. Genç kız sanki gerçekten de karşısındaydı. Sanki hâlâ ölmemiş hala annesi ve babasıyla eskiden yaşadığı evde onun karşısında gerçekten oturuyordu.

"Bu harika."

Genç kızın sıkıca kapanmış dudakları aralandğında ilk kelimeleri de eş zamanlı olarak duyulmuştu. Merih'in sesine nazaran genç kızın sesi fazlasıyla net ve güzeldi.

"Şimdi kitap basılacak ve herkes beni mi okuyacak?"

Heyecanını konuşmanın ilkinde olduğu gibi rüyasında da rahatça hissedebiliyordu genç adam.

"Kitabı yazdığım uygulama üzerinden bir yayın evi teklif sundu. Sen de kabul edersen, öyle olacak."

Genç kızın siyah gözleri parıldadı sanki. Merih ürperdiğini hissetti.

"Ben sadece sana bir fikir verdim. Sormana gerek bile yok."

Genç kızın cevabının üzerine Merih sessiz kalmıştı. Oysa gerçekte ettikleri hoş sohbeti hatırlıyordu. Rüyada sedece bazı şeyleri görüyordu. Hayatını kabusa çeviren olayın öncesine dair pişmanlık duyduğu anlardı hepsi.

Genç kız cevabının ardından elinde tuttuğu, genç adamın telefonuna göz gezdirmeye başladı. Merih ise hala onu izliyordu. Gerçekte o gün ona yazdığı kitabı ilk kez göstermiş ve bir kitap yazdığını ilk kez ona söylemişti. İlk önce öğrenmek onun hakkıydı. Sonuçta genç kız kitabının ana karakteriydi.

Merih sessizce onu izlerken rüyanın en kötü kısmı da başlamıştı. Genç kızın yüzü bembeyaz bir görünüm alıyordu. Omuzlarına gelen koyu kahverengi saçlarından damlalar halinde kan akmaya başlarken hala mutlu bir yüz ifadesi ile telefon ile uğraşıyordu.

Merih elini uzatıp genç kızın masanın üzerinde duran eline dokundu tereddütle. Kabus başlıyordu.

Begüm kafasını kaldırıp baktığında yüzünün belirli yerleri yavaşça morarmaya başlamıştı. Siyah gözleri gittikçe daha da canlı bir görünüme kavuşuyor ve dikkat çekiyordu.

Kitabın sonunda olduğu gibi, renklerin katili finalde yavaşça ölüyordu.

Ölmek üzereyken bile yüzündeki gülümseme silinmeden siyah gözleriyle öylece kurbanına bakıyordu.

Merih sadece genç kızın yüzüne bakabiliyordu. İstese de başka yere odaklanması mümkün değildi. Siyah gözler tüm canlılığı ile ona bakarken karşısındaki genç kızın yüzü yavaşça çürüyordu.

Merih bu görüntü karşısında tamamen nefessiz kaldığını hissetti. Adeta boğuluyordu. Rüya bitmeden hemen önce genç kız son kez konuştu.

"Finaldeki söz benimdi... 'Siyah gözlü çocuklar her zaman masum dururlar.' San lanetin gerçek olduğunu kanıtladım değil mi? "

Kanıtlamıştı. Onun ölümü genç adamın en büyük kanıtıydı.

_______________

Bölüm sonu.

Begüm, yani geçmişte ölen kişi hakkındaki düşünceleriniz?

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

Yeni bölüm isteyen?

_____________

|16|2|18|ce|22|8|

SONSUZSİYAH

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top